Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/930 E. 2018/999 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/930 Esas
KARAR NO : 2018/999
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/10/2017
KARAR TARİHİ: 24/10/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı abone arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 04/04/2014 tarihinde bitmiş olduğunu ayrıca birer yıl olmak suretiyle uzamaya devam ettiğini, davalı taraf ve müvekkil şirket arasındaki sözleşme incelendiğinde müvekkil şirkete en az iki ay önceden bilgilerndirme yapılarak sözleşmesinin feshedildiğini ya da yeni taşınmaza aboneliğinin taşınması gerektiğini, davalı tarafça bu yol izlenmeksizin başka bir tedarik firması ile abonelik ilişkisi kurularak sözleşmenin feshedildiğini, anlatılan bu bilgiler ışığında davalının sözleşmeye aykırı olarak feshetmesi nedeniyle cezai şart tutarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını sonuç olarak icra takibinin devamına karar verilmesini, %20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
S A V U N M A /
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin tarafınca feshedilmediğini, işlerini taşıdığını ve taşıma sonrası bunu davacı şirkete bildirdiğini davacı şirket ile olan telefon konuşmalarının kayıtaltına alındığını bunların mahkemece dinlenilmesi sonucunda taşıma bildirimi yapıldığının ortaya çıkacağını, yeni iş yerinde davacı şirketin enerji tedariğinin bulunmadığını, davacı şirketin işyerini taşımasına rağmen eski işyerine enerji vermeye devam ettiğini, davacı şirketin kötü niyetli olduğunu bu nedenle kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, cezai şartları ödemeye çalışmakta olduğunu, davacı şirketin uygulamakta olduğu faiz taleplerinini anlamlandıramadığını, gerekçe gösterilen sözleşme maddelerinine anlam veremediğini, sonuç olarak yukarıda belirtilen nedenlerle davanın reddi ile icra takibinin kaldırılmasını %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini cevaben talep etmektedir.
Mahkememizce alınan 06/06/2018 tarihli bilirkişi raporu özetle; Davalı (… numaralı abone) …’ın taraflar arasında imzalanan 01/03/2012 tedarik başlangıcı tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nin 6.1. Maddesi’ni ….. En az iki ay önceden yazılı bildirim yapmadan sözleşmeyi fesih ederek…..”ihlal ettiği bu bağlamda davalı/borçluya sözleşmenin 6.1. Maddesinde açıklanan (son iki fatura bedeli toplamı) hükümler kapsamında 12.884,26-TL lik asıl alacak için 28/11/2016 son ödeme tarihli, 641157 nolu ceza faturası düzenlendiği, ceza faturasına davacı şirket tarafından İstanbul 5. İcra müdürlüğünün 2016/40443 esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, her ne kadar davalı tarafından mahkemeye sunulan 11/12/2017 tarihli dilekçede davacı şirketin durumdan haberdar olduğu bildirilse de bu durumu ispat eden bir belgenin dosyaya temin edilmediği, asıl alacak faturasına neden olan elektrik faturalarının elektrik piyasası düzenleme kurumu tarafından hazırlanan elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliği madde 12 kapsamında usule uygun olarak düzenlediği ayrıca ilgili faturalarda yapılan kesintilerini tahsil edilmesinin 6719 sayılı kanunun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu bildirilerek rapor sunulmuştur.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle; davalının en az iki ay önceden yazılı bildirim yapmadan sözleşmeyi fesih ederek ihlal ettiğini bu bağlamda 12,884,26TL lik asıl alacak için 28/11/2016 son ödeme tarihli, ceza faturası düzenlendiğini, davacı şirket tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, her ne kadar davalı tarafından mahkemeye sunulan dilekçede davacı şirketin durumundan haberdar olduğunu bildirsede bu durumu ispat eden bir belgenin dosyaya temin edilmediğini, davacı şirket tarafından yapılan kesintilerin tahsil edilmesinin hukuka uygun olduğunu, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti konusunda hükmün mahkeme kanaatinde olduğunu, bilirkişi mahkememize raporunda sunmuştur.
Dosyada mevcut elektrik tarifesine göre alanında uzman bilirkişi tarafından yapılan tespitlerde davacının elektrik tüketim ekstrelerine göre tahakkuk ettirmiş olduğu tutarın tarifeye uygun olduğunun tespit edilmiş olması, davalı tarafından sözleşmenin kendisi tarafından feshedilmediği ancak işyerini devrettiği savunması karşısında, davalının sözleşme yükümlülüğü gereği işyeri devri sözkonusu ise aboneliğin de dava dışı şirkete devredilmesi gerektiği, usulüne uygun bir sözleşme fesh beyanı olmadığı müddetçe sözleşmenin hukuk dünyasında ayakta kalmaya devam ettiği, taraflar arasında kararlaştırılan cezai şartın davalı tarafça sözleşmeye aykırı olarak işyerinin nakil edilip davacı tarafa bildirilmemesi nedeniyle cezai şartın davacı bakımından hak kazanıldığı, davalının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … ve Karar No: … sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de takipteki miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-Davalının İstanbul …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (13.064,64 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 2.612,92 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 892,45 TL harçtan peşin alınan 223,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 669,33 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacının peşin olarak yatırdığı 223,12 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 36,00 TL, bilirkişi ücreti 800 TL, posta gideri 107,50 TL olmak üzere toplam 943,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili ve davalı asil yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …