Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/902 E. 2021/553 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/902 Esas
KARAR NO:2021/553 Karar

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/10/2017
KARAR TARİHİ:12/07/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01.12.2014 tarihinde akdedilen Sözleşme çerçevesinde, müvekkili şirketin, Sözleşmede teknik özellikleri ayrıntılı olarak açıklanmış olan, davalı şirketin yapımını üstlendiği “… … … Otel Projesi Asansör İşleri” konulu Sözleşmede yer alan asansörlerin temini, montajı ve çalışır halde teslimi işlemini 360.000 USD + KDV bedel karşılığında üstlendiğini, müvekkili Şirketin, sözleşme çerçevesinde üstlendiği tüm sorumlulukları eksiksiz olarak yerine getirerek söz konusu asansörleri çalışır vaziyette ve taraflarca hazırlanan teslim tutanakları dâhilinde teslim ettiğini, ancak Sözleşme bedelinden bakiye 52.453,76 USD’nin ödenmediğini, bunun üzerine, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ite başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından borca ve yetkiye itiraz edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin yetkiye yönelik düzenlemesi karşısında, yetkiye itirazın mesnetsiz olduğunu, borca itiraz gerekçesi olarak ödeme emri ekinde tebliğ edilen belgenin ödeme emrinde söz edilen belge olmamasının gösterildiğini, ödeme emri ekine konan faturanın, davalının inceleme ve denetimine açık bir şekilde sunulmuşken ve somut olarak hangi faturanın kast edildiği ortadayken müvekkili şirketçe tanzim edilmiş asılsız bir faturanın varlığından söz edilmesinin davalının kötü niyetli ve haksız itirazda bulunduğunu gösterdiğini, ödeme emri ekinde sunulmuş olan 04.06.2015 tarihli faturanın, taraflar arasındaki Sözleşme ilişkisine dayanmakta olduğunu, davalı tarafça itiraz dilekçesindeilintısiz evrak olarak nitelenen belgenin, müvekkili şirketçe davalı yanı bilgilendirme amaçlı oluşturulmuş cari hesap tablosunu gösterdiğini, takipte talep edilen faiz miktarının hataya dayalı olduğunu, asıl alacağa takıp tarihi itibariyle, Merkez Bankası Tarafından (Kamu Bankalarınca) Yabancı Para Alacağına Uygulanan Tevdiat Azami faizi olması gerekirken, sehven, avans faizi işletildiğini, açılan işbu davada da ödeme emrinde hatalı olarak yer alan faiz bedelinin eklenmemiş durumda olduğunu iddia ederek; itirazın iptaline, takibin devamına, davalının ödeme emrinde yer alan 52,453,76 USD (Amerikan Doları) asıl alacağı borcu, takip tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankası tarafından (Kamu Bankalarınca) Yabancı Para Alacağına Uygulanan Tevdiat Azami faizi ve asgari %20 inkâr tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üstüne bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davacı taraf ile imzalamış olduğu sözleşme kapsamında, davacı yanca tanzim ve müvekkiline tebliğ edilmiş tek fatura olan 04.06.2015 tarih, 360.000,00 ABD Doları karşılığı 968.436,00 TL’lik faturadan kaynaklanan tüm borcunu, sözleşmenin ifasını müteakip 02.01.2015 ile 28.03.2017 tarihleri arasında ödediğini, toplam 970.737,00 TL’lik ödemenin dökümünün; 05.02.2015 tarihli çek ile 83.768,40 TL, 18.05.2015 tarihinde … Bankası kanalıyla gönderilen 71.326,35 TL, 20.05.2015 tarihinde … Bankası kanalıyla gönderilen 464,06 TL, 15.09.2015 tarihinde banka havalesi yoluyla 373.307,80 TL, 25.11.2015 tarihinde grup şirketlerinden … A.Ş. tarafından 30.250,00 ABD Doları karşılığı ödenen 86.784,23 TL, 07.03.2017 tarihinde … Bankası kanalıyla gönderilen 300.000,00 TL, 28.03.2017 tarihinde … Bankası kanalıyla gönderilen 55.086,16 TL olduğunu, tanzim olunan fatura bedelinin TL olarak ödeneceği hususunun da taraf şirket yetkilileri arasında açıkça konuşulduğunu ve bu hususta mutabık kalındığını, davacı tarafın 04.06.2015 tarihli fatura dışında tanzim ettiği iddiasında olduğu başkaca hiçbir faturanın bulunmadığını veya böyle bir belgenin dosyaya sunulamadığının da açıkça ortada olduğunu, buna rağmen davacının, neye dayanarak 52.453,76 ABD Doları alacaklı olduğunu izah etmesi gerektiğini, davacının, icra takibi ve işbu dava dosyası kapsamında 52.453,76 ABD Doları alacaklı olduğunu iddia ederken, müvekkili şirket aleyhine … 35. Noterliği kanalı ile keşide etmiş olduğu 13.04.2017 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesine, 01.12.2014 tarihli Sözleşmeden kaynaklanan alacağının 47.493,52 ABD Doları olduğunu iddia ettiğini, davacı tarafın göndermiş olduğu bu ihtarname ile müvekkilinin cevaben gönderdiği ihtarnamenin de dilekçe ekinde sunulduğunu, davacı tarafın, kendi beyanları içerisinde dahi tutarsız bir tavır sergilemekte, alacaklı olduğunu iddia ettiği rakamı her mecrada farklı bildirmekte olduğunu ileri sürerek; davanın reddine, takibin iptaline, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, oranı belirtilmemiş muğlâk faiz isteminin reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, gerek mahkememizce ve gerek se talimat yoluyla alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 52.453,76- USD asıl alacak ve 1.443,20 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 53.896,96-USD alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, borca, faize, faiz oranına ve icra dairesinin yetkisine itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür.
Davalı/borçlu tarafından, gerek …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası’na yapılan itirazda ve gerek se mahkememize hitaben sunulan cevap dilekçesinde, İstanbul İcra Müdürlüğü’nün ve mahkememizin yetkisine itiraz edildiği ve yetkili mahkememe ve icra müdürlüğü’nün, … icra daireleri ve mahkemeleri olduğunun beyan edildiği, böyle bir durumda Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre (YHGK, 28.03.2001 tarih ve 2001/19-267 Esas-2001/311 Karar; 20.03.2002 tarih ve 2002/13-241 Esas-2002/208 Karar, Yargıtay 3. H.D. 26/03/2018 tarih ve 2016/14324 Esas-2018/2929 Karar, Yargıtay 19. H.D. 05/04/2018 tarih ve 2016/17418 Esas-2018/1859 Karar sayılı kararları), öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, mahkememizin 20/02/2018 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ile; “Her ne kadar davalı yan icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ise de her iki taraf tacir olup sözleşme ile icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisini belirleyebilecek olduklarından ve bu durumda sözleşme ile kararlaştırılan yer münhasıran yetkili olduğundan davalı yanın gerek icra müdürlüğünün gerekse mahkememizin yetkisine olan itirazın reddine” şeklinde karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, davacı ile davalı arasında akdedilen 01.12.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan ve sözleşmede yer alan asansörlerin temini, montajı ve çalışır halde teslimine ilişkin hizmete yönelik olarak doğan kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve ayrıca mahkememizin 20/02/2018 tarihli celsesinde verilen ara kararla, davacı yan defter ve kayıtları üzerinde mahkememizce, davalı yan ve kayıtları üzerinde de, … Nöbetçi ATM aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve raporlar alınmıştır.
Davacı yan defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu, SMM bilirkişi … tarafından 13/04/2018 tarihli rapor tanzim edilerek mahkememize ibraz edilmiş olup, raporunun incelenmesinde özetle; “27.07.2017 Tarihinde başlatılan takipte; 52,453,76 USD asıl, 1.443,20 USD işlemiş faiz talep edildiği, takip talebin 13.04.2017 tarihli fatura ve cari ekstreye dayandırıldığı, ödeme emri ekinde ise 04.06.2015 tarihli faturanın davalı şirkete tebliğ edildiği, davacı vekili beyanları ile dosya içeriğinden asıl alacağın 04.06.2015 tarihli fatura bakiyesinden kaynaklandtğının anlaşıldığı, 13.04.2017 tarihli bir faturanın bulunmadığı, davacının 13.04.2017 tarihinden itibaren %9,75 avans faiz oranına göre işlemiş faiz talep ettiği, dava dilekçesinden de görüleceği üzere; talep edilen faiz miktarının hataya dayalı olduğu ifade edilerek, ödeme emrinde yer alan işlemiş faiz miktarının davaya dâhil edilmediği, Davalının; takip ve dava konusu alacağa dayanak fatura bedelinin TL olarak ödeneceği hususunda taraf şirketlerce mutabık kalındığını iddia ettiği, dosya içeriğinde davalı iddiasını destekleyen herhangi bir belgenin bulunmadığı, belge sunulması halinde, davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığı sonucuna varılacağı, İlgili mevzuat ve sözleşme hükümleri doğrultusunda hesaplama yapıldığında; sözleşme kapsamında davalı adına düzenlenen faturaların toplam tutarı 363.658,00 USD olduğu, davalı tarafça 311.204,24 USD ödeme yapıldığı, takip tarihindeki davalı şirket borcunun 52.453,76 USD olacağı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davalı yan defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu, …. ASHM’nin … Talimat sayılı dosyasına sunulan ve SMM bilirkişi … tarafından tanzim edilen 17/09/2018 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “… “25.07.2017 tarihli …. İcra Müdürlüğünün 2017/25113 esas sayılı ödeme emri dosyasına göre 13.04.2017 tarihli fatura ve cari ekstre’nin takibe konu yapıldığı, bu çerçevede cari hesap tablosunda davacının alacaklı olduğu 12.480,43 TL’nin görülen davanın konusunu teşkil etmediği, 13.04.2015 tarihli faturanın davalının ticari kayıt ve defterlerinde bulunmadığından, davalının davaya konu faturadan dolayı alacağının olmadığı, davacının icra takibi ile talep etmiş olduğu 52.453,76 USD’ye ilişkin herhangi bir kur farkı faturasını kesmediği, davacı direkt tüm alacağını ve tahsilatını günün koşullarındaki kura çevirerek hesap yaparak hesap yaptığı, davacı TL olarak kestiği faturayı USD olarak düzenlese idi davacının kur farkı faturası kesmesi gerekmeyeceğini, ancak davacının talep ettiği ve icra konusu ettiği alacağı olan kur farkı talebine kur farkı ya da vade farkı faturası düzenlemeden talep ettiği kanaati oluştuğu, davalının kayıtlarına göre davaya konu faturadan dolayı davacının alacaklı olmadığı…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Mahkememizin 25/03/2019 tarihli celsesinde verilen; “Mahkememiz nezdinde alınan rapor ile talimat yolu ile alınan rapor çelişkili olduğnudan her iki raporu birlikte inceleyip iddia ve savunmalarla ilgili hüküm kurmaya elverişli yeniden ve birleştirici rapor alınmasına, konuda uzman bilirkişi … nın resen seçilmesine…” şeklindeki ara kararla, birleştirici rapor alınmıştır.
YMM bilirkişi … tarafından tanzim edilerek mahkememize ibraz olunan, 29/08/2019 tarihli birleştirici raporunun incelenmesinde özetle de; “…Taraflar arasında imzalanmış olan “Asansör Genel Sözleşme Şartları ve Koşullan” başlıklı sözleşmenin 6. Maddesinde; Konu kısmında belirtilen işin montajı yapılmış, her türlü tertibatı ve tesisatı hazırlanmış, testleri yapılmış ve çalışır vaziyette noksansız teslim fiyatının KDV hariç 360.000 USD olduğu,…müşterinin sahibi olduğu “yatırım teşvik kapsamında” alım satımda KDV ödenmeyeceğinin kararlaştırıldığı, anılan sözleşmenin 8. Maddesinin;
“Faturalama ve Ödemeler: Sözleşmede anlaşılan ödeme tutarları, ödeme dönemleri geldiğinde TCMB efektif satış kuru üzerinden müşteriye fatura edilir, ithal malzemeler gümrüğe gelmeden önce müşteriye haber verilir.
Ödeme miktar ve dönemleri şu şekilde olacaktır.
Sözleşmenin imzası ile birlikte %10 (Kone’nin aynı miktarda teminat mektubu vermesi ile),
Malzemeler Gümrük Sahasına indiğinde %50 ( Kone’nin aynı miktarda teminat mektubu vermesi ile, malzeme sahaya indiğinde geri alınmak üzere)
…. pursantaj usulü hakediş yapılarak %35’i,
Kesin kabulün yapılmasından sonra %5’i 45 gün içerisinde …” şeklinde olduğu, dosyada, 21.03.2016, 24.08.2016 ve 25.10.2016 tarihli ürün teslim tutanaklarının mevcut olduğu, 25.10.2016 tarihli tutanakta davacı şirket kaşesi ile imza, müşteri kısmında … imzasının bulunduğu, Davalı şirketçe sunulan ödeme makbuzlarına göre; sözleşme kapsamında 10.02.2015-28.03.2017 tarihleri arasında davacı şirkete yapılan ödemelerin toplam tutarının 216.000,00- USD ve 355.086,16-TL olduğu, davacı şirket kayıtlarında, bilirkişinin de tespit ettiği üzere; davalı şirketin takip tarihi itibariyle 157.145,99 TL borçlu olduğu, ancak başlatılan takip nedeniyle 186.530,82 TL’nin 120-Alıcılar hesabından çıkartılarak, Şüpheli Ticari Alacaklar hesabına aktarıldığı, Alıcılar hesabında davalı şirketin 29.384,83 TL alacaklı duruma geçtiğinin görüldüğü, davalı defterlerinde de davacı şirketin takip tarihi itibariyle 12.480,43 TL alacaklı olduğu, bilirkişinin de belirttiği üzere bakiyenin davanın konusunu teşkil etmediği;
Bakiye Farkı Oluşturan İşlemlere Yönelik Tespitler açısından ise:
Davacı şirkette Şüpheli Ticari Alacaklar hesabında 186,530.82 TL borç, Alıcılar hesabında 29.384,83 TL alacak bakiyesi olmak üzere, davalı şirketin takip tarihi itibariyle (186,530,82-29.384,83) 157.145,99 TL borcunun gözüktüğü;
Davalıda ise; takip tarihi itibariyle davacı şirketin 12.480,43 TL alacağı gözüktüğü, TL cinsinden olan işlemler nedeniyle takip tarihi itibariyle bakiyeler arasında (157.145.99-12.480,43) 144.665,56 TL fark bulunduğu;
Davacı şirkete ait ticari defterlerde; 31.10.2016 tarihinde, “Kur Farkı” açıklaması ile, 968.436,00- TL alacak, 1.115.928,00- TL borç olmak üzere; davalı cari hesabına net (1.115.928,00- 968.436,00) 147.492,00- TL borç kaydedilmiş olduğu; anılan işlemlerin, davalı kayıtlarında gözükmediği,
Yapılan incelemede; ihtilaflı 04.06.2015 tarihli faturanın üzerinde yer alan ve Merkez Bankası tarafından belirlenen gösterge niteliğindeki 2,69010 TL Efektif Satış Kurundan 360.000,00- USD karşılığı 968.436,00- TL olarak düzenlenen fatura nedeniyle, 31.10.2016 tarihinde “Kur Farkı” açıklamasıyla davalı şirkete 968.436,00-TL alacak, daha sonra 31.10.2016 tarihi itibariyle 3,0998 TL olan Merkez Bankası Döviz Alış Kurundan ise; 1.115.928,00- TL borç kaydedildiği, davacının anılan tarih itibariyle davalıdan yapılan tahsilatları dikkate almadan sadece fatura bedelini değerlemeye tabi tuttuğunun anlaşıldığı;
Ayrıca, davacının, ilk davalı ödemesini M.B. Döviz Alış, sonraki ödemelerini ise Efektif Satış kurundan, davalının ise tüm ödemeleri Döviz Alış kurundan kayıt altına aldığının anlaşıldığı, özetle, TL cinsinden olan işlemler nedeniyle: taraf kayıtları arasında takip tarihi itibariyle (147.492.00 – 3.593.44 +767.00) 144.665.56 TL olan bakive farkının 767-TL’lik kısmının dava konusu fatura alacağı ile ilgisi bulunmadığı, kalan kısmının ise kur farklarından kaynaklandığı, Takip ve dava konusu alacağa dayanak fatura bedelinin TL olarak ödeneceği hususunda taraf şirketlerce mutabık kalındığı yönünde belge sunulması halinde, davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığı sonucuna varılacağı;
V.U.K. 215/2-a maddesinin: “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz” şeklinde olduğu, anılan madde hükmü kapsamında; yurtiçindeki şirketlere düzenlenecek dövizli faturada Türk Lirası karşılığının gösterilmesi zorunlu olup, fatura bedelinin döviz cinsinden tahsil edilecek olması durumunda, faturanın TL karşılığı Merkez Bankası döviz alış kuruna göre belirleneceği, ancak, taraflar arasında imzalanmış sözleşmede kurun önceden belirlenmiş olması durumunda, faturadaki döviz tutarının TL karşılığı anılan kura göre de belirlenebileceği, taraflar arasında imzalanmış olan “Asansör Genel Sözleşme Şartları ve Koşulları” başlıklı sözleşmenin 6. maddesinde; işin çalışır vaziyette noksansız teslim fiyatı KDV hariç 360.000 USD olarak kararlaştırıldığı, düzenlenen fatura üzerinde de gösterildiği üzere; davalının sahibi olduğu “yatırım teşvik kapsamında” iş bedeli nedeniyle KDV ödenmeyeceği” şeklinde tespitler yapıldığı;
Ayrıca raporda; “Kur Farkı: Fatura tarihi ile tahsilat tarihi arasında Türk Lirası kurundaki değişimler nedeniyle, dövizli bakiye kapanmış da olsa Türk Lirası karşılığında kalan bakiye kur farkı olup, Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerine göre; Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır.
Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı Lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
Ancak, KDV Kanununun 13/d maddesi gereğince yatırım teşvik belgesi kapsamında dövize endeksli olarak satın alınan makine teçhizat vs. KDV’den istisna olduğundan, teslimden önce verilen ve karşılığında fatura ve benzeri belge düzenlenen avanslar ile teslimden sonra yapılan Ödemelere ilişkin lehte veya aleyhte oluşan farkları için KDV hesaplanmayacaktır. Dava konusu fatura da bu kapsamda düzenlenmiş olduğundan, davacının kur farkı faturası düzenlememiş olması nedeniyle herhangi bir vergi kaybı da söz konusu değildir.
Öte yandan; yabancı para ve yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacak ve borçların, yılsonlarında ve geçici vergi dönemlerinde Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre değerlemeye tabi tutulması zorunlu ise de, bir teslim veya hizmetin karşılığı olmayan bu değerleme işlemi sonucu oluşan kur farkları için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır” şeklinde tanımlamalar ve mevzuat hükümlerinden bahsedildiği;
Yine raporda; “Sözleşmenin 8. Maddesine göre; Sözleşmede anlaşılan ödeme tutarları, ödeme dönemleri geldiğinde, TCMB efektif satış kuru üzerinden müşteriye fatura edileceği, davacı tarafça icra ve dava dosyasına sunulmuş olan Cari hesap ekstresinden de görüleceği üzere; sözleşme kapsamında davalı adına düzenlenen faturaların toplam tutarının (360.000,00+3.658,00) 363,658 USD olduğu, anılan faturalara karşılık davalı tarafça; 311.204,24 USD ödeme yapıldığı, takip tarihindeki davalı şirket borcunun 52.453.76 USD olduğu, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi tarafından da aynı bakiyelerin tespit edildiği, İlgili mevzuat ve sözleşme hükümleri doğrultusunda; “Davacının icra takibi ilee talep etmiş olduğu 52.453,76 USD’ye ilişkin herhangi bir “kur Farkı faturasını kesmediği davacı direkt tüm alacağını ve tahsilatını günün koşutlarındaki kura çevirerek hesap yaptığı, davacı TL otarak kestiği faturayı USD olarak düzenlense idi davacının kur farkı faturası kesmesi gerekmeyecekti. Ancak davacı talep ettiği ve icra konusu ettiği alacağı olan kur farkı talebine kur farkı ya da vade farkı faturası düzenlemeden talep ettiği kanaati oluşmuştur” Yönündeki talimat bilirkişisi görüşlerine katılmanın mümkün olmadığı ve sonuç olarak da; Davalının, takip ve dava konusu alacağa dayanak fatura bedelinin TL olarak ödeneceği hususunda taraf şirketlerce mutabık kalındığını iddia ettiği, dosya içeriğinde davalı iddiasını destekleyen herhangi bir belgenin bulunmadığı, belge sunulması halinde, davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığı sonucuna varılacağı, İlgili mevzuat ve sözleşme hükümleri doğrultusunda hesaplama yapıldığında da; sözleşme kapsamında davalı adına düzenlenen faturaların toplam tutarı 363,658,00 USD olduğu, davalı tarafça 311.204,24 USD ödeme yapıldığı, takip tarihindeki davalı şirket borcunun 52.453,76 USD olacağı” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının incelenmesinde; YMM bilirkişiden alınan birleştirici raporun, hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, davacı ile davalı arasında akdedilen 01.12.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan ve sözleşmede yer alan asansörlerin temini, montajı ve çalışır halde teslimine ilişkin hizmete yönelik olarak doğan kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, celbi talep olunan tüm belge ve kayıtların getirtilerek dosyamız arasına katıldığı, davalı yanca itiraz ve cevap dilekçesi ile ileri sürülen yetki itirazlarının az yukarıda izah edildiği üzere ayrı ayrı reddine karar verilerek yargılamaya devam olunduğu ve davacı ile davalı yan defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alındığı, alınan raporlardan, YMM bilirkişiden alınan birleştirici raporun, hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğunun anlaşıldığı ve hükme esas alınmasına karar verildiği, alınan rapor sonucu, az yukarıda ayrıntıları yazıldığı üzere kısaca; taraflar arasında “Asansör Genel Sözleşme Şartları ve Koşulları” başlıklı sözleşme düzenlendiği, sözleşmenin 6. maddesinde; işin çalışır vaziyette noksansız teslim fiyatının KDV hariç 360.000 USD olarak kararlaştırıldığı, ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri doğrultusunda hesaplama yapıldığında da; sözleşme kapsamında davalı adına düzenlenen faturaların toplam tutarının 363,658,00 USD olduğu, davalı tarafça 311.204,24 USD ödeme yapıldığı, takip tarihindeki davalı şirket borcunun 52.453,76 USD olacağının ve ayrıca takip ve dava konusu alacağa dayanak fatura bedelinin TL olarak ödeneceği hususunda taraf şirketlerce mutabık kalındığı yönünde belge sunulması halinde, davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu kapsamda, davalı vekilinin de hazır bulunduğu mahkememizin 03/12/2019 tarihli celsesinde davalı vekiline, 29/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda da bahsedilen takip ve dava konusu fatura bedelinin TL olarak ödeneceğine ilişkin varsa davacı şirket ile mutabık kalındığına yönelik belge aslını sunmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği, ayrıca verilen kesin sürede belge sunulmadığı takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtar edildiği, ancak verilen kesin süreye rağmen davalı yanca herhangi bir belge sunulmadığı, somut olayda taraflar arasında, asansör temini, montajı ve çalışır halde teslimine dayalı bir ticari ilişki kurulduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6. maddesinde, işin çalışır vaziyette noksansız teslim fiyatının, 360.000,00 USD olacak şekilde, yabancı para birimi olarak belirlenmiş olduğu, yine sözleşmenin 8. Maddesine göre de; sözleşmede anlaşılan ödeme tutarlarının, ödeme dönemleri geldiğinde, TCMB efektif satış kuru üzerinden müşteriye fatura edileceği, davacı tarafça icra ve dava dosyasına sunulmuş olan Cari hesap ekstresinden de görüleceği üzere; sözleşme kapsamında davalı adına düzenlenen faturaların toplam tutarının (360.000,00+3.658,00) 363.658,00-USD olduğu, anılan faturalara karşılık davalı tarafça, 311.204,24-USD ödeme yapıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; taraflar arasında yabancı para (USD) üzerinden temel ilişki kurulduğu, kurulan iş bu temel ilişkide de fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmayacağı ve sonuç olarak da davacının kur farkı talep etmekte haklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından davanın talep gibi kabulüne ve ayrıca takip konusu alacak likit olduğundan, hükmolunan alacağın (52.453,76 USD) takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanan TL karşılığı olan 186.530,81 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 37.306,36 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Taleple bağlı kalınarak, Davalı-Borçlunun, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının, 52.453,76 USD asıl alacak yönünden İPTALİ ile; takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca; kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduaata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Hükmolunan alacağın (52.453,76 USD) takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanan TL karşılığı olan 186.530,81 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 37.306,36 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 12.741,86 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.254,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.487,78 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının ilk dava açarken yatırdığı 2.254,08 TL harç parasının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 31,40 TL, posta ve talimat gideri 423,80 TL, bilirkişi ücreti gideri 1.250,00 TL olmak üzere toplam: 1.673,80 TL ‘nin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 21.617,43 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
7-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avasının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8- …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
9-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır