Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/948 E. 2021/775 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/948
KARAR NO:2021/775

DAVA:Tazminat- Müdürlükten Azil, Kayyım Atanması
DAVA TARİHİ:30/10/2017
KARAR TARİHİ:04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin %50 hissesinin davacılar …’ın eşi ve …’ın babası olan …’a, %50 hissesinin ise davalıya ait iken davacıların murisinin 16/02/2016 tarihinde vefat ettiğini, şirketin sağlığında müteveffa tarafından münferit imzaları ile temsil ve ilzam edildiğini, müteveffanın vefat tarihi olan 16/02/2016 tarihinden itibaren şirketi müdür olarak tek başına davalının idare ettiğini, şirket sermayesinin 50.000,00-TL olduğunu, vefat hadisesinden sonra davacıların, davalıdan sözlü ve yazılı olarak defalarca genel kurulun toplantıya çağrılması, şirketin gelir-gider hesapları, ayrıntılı mizan, bilanço ve karar defteri örnekleri gibi bilgi ve belgelerin davacılara verilmesi, dağıtılmayan kar payının dağıtılması, davacılardan birinin şirkette aktif olarak görev alması, müdür seçilmesi, şirketin çalışanları, önemli kontratları iş ve faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi ve belgelerin verilmesi, davalının genel kurul kararı olmadan kendisine ayda 3.000,00-EURO maaş aldığından bahisle şirketin tüm gelirini avans olarak kendisine mal etmesinin sona erdirilmesi ve aldığı avansları şirkete iade etmesi, genel kurul tarafından müdürün maaşının belirlenmesini istediklerini, ancak davalının bu talepleri karşılamadığını, davalının, kendilerine maddi şiddet uygulayarak hisselerini bedelsiz ya da düşük bedelle elde etmeyi amaçladığını, davalının genel kurulun toplanmasını engelleyerek bir maaş belirlemeyerek kendisinin belirlediği usulsüz maaşı şirketin kayıtlarında verilen mizan ve bilanço ücret ödemesi olarak göstermeyip avans olarak aldığını, bunun sermayenin geri ödenmesi yasağına aykırı olduğunu, kurumlar vergisi ile stopaj yönünden amme alacağını ödemeyerek devleti zarara uğrattığını, davalının aynı usulsüzlükleri dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nde de yapmakta olduğunu ve usulsüz olarak toplamda 6.000,00-EUR maaş aldığını, … şirketinin 2016 yılı mizanına göre 2016 yılı içerisinde davalının şirkete 23.883,06-TL şirket için harcama yaptığı gösterilerek şirketi kendisine borçlandırdığını, ancak 31/12/2016 tarihli bilançoya göre şirketin banka hesaplarında 214.434,89-TL bulunduğunu, ayrıca davalının kötü niyetle şirket taşınmaz mallarını satması veya ipotekle takyit etmesi ve usulsüz olarak kıymetli evrak düzenleyerek davacılara zarar vermesinin muhtemel olduğunu, tüm bu nedenlerle davalının, şirket adına taşınmaz satış ve ipotek tesisi ile kambiyo senedi düzenleme yetkilerinin tedbiren kaldırılmasına karar verilmesini, yapılacak yargılama sonunda da, davalının şirketi yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına(müdürlükten azline), şirkete kayyım atanmasına ve davalının şirkete verdiği zarardan şimdilik 85.934,00-TL zararın davalıdan tahsili ile dava dışı … Dış Ticaret Ltd. Şti.’ye ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, 22/06/2020 tarihli kısmi ıslah dilekçesi ile davalının … Dış Ticaret Ltd. Şti.’ye verdiği zararın şimdilik 85.934,-TL’sinin dava tarihi 30/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek T. C. Merkez Bankasının avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ücret sisteminin şirketin kuruluşundan beri değişmediğini, davacılara bilgi verilmediği iddiasına ilişkin olarak; davacıların müvekkilinin noter ve e posta kanalı ile kendilerine göndermiş olduğu bilgi ve belgeler ile cevabi ihtarnameleri dosyaya sunmadığını, ancak müvekkilinden temin edebilecekleri şirkete ait kayıtları dava dilekçesi ekinde sunmak suretiyle iddiaları ile çeliştiklerini, şirketin her ne kadar sermayeye dayalı kurulmuş ise de; yapıları itibariyle sermayeye ve profesyonel iş organizasyonuna dayalı ve bu anlamda pazarlamacılar çalıştıran bir şirket olmadığını, şirketin bütün sermayesinin iki ortağın emek ve becerileri olduğunu, dolayısıyla ortaklık yapısında bir başka kişinin sermaye koyarak veya sermayeyi temsilen şirkette yer alarak bu faaliyeti yürütmesinin ve kazanç sağlamasının mümkün olmadığını, davacıların şirketi yönetmeye ilişkin kişisel beceri, bağlantı ve deneyimlerinin olmadığını, müvekkilinin, ortaklık yerine şirketlerden diledikleri birisini almalarını ve diğerini ise kendisine bırakmalarını önerdiğini, davacıların da bu çözümü esas itibariyle kabul ettiğini ve bu konunun yapılan ona yakın toplantıda tartışıldığını, nitekim tarafların, ortaklığın giderilmesi hususunda mutabakata vardıkları için, 28/12/2016 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketin tüm borçlarının ödenmesine ve çalışanlarının çıkışlarına karar verildiğini, davacıların istedikleri tüm bilgilerin kendileriyle paylaşıldığını, ayrıca şirkete gelip inceleme imkanlarının da bulunduğunu, 3.000,00-EURO maaş uygulamasının 18 yıllık ortaklık ilişkisinin başından beri uygulandığını, 2016 yılının ilk iki ayı için davacıların murisine de 9.684,60-TL tahakkuk ettirildiğini ve ödeme yapıldığını, müvekkilinin de aynı miktarı aldığını, davacıların da ve özellikle …’ın dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nde ortak olması sebebiyle bu uygulamayı başından beri bildiğini ve onayladığını, geçmiş yıllarda avans olarak gösterilen bu ücretlerin, 2016 yılındaki vergi affından istifade edilerek kapatıldığını ve 2017 yılı başından itibaren de bu durumun kayıtlara gerçek şekilde yansıdığını, davacıların resmi toplantıdan ısrarla kaçındığını, şirketin 2016 yılını 10.762,69-TL zarar ile kapattığını, dolayısıyla dağıtılabilecek bir dönem karının da bulunmadığını, davacıların 85.934,00-TL’nin müvekkilinden alınarak şirkete verilmesi talebine ilişkin, davacıların hangi hukuki gerekçe ile ve hangi verilere dayanarak ve hangi yöntem ile bu rakama ulaştıklarının dava dilekçesinden anlaşılamadığını, şirket kayıtları incelendiğinde müvekkilinin şirkete ödemesi gereken böyle bir borcun bulunmadığının anlaşılacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının müdürlükten azli, dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’ne kayyım tayini ile şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ticaret sicil kayıtları, ticari defter ve kayıtları, vergi kayıtları, dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ticaret sicil kayıtları, ticari kayıtları, … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin banka kayıtları, SGK kayıtları, tarafların birbirlerine göndermiş oldukları ihtarnameler, yazışmalar, toplantı tutanakları dosyamız arasına alınmış, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor temin edilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., … K. Sayılı kararı ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., … K. Sayılı kararları ilgili Mahkemelerden istenerek incelenmiştir.
Bilirkişi heyeti 03/06/2020 havale tarihli raporlarında; davacıların murisinin 16/02/2016 tarihinde vefat etmesine karşılık, her mali yılın sona ermesinden itibaren üç ay içinde mevcut müdürün çağrısı üzerine yapılması gereken (TTK m. 617) genel kurul toplantısının bu çağrının gerçekleşmemesi üzerine yapılamadığı, bunun üzerine davacıların 28/03/2017 tarihli ihtarnameyle genel kurul toplantısının yapılmasını talep ettiği, davalının göndermiş olduğu 13/04/2017 tarihli cevabi ihtarnamede genel kurulu en kısa sürede toplantıya çağıracağını belirttiği ve toplantının 13/06/2017 tarihinde yapılabildiği, ancak söz konusu genel kurul toplantısında miras yoluyla intikal eden davacıların pay durumlarının tespit, pay defterine kayıt ve ticaret siciline tescili dışında diğer taleplerinin gündeme alınmadığı, hâlbuki gündemi hazırlama görev ve yetkisinin mevcut müdürde olduğu, söz konusu taleplerin toplantıda ileri sürülmüş olduğu varsayımında dahi bunların toplantı tutanağına yansımadığı/yansıtılmadığı, bunun üzerine davacıların göndermiş olduğu 27/09/2017 tarihli ihtarnameyle genel kurulun toplantıya çağrılmasını tekraren talep ettikleri, davalının 09/10/2017 tarihinde göndermiş olduğu cevabi ihtarnameyle 3.000- Euro maaş aldığını kabul ettiği, ancak bu konuda herhangi bir genel kurul kararı sunmamış olduğu, davacıların murisinin vefatı sonucunda eşitlik ilkesi gereği hisselerin yarısına sahip olan davacıların da şirket yönetiminde söz sahibi olma (müdür seçilebilme) taleplerinin makul olduğunun dikkate alınması gerektiği ve esasen bu durumun aynı zamanda şirketin geçmiş dönemdeki teamüllerinin de bir gereği olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalının müdürlük görevini layıkıyla yerine getirmediği, miras bırakanın vefatından sonra mirasçılara karşı statülerinin belirlenmesi ve gerekli bilgilendirmenin yapılması hususlarında iyiniyet kapsamında davranış göstermediği, TTK m. 627 gereği eşit işlem yapma yükümüne aykırı davrandığı, özellikle miras bırakanla birlikte oluşturdukları teamüllere uygun davranmayarak eşitlik ilkelerini gözetmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının müdürlükten azli için haklı nedenlerin oluştuğu, müdürlerin ücret, huzur hakkı, primi kardan pay vb. mali haklarının belirlenmesinin genel kurulun devredilmez yetkileri arasında olduğu (TTK m. 616/1-f)), davalı müdürün aldığı ücrete ilişkin olarak dosya kapsamına herhangi bir genel kurul kararı sunmadığı, dolayısıyla genel kurul kararı olmadan müdürlerin kendilerine ücret takdir etmelerine yönelik genel kurulun devredilmez nitelikteki yetkisi kapsamına gîren bir konuda aldığı kararın “işlev gasbı” niteliği taşıdığı ve hukuken yok hükmünde olduğu, yok hükmünde bir karara dayalı alınan ücretin sebepsiz zenginleşme oluşturduğu, bu nedenle alınan ücretlerin şirkete iade edilmesi gerektiği, müdürün almış olduğu ücret ile ilgili olarak bir teamül oluştuğu yönündeki savunmasının da yerinde olmayacağı, davalının müdürlük yetkisinin kaldırılması ve dava dışı şirkete kayyım atanması, davalının dava dışı şirketten çekmiş olduğu ücret/avans adı altındaki nakitten 85.934-TL’lik kısmının davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir. Bilirkişi heyeti 10/03/2021 havale tarihli ek raporlarında da, kök rapordaki değerlendirmeleri doğrultusunda görüş bildirmişlerdir.
Eldeki davada davacı taraf, murisleri olan …’ın 16/02/2016 tarihinde vefatından sonra davalının, dava dışı … Dış Ticaret Limited Şirketi’ni kötü yönettiği, genel kurulu toplamadığı, eşit işlem yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bilgi edinme hakkının kullanılmasını engellediği ve kar payı dağıtmadığı iddialarına dayalı olarak davalının … Dış Ticaret Limited Şirketi müdürlüğünden TTK’nun 630 maddesi uyarınca azlini, şirkete kayyım atanmasını, yine davalının 2016 ve 2017 yılları faaliyet dönemlerinde genel kurul kararına dayalı olmaksızın, müdürlük görevi nedeniyle aldığı ücret ve avanslar nedeniyle şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak, davalının aldığı ücretlerin TTK’nun 553 maddesi uyarınca davalıdan tazmini ile dava dışı şirkete ödenmesini talep etmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 630/2 maddesi uyarınca; her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
Davacılar tarafından dava tarihi itibariyle; şirket genel kurul toplantılarının yapılmaması ve kâr payı dağıtılmaması haklı neden olarak ileri sürülmüştür. TTK’nun 617/3 fıkrası uyarınca limited şirketlerde; toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır. TTK’nun 411/1 maddesi uyarınca; sermayenin en az onda birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını isteyebilirler. TTK’nun 412/1 maddesi uyarınca; pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar kesin olarak verebilir. Yine TTK’nun 616/1-e bendi uyarınca kar payı dağıtımı hususunda karar verilmesi limited şirket genel kurulunun devredilemez yetkileri arasındadır. Dosyanın incelenmesinden davacılar vekili tarafından dava dışı şirkete gönderilen … 6. Noterliği’nin 28/03/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile genel kurulun 15 gün içinde toplantıya çağrılması, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması, kâr payı dağıtımının en kısa sürede gerçekleştirilesinin talep edildiği, dava dışı şirketin 13/04/2017 tarihli cevabi ihtarnamesi ile genel kurulun en kısa sürede toplantıya çağrılacağının bildirildiği, bu tarihten 3 ay sonra 13/06/2017 tarihinde genel kurul toplantısının yapıldığı, bu toplantıda muris …’ın şirketteki sermayesinin davacılara intikaline ilişkin kararlar alınmış olduğu ve bu kararların pay defterine işlenmesine ve ticaret sicilde tescil edilmesine karar verildiği, başka konularda herhangi bir karar alınmadığı, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul yapılmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davacıların TTK’nun 617/3 fıkrası atfı ile TTK’nun 411/1 ve 412/1 maddeleri kapsamında, gündemi belirterek, bu arada kar payı dağıtımını belirtilen gündeme dahil ederek, genel kurulu toplantıya çağırmasını müdür olan davalıdan isteme, olumsuz cevap alınması halinde ise mahkemeye başvurma hakları mevcut olmasına rağmen bu haklarını kullanmadıkları anlaşılmaktadır. Bu haklarını kullanmayan davacılar yönünden, genel kurulun toplanamamış olması müdürün azli için tek başına haklı sebep teşkil etmeyecektir. Limited şirketlerde şirketin kar elde etmiş olması, kendiliğinden limited şirket ortağına kar payı talep etme yetkisi vermeyecektir. Şirket ortaklarına kar payı dağıtılabilmesi için, öncelikle ortaklara kar payı dağıtılması yönünde genel kurulca bir kararın alınması gerekmektedir. Kar payı dağıtımına karar vermek genel kurulun devredilmez yetkileri arasında olduğundan, şirket müdürü olan davalının bu konuda tek başına karar verme yetkisi bulunmadığından, kar payı dağıtılmaması da TTK’nun 630/3 fıkrası kapsamında haklı neden teşkil etmeyecektir.
Davacılar tarafından, davalının eşit işlem ilkesine aykırı davrandığı, davacıların bilgi Davacılar tarafından, davalının eşit işlem ilkesine aykırı davrandığı, davacıların bilgi edinme haklarını kullanmalarını engellediği iddia olunmuştur. Dosya kapsamında davalının TTK’nun 627 maddesine aykırı şekilde ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yapmadığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Dosya kapsamının incelenmesinden, taraflar ve vekilleri arasında değişik tarihlerde bir çok kez toplantı yapıldığı, bir çok konunun görüşüldüğü, davacı tarafa bilgi paylaşımı yapıldığı görülmektedir. Ayrıca, TTK’nın 614. maddesi gereğince, davacıların, davalının, kendilerinin bilgi edinme ve inceleme hakkının kullandırılmadığı gerekçesiyle Mahkemeye başvurma hakları bulunmasına rağmen, davacılar tarafından bu şekilde yapılmış bir başvuru da bulunmamaktadır. Kaldı ki, tarafların pay sahibi oldukları diğer bir şirket olan … Dış Ticaret Lt. Şti. yönünden, davacılar tarafından bilgi edinme talebiyle açılmış olan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar Sayılı dosyasında verilen kararın incelenmesinden, davacıların bilgi edinme ve inceleme hakkının kullandırılması talebiyle mahkemeye başvurdukları, mahkemece davalı şirketçe bilgi edinme ve inceleme hakkının kullandırılmasına yönelik talebin yerine getirilmiş olduğu gerekçesiyle talebin kesin olarak reddedildiği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davacılar, davalının eşit işlem ilkesine aykırı davrandığı ve bilgi edinme ve inceleme hakkının kullanılmasını engellediği yönündeki iddialarını ispat edememişlerdir.
Davacılar tarafından, davalının dava dışı şirketi kötü yönettiği ve şirketin zarara uğramasına sebep olduğu ileri sürülmüş. Mahkememizce alınan kök ve ek bilirkişi raporunda yer alan mali tespitlerden, şirketin 2016 yılında 6736 Sayılı Kanun kapsamında vergi affından yararlandığı ve reel olarak karda olmasına rağmen, 2016 yılında bilançonun kayden zararda olduğu, ancak fiktif bir zarar kaydı olduğu, şirketin 2017 yılında kayden ve fiilen karda olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davacıların davalının şirketi kötü yönettiğine yönelik iddiaları da ispat olunamamıştır.
Bu itibarla davacıların, davalının haklı nedenle şirket müdürlüğünden azli ve şirkete kayyım atanması yönündeki taleplerinin yerinde olmadığı, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen koşulların oluşmadığı değerlendirilerek bu yöndeki taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından davalının aldığı müdürlük ücretinin genel kurul kararına dayanmadığı ve davalının bu ücretleri alarak şirketi zarara uğrattığı ileri sürülerek bu ücretlerin TTK’nun 644/1-a bendi atfı ile TTK’nun 553/1 fıkrası uyarınca dava dışı şirkete ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
TTK’nun 553/1 fıkrası uyarınca; kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Yönetici sorumluluğu ile amaçlanan; zarar verene isnat edilebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararın giderilmesidir. Sorumluluğu düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 553.maddesi hükmüne göre yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Yöneticilerin Türk Ticaret Kanununa istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi; zarar, hukuka aykırılık, kusur, illiyet bağı koşullarının gerçekleşmesine bağlıdır. TTK’nun 616/1-f bendi uyarınca limited şirket müdürlerinin ücretlerinin belirlenmesi genel kurulun devredilmez yetkileri arasındadır. Somut olayda davalının, herhangi bir genel kurul kararı olmaksızın, ücret aldığı bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Yine incelenen sicil kayıtları ve bilirkişi raporlarından, davacıların murisi …’ın vefatına kadar, davalı ile birlikte şirket müdürü olduğu, her ikisinin de şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olup, benzer yönetici ücretini aldıkları tespit edilmiştir. Davacıların murisinin vefatından sonra davalının şirketin tüm yönetim işlerini tek müdür olarak yürüttüğü de tarafların kabulündedir. Davalının aldığı ücret bir genel kuruluna dayanmamakla birlikte, dava dışı şirket ile davalı arasında, şirket işlerinin yürütülmesi faaliyeti bakımından bir vekalet ilişkisi söz konusudur. 6098 Sayılı TBK’nun 502/3 fıkrası uyarınca vekil, sözleşme veya teamül varsa ücrete hak kazanır. Dava dışı şirket ile müdürler arasında bu yönde bir temaül bulunduğu alınan bilirkişi raporları ile de tespit olunmuştur. Dava dışı şirketin yapısı, iş hacmi, davacılar murisinin ölümünden sonra şirket işlerinin tamamen müdür olan davalı tarafından yürütülmek zorunda kalınması hususları dikkate alındığında, davalının almış olduğu ücretin makul olduğu, davacıların murisinin daha önce almış olduğu ücretlerle ve yine geçmiş yıllarda takdir edilen ve genel kurulun denetiminden geçerek ödenen ücretlerle uyumlu olduğu değerlendirilmiştir. Bu anlamda, haksız fiilin özel bir türü olan yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat talep koşullarının da oluşmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 59,30-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.467,54-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.408,24-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan ve 37,50-TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5- Davalı taraf kendisine vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT 13/4. maddesi gereğince belirlenen 4.080,00-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacılar ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır