Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/74 E. 2018/1119 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/74 Esas
KARAR NO : 2018/1119

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ: 24/01/2017
KARAR TARİHİ: 22/11/2018

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin yetkisiz kişilerce usule ve TTK’nın amir hükümlerine aykırı olarak alınan 08/12/2016 tarih ve 2016/09 sayılı Yönetim Kurulu kararının yoklukla maliul veya batıl olduğunun tespitine, davalı şirketin pay sahibi olduğu dava dışı … A.Ş. ve …A.Ş’nin 05.01.2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısına için vekil ataması yönelik alınan 02.01.2017 tarihli Yönetim Kurulu kararlarının ve bu kararlara istinaden tanzim edilen vekâletnamelerin yoklukla malul veya batıl olduğunun tespitine, davalı şirketin 2016 ve 2017 yılı Yönetim Kurulu karar defterlerinin yargılama müddetince mahkeme kasasına alınmasına, davanın ilanına ve şirketin internet sitesinde ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından Mahkememize verilen cevap dilekçesinde özetle; davacının aile şirketlerine ait menkul ve gayrimenkuller üzerinde tek başına haksız tasarruf yetkisini kullanırken bunu bir Yönetim Kurulu Kararına bağlamak bir yana diğer hissedarlara sormak, bilgi vermek zahmetine dahi girmeden tasarruf işlemi icra eden davacının kötü niyetli olduğunu ve davalı konumdaki şirket olan … A.Ş olmak üzere diğer aile şirketlerini de zarara uğrattığını, yapılacak yargılama sonucunda haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep; davacının ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu davalı şirketin, 08/12/2016 tarih ve 2016/9 sayılı ve ayrıca 08/12/2016 tarih ve 2016/10 sayılı Yönetim Kurulu Kararlarının yoklukla malul olduğunun ve/veya butlan olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicilinin… sicil nosunda kayıtlı bulunduğu ve müseccel adresine nazaran mahkememiz yargı çevresi içerisinde bulunduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 390. maddesinde yönetim kurulu kararlarının geçerlilik şartları gösterilmiş ve yönetim kurulu kararları yönünden TTK’da yeni bir düzenlemeye gidilerek 391. maddede de butlan sebeplerini ayrı ayrı gösteren hükümlere yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın da yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin genel bir kurula yer verilmemiş olmakla birlikte yeni bir düzenleme ile yönetim kurulu kararının butlanına dair düzenleme yapılmıştır. Anılan madde de gösterilen batıl kararlar örnek mahiyetinde olup sınırlı değildir. Batıl yönetim kurulu kararları baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve bu kararlara daha sonra sıhhat kazandırılamayacağı gibi bu durum zamanaşımına da uğramaz ve herkes tarafından herkese karşı da ileri sürülebilirler.
Yönetim kurulu kararlarının değerlendirilmesinde öncelikle hukuki işlem kavramının tanımlanıp, değerlendirilmesi gerekmektedir. Hukuki işlem; bir ya da birden fazla kimsenin, hukuk düzeninin ön gördüğü sınırlar içerisinde gerçekleşmek üzere hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade beyanı olarak tanımlanmaktadır. Hukuki işlem, işleme katılan tarafların sayısına göre de tek taraflı ya da çok taraflı hukuki işlemler olarak ikiye ayrılmaktadır. Konumuz açısından çok taraflı hukuki işlemler; ortaya çıkması istenen hukuki sonucun gerçekleşmesi için birden çok iradeye ihtiyaç duyan işlemler olarak nitelendirilmekte olup, çok taraflı hukuki işlemlerin tipik örneklerini de “sözleşmeler” ve “kararlar” oluşturmakta, karar da; birden çok kişinin iradesinin aynı yönde birleşerek bir hukuki netice hasıl etmesi ile meydana gelmektedir. Kararlar ancak kanunun öngördüğü şartları taşıdığı hallerde geçerli olurlar.
Yönetim kurulu kararlarının yokluğu öncelikle geçerli bir yönetim kurulu kararının oluşabilmesi için gerekli unsurların tespitine bağlıdır. Bunun için öncelikle “Yönetim Kurulu” ve “Yönetim Kurulu Toplantısının Emredici Kanun Hükümlerine uygun olarak oluşması” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Yönetim kurulu kararlarının geçersizliği şeklen veya içerik itibariyle her iki bakımdan da söz konusu olabilir. Şekle aykırılık sebebiyle geçersiz yönetim kurulu kararları bakımından örneğin; yönetim kurulu dışında bir karar alınmış olması, seçimine dair karar yok hükmünde olan bir yönetim kurulu tarafından karar alınması, toplantının bazı üyeler çağrılmadan yapılması, öngörülen toplantı ve karar hesaplarına uyulmaması veya başka bir organın yetkisine giren bir husus da karar alınması gibi haller şeklen geçersiz olan yönetim kurulu kararları olarak sayılabilir. Keza kanunun emredici düzenlemelerine, ahlak ve adaba aykırı kararlar ile yerine getirilmesi imkansız kararlar da içerik bakımından geçersiz sayılan örnek kararlar olarak gösterilebilir.
TTK 391. maddesinde özel butlan halleri örnekseme yoluyla sayılmış olup buna göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren ve diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararların batıl olduğu ifade edilmiştir.
Yönetim kurulu kararlarının yokluğunun tespiti de açık bir hükümle düzenlenmemiş olmakla birlikte yokluk; bir hukuki işlemin kurucu unsurlarının ve zorunlu şekil şartlarının yokluğu nedeniyle her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilen bir yaptırım olmakla yönetim kurulu kararlarının yokluğunun tespiti de, yasa da açık bir hüküm olmamasına rağmen, yokluk halinin tespiti davası ile ileri sürülebilir. Yönetim kurulu bir kurul-organ olarak işletmenin sahibi ve işveren konumunda olup anonim ortaklığın yönetim ve temsilinden sorumlu organı konumundadır. TTK 390-392 maddelerinde yönetim kurulundan karar alma süreci ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup buna göre; toplantıya çağrı bakımından çağrının imza karşılığında elden duyurularla, taahhütlü mektupla hatta mobil yolla yapılması da mümkün olup toplantıya çağırma görevi kural olarak yönetim kurulu başkanına aittir. Ayrıca 392/8. madde de her yönetim kurulu üyesinin başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını “yazılı olarak” isteyebileceği hükmünü getirmiştir. Üyelerin usulüne uygun olarak yapmış olduğu yazılı toplantı talebinin başkan tarafından reddi halinde doğacak sonuç bakımından kanunda açık bir düzenleme yer almamış olmakla birlikte bu durumda üyelerin yönetim kurulunu bizzat toplantıya çağırabileceğini kabul mümkün olmayıp, bu bakımdan mahkemeye müracaatta edilebileceği görüşüne karşın bu husus doktrinde de tartışmalı bulunmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere yönetim kurulu başkan tarafından veya onun yokluğunda başkan vekili tarafından yapılacak davet üzerine toplanacaktır. Dava konusu olay bakımından davacı yönetim kurulu başkanının görevi başında olduğu, yönetim kurulu başkanının yokluğunun söz konusu olmadığı bir zamanda yönetim kurulu üyelerinden birinin işlemiyle bir yönetim kurulu toplantısı yapılmış gibi karar alındığı anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu başkanı ya da vekili dışında yönetim kurulunu üyelerin doğrudan toplantıya çağırma yetkileri bulunmamaktadır. Keza yönetim kurulu başkan vekilinin doğrudan toplantıya çağırma yetkisi de sadece başkanın olmadığı hallere münhasır olup başkanın yokluğunun söz konusu olmadığı durumlarda başkan vekilinin de diğer yönetim kurulu üyeleri gibi yönetim kurulunu doğrudan toplantıya çağırma yetkisi söz konusu değildir. Yönetim Kurulunun toplantıya çağrılmasına dair hükümlerin ihlali, Yönetim Kurulu Toplantısına çağrının tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmaması ya da çağırının içeriğinin (toplantı yer ve zamanı, eksik ya da yanlış bildirilmesi gibi) yetersiz olması, Yönetim Kurulu Üyesinin toplantıya katılmasına engel olunması gibi hallerde yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu kabul edilmektedir. (Oğuz İmregün, Anonim Ortaklıklar, 3. Basım, İstanbul 1974, s.166 vd., yine ayın yazarın Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Toplantısı ve Yönetim Kurulu Kararlarına Karşı Başvuru Yolları, Hayri Domaniç’e 80. Yaş Günü Armağanı, Cilt 1, s.289 vd., İstanbul 2001, ayrıca Tamer Pekdinçer, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Geçerliliği, Özellikle Batıl Yönetim Kurulu Kararları, Marmara Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Sayı Cilt 18, Sayı 2, sayfa 673 vd.). Açıklanan bu nedenlerle dava konusu 08/12/2016 tarih ve 2016/9 sayılı ve ayrıca 08/12/2016 tarih ve 2016/10 sayılı Yönetim Kurulu Kararlarının yoklukla malul olduğu anlaşıldığından bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, …Ticaret Sicilinin …sicil nosunda kayıtlı bulunan …A.Ş nin 08/12/2016 tarih ve 2016/9 sayılı ve ayrıca 08/12/2016 tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu Kararlarının yoklukla malul olduğunun TESPİTİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacının peşin olarak yatırdığı 31,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25 TL, 66,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 109,75 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …