Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/93 E. 2022/540 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/93
KARAR NO :2022/540

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:31/01/2017
KARAR TARİHİ:20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 3 yıl süreli olarak 23.05.2015 tarihli “… Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi” ve yine 23.05.2015 tarihli “… Channelpass Channel Manager Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi” nin akdedildiğini, müvekkil şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşme gereği müvekkilinin üzerine düşen edimleri ve hizmetlerini kendi serverında hazır ettiği halde davalı tarafın beyan olunan edimleri ve taahhütlerini yerine getirmediğini, davalı şirket sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı için taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haklı olarak tek taraflı feshedildiğini, sözleşme gereği ödenmesi gereken cezai şart tutarın tahsili için … 42. Noterliğinin 22.03.2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek davalı tarafa tebliğe çıkarıldığını, bu ihtarnamenin davalı şirket tarafından tebellüğ edildiğini ancak borçlu şirket tarafından verilen süre içerisinde ödeme yapılmadığını, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 76.561,11-TL bedel üzerinden takip başlatıldığını, başlatılan bu takibe 21.06.2016 tarihinde tebliğ edildiğini , 26/06/2016 tarihinde ise borca, işlemiş ve işleyecek faize, borcun tüm fer’ine ve yetkiye itiraz edildiğini ancak asıl alacağın cezai şart bedeli olduğunu , sözleşme maddesine göre ödenmeyen faturalara aylık %5 gecikme faizinin uygulanacağı hükmünün yer aldığını, yapılan itirazın sözleşme ve fatura muhteviyatlarına aykırı olduğunu, ayrıca davalı vekili tarafından yapılan itirazlarda şirket merkezinin Kuşadası olması sebebi ile yetkili icra dairesinin Kuşadası İcra Dairesi olması gerektiğini ancak akdedilen sözleşmede İstanbul Mahkemeleri ve İstanbul İcra Dairelerini yetkili kıldıklarını, bu sebeplerle yapılan itirazların iptaline ve alacağın tahsiline, %20’den az olmamak koşulu ile icra inkar tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkilinden cezai şart talep ederek sözleşmeyi fehsedebilmesi için önce kendi edimini yerine getirmesi gerektiğini, davacı tarafın bahsedilen sözleşme ile taahhüt ettiği programları ve gerekli yazılımları müvekkile ait oteldeki bilgisayar sistemine kurmadığını, müvekkil firmaya tek bir müşteri dahi yönlendirmediğini, davacı tarafın kendi edimini yerine getirdiğini ispatla yükümlü olduğunu, davacı yanın kendi edimini yerine getirmemesine rağmen sırf cezai şarta hak kazanmak için sözleşmeyi kötü niyetle müvekkiline imzalattığını, taahhütname sözleşme eki olmasına rağmen davacı tarafın taahhütnameyi kötü niyetle cezai şart olarak dosyaya cezai şart olarak sunduğunu, davacı tarafın müvekkilİ şirkete taahhütnamede yer alan kanal listesinin verilmediğini, davacı tarafın başka otel işletmelerine karşı açmış oluğu ilamsız icra takiplerinin olduğunu, müvekkil şirketin bilgisayarları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini beyanla, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca cezai şart alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının aslı celp edilmiş, bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca (ihtarname ve sözleşme dayanak gösterilerek) cezai şart bedelinin tahsili amacıyla 68.664,67 TL asıl alacak (21.240,00 Euro ihtarname bedeli karşılığı) 7.896,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 76.561,11 TL alacak üzerinden 30.05.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 21/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 27.06.2016 tarihinde takipte borca ve yetkiye itirazı üzerine icra takibinin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca 1 yıllık yasal sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Bilgisayar Yüksek Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen 12.06.2018 tarihinde dosyamız kapsamına alınan rapor ile; teknik olarak yapılan incelemede otele kurulan sistemin web ortamında online kurulu olduğu ve faal durumda olduğunun tespit edildiğini, bunun yanında otel için kullanıcı adı ve şifrelerinin tanımlı olduğu ve davalı tarafa da bu bilgilerin mail yoluyla iletildiğinin tespit edildiğini, davacı şirketin teknik olarak sözleşmeden kaynaklı edinimlerini yerine getirdiğinin tespit edildiğini bildirmiştir.
Bilgisayar Yüksek Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen 05.07.2019 tarihinde dosyamız kapsamına alınan ek rapor ile; programın 25.08.2015 tarihinde otele kullanıcı bilgilerinin gönderildiğini ve programın aktif hale geldiğini, teknik bilgi ve eğitim almayan ortalama bir kişinin programı kullanmasının oldukça zor olduğunu, eğitim almayan bir kişinin programın aktif olup olmadığını anlamasının zor olduğunu, otele kullanıcı bilgilerinin gönderildiği tarihten sonra programın kullanıma hazır olduğunu , davacı şirket tarafından otele gerekli hatırlatmalarda bulunulduğu ancak otel tarafından olumlu bir dönüş olmadığı gibi otel fiyat – kontenjan girişi yapılmadığı için sistemlerinin aktive edilemediğini bildirmiştir.
Sonrasında rapora itirazların değerlendirilmesi noktasında tekrardan davalı tarafın bilgisayarları üzerinde tekrardan inceleme yapılması durumu değerlendirilmiş, bu kapsamda taraf vekillerinden bilgisayarların bulunduğu yerlerin bildirilmesi istenilmiştir. Davalı vekilince 20.10.2020 tarihli uyaptan sunulan dilekçe ile müvekkili şirkete ait otel işletmesinin faal olmadığının henüz öğrenildiği, bu minvalde bilgisayarlar üzerinde inceleme yapma imkanının olmadığı bildirilmiştir. Bu nedenle mahkememizce dosya kapsamında alınan rapor ve ek raporla yetinilmiştir.
Mali müşavir … ve Nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi …’ten oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek talimat yolu ile mahkememiz dosyası kapsamına sunulan 27.09.2021 tarihli rapor ile; davalıya ait 2015-2016 yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığından delil olma özelliğini taşıdığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari bir ilişkinin olduğunu ancak ticari ilişkiye dayalı davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş bir fatura kaydına rastlanılmadığını, dava ve takip konusu sözleşmelerin erken fesih edilmesi nedeniyle Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesinden kaynaklı ceza şart tutarının 3.000,00-Euro+KDV, … Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesinden kaynaklı cezai şart tutarının 3.000,00-Euro+ KDV olduğu, KDV dahil toplam cezai şart tutarının 21.240,00-Euro olduğunu, Takip talebi ile 21.240,00-Euro karşılığı 68.664,67-TL cezai şart alacağının talep edildiğini, asıl alacağa taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 2-g maddesinde belirlenen aylık %5 faiz oranının uygulandığı, icra takip tarihine kadar işlenmiş faiz tutarının 7.896,44-TL olduğunu, davacı yanın icra takip dosyasında talep ettiği cezai şart bedelinin yerinde olduğunu, davalı şirketin ekonomik yönden neden olacak bir durumun tespit edilemediğini bildirilmiştir.
İddia, savunma dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda;
Taraflar arasında, 3 yıl süreli olarak 23.05.2015 tarihli “… Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi” ve bu sözleşmenin eki mahiyetinde 23.05.2015 tarihli “… Channelpass Channel Manager Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi” nin akdedildiği; Davacı tarafça, taraflar arasındaki sözleşme gereği davacı üzerine düşen edimlerin ve hizmetlerini kendi serverında hazır edildiği halde davalı tarafın edimleri ve taahhütlerini yerine getirmediği, davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı için taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haklı olarak tek taraflı feshedildiği, sözleşme ve e ki taahhütname gereği ödenmesi gereken KDV dahil toplam 21.240,00 Euro cezai şart tutarlarının ödenmesi hususlarında … 42. Noterliğinin 22.03.2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnamenin davalı tarafa tebliğ edildiği; Davalı borçlu şirket tarafından verilen süre içerisinde ödeme yapılmadığından, davacı alacaklı şirket tarafından dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı borçluya karşı taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca (ihtarname ve sözleşme dayanak gösterilerek) cezai şart bedelinin tahsili amacıyla 68.664,67 TL asıl alacak (21.240,00 Euro ihtarname bedeli karşılığı) 7.896,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 76.561,11 TL alacak üzerinden 30.05.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 21/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 27.06.2016 tarihinde takipte borca ve yetkiye itirazı üzerine icra takibinin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca 1 yıllık yasal sürede açıldığı; Davalı tarafça, icra tabinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği, cevap dilekçesinde ise davacı tarafça sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmediğinin, davalı tarafın cezai şart talebinin haksız olduğunun ileri sürülerek davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, 3 yıl süreli olarak 23.05.2015 tarihli “… Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi” ve bu sözleşmenin eki mahiyetinde 23.05.2015 tarihli “… Channelpass Channel Manager Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi” nin akdedildiği sabittir. Davalı tarafın sözleşme ve eki taahhütnamedeki imzalarına bir itirazı bulunmamaktadır. Sözleşmenin 9. Maddesinde yetki şartının düzenlendiği ve taraflar arasında bu sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıklarda İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, 10. Maddesinde ise, davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshetmesi durumunda veya sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin feshedilmesine sebep olunması durumunda hizmetler karşılığı borçlarına ilave olarak davacı servis sağlayıcısına senelik otel başı 3.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğunun, yine sözleşmenin eki taahhütnamenin 10. Maddesinde de, davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshetmesi durumunda veya sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin feshedilmesine sebep olunması durumunda hizmetler karşılığı borçlarına ilave olarak davacı servis sağlayıcısına senelik otel başı 3.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı, yine sözleşmenin 2/g maddesinde zamanında ödenmeyen faturalara aylık %5 oranında gecikme faizi uygulanacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı borçlu tarafça icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de, Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. Maddesinde düzenlenen yetki şartı, İİK’nın 50. Maddesi, HMK’nın 10. ve 17. Maddeleri, TBK’nın 89. Maddesi uyarınca İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla davalı tarafın icra dairesinin yetkisine yönelik yaptığı itirazın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle feshedilip edilmediği, fesih nedeniyle davacı tarafın cezai şart talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. maddelerinde ise bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir.
Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer’î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Akman, Sermet/Burcuoğlu, Halûk/Altop, Atillâ/ Tekinay, Selahâttin Sulhi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 358-359).
Cezai şartın, Kanun’daki ifadesi ile ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunması gerekir. Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi temerrüt hâlinde TBK’nın 125/1. maddesi hükmünce alacaklı gecikme tazminatı talep edebilir ise de, ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede bununla ilgili açık hüküm bulunması şarttır.
Cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı (işlevi) bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlâli hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın (ceza koşulunun) diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme/fesih cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır (Kocaağa, Köksal: Ceza Koşulu (Sözleşme Cezası), Ankara 2018, s. 31-33).
Cezai şart, somut olayda uygulanması gereken ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 179–182. maddelerinde düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi:“…Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır…” düzenlemesini içermektedir.
Maddenin birinci bendinde seçimlik cezai şart düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde ödenmek üzere cezai şart vaad edilmiş ve aksi de sözleşmede öngörülmemiş ise alacaklı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteyebilir. Seçimlik cezai şartta alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir. Buna göre o şartın gerçekleşmesi yani borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi durumunda ya asıl edimin ifasını ister ya da bundan vazgeçerek cezai şartın ödenmesini talep eder. Seçimlik cezai şartta alacaklı hem asıl edimin ifasını hem de cezai şartın ödenmesini isteyemeyecektir. Örneğin, satıcının sattığı malı teslim etmemesi hâlinde alıcının mal yerine 100.000TL ceza koşulu isteyebileceği kararlaştırılmışsa, alıcı ister malın teslimini, isterse ceza koşulunu isteyebilir. Görüldüğü üzere burada seçimlik bir hak söz konusu olup, alacaklı ancak ya asıl borcun ifasını ya da ceza koşulunun ödenmesini isteyebilir; alacaklı aynı anda hem asıl borcun ifasını hem de ceza koşulunun ödenmesini kural olarak isteyemez. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, asıl borcun sonraki imkânsızlık nedeniyle ifa imkânının ortadan kalkması hâlinde, alacaklıya tanınmış olan bu seçim hakkı bir anlam ifade etmez. Asıl borcun ifası imkânsız olduğunda, alacaklı koşulları varsa yalnızca tazminat isteme hakkına sahip olur. Buna göre alacaklı, ya zararının tazmin edilmesini ya da ceza koşulunun ödenmesini ister.
Buradaki “seçimlik” ifadesinden, ceza koşulu ile asıl borç arasındaki ilişkinin, seçimlik borçlarda yer alan birden çok edim arasındaki ilişkiye benzediği sanılmamalıdır. Asıl borç ile ceza koşulu arasında gerçek anlamda bir seçimlik borç (alacak) ilişkisi söz konusu olmayıp, yalnızca alacaklıya tanınmış bir seçim hakkı söz konusudur. Bunun önemi şu noktada ortaya çıkar: Borçlu asıl borcun ifasıyla yükümlü olmakla birlikte, alacaklı asıl borcun ifasından vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini istediğini borçluya bildirebilir. Borçlu ceza koşulu kendisinden istenmedikçe yalnız asıl borcu ifa edebilir. Bu seçim hakkı, teknik anlamdaki seçimlik borçtan (alacaktan) farklıdır (Kocaağa, s. 133-136).
İkinci bentte düzenlenen ifaya ekli cezai şartta ise alacaklı, açıkça feragat etmiş veya ifayı kayıtsız şartsız kabul etmiş olmadıkça, hem sözleşmenin ifasını hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilir.
Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şart ise maddenin üçüncü bendinde hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir.
Seçimlik ve ifaya eklenen ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlâl etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken, dönme cezası borcun ihlâli koşulu aranmaksızın, belirli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşmeyi sona erdirme imkânı verir. Borçlu, borca aykırı davranışı bulunmasa bile, ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeyi ortadan kaldırabilir. Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır. Bundan dolayı dönme cezasının, asıl borcun alacaklı lehine ifasını teminat altına almak gibi bir işlevinin bulunmadığı, aksine onu zayıflatıcı rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten, “borcumu ifa etmekten vazgeçersem 1.000TL ödeyeceğim” ifadesinde yerini bulan dönme cezasında asıl borcun ifasının teminat altına alınması suretiyle alacaklının hukukî durumunun güçlendirilmesi değil, aksine dönme cezasını ödemek ve sözleşmeden dönmek (veya sözleşmeyi feshetmek) suretiyle borçlunun durumunun iyileştirilmesi söz konusudur (Kocaağa, s. 145-154).
Cezai şarta ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi dışında kalan diğer borca aykırılık hâlleri için ifaya eklenen ceza koşulu kararlaştırabilecekleri gibi; bu iki ihlâl durumu için seçimlik ceza koşulu da kararlaştırabilirler. Örneğin satıcının ayıplı mal teslim etmesi hâlinde, alacaklıya hem ayıpsız bir mal teslim edileceği hem de ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılabilir. Ayrıca tarafların, ceza koşulu anlaşmasında, seçimlik ceza koşulu ile ifaya eklenen ceza koşuluna birlikte yer vermeleri de mümkündür (Kocaağa, s.138-139). İstisnası cezanın tenkisiyle (indirilmesiyle) ilgili TBK’nın 182. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci bendinde ceza miktarını tarafların serbestçe belirleyebilecekleri belirtildikten sonra, üçüncü bendinde bu ceza miktarının hâkim kararı ile azaltılabileceği öngörülmüştür. Nitekim aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 14.10.2021 tarihli ve 2017/(19)11-3083 E., 2021/1225 K.; 29.06.2021 tarihli ve 2017/(13)3-2245 E. ve 2021/880 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Somut olayda; davaya konu sözleşmenin 10. Maddesinde, davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshetmesi durumunda veya sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin feshedilmesine sebep olunması durumunda hizmetler karşılığı borçlarına ilave olarak davacı servis sağlayıcısına senelik otel başı 3.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğunun, yine sözleşmenin eki taahhütnamenin 10. Maddesinde de, davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshetmesi durumunda veya sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin feshedilmesine sebep olunması durumunda hizmetler karşılığı borçlarına ilave olarak davacı servis sağlayıcısına senelik otel başı 3.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmakta olup, bu maddeler gereğince eldeki davada cezai şartın ifaya eklenen cezai şart mahiyetinde olduğu değerlendirilmiştir.
Bilgisayar Yüksek Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen kök ve ek raporlara göre, davacı tarafından, taraflara arasındaki sözleşmeye dair yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirildiği, ancak davalı tarafından otel fiyat-kontenjan girişleri yapılamadığından sistemlerin aktif hale getirilemediği, davalının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin ve eki taahhütnamenin yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca davacı tarafın cezai şart talep edebileceği, davalı kayıtları üzerinde incelemede yaptırılmak suretiyle talimat yoluyla Mali müşavir … ve Nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi …’ten oluşan bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporuna göre, dava ve takip konusu sözleşmelerin erken fesih edilmesi nedeniyle Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesinden kaynaklı ceza şart tutarının yıllık 3.000,00-Euro+KDV, … Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesinden kaynaklı cezai şart tutarının yıllık 3.000,00-Euro+ KDV olduğu, sözleşme süresi 3 yıl olmakla 3 yıllık KDV dahil toplam cezai şart tutarının 21.240,00-Euro olduğu, Takip talebi ile 21.240,00-Euro karşılığı 68.664,67-TL cezai şart asıl alacağının talep edildiği, asıl alacağa taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 2-g maddesinde belirlenen aylık %5 faiz oranının uygulanması sonucunda 22.03.2016 ihtar tarihi ile 30.05.2016 takip tarihi arasındaki işlenmiş faiz tutarının 7.896,44-TL olduğu, icra takibinde de bu miktarda faiz talep edildiği anlaşılmakla davacı yanın icra takip dosyasında talep ettiği cezai şart bedeli asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin yerinde olduğu, tespit edilen cezai şart bedelinin davalı şirketin ekonomik yönden mahvına neden olacak bir durumun tespit edilemediği anlaşılmakla ve dosya kapsamında davalı tarafın tespit ve talep edilen bu miktar yönüyle bir ödeme iddia ve ispatı bulunmamakla; Davalı tarafın icra takibine vaki itirazlarının haksız olduğu, takibin yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
Bu nedenlerle davanın kabulü ile, davalı borçlunun dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının iptaline, Takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, ayrıca alacak likit olduğundan ve davalı taraf icra takibine itirazında haksız bulunduğundan hükmolunan 76.561,11-TL alacağın %20’si oranında hesap ve takdir edilen 15.312,22 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı yana ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE; Davalı borçlunun dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının İPTALİNE, Takibin takip talebindeki şartlarla aynen DEVAMINA,
2-Hükmolunan 76.561,11-TL alacağın %20’si oranında hesap ve takdir edilen 15.312,22 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı yana ÖDENMESİNE,
3-Alınması gerekli 5.229,89-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 924,67-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.305,22-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 924,67-TL harcın, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 2.800,00-TL bilirkişi ücreti ve 274,75-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.110,75-TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 12.249,78-TL vekâlet ücretinin, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20.09.2022

Katip …

Hakim …