Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/738 E. 2018/971 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/738 Esas
KARAR NO : 2018/971
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/08/2017
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 21/08/2017 tarihinde vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; Müvekkil … (…ve Hizmet işletme) … isimli televizyon dizisi yapım koordinatörü olarak 1,5 yıldır davalı şirkete hizmet verdiğini, Hizmet bedeli olarak davalı şirketin 15/03/2017 tarihli 23.600,00-TL değerinde 16/03/2017 tarihli 7.080,00-TL değerinde 20/03/2017 tarihinde 86.140,00-TL değerinde üç adet toplam 116.820,00-TL açık fatura düzenlendiğini, 39.680,00-TL toplam hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra müdürlüğü … esas sayılı dosyada 08/08/2017 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunduklarını, davalı borçlu şirketin haksız olarak itiraz ederek borcunu ödemediğini, 6104 sayılı TTK 21. Md. Göre fatura bedelinin ödendiğinin davalı borçlunun ispat etmesi gerektiğini, alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmediğini, takip tarihinde ticari alacağa uygulanan faiz oranını %10,75 olarak doğru talep ve hesaplandığını, haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin 05/10/2017 tarihli cevap dilekçesini özetle; müvekkil şirketin uluslararası… şirketinden biri olduğunu, tarafların … TV ekranlarında yayınlanan… dizisinin yapım koordinatörlüğü üzerinde, davacının davalı şirketten tahsil edemediği bir alacağının olmadığını, haksız olarak aleyhlerinde icra takibi yaptıklarını, davalı şirketin borca batık olduğunu, İstanbul … Asliye Ticaret mahkemesi … esas sayılı dosyasında iflas başvurusunda bulunduklarını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
27/08/2018 Tarihli Bilirkişi Raporuna Göre; Ticari defter kayıtları, düzenlenen fatura münderecatına göre Da acı …’ın davalı …nden İstanbul …İcra Müd. … esas sayılı icra dosyasında 02/08/2017 takip tarihi itibarı ile isteyebileceği anapara alacağının 39.680,00 TL olduğu, Faturaların daha öne tebliğ edildiğine dair belge ibraz edilmediğinden temerrüt tarihinin 02/08/2017 takip tarihi olduğu, Tarafların tacir olması ve alacağın faturadan kaynaklanması sebebi ile 3095 sayılı faiz yasasının 2. Maddesine göre değişen dönem ve oranlarda, takiple istenen %10,75 oranı ile sınırlı olarak takipten itibaren değişen önem ve oranlarda avans faiz uygulanacağı, yönünde sonuç ve kanaat bildirmiştir.
Uyuşmazlık dava konu edilen fatura, ticari defterlere dayalı alacağın var olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davaya konu alacak için davacı tarafından düzenlenen faturanın davacı ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, defterlerin davacı lehine delil teşkil ettiği, davalı defter kayıtlarında da davacının davalıdan 31.12.2017 tarihi itibariyle 39.680,00 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olması ve bu halde de taraf defterlerinin alacak miktarı bakımından birbirleriyle uyumlu olduğu defter durumuna göre davacının davasını davasını ispat ettiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Nitekim Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No: … sayılı ilamında da belirtildiği üzere ” Somut olayda davalının, davacı tarafından düzenlenen faturaları ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, bu faturalara süresinde itiraz ve iade ettiğine ilişkin savunma ve delil ileri sürmediği, bu yönde temyiz itirazında da bulunmadığı dikkate alındığında, davacının alacağının varlığının HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlanmış olduğunun kabulü gerekmektedir.” içtihadı bulunmaktadır. Davalı tarafından da somut olayda faturaların kendisine tebliğ olunmadığı veya tebliği üzerine itiraz olunduğu şeklinde herhangi bir savunmada bulunulmamakta ve mahkememize daha önce bildirilen İstanbul … ATM dosyasında da davalı hakkında henüz iflas kararı verilmediği ancak iflas kararı verilmesinden sonra İİK md. 194’ün uygulanması mümkün olduğundan davalının buna dair savunmalarına itibar edilmemiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … ve Karar No : … sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın faturaya dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ) sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile,
2- Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (39.680,00 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 7.936,00 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 2.710,54-TL harcın peşin alınan 479,24-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.231,30- TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 479,24- TL harç giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 4.714,80 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
6-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25- TL, bilirkişi ücreti 700 TL, posta gideri 158- TL olmak üzere toplam 901,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı , kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR