Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/828 E. 2019/143 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/828
KARAR NO : 2019/143
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/09/2017
KARAR TARİHİ: 26/02/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılanTazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının sigortalısı olan…’ya ait… plakalı araç tarafından 27/01/2016 tarihinde …’e ait … plakalı araca çarpmak suretiyle İstanbul ilinin Kartal ilçesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, temlik edenin aracında oluşan değer kaybının bağımsız eksper tarafından düzenlenen 25/08/2017 tarihli eksper raporuyla tespit edildiğini, buna göre; müvekkilinin aracında 1.800,00-TL ile 2.160,00-TL aralığında tespit edilen değer kaybı meydana geldiğini, kazaya sebebiyet veren tarafın rizikosu davalı sigorta şirketince üstlenildiğinden bu değer azalması talebinin de sigorta şirketince karşılanması gerektiğini, kazaya sebebiyet veren taraf veya somut olayda olduğu gibi sigorta şirketi; kaza sebebiyle oluşan her türlü zararı karşılamakla mükellef olduğundan oluşan değer kaybının da tazmin edilmesi gerektiğini, davalıya 06/09/2017 tarihinde ihtarname gönderildiği ve 2918 sayılı Kanunun 97. Maddesi uyarınca 15 gün içinde yazılı cevap verilmesini veya ihtarnamede belirtilen hesap numarasına yatırılmasını, aksi halde her türlü yasal yollara başvurulacağını bildirmiş olmalarına rağmen davalı tarafından ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediği gibi müvekkiline bir ödeme de yapılmadığını, kaza sebebiyle oluşan 1.800,00-TL – 2.160,00-TL aralığında tutmasını beklenilen değer kaybı alacağının şimdilik 300,00-TL’sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden ve kaza tarihinden, kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminini, dava konusu değer kaybının tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 354,00-TL’nin HMK 323/F gereğince yargılama gideri olarak davalı tarafından müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karışan, müvekkili şirkete sigortalı … plakalı aracın maliki/işleteni… olmakla, müvekkili şirketin zarar gören davacıya ödeme yapması ihtimaline karşı, mükerrer ödemelerden kaçınmak adına müvekkili şirkete sigortalı aracın işletini…’nın mernis sisteminde yer alan adresine çıkartılacak tebligat ile davanın ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmektedir. Müvekkili şirket tarafından 5684 Sayılı Kanunun 22. Maddesi uyarınca tespit edilen gerçek hasar tazminatı ve değer kaybı karşı araç maliki olan/temlik verene ödenmiş olduğundan müvekkili şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, davanın mükerrer talepler içerdiğini ve dahi müvekkili şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, dava ile talep edilen tazminat kalemlerinin dava öncesi alacağını temlik ettiği iddia edilen karışı araç maliki…’e yapılan ödemeler neticesinde karşılandığını, hasara ilişkin hiçbir sorumluluklarının kalmadığını, karşı araç sahibi olan şahsa toplam maddi zararın ödenmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, temlik sözleşmesindeki imzanın …’e ait olup olmadığının dahi belirsiz olan sözleşmenin ekinde herhangi bir kimlik örneği dahi mevcut olmadığını, müvekkili sigorta şirketi, ödemeyi zarar görene yaparak sorumluluğunu yerine getirmiş olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen… plaka sayılı araç, müvekkili şirket nezdinde 16/01/2016 – 16/01/2017 tarihleri arasında … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile… adına sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına azami 31.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunu ve Poliçe Genel Şartları gereği yalnız gerçek zarardan sorumlu olduğunu, Trafik Sigorta Poliçesi teminat kapsamı kanun ve genel şartlarla belirlendiğinden, araç değer kaybı, delil tespit gideri, ekspertiz ücreti, vekalet ücreti, keşif harcı, tebligat gideri, bilirkişi ücreti vb. gibi masrafları Sigorta Teminatı Dışında kaldığını, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun ispat edilmesi halinde ve kusuruna düşen oranda müvekkili şirketin sorumluluğundan söz edilebileceğini, davaya konu kazanın 22/11/2015 tarihinde meydana geldiğini ve … plakalı aracın poliçesinin de 18/05/2015 tarihinde düzenlendiğini, gerek kaza gerekse poliçe tanzim tarihi itibariyle artık 14/05/2015 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının geçerli olduğunu, değer kaybından söz edilebilmesi için aracın ilk ve tek hasarı olması gerektiğini, araçtaki değer kaybının tespit edilebilmesi için aracın önceki hasarlarının da inclenmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerektiğini, hak sahibine yapılan ödeme nedeniyle müvekkili şirketin sorumluluğu kalmadığından bahisle huzurdaki davanın reddine, Davacı tarafın dayanak olarak sunduğu temlik sözleşmesindeki imzanın geçerliliği hususu şaibeli olduğundan davacı tarafın ektif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılmasına, Davacının aracının daha önce kazaya karışıp karışmadığının tramer kayıtlarından tespitine, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasına, Müvekkili şirketin sorumlu bulunması durumunda, sorumluluğunun açıklanan çerçevede ve azami limit ile sınırlı olacağına, Haksız ve fahiş olan maddi tazminat talebinin ve davanın reddine, Dolaylı zarar niteliğindeki ekspet ücreti talebinin reddine, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi ile müvekkili şirket dava açılmasına sebep olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE YAPILAN NİTELENDİRME VE VARILAN SONUÇ :
Dava; davalı şirkete sigortalı… plakalı aracın 27/01/2016 tarihinde …’e ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle araçta meydana gelen değer kaybı alacağının araç sahibi … tarafından davacı şirkete temlik edildiği iddiasıyla değer kaybı tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu hasarlı … plakalı …model … marka … tipinde özel otomobile ait aracın tüm tramer kayıtları ve kaza geçmişine ilişkin bilgiler ile somut olaya ilişkin kaza tutanakları, hasar dosya örneği getirtilmiş, kusur ve değer kaybı yönünden uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır. Buna göre; “Davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçeli aracın sürücüsü … belirlenen kurallara uymadan seyrini sürdürüp tali yoldan çıkarak anayolda seyreden aracın yan tarafına çarptığından olayda tamamen kusurlu görülmüştür. Hasar bedeli ve değer kaybı alacağı davacıya temlik edilen ve olayda hasar gören aracın sürücüsü … olay sırasında kendi seyir şeridini takiben anayolda seyretmekte olduğundan olayda kusuru görülmemiş olup kazayı önlemek için alabileceği tedbir bulunmamaktadır. Olay sonucu hasar gören …plaka sayılı araç … model, … marka, … tipinde özel otodur. Dosya içindeki fotoğraflardan hasar durumu hakkında bilgi edinilmiştir. Ekspertiz raporunda aracın hasarlı parçaları belirtilmiş, 78.998 km de olan aracın olay tarihindeki piyasa değerinin 45.000,00-TL olduğu ve araçtaki toplam onarım bedelinin 2.628,73-TL olduğu belirtilmiştir. Sigorta Eksperleri atama yönetmeliği gereği özetle; sigorta şirketinin eksperi kendisinin ataması halinde veya sigorta şirketinin atadığı eksperlerin tespitlerine 3 iş günü içerisinde sigortalı tarafından itiraz edilmesi halinde yeni atanacak eksperin ücreti veya sigorta ettiren tarafından atanan ve sigorta şirketine bildirilen ve sigorta şirketi tarafından atanana eksperin ücreti veya sigorta şirketince talep edilen hakem ekspertiz ücreti sigorta şirketi tarafından ödenecektir. Değer kaybına ilişkin olarak sigorta şirketince de eksper atanmış olup tespit edilen tutar üzerinden uzlaşma sağlanmıştır. O halde burada sigorta şirketinin olumsuz yaklaşımından söz edilemez, eksper tayin edilerek zarar miktarının belirlenmesi konuya ilişkin yasal ve idari düzenlemeler gereği sigorta şirketinin görevi kapsamındadır, yani sigorta şirketi her koşulda zararın tespiti maksadıyla eksper incelemesi yaptıracaktır, şayet sigortalı sigortacı tarafından yaptırılan eksper incelemesi sonrasında ikna olmamışsa itiraz edebilecektir, bu nedenle talebi TTK.1462. Maddesi uyarınca makul gider olarak kabul etmek mümkün değildir. Davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi aracın sürücüsü … olayda % 100 (yüzdü yüz) oranında kusurludur. Davacı tarafından değer kaybı talep edilen otonun sürücüsü … olayda kusursuzdur. Araçtaki değer kaybı 1.000,00-TL’dir. Davacının talep edebileceği ekspertiz ücreti TOBB tarifesi uyarınca 237,00-TL’dir.” şeklinde tespitlerle rapor sunulmuştur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/10017, Karar No: 2016/832 ve 25.1.2016 tarihli kararında “Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, zarar veren taraf, kusuru oranında, gerçek zarardan sorumlu olur. Zarar verenin aracını Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalayan sigorta şirketi de zarar veren ile birlikte zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Dairemiz’in yerleşik uygulamasına göre; trafik kazasında zarar gören aracın hasarı onarılsa dahi onarımdan sonra aracın piyasa rayiç satış fiyatında düşüklük oluşacağı gerçeği karşısında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı, gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan hem zarar veren hem de zorunlu trafik sigortacısı sorumludur. Bu nedenlerle, davalı sigorta şirketlerinin de araç değer kaybından sorumlu olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeyle, belirtilen şekilde hüküm kurulması hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/11431, Karar No: 2016/2962 sayılı ilamında da ” Yukarıda açıklanan nedenlerle ZMSS şirketi, kaza sonucu meydana gelen gerçek zarardan azami poliçe limitine kadar kusur oranında sorumludur. Araçta meydana gelen değer kaybı da gerçek ve doğrudan zararlardandır.” görüşüne yer verilmiştir.
Davaya konu değer kaybı isteminin doğrudan ve gerçek zarar oluşu, davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olması 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesi uyarınca kusur oranında ve davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde davalı tarafın sorumluluk kapsamında kalıyor olması sebebiyle değer kaybı bakımından dava dilekçesinde istenilen 300,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Islahla artırılan ve zamanaşımı nedeniyle reddolunan 700,00-TL bakımından ise davacı tarafça değer kaybı miktarına dair dava açılmadan önce bağımsız şirketçe ekspertiz yaptırılmış olduğu iddiası olup hatta davada alacak kalemi olarak da bu ekspertiz masrafının da talep edilmiş olması nedeniyle artık davanın açılış tarihi itibariyle zararının objektif olarak davacı tarafça belirlenebilir hale gelmiş bulunduğu ve dava dilekçesinde açıkça toplam değer kaybının 1.800,00-2.160,00 TL olduğunun yazılmış olmasına rağmen dava dilekçesinde 300,00 TL’nin dava konusu edilmiş olması bu sebeple de belirsiz alacak davası olarak nitelendirmenin mümkün olmadığı, kısmi dava olarak nitelendirilmesinin usulen yerinde olacağı kanaatine varılmıştır. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2016/22-482, Karar No: 2018/1047 sayılı ilamında ” Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Madde gerekçesinde; “bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmaması ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hallerde yalnızca tespit yahut kısmi edâ ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca edâ davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi edâ ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahip olduğu, hak-arama özgürlüğünün (Any.m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamayacağı, esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her edâ davasının temelinde bir külli tespit unsuru bulunduğu, başka deyimle edâ hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kriterler kabul edilmiştir.
Bu kriterler, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
1-Davacının kendisinden beklenememesi,
2-Bunun olanaksız olması,
3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.
Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır.” kararına yer verilmiştir.
Dava konusu olayımızla aynı mahiyette hasar ve değer kaybına dair tazmin talebini içeren dosyada Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/8382, Karar No: 2017/2508 sayılı kararıyla “dosyanın incelenmesi neticesinde davacının dava dilekçesinde davasını kısmi dava şeklinde açtığının anlaşıldığı, 2918 sayılı Yasanın 109/1. maddesi motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davacının olay tarihi ve ıslah tarihleri dikkate alındığında davalı sigorta yönünden alacağın talebi aşan kısmı yönünden zamanaşımına uğramış olduğu anlaşılmıştır” içtihadına yer verilmiştir. ( Kısmi dava nitelendirilmesiyle ilgili olarak aynı yönde bkz; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/12792, Karar No: 2016/1800 sayılı ilamı )
Bu açıklamalar doğrultusunda her ne kadar davacı taraf 11.01.2019 tarihinde ıslah talebinde bulunarak 700,00-TL bakımından harç ikmali yapmış ise de açılan davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi, kaza tarihinin 27.01.2016 olması nedeniyle TBK md. 72/1 ve KYTK md. 109/1 uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımı definin de ıslah talebinin tebliğinden (05.02.2019) itibaren 2 haftalık süre içinde (18.02.2019) bulunulduğu görülmekle 700,00-TL bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, ekspertiz ücretine dair 354,00 TL bakımından ise TTK 1448/3 maddesi ve bu kapsamda bilirkişilerce TOBB tarifesi uyarınca tespit edilen 237,00-TL yönüyle makul olduğu ve yargılama giderleri faslında değerlendirilmesi yönünde davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 300,00-TL değer kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin ıslahla arttırılan 700.00-TL nin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Ekspertiz ücretine yönelik talebin 237,00-TL olarak kabulüyle yargılama giderleri faslında değerlendirilmesine,
3-Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslah harcı olarak alınan 43,40-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1,00-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin ve ıslah harcı olarak yatırdığı 43,40-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25-TL, 1.300,00-TL bilirkişi ücreti, 156,00-TL posta gideri ve 237,00-TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.736,25-TL’nin red ve kabul oranına göre 520,87-TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 300,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 700,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair;Davacı vekilinin yüzüne karşı, Davalının yokluğunda, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 4.400 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim