Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/750 E. 2018/1061 K. 12.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/617 Esas
KARAR NO : 2018/1132
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/07/2017
KARAR TARİHİ: 26/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; davalı ve davacı arasında akdedilen danışmanlı ksözeşmesi uyarınca davacı tarafından ön ödeme olarak 38.000-TL ödeme yapmış olduğunu ancak davalının danışmanlık hizmeti sunmadığı gibi ödemeye ilişkin herhangi bir fatura da düzenlememiş olduğunu ve ödemenin davacıya iade de edilmediği beyan edildiğini, bu sebebe binaen sebepsiz zenginleşme saiki ile açılan icra dosyasına davalının itiraz ettiği belirttiğini, sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak İstanbul… İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ve davalı haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu sebeplerle davalının kötüniyetli olarak yapmış olduğu itirazların iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; taraflar arasında vaki mesajlaşmanın kredi çıkarılmasına yönelik olduğunu yapılan girişimlerin sonucunda davalı tarafından tek yapı adlı firmaya kredi çıkarıldığı ifade edildiğini bu şekilde davalı şirketin üzerine düşeni yaptığını, davacı taraf her ne kadar bir hizmet alamadığını söylemiş ve bunun üzerine bir sözleşme imzaladıklarını ve bu duruma istinaden taraflarınca banka üzerinden para gönderdiklerini, söz konusu durumun ispati için de tanık dinletebileceklerini, kendi yükümlülüklerini yerine getirme konusunda per istekli olmayan davacı taraf yetkilisinin kendi yazışmalarında da ikrar ettiği şekilde görevini yerine getiren müvekkili şirketin almış olduğu ödemeyi sebepsiz yere aldığını ve bu yolla da sebepsiz zenginleşme olgusunun ortaya çıktığını ileri sürdüğünü, bu nedenlerle kanıtlanmamış bir alacak bulunduğundan davacı tarafından ileri sürülen ihtiyati tedbir talebinin reddini, huzurda bulunan ve haksız açılan davanın usulden ve esastan reddini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davacı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Bilirkişi raporuna göre; Davalı … Şirketi muhasebe bilgi sisteminde kullanılan konuya ilişkin yasal defter kayıtlarına ilişkin bilgiler, izleyen dökümler şeklinde özet olarak verildiğini, davaya konu 38.000,00-TL’ nin 26.01.2017 tarihinde vaki Havale karşılığında davacı tarafından yapılacak hizmet satışına yönelik olarak peşin olarak tahsil edildiğini, buna mukabil defter kayıtlarından hizmetin görülmesi üzerine 340 Alınan Sipariş Avansları hesabının borçlu çalıştığı herhangi bir hizmetin ifa edildiği değerlendirilmesine ulaşılamadığını, böyle bir hizmet verilmiş olsa dahi avans hesabının kapatılması yanında nihai ödemeyi de içeren bir muhasebe kaydının yasal defterlere işlendiği müşahede edilemediğini, raporun VI. Bölümünde açıklandığı üzere Emir Gelişin Yatırım Gayrimenkul Anonim Şirketi yasal defter kayıtları esas alındığında alınan avans karşılığında bir hizmetin ifa edilmediğini belirtmiştir.
Davaya konu uyuşmazlık davacının davalıya belli bir hizmetin yapılacağı karşılığında avans olarak gönderdiğini iddia ettiği paranın davacıya iadesi gerekip gerekmediği, bu konuda başlatıla icra takibinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından davalı ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davacı tarafından davalıya 38.000,00 TL havale yapıldığının davalı defter kayıtlarında yer alıyor olması, davacının dosyada mevcut banka dekontuyla davalı defterlerinin bu haliyle uyumlu olması, taraflar arasındaki danışmanlık hizmeti verilmesine dair sözleşmenin uyuşmazlık konusu olmayıp davalının savunmasında kendilerinin üzerilerine düşen edimleri ifa ettikleri savunmalarında bulunmuş olmalarına karşın dosya kapsamı itibariyle bu yönelik herhangi bir delil bulunmaması,( hizmetin ifa edildiği savunması bakımından ispat yükü için bkz; (Misal Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/4530, Karar No : 2016/10517 sayılı ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/6294, Karar No : 2016/5311 sayılı ilamı.), her ne kadar davalı taraf son celsede tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de HMK md 140/5 uyarınca delillerin açıklanması için ön inceleme duruşmasında kesin süre verilmiş olup bu süre içinde tanık isimlerinin dosyaya bildirilmemesi, (Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2012 gün ve 2012/9-1199 E., 2012/1215 K. sayılı ilamında da bu ilkeler benimsenmiştir. ) bu nedenlerle de ön ödemenin davacıya iadesinin gerekiği davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği, işlemiş faiz bakımından ön ödeme yapılmasına neden olan sebep ortadan kalkmakla davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca paranın iadesi borcu altında olduğu, davalının sözleşme ilişkisi nedeniyle havaleden haberdar olmadığı ve iyiniyetli olması söz konusu olamayacağından 25.01.2017 havale tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulü gerektiği (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No : 2017/15063, Karar No : 2017/18288, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/8489, Karar No : 2016/15358 sayılı ilamları) kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/7674 ve Karar No : 2014/20655 sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın banka ödeme dekontuna dayalı olması sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2- Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (39.248,53 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 7.849,70 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 2.681,07-TL harçtan peşin alınan 670,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.010,80-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 670,27-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.667,34-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacının yaptığı ilk masraf 36,00- TL, bilirkişi ücreti 800,00-TL, posta gideri 115,50-TL olmak üzere toplam 951,50- TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair;taraf vekilleri yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR