Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1007 E. 2021/639 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1007 Esas
KARAR NO:2021/639 Karar

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/10/2018
KARAR TARİHİ:27/09/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.10.2016 günü İstanbul ili, … ilçesi, … … mahallesi, … Sokak üzeri adresinde, müvekkili şirketin … Santraline ait, … kabloların, davalılardan … adına müteahhitliği diğer davalı … Mühendislik’in yapmış olduğu elektrik kablosu döşemek için yapılan yatay sondaj çalışması esnasında hasara uğradığını, söz konu hasarlar nedeniyle müvekkili Şirket çalışanı (…) … ve … (… Yar.) tarafından Hasar Tespit Tutanağı düzenlendiğini, Hasarlar sebebiyle müvekkilinin zarara uğramış olduğunu ve davalı tarafça rızaen ödenmeyen alacaklarının hüküm altına alınması ile davanın kabulünü ve 10.579,59- TL Şirket zararlarının hasar tarihi 25.10.2016 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişebilir oranlarda avans faizi, vekâlet ücreti, mahkeme masraflarıyla birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … Mühendislik…. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma tarafından davacı … … firmasının ön bilgisi ve onayı ile kazı yapıldığını ve bu kazıda müvekkili tarafından tüm teknik kurallara uyulduğunu, kazının yapılacağı yer, yön ve derinlik kazı yapılmadan önce Davacı firmaya yazılı olarak bilgi verildiğini ve davacı firma yetkilisi … tarafından imzalanmak suretiyle kazıya onay verildiğini, ancak daha sonrasında kazı esnasında davacı firmaya ait olduğu iddia edilen kabloların kazıda meydana çıkınca işlemin yarıda kesilerek davacı firmaya haber verildiğini, yapılan kazıda bu beklenmedik hadise yaşandığını, ekte şematik onay, saha tutanağı onay ve kroki onay belgelerinin sunulmuş olduğunu ve hepsinde de Davacı … firması yetkilisi …’in imzası ve onayı bulunduğunu, bu nedenle davacı firmanın bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleşen ve teknik şartnameye uygun yapılan kazıda, davacının kendisine ait kablolara zarar verildiği iddialarını kesinlikle kabul etmediklerini, davacı … firmasının yönlendirmesi ve onayı ile yapılan kazıda yerin altında nereden hangi kablo geçtiğini müvekkili firmanın bilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de müvekkili firmaya kusur atfedilemeyeceğini, Kazı yapılan yerde müvekkili firmaya ait ruhsatlı bir çalışma yapılmış olduğunu, … Alt Yapı Yatırım işini yaparken, yatay sondaj çalışmasının yapıldığı yerlerin resimlerinin belli olduğunu, Fakat … alt yapısına işaret eden herhangi bir durumun yer yüzünde belli olmadığını, birlikte yatay sondaj yapılan yerde …’un standart derinlikte (100 cm) alt yapısı olması lazım iken yapılan yatay sondaj daha derinden (260 cm) derinlikten gittiğinde rast geldiğini, Hasar Tespit Tutanağının bölgede … ekipleri ve arıza kaynaklarının yapılmasına müteakip, … … lokalleri … Kablo … adet bakır kablo biri 100 perli diğeri 200 perli, 2 adet fiber optik kablo biri 4 kıllı diğeri de 6 kıllı) olarak tutulmuş olduğunu, Bölgede hasar verilen 113 metrelik AP cinsi kablonun demontaj edilen kısmı ise ne yazık ki 50 metre olarak yazıldığını, Ayrıca bölgede yapılmış olan kazı öncesi bölge fotoğraflarında alt yapı ile ilgili hiçbir … belli olmamakla birlikte derinlik olarak daha derinden gidilmesine rağmen … alt yapısına müvekkil firmaya ait yatay delginin denk gelmesinden dolayı sorumluluk hiçbir şekilde taraflarına ait olmadığını, Burada yapılmış olan ekip raporlarında …’un alt yapısının bakımı yapılmadığı da belli olduğunu, davacı … firması kendi görevi olan … yükseltme ve bulma işlerinin bedellerini de müvekkil firmadan istediğini, Bu da davacının kusuruna delil teşkil ettiğini, zamanında yapılmış olan bir bakım çalışmasıyle bu kayıp Menholler bulunsaydı bu iş kazası da belki de ortaya çıkmamış olacağını, Ancak belirttiğimiz gibi tüm bu olayların ortaya çıkması tamamen davacının kendi kusurundan ileri gelmekte olduğunu, davacı firmanın bizzat kendi başına tuttuğu zarar tutanağı ile var olduğunu iddia ettiği zararını müvekkilinden istemekte olduğunu, zira Mahkemeden alınmış bir delil tespiti yahut bağımsız bir Bilirkişiden alınmış rapor olmadan davacının salt kendi tuttuğu tutanak ile zararın tazminini talep etmesinin ispat hukukunun temeline de aykırı olacağını, davanın reddinin gerektiğini, Haksız ve ispat edilemeyen davanın reddini, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu iddia ve talep haksız fiilden kaynaklandığını, İş bu nedenle de davada görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, haksız fiil sonrasında meydana geldiği iddia edilen hasar bedelinin dava edildiğini, haksız fiilin muhatabı ve failinin müvekkili şirket olmadığını, … Elektrik Tesis kapsamında yapılan ihale sonucu dava dışı yüklenici …Yat. İnş. Tic. A.Ş. ile sözleşme imzalandığını, davalı …. Şirketinin sözleşme kapsamında … arası … tesisi projesinde yüklenici dava dışı firmanın yüklenicisi olarak çalışmış olduğunu, oluştuğu iddia edilen zarardan müvekkili şirketin kusur sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili şirketin yapılan iş ile alakalı olarak sadece ihale makamı olduğunu, kendisine herhangi bir kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemekle, davacı tarafından yokluğunda düzenlenen ve müvekkili şirket ile alakası olmayan hasar bedeli olarak talep edilen bedeli kabul etmediklerini, davanın …Yat. İnş. Tic. A.Ş.’ye ihbarını, talep konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, dava ve taleplerinin kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişki olmaması ve haksız fiil hükümlerine göre dava ve taleplerin olması nedeniyle T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü değişen oranlarda faiz talebinin reddi gerektiğini, delillerinin ve sıralanmış taleplerinin kabulü ile davanın esastan reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Haksız fiilden kaynaklanan davalarda gerçek zarar ilkesi geçerlidir.
Mal varlığına yönelik haksız eylemlerde gerçek zarar, mal varlığının haksız eylemden önceki durumuna gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmemiş olsa idi ne durumda olacak ise o duruma getirilmesi için gerekli olan tutardır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle tarafların kusur oranları da belirlenerek varsa davacının talep edeceği zarar miktarının tespiti yönünden dosya üzerinde günsüz bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan, 27/01/2020 tarihli raporun incelenmesinde özetle: “Olaya ilişkin fotoğrafların, dosyadaki diğer belgeler ve taraf iddialarının değerlendirildiği, dava konusu hasarın, olaydan sonra hemen giderilmiş ve olay anında veya hemen sonrasında herhangi bir yerinde inceleme, tespit ve keşif yapılamamış olmakla birlikte; davacı tarafın yapılacak olan yatay sondaj çalışması için …’den tranşe ruhsatı alınmış olması sebebi ile yapılacak çalışmadan haberi olmasına rağmen çalışma bölgesinde teknik nezaretçi bulundurmamış olduğu, bu sebeple davacının % 30 kusurlu, davalı tarafın ise yine çalışma yerinde teknik nezaretçi bulundurulması konusunda ısrarcı olmadığı ve kendi başına çalışma yaparak davacı alt yapılarına hasar vermiş olduğu ve bu sebeple davalının %70 kusurlu bulunduğu, hasar için sarf edilen malzeme (kablo ve bağlantı ekipmanları) için davacı tarafından belirtilen masrafların makul, mantıklı, kabul edilebilir, uygun olduğu ve yerinde olduğu, kendi kurmuş olduğu altyapı sistemlerinde meydana gelebilecek arıza ve hasarları gidermek davacı kurumun kanun ve yönetmelikter ile tanımlanmış asli görevleri arasında olduğundan dolayı hasarın giderilmesi amacı ile sarf edilen işçilik ve kullanılan nakliye araç ve gereç masrafları için davacı tarafın davalı taraflardan talep ettiği masrafların yerinde olmadığı, bu masraf kalemleri için davacı tarafından davalı tarafa bir bedel yansıtılamayacağı, dava kapsamında; davalı tarafın hasarın sorumluluğunu işi taşere ettiği alt yüklenicilerine yükleyemeyeceği, İşi yaptıran ana kurum olması nedeni ile vuku bulan hasar nedeni ile davacıya karşı sorumlu olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Tarafların, bilirkişi kök raporuna yönelik beyan ve itirazları sonucu, iş bu itirazların değerlendirilmesi amacıyla mahkememizin 16/11/2020 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile dosyanın raporu düzenleyen bilirkişiye tevdi ile tarafların ayrı ayrı rapora karşı beyan ve itirazları değerlendirilmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi tarafından iş bu kerre 20/02/2021 tarihli ek rapor düzenlenerek mahkememize ibraz edildiği, ek raporun incelenmesinde özetle de; “Hasar için sarf edilen malzeme, işçilik ve nakliye bedelleri için davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan masraf kalemlerinin; kalifiye bir teknik personelin asgari ücretin en az iki katı ücret aldığı düşünüldüğünde, 2016 yılı koşulları için makul, mantıklı, kabul edilebilir, uygun ve yerinde olduğu, fahiş olmadığı, hatta bazı malzemelerde piyasa ortalama fiyatlarının da altında olduğu, davalı tarafın davaya konu olayda vuku bulan hasardan dolayı davacıya karşı bizzat kendisi ve işi taşere ettiği alt yüklenicileri ile birlikte müştereken müteselsilen sorumlu olduğu ve 10.579,59 TL’lik hasar bedelini davacı tarafa ödemesi gerektiği” şeklide tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi kök raporunun incelenmesinde de, kök raporun hukuki yönleri ayrık olmak üzere yapılan teknik tespitler bakımından dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından her ne kadar Husumet ve görev itirazında bulunulmuş ise de; dosya kapsamında bulunan davalı … ile ihbar olunan Yüklenici şirket …Yat. İnş. Tic. A.Ş. Arasında akdedilen 09/02/2016 tarihli “Yapım İşleri Sözleşmesi”nin 19. maddesi uyarınca, işin sözleşme ve ekleri ile fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılması, taahhüdün devamı süresince iş yerinde bulundurulacak şirketin belirleyeceği yapı denetim görevlisi/görevlileri tarafından denetleneceğinin belirtildiği, benzer bir düzenlemenin de Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 15. Maddesinde yer aldığı, davalılar arasındaki sözleşmenin de niteliği bakımından eser sözleşmesi olduğu, sözleşme eki Yapım İşleri Şartnamesinde iş sahibi olan davalı …’a sözleşme konusuna giren işleri kontrol ve denetleme yetkisinin verildiği, sözleşmedeki iç ilişkiyi düzenleyen hükümlerin zarar gören ve davalıların neden olduğu olay sonucu ödeme yapmak durumunda kalan davacıya karşı öne sürülmesi mümkün olmadığı, ayrıca Yapım İşleri Genel Şartnamesinde yer alan hükümde yüklenicinin alt yüklenici çalıştırması halinde (somut olayda: diğer davalı … Mühendislik şirketi) şartnamede ve ihale dokümanında Yüklenici için belirtilen hükümlerin alt yükleniciler için de geçerli olacağının düzenlendiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davalı …’ın da kontrol ve denetim yetkisi nedeniyle diğer davalı alt yüklenicinin vermiş olduğu zarardan sorumlu tutulması gerektiği anlaşıldığından iş bu davalının Husumet itirazına itibar edilmemiş, ayrıca görev itirazına ilişkin olarak da, davanın tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkin olması hasebiyle mahkememizin görevli olması nedeniyle davalı …’ın göreve yönelik itirazlarına da itibar edilmemiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davalı … tarafından avans faizine ilişkin olarak da avans faizi talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; 3095 sayılı Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrası hükmünde, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlunun sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça geçmiş günler için 1. maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecbur olduğu, ikinci fıkrası hükmünde de, T.C. Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranının, yukarıda açıklanan miktardan fazla olması halinde arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizinin bu oran üzerinden istenebileceği, söz konusu avans faiz oranının, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oranın geçerli olacağı açıklandığı, anılan hükümler birlikte değerlendirildiğinde de, alacaklının haksız fiil dahil her türlü nedenden kaynaklanan alacakları yönünden avans faizi isteyebilmesi için borçlunun tacir ve borcun da ticari işletmesi ile ilgili olmasının yeterli olduğu, … ve diğer davalı … şirketinin de tacir sıfatına haiz olması nedeniyle avans faizi talep edilebileceği anlaşıldığından, davalı …’ın bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmemiş ve avans faizine hükmedilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız arasına alındığı, iddia, savunma ve toplanan tüm deliller ile tarafların kusur oranları da belirlenerek varsa davacının talep edeceği zarar miktarının tespiti yönünden dosya üzerinde günsüz bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alındığı, davalı … tarafından yapılan görev, husumet ve faize ilişkin itirazlara ise yine az yukarıda izah edilen gerekçelerle itibar edilmediği ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacı yanın haksız fiil sonucu uğradığı gerçek zarar miktarı olan ve bilirkişi raporu ile tespit edilen 10.579,59 TL’yi, haksız fiilden dolayı sorumlu olduğu anlaşılan davalılardan istemek de haklı ve davayı açmakta da hukuki yararının bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-10.579,59 TL nin 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 722,69 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 180,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 542,01 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının ilk dava açarken yatırdığı 180,68 TL harcın davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 35,90 TL, Tanık ücreti 150,00 TL, bilirkişi ücret gideri 700,00 TL ve posta gideri 301,00 TL olmak üzere toplam: 1.186,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile davalı yanca yatırılan delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
7-HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğine taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; Taraf vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/09/2021

Katip …

Hakim …