Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/78 E. 2018/185 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/78 Esas
KARAR NO : 2018/185
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2017
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davalı- Borçlu …tarafından yapılan 23/09/2014 tarih ve … kayıt numaralı, 500 tonluk kömür alım ihalesi müvekkil şirket uhdesinde kalması neticesinde davalı ile müvekkilin arasında 24/10/2014 tarihinde Kömür alımına ait sözleşme imzalanmış olup, bu sözleşme kapsamındaki kömürler davalıya satılarak teslim edildiği, sözleşme konusu işin bitirildiği ve ödemenin şirkete ait hesaba yapılması hususundaki talebimiz 18/12/2014 tarihinde davalıya bildirilmiş olmasına rağmen davalı tarafından 90 günlük süre içinde müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığı, bunun üzerine 08/04/2015 tarihli yazı il edavalıdan yine ödeme talep edildiği ancak davalı takip tarihine kadar toplam 165.000,00 TL ödeme yaptığı, davalının yapmış olduğu ödemeler mahsup edilerek İstanbul … İcra müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği, ve davalının itiraz ettiği, yukarıda arz edilen nedenlerle alacağın sürüncemede bırakmak adına kötü niyetli itirazda bulunan davalı-borçlu tarafların itirazlarının iptaline, takibin devamına ve aleyhlerine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletlimesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesini özetle; Davacı tarafça açılan işbu dava haksız v eyersiz olup reddinin gerektiği, Alacak tarafındna icra takibinin dayanağı olarak belirtilen sözleşme, Fatura ve Cari hesap ödeme emrine ekli olarak tarafımıza gönderilmediğinden dolayı takibin dayanağı hakkında bilgi sahibi olunamamış bu sebeple İstanbul … İcra hukuk mahkemesinin … Es sayılı dosyasından ödeme emrinin iptali talebiyle dava açılmış olup işbu dosya derdest olduğu, yukarıdaki izahattan da anlaşılacağı üzere alacaklı, toplam sözleşme bedelinden takip öncesi yapılan ödemeleri çıkarmış ancak bakiyeden fazla miktarda tutarı icra takibine konu ettiği, 23/02/2016 tarihinde kısmi itirazda bulunulmasa icra takibi ödeme yapmış olmamıza rağmen bu tutar üzerinden kesinleşerek müvekkilin mağduriyetine sebep olunacağı, bu sebeplerle da acının müvekkile atfettiği kötüniyetli itiraz söz konusu olmayıp, alacaklı tarafıça kötüniyetli olarak borç miktarından fazla tahsilat amaçlayan bir icra takibi söz konusu olduğu, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, haksız ve kötüniyetli ikame edilen davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
G E R E K Ç E /
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında da “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öteyandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davacı yüklenicinin sözleşme konusu işleri ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı …, uyuşmazlık konusu işi ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Davanın niteliği itibariyle ticaret mahkemesinde görülmesi mümkün bulunmadığından görevsizlik sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken” şeklinde görüş ve karar bulunmaktadır.
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında “Davacı eldeki bu davada, Belediye’ye verdiği hizmetin bedelini istemekte olup, taraflar arasındaki ilişki özel hukuk hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Davalı … tacir olmadığı gibi, yargılamaya konu olan dava, Ticaret Kanununda belirtilen mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Bu itibarla davanın görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü zorunludur. 6102 sayılı TTK’nın ( Türk Ticaret Kanunu ) 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 26.02.2015 tarihinde açılmıştır. Görev, 6100 sy. HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, Ticaret mahkemesi sıfatıyla karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” içtihadına yer verilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı açıklama içeren içtihatlar ve TTK md. 4 vd hükümleri uyarınca davalı … tüzel kişiliğinin tacir olmaması, davaya konu işin kömür satımı ile ilgili bir iş olup kanunda sınırlı şekilde sayılan mutlak ticari davalardan olmaması, kamu hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili olması ve bu sebeple asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır