Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/845 E. 2018/92 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/845 Esas
KARAR NO : 2018/92
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2017
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak .davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; müvekkili… Bankası … Şubesi nezdinde hesap açtırmış ve işbu hesabında da 3.953,07-CHF tutarında parası bulunduğunu, müvekkili parasını çekmek istediğinde ise davalı banka tarafından paranın …’ye devredildiğini, davalı banka tarafından müvekkile 10 senelik zamanaşımı ve paranın …’ye devrine ilşikin bilgilendirme mektubu gönderildiği iddia edilmiş ise de söz konusu müvekkile tebliğ edilmediğini, davalının parının …’ye devri beyanı akabinde müvekkili tarafından paranın iadesi hakkında …’ye de başvurulmuş ise de … tarafından müvekkilin talebi haksız şekilde reddedildiğini, davalı bankanın zamanışım itirazı haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davalı yan tarafından müvekkilin banka mevduat hesabı ve hesabında bulunan tutar hususunda itiraz bulunmadığını, yalnızca işbu meblağın zamanışım dolduğu gerekçesiyle …’ye devredildiği iddia edildiğini, müvekkile konu hakkında tebligat yapılamadığından davalı bankada bulunan mevduat hesap ve alacaklarının 10 yıl sonra zamanaşımına uğradığından söz edemeyeceğini, bu sebeplerle davalı bankaca usulsüz olarak …’ye devredilen 3.953,07 CHF’nin temerrüt faiziyle davalıdan tahsili ile müvekkile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; davaya konu meblağ bankamız uhdesinde bulunmadığını, hak sahibince son işlem tarihinden itibaren on yıl aranmayan mevduatlar zamanaşımına uğrar ve …’ye devredildiğini, davaya konu meblağ da …’ye devredildiğini, işbu alacak davasının bankaya yöneltilmiş olması hatalı olduğunu, davanın bankamız açısından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Davacı tarafından davalı aleyhine müvekkilinin mevduat hesabında bulunan ve …’ye devredildiği belirtilen 3.953,07 CHF’ nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, yapılan yargılama sırasında İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında yine davacı tarafından davalı aleyhine aynı konuda dava açtığının anlaşılması üzerine mahkememizin iş bu dava dosyasının İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile 21/02/2018 tarihinde birleştirilmesine karar verildiği, ancak bu dosyanın 29/12/2017 tarihinde görevsizlik kararı verilerek mahkemenin dosyadan el çektiğinin anlaşılması üzerine mahkememizce gerekli karar yazılamamış ve aynı karar numarası baki kalmak üzere tensip kararı oluşturulmuş ve taraflara yeni duruşma günü bildirilerek yargılama yapılmıştır.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No : …sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No : 2016/3079 sayılı kararında, “Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davanın açıldığı 03.06.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürülükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilmeksizin görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” içtihadına yer verilmiştir. ( Aynı yönde bkz; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/6387, Karar No: 2018/338 sayılı kararı, )
Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No: … , Karar No:… sayılı kararında da “Somut olayda; davacılar, murislerinin davalı Bankadaki hesabında bulunan mevduatın 10 yıl boyunca işlem görmediği gerekçesiyle …’ye devredildiğini, davalı Bankaca yapılan devir işleminin hukuka uygun olmadığını ileri sürmüş ve …’ye devredilen mevduatın tahsilini istemiştir. Davanın açıldığı 04.07.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği, davacıların murisinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” görüşüne yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf vadesiz hesabın …’ye hatalı devri iddiasıyla bankacılık işlemi nedeniyle söz konusu davayı açmış ise de aralarında davaya konu edilen uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayılan davalardan olmaması, nisbi ticari dava bakımından işin davalı için ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli olmayıp her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması gerekliliği, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi olması, her bankacılık işleminin ticaret mahkemelerinin görevine girmemesi, tarafların sıfatlarının bu konuda önemli olması sebebiyle mahkememiz görevli olmadığından ve tüketici mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır