Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/866 E. 2022/556 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/866 Esas
KARAR NO :2022/556 Karar

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/10/2017
KARAR TARİHİ:26/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında İcra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı ile takibin durduğunu, davalı ile mal alım satımı yapıldığını, 92.872,30 TL bakiyenin ödenmediğini, borçlunun itirazında haksız yere mükerrer takip iddiasında bulunduğunu belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının, …. İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas ve 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile müvekkili aleyhine cari hesap alacağına dayalı olarak takipler yaptığı, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının şikayetleri neticesinde itirazlarının süresinde kabulü ile durdurulduğu, dava konusu …. İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile daha önce müvekkili aleyhine takip yapılarak şikayetleri neticesinde durdurulan …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının meblağlar açısından birebir örtüştüğü, her iki takip de davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtiği cari hesap alacağına dayandığı, derdest bir icra dosyası mevcutken yeni bir takibe girişilmesinin iyi niyet ile bağdaşmadığı, davacının başlatmış olduğu icra takiplerine yapmış oldukları itirazlarında ve şikayetlerde de defaatle belirtmiş oldukları üzere müvekkilinin davacı ile arasında açık hesap bulunmamakta olduğu, müvekkili tarafından geçmişte bulunan açık hesaba binaen 2016 yılı içerisinde ileriye dönük, muayyen vadelerde kambiyo senetleri verilerek açık hesabın kapatıldığı, davacının amacının bu senetlerin vadelerini beklememek yada haksız yere mükerrer tahsilat yapmak olduğunun kuvvetle muhtemel olduğu, bu nedenle karşı tarafın ticari defter kayıtlarını, müvekkilinin vermiş olduğu scnetleri işlememe ihtimalinden dolayı kabul etmediklerini, netice itibariyle kötüniyetli olarak hem mükerrer takip yapan hem de bu davayı açan davacı davasının reddi ve davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞILIKLI BEYAN DİLEKÇELERİNDE ÖZETLE DE:
Davacı vekili cevap dilekçesine yönelik beyan dilekçesinde özetle;
Aynı borç için …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile işbu davaya konu olan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip açıldığı iddiasına ilişkin olarak, …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasının bizzat gidilip incelendiğini, ancak bu dosyada takibin alacaklı konumunda olan firmanın kendileri ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını, zira davalı borçlu yanın, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki alacaklı firma ismi ile müvekkili firma arasındaki unvan benzerliğini görüp firmaların aynı olduğuna kanaat getirdiğini, ancak her iki dosya incelendiğinde bu hususun açığa çıkacağını, 32. İcra Müdürlüğü dosyasının dosyamızla bir ilgisi olmadığını, davalı borçlunun, bu husustaki iddialarının Türk Ticaret Hukukunda herhangi bir önemi olmadığını, zira diğer dosyadaki alacaklı firma ile unvanlarının benzer olmasının aynı firma olduğu anlamını çıkarmaya yeterli argümanlar olmadığını, söz konusu firmanın müvekkili firma ile herhangi bir bağı da bulunmadığını, bu hususun incelenmesi için müvekkiline ait Türk Ticaret Sicil Gazetesinin ilan sayfalarını mahkememize sunduklarını, kaldı ki taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatılmadığını, …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasının takibinin taraflarınca açılmış olduğunu ve işbu dosyadaki borcun konusu cari hesap alacağına ilişkin tüm belgelerin taraflarında mevcut olduğunu, ticari defterlerinde de de kayıtların tamamının mevcut olduğunu, davalı borçlunun bu husustaki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ama asıl önemli olan hususun, davalı borçlu tarafından, taraflarınca açılan davaya itiraz ederken de borcum yoktur ifadesinin yer almadığını, sadece firmaların aynı olduğunu ve iki takip açıldığını düşünerek itiraz etmiş olduklarını, davalı borçlunun, borç için aslında ikrarı mevcut olduğunu, zira borcunun olmadığına dair bir itirazının mevcut olmadığını, davalı borçlunun cevap dilekçesinde, müvekkil firma ile aralarında 2016 yılında açık hesap olduğunu iddia edip, 2016 yılı içerisinde ileriye dönük, muayyen vadelerde kambiyo senetleri verilerek açık hesabın kapatıldığını beyan ettiğini, öncelikle davalı borçlunun, bu ticari ilişkiyi kiminle gerçekleştirdiğini açıkça beyan etmesi gerektiğini, kaldı ki taraflarınca cari hesaba ilişkin takip başlatıldığını, ancak davalı borçlunun beyan ettiği gibi arada kambiyo senedi olsa idi kambiyo senedine dayanarak icra takibi yapılacağını, ellerinde davalı borçlu ile iş ilişkisinden dolayı kambiyo senedi olsa idi bu kambiyo senetlerine dayanarak takip açmalarının lehlerine olduğunu bilmemenin mümkün olmadığını, davalı borçlunun, borcun ikrarı ve kambiyo senedi olduğuna dair iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun apaçık olduğunu, kötü niyet mevcut olduğunun tüm bu hususlardan açıkça belli olduğunu, kaldı ki dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere her iki tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde haklılıklarının ortaya çıkacağını belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin beyan dilekçesine ilişkin cevabi beyanında özetle;
Davacının, …. İcra Dairesi Müdürlüğü … Esas ve 9. İcra Dairesi Müdürlüğü … Esas sayılı dosyaları ile müvekkili aleyhine cari hesap alacağına dayalı olarak takipler yaptığını, …. İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının şikayetleri neticesinde itirazlarının süresinde olduğunun kabulü ile durdurulduğunu, dava konusu …. İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile daha önce müvekkili aleyhine takip yapılarak şikayetleri neticesinde durdurulan …. İcra Dairesi Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasının meblağlar açısından birebir örtüştüğünü, her iki takibin de davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği üzere cari hesap alacağına dayandığını, derdest bir icra dosyası mevcutken yeni bir takibe girişilmesinin iyi niyet ile bağdaşmadığını, davacı vekilinin her ne kadar bu durumun basit bir ünvan benzerliği olduğunu savunsa dahi her iki firmanın arasında bulunan bağın, müvekkilinin davacı firmayla olan daha önceki ticari ilişkisinden tanıdığı için ve meblağların birebir örtüşmesinden de anlaşılacağı üzere her iki firmanın aynı amaçla hareket ettiği, ilgili ticaret sicil müdürlüklerinden tescil kaydı, ortakları, adresleri ile yetkili temsilcilerinin istenmesi neticesinde ortaya çıkacağını, ayrıca her iki takibin dayanak sureti olduğu belirtilen icra dosyalarındaki müvekkiline yapılan tebligatların içeriğinde bulunmayan faturaların mahkememizce incelenmesini talep ettiklerini, davacı tarafın itiraz ve şikayet dilekçelerinde sadece mükerrer takibe ilişkin itirazları olduğu, borca dair itirazları olmadığı bu nedenle ikrarımızın söz konusu olduğuna dair iddialarının mesnetsiz olduğunu, gerek her iki takip için yapmış oldukları itirazlarda gerek se şikayet dilekçelerinde ve hatta söz konusu dava dosyasında da defaatle belirttikleri üzere müvekkilleri …’ın davacı firmayla arasında açık hesap bulunmadığını, takip konusu faturalar ve cari hesap alacakları için Müvekkili … tarafından muayyen vadeli senetler keşide edilerek davacı tarafa verildiğini, bu durumun müvekkiline ait ticari defterlerde de mevcut olduğunu, 2016 yılı içerisinde döviz kurunun yükselişi neticesinde mevcut kumaş firmalarının kur farkını, kendi müşterilerine aralarında kur farkından doğabilecek zararları yansıtmak gibi bir anlaşma olmamasına rağmen talep etmesi neticesinde bu tür haksız takipler yapıldığını, yapılan her iki takibin de temel amacının, cari hesap kapatılmış olmasına rağmen davacı firmanın kur farkından doğan zararlarını hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde müvekkiline yansıtma çabası olduğunu, bu nedenle ilk takibin itirazları neticesinde durdurulması üzerine davacı tarafın mükerrer bir takip başlatarak itirazın iptali prosedürünü aşma niyetinde olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, mükerrer takibin ortaya çıkması ile takibin iptali sağlanarak davanın konusuz kalacağını, öncelikle ilgili ticaret sicil müdürlüklerine müzekkere yazılarak her iki firmanın da tescil kaydı, ortakları, adresleri ile yetkili temsilcilerinin sorulması ve takiplerin dayanak sureti olan faturaların incelenmesi gerektiğini ve netice itibariyle de kötüniyetli olarak hem mükerrer takip yapan hem de bu davayı açan davacının davasının reddi ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, beyan dilekçeleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası mündericatı, İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1496 esas sayılı dosyası, bilirkişi kök ve ek raporları ile tarafların BA ve BS formları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, fatura ve cari hesap alacağına dayanılarak 92.872,30 TL asıl alacak ve 5.871,95 işlemiş faiz olmak üzere toplam; 98.744,25 TL alacağın tahsili için 7 Örnek ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçluların süresi içerisinde, borca ve tüm fer’ilere itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden tanzim olunan faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü gereği iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve ayrıca taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla davacı defter ve kayıtları üzerinde mahkememizce, davalı defter ve kayıtları üzerinde de … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve raporlar alınmıştır.
Mahkememizce davacı yan defter ve kayıtları üzerinde SMM Bilirkişisi …’dan alınan 22/08/2019 tarihli kök bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “Davacı … … San.Ve Tic.Ltd.Şti. ile Davalı … arasındaki itirazın iptali davası ile ilgili olarak davacı firma ticari defter ve belgeleri ile dava dosyası içerisinde yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; Davacı … … San.Ve Tic.Ltd.Şti. işyeri merkez adresinde ticari defter ve belgeler tarafıma ibraz edilemediğinden davacı firma ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapma imkanı bulunamadığı, Davacı firma ticari defter ve belgeleri ibraz edilemediğinden incelemenin dosyaya sunulan bilgi ve belgeler üzerinden gerçekleştirildiği, dosyada yer alan bilgi ve belgelerin tetkiki neticesinde ise; davacı tarafından davalı adına toplam 110.248,05 TL tutarında fatura düzenlendiği, davalı cari ekstresinde 6.350,00 TL davalı ödemesine ve 11.025,75 TL iade faturasına yer verildiği, buna göre davacı firmanın davalıdan 92.872,30 TL (110.248,05-6.350,00-11.025,75) alacaklı olduğu, davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının bulunmadığı” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizin 03/12/2019 tarihli ara kararı ile; “Mahkememizce … Nöbetçi ATM’den taraflar arasındaki mal alım-satımı sebebiyle takip tarihi itibariyle davacı yanın davalı yandan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti yönünden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına” şeklinde karar verildiği, dosyanın talimat mahkemesi tarafından SMM bilirkişiye tevdi edildiği, … 1. ATM 2019/119 Talimat sayılı dosyasına SMM bilirkişi Gülay Sönmez tarafından 27/03/2020 tarihli raporun ibraz edildiği anlaşılmış olup, raporun incelenmesinde özetle de; “Davalı …’ın Vekili Avukat … Akça ile görüşüldüğü, kendisine Ticari defterin incelemesi hakkında bilgi verildiği, Av. … Akça’nın müvekkilinde Ticari defterlerin olmadığını bu sebeple defterleri ibraz edemeyeceklerini tarafına bildirdiğini, davalı yan …’ın Mali Müşaviri Hasan Akdoğanlı ile görüşüldüğünü, kendisine Ticari defterin incelemesi hakkında bilgi verildiğini, Mali Müşavir Hasan Akdoğanlı Mükellefine ait Ticari defterlerin kendisinde olmadığını bu sebeple defterleri ibraz edemeyeceklerini tarafına bildirdiğini, davalı yan … ın (TC: …) Ticari defterlerinin İncelemesi amacıyla Davalı yanın Vekili Av. … Akça ve Mali Müşaviri Hasan Akdoğanlı ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamamış olduğundan gerekli incelemelerin yapılamadığı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Mahkememizin 01/03/2021 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ile; “Tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerine müzekkere yazılarak 2016 yılına ilişkin BS ve BA formalarının istenilmesine”, 07/06/2021 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Davalı vekiline dosyaya ibraz olunan bono asıllarına ilişkin ödeme kayıtlarını sunmak ve ödemeye ilişkin varsa beyanda bulunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede beyanda bulunmadığı taktirde beyanda bulunmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına (ihtar yapıldı)” ve 2 nolu ara kararı ile de; “1 nolu ara karar yerine geldiğinde dosyanın gelen müzekkere cevapları (BS ve BA formları) ve taraf beyanları kapsamında ek rapor düzenlenmek üzere daha önce raporu düzenleyen SMM Bilirkişi … a tevdine” şeklinde ara kararlar kurulduğu, dosyanın mahkememizce daha önce rapor alınan SMM …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından iş bu kerre, 13/08/2022 tarihli ek raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup, ek raporun incelenmesinde özetle de; “Davacı … … San.Ve Tic.Ltd.Şti. (Yeni ünvanı … San.Ve Tic.Ltd.Şti.) ile Davalı … arasındaki itirazın iptali davası ile ilgili olarak kök rapor sonrası dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile dosya kapsamında yer alan diğer tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; 2016 yılı Aralık ayında davalı tarafından düzenlenen iade faturasının her iki tarafça BA-BS formunda bildirildiği, davacı tarafından 2016 yılı Eylül ve Ekim aylarında düzenlenen satış faturaların da her iki tarafça BA-BS formunda bildirildiği ancak davacının Ağustos ayında düzenlediği (19.08.2016 tarih, 245483 nolu|kdv dahil 8.075,07 TL tutarlı) faturanın davalı tarafından BA formu ile bildirilmediği, taraflar arasındaki bildirim farkının (102.080-94,604=7.476 TL KDV hariç tutar) bu faturadan kaynaklandığının tespit edildiği, kök rapor sonrası davalı yanın dosyaya 20.10.2016 düzenleme tarihli toplam tutarı 92.872,00 TL olan iki adet senet ve yine 20.10.2016 tarihli “Borç Tasfiye Protokolü” sunduğu, Her iki senedin ve borç tasfiye protokolünün düzenlendiği 20110.2016 tarihinde …’nun davacı şirket yetkilisi olduğu, davalı yanın 21.06.2021 tarihli dilekçesinde, senet bedellerinin 15.11.2016 ve 15.12.2016 vade tarihlerinde …’na elden, senet teslimi karşılığında ödendiğini beyan ettiği, Davalı cari hesabının 10.12.2016 tarihinde, davalı iade faturası ve Çek girişi sonrasında 92.872,30 TL bakiye verdiği oysa 20.10.2016 tarihli borç tasfiye protokolünün düzenlendiği tarihte davalı cari hesabının (davalı borcunun) 110.248,05 TL olduğu, Davacı tarafından davalı adına toplam 110.248,05 TL tutarında fatura düzenlendiği, davalı cari hesap ekstresinde 6.350,00 TL davalı ödemesine ve 11.025,75 TL iade fatulasına yer verildiği, buna göre davacı firmanın davalıdan 92.872,30 TL (-110.248,05-6.350,00-11.025,75) alacaklı olduğu, Ancak sayın mahkeme davalı yanın dosyaya sunduğu her iki senedin ve borç tasfiye protokolünün dikkate alınması gerektiğine kanaat getirmesi halinde davacının davalıdan alacağının kalmayacağı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Gerek mahkememizce ve gerek se talimat yoluyla alınan Bilirkişi kök ve ek raporlarının denetlenmesinde de, hukuki yorum ve nitelendirmeleri mahkememize ait olmak üzere, yapılan mali tespitler bakımından ayrıntılı oldukları anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın,taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden tanzim olunan faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü gereği iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, davacı tarafça …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden davalı borçlu aleyhine 92.872,30 TL asıl alacak ve 5.871,95 işlemiş faiz olmak üzere toplam; 98.744,25 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğinin üzerine davalın süresinde Borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yasal süresi içerisinde itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı ve taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla davacı defter ve kayıtları üzerinde mahkememizce, davalı defter ve kayıtları üzerinde de … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek ve raporlar alındığı, alınan raporlar sonucu; az yukarıda yazılı hususların tespit edildiği, davaya konu somut olayda davalı yanca, davacı firmayla aralarında açık hesap bulunmadığı, takip konusu faturalar ve cari hesap alacakları için muayyen vadeli senetler keşide edilerek davacı tarafa verildiği ve bu durumun ticari defterlerinde de mevcut olduğu şeklinde yapılan savunmaya ilişkin olarak davalı yana hazır bulunduğu mahkememizin 21/09/2020 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “… taraflar arasındaki açık hesaba binaen müvekkili tarafından davacı yana verildiği beyan edilen kambiyo senetlerinin suretlerini veya bilgilerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine verilen süre içerisinde belge sunulmaz veya beyanda bulunmaz ise bu belgelere dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına (ihtarat yapıldı)” şeklinde süre verildiği, davalı yanca 30/09/2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde 20/10/2016 tarihli borç tasfiye protokolü ve senet suretlerinin sunulduğu, iş bu kerre mahkememizin 01/03/2021 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Davalı vekiline 30/09/2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde yer alan 20/10/2016 tarihli borç tasfiye protokolünü ve senet asıllarını sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede belge asılları sunulmadığı taktirde belge asıllarının sunmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına (ihtarat yapıldı.)” şeklinde süre verildiği, davalı vekili tarafından celse arasında belge asıllarının sunulduğu, sonrasında yapılan 07/06/2021 tarihli celsede hazır bulunan davacı vekili tarafından davalı yanca dosyaya sonradan ibraz olunan protokol ve senetlerin kabul edilmediği, söz konusu senetler kapsamında müvekkili şirkete ödeme yapılmadığı, karşı tarafın da herhangi makbuz ve dekontta sunmadığı, davalı vekili tarafından da; davaya konu cari hesaba ilişkin olarak da borçlarının olmadığı, davacı yanın defter ve kayıtlarını sunmadığı, defter ve kayıtların incelenemediği, dosyaya sundukları protokol ve senetler kapsamında davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, aynı celsenin1 nolu ara kararı ile; “Davalı vekiline dosyaya ibraz olunan bono asıllarına ilişkin ödeme kayıtlarını sunmak ve ödemeye ilişkin varsa beyanda bulunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede beyanda bulunmadığı taktirde beyanda bulunmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına (ihtar yapıldı.)” şeklinde ara karar kurulduğu, davalı vekili tarafından ara karar kapsamında sunulan 21/06/2021 tarihli beyan dilekçesi ile; “…Müvekkille yapılan görüşmelerde müvekkil, senetlerin ödeme tarihleri olan 15.11.2016 ve 15.12.2016 tarihlerinde içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıdan ve hesaplarında haciz-blokeler bulunmasından dolayı ödemeleri senedin teslimi karşılığında bizzat davacı şirketin belirtilen senet ödeme tarihlerinde yetkilisi olan …’na elden yaptığını belirtmiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin verilen senetler teslim edildiğinde taraflarca imzalanan borç tasfiye protokolü ve senet asılları haricinde müvekkilin elinde herhangi bir belge bulunmamaktadır” şeklinde beyanda bulunduğu, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; mahkememizce karara bağlanan davanın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden tanzim olunan faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü gereği iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, her ne kadar fatura konusu malları davalıya teslim edildiğini ispat külfeti davacı alacaklıda ise de, davalı yanca ileri sürülen ödeme iddiası karşısında ispat yükünün davalı borçlu tarafa geçtiği, bu minvalde, davalı yana ödemeye ilişkin tüm belge ve kayıtları sunmak üzere süre verildiği, verilen süre sonunda davalı yanca davacı şirketin önceki yetkilisi tarafından imzalanan borç tasfiye protokolü ve protokol kapsamında düzenlenen iki adet senet aslı dosyaya ibraz edilmiş ise de, söz konusu protokol ve ekli senetlerin davacı yanca inkar edildiği, senetler kapsamında herhangi bir ödeme yapılmadığının da ayrıca beyan edildiği, davalı yanca da senet bedellerinin (takip talebindeki asıl alacak miktarı ile aynı miktarda tanzim edilmiş iki adet senet) davacı yana ödendiğinin yazılı belge ile ispat edilemediği, ancak davalının cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması hasebiyle, mahkememizin 18/04/2022 tarihli celsesinin bir nolu ara kararı gereği davalı vekiline; “…dava ve takip konusu cari hesap alacağına ilişkin olarak yemin deliline başvurup başvurmayacağı, başvuracaksa usulüne uygun yemin metnini hazırlayıp mahkememize sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede beyanda bulanmadığı takdirde yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” karar verildiği, davalı vekili tarafından yemin deliline dayanıldığı ve yemin metninin mahkememize sunulduğu, davalı asile sunulduğu şekliyle tebliğ edildiği, 26/09/2022 tarihli celsede verilen 2 nolu ara kararla; “Davalı yanca 05/05/2022 tarihli beyan dilekçesi ile yemin metninin de hazırlandığı, yemin metnini davacı yana tebliğ edildiği anlaşılmış ise de yemin metninin HMK da yer alan yemin metnine uygun olmadığı anlaşıldığından yemin formülünün; “davaya konu cari hesap alacağının ödenmemiş olduğuna ve …’ın halen takip çıkışı miktarında borçlu olduğuna dair namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç ve değerler noktasında yemin ederim” şeklinde düzenlenmesine karar verildiği ve aynı celsede mahkememizce yeniden formüle edilen yemin metninin duruşmada hazır bulunan davacı şirket yetkilisine okunduğu ve davalı şirket yetkilisi tarafından da aynı celsede; “Davaya konu cari hesap alacağının ödenmemiş olduğuna ve …’ın halen takip çıkışı miktarında borçlu olduğuna dair namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç ve değerler noktasında yemin ederim” şeklinde yeminin ifa edildiği ve bu haliyle de ödemeye ilişkin ispat yükü kendisinde olan davalının ödeme iddiasını ispat edemediği ve davacı yanın da takip dayanağı faturalardan kaynaklanan malları davalıya teslim ettiği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne, ayrıca davacı tarafça her ne kadar takip öncesi faiz istenmiş ise de davalının takipten önce, TBK’nın 117. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından, takip öncesi işlemiş faiz yönünden itirazın iptali talebinin reddine ve ayrıca takip konusu alacak likit olduğundan, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20 si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalı-borçlunun, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazın KISMEN İPTALİ ile; takibin 92.872,30 TL asıl alacak yönünden takip talebindeki şartlar ile aynen DEVAMINA,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
-Hükmolunan alacağın (92.872,30 TL) %20’si oranında hesaplanan, 18.574,46 TL icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 6.344,08 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.586,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.758,05 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının ilk dava açarken yatırdığı 1.586,03 TL harç parasının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 31,40 TL, vekalet harcı 4,60 TL, posta gideri ve bilirkişi ücreti gideri 1.792,00 TL olmak üzere toplam: 1.825,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.859,57 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş ve hakkında açılan davanın kısmen reddine karar verilmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. Maddesine göre taktir olunan, 5.871,95 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, varsa, taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider ve delil avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
8-Davalı yanca sunulan belge asıllarının karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davalı yana İADESİNE,
9-HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26.09.2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır