Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/102 E. 2018/1117 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/102 Esas
KARAR NO : 2018/1117
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 29/01/2018
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan Şirketin İhyası davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; Davacı …, tasfiye olmuş davalı şirketi…adresindeki işyerine 02/04/1986 tarihinde camcı ustası olarak işbaşı yaptığını, 01/01/1995 tarihine kadar da kesintisiz olarak çalıştığını, o tarihlerde eline geçen net maaşının 350,00-TL olduğunu, davacının aktif olduğu dönemde ciddi şekilde hastalandığını, çeşitli ameliyatlar geçirdiğini, sigortasının geç başlatıldığını, mağduriyetin giderilmesi için İstanbul … İş Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile Hizmet Tespiti davası açtığını, yaklaşık olarak 3 yıl geçmesine rağmen dava neticelenmediğini ve derdest olduğu şirketin tasfiye edilmiş olduğununun ortaya çıktığını bu nedenle Tasfiye edilmiş olan Tasfiye olmuş…Şirketi…ve ortaklarının ihyasına karar verilmesi için davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Odasının yargılama giderleri ile avukatlık ücretinden muaf tutulmasından dolayı sadece davalı şirkete yükletilmesi hususunda karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … Müdürlüğü vekili tarafından mahkememize verilen cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK 32 ve Yönetmelik 34.maddeleri doğrultusunda işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğunu, müvekkilinin yasal hasım konumunda bulunduğunu, müvekkili aleyhine yargılama gideri yüklenmesinin doğru olmayacağını beyanla yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket ortaklarına usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden tasfiye edilmiş olan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, HMK 114 ve 116 maddelerde yer alan ilk itirazlar bakımından incelenecek bir itiraz bulunmadığı, kesin yetki kuralı bakımından da ihyası istenen şirketin mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı görülmüştür.
İhyası talep olunan Tasfiye olmuş …Şirketi…Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. Şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiğinden ve bu fesihten dolayı yek ortakların birbirlerinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını, birbirlerinin zimmetini karşılıklı olarak ibra ettiklerini beyan ve ikrar ettikleri, 23/05/2003 tarihinde kaydın kapatılmış olduğu 28/05/2003 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Şirketin ihyası bakımından yasal duruma bakıldığında; eTTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır. Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Davacı tarafından ihyası talep olunan şirket aleyhine İstanbul … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacının Tasfiye olmuş … Şirketi’ne karşı sigorta başlangıç tarihinin tespiti iddiası ile sigorta hizmetlerinden faydalandırılması için açılan davada mahkemece adı geçen şirketin ihyası amacıyla dava açılması bakımından davacıya süre verildiği anlaşılmaktadır. Davalı tasfiye olmuş şirket ortaklarının iş mahkemesindeki derdest davaya konu teşkil edecek savunmalarının dosyamızdaki talep kapsamında değerlendirilmesi de mümkün olmayıp, bu husus anılan işbu davamızda incelenebilecek hususlar arasında değildir.
Bu noktada kollektif şirketlerin ihyası bakımından yasal durum ve içtihatlar değerlendirildiğinde; kollektif şirket TTK 211. Maddesinde “Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanımda yer alan unsurlar değerlendirildiğinde; ortakların sorumluluğu müteselsil ve sınırsız olup bu kural buyurucu bir kural niteliğinde olup diğer yandan yasal unsurlardan ayrı olarak vurgulanması gereken diğer bir husus da kollektif ortaklığın tüzel kişiliği içermesidir. Kollektif ortaklık, ortakların kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahiptir ve bu tüzel kişilik ortaklık sözleşmesinin ticaret sicilde tescili ile oluşur.
Bu açıklama kapsamında yargısal içtihatlara bakıldığında kişi ortaklıklarında ek tasfiyeye gidilip gidilmeyeceği konusunda; kollektif ortaklığa karşı dava açılmadan önce ortaklık tasfiye edilmiş ise, bu halde açılan davanın reddi gerektiği yönündeki Yargıtay …Hukuk Dairesinin 12/10/1973 gün ve… Esas Karar sayılı ilamı yanında, kollektif ortaklığa karşı açılan bir dava sırasında ortaklığın sicilden silinmesi halinde, ortaklara tebligat yapılarak davaya devam edilmesi gerektiğinde ilişkin Yargıtay Ticaret Dairesinin 09/12/1966 gün ve…Esas ve Karar sayılı ilamları yanında Yargıtay… Hukuk Dairesinin 18/02/1982 gün ve …Esas Karar sayılı ilamında kollektif ortaklığın ticaret sicilden silinmesinden sonra tasfiyede değerlendirilmeyen mal varlığı bakımından ek tasfiyenin olanaklı olduğuna karar vermiştir. Keza … Hukuk Dairesinin 05/02/2008 gün ve …Esas Karar sayılı ilamında da (kollektif şirketlerin tasfiye sonu işlemleri TTK ‘nın 242. Maddesinde düzenlenmiş olup, tasfiyenin sona ermesiyle şirket ticaret sicilinden silinecektir. Ancak, tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Eğer tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinse bile, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır… Bu durumda davacıların ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin yeniden ihyasını istemesinde hukuki yararlarının mevcut olduğu ve bu nedenle de dava açma hakkının bulunduğunun da kabulü ile, işin esasına girilerek olaşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. ) diyerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiş bulunmaktadır. Keza Yargıtay … Hukuk Dairesinin 10/05/2005 gün ve … Esas Karar sayılı ilamında da aynı hususlara yer verilmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla derdest davanın varlığı karşısında mahkememize açılmış şirketin ihyası istemli davanın yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Diğer yandan davalı sicilin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağı, keza TTK 547. Maddesi de kıyasen dikkate alınarak ihya olunan şirketin ek tasfiye işlemlerinde ortaklar Yusuf Temürlenk ve Baki Temürlenk tarafından temsiline atanmasına, davanın bu suretle kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicilinin … sicil numarasında kayıtlı …Şirketi-…ve …şirketin ihyasına ve ticaret sicilde TESCİL VE İLANINA, şirketin ek tasfiye işlemlerinde ortaklar … ve BAKİ TEMÜRLENK tarafından TEMSİLİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının başlangıçta yaptığı 43,25 TL gider ile müzekkere-tebligat giderleri 132,50 TL toplam 175,75 TL yargılama giderininTasfiye işlemlerinde ortaklar Yusuf Temürlenk ve Baki Temürlenk olan davalı kollektif şirket ortaklarından alınarak davacı yana verilmesine,
4-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin Tasfiye işlemlerinde ortaklar Yusuf Temürlenk ve Baki Temürlenk olan davalı kollektif şirket ortaklarından alınarak davacıya verilmesine,
5-Yasal hasım konumunda bulunan Ticaret Sicil aleyhine yargılama gideri tayinine yer olmadığına,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider-delil avanslarından var ise kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …