Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/673 E. 2018/470 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/673 Esas
KARAR NO : 2018/470
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2017
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; müvekkili şirket tarafından … numaralı nakliyat abonman sigorta poliçesi ile %30 oranında müşterek sigortacı olara ksigortalanan … A.Ş. Ne ait meyve suyu cinsi emteaların nakliyesi işi davalı tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtealar, davalının sorumluluğu altında …’ya taşınmak üzere … plakalı olarak gösterilen araca yüklendiğini, emtianın tamamı davalı sürücü tarafından emniyeti suistimal yolu ile çalındığını, yapılan şikayetler greeği kollukça yapılan araştırmalar neticesinde davalının kendisine ait araca … üzerine ruhsat kaydı bulunan … plakalı araca ait sahte düzenlenmiş plakaları takarak benzer birçok eylemde bulunduğu tespit edildiğini, davalı müvekkili şirketin uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunu, fatura ve yapılan tespiter gereğince 16.940,98-TL sigortalı zararı müvekkili şirket tarafından tazmin edildiğini, TTK ve poliçe hükümleri gereğince sigortalısının haklarını devralan müvekkilin TTK, ilgili hükümleri gereğince davalıya rücu hakkı doğduğunu, davalı borçlunun vaki itirazı üzerine duran icra takibine devam edilebilmesi içni itirazın iptali talebi ile işbu davayı açmak zarureti doğduğunu, davalı kötü niyetli olarak itiraz etmiş olup, İİK;’ nun 79. Maddesi gereği icra inkar tazminatı ödemeye çarptırılması gerektiğini, bu sebeple %20 den aşağı lmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalının mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; dava konusu emtiaların taşınması işi … tarafından gerçekleşmemiştir, davacı vekili dava dilekçesinin ekinde 02.02.2016 tarihli taşıma sözleşmesi nüshasını mahkemeye sunduğunu, taşıma sözleşmesindeki imza tarafına ait olmadığını, Hatay’ da ikamet ediyor olması sebebiyle mahkemece talimat yoluyla imza ve yazı örneklerinin alınmasını sonra yapılacak bilirkişi incelemesinden de görüleceği üzere söz konusu imza ve yazıların tarafına ait olmadığının ortaya çıkacağını, davacı vekili dava dilekçesinde tarafına ait olduğunu belirttiği ehliyet fotokopisini sunduğunu, Menderes Sulh Ceza Hakimliği …D.iş … Karar numaralı kararında da ” Ancak yapılan tahkikata asıl sürücünün Bülent Özgün olduğunu, …’a ait sahte kimlik ve sürücü belgesini kullandığının tespit edildiğini, …’ a ait cezanın iptal edilerek …” şeklinde tarafına ait ehliyetin kopyalanmak suretiyle sahte olarak kullanıldığı hüküm altına alındığını, söz konusu mahkemeye yazılacak müzekkere sonucu bu iddialarının varlığı ispat olacağını, dava konusu taşıma işinin bu şekilde yapıldığını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Ticaret mahkemelerinin görevi ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No : … sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Sigorta şirketinin sigortalı haklarına halef olarak açtığı davalar bakımından; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamına göre “Davacı … şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır.”
Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No :… sayılı ilamında ” Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Halefiyet gereği açılan davada dava dışı sigortalının tacir olmasına karşın davalının tacir olmaması, bu taraflar (davalı ve dava dışı sigortalı) arasındaki taşıma sözleşmesinin varlığını davacı tarafından ibraz olunan sözleşme sureti ile belgelendirilmesi ile taşıma sözleşmesinden kaynaklanan davaların taşıma kurumu TTK md. 4 uyarınca mutlak ticari dava olmasına mukabil davacı iddiaları incelendiğinde; davacının davalıyı sahte plakaları araçlara takmak suretiyle bu tip eylemleri daha önce de gerçekleştirdiği ve davalı sürücü tarafından taşımaya konu malların çalındığı iddiası bulunmakla davacının iddiasının sözleşmenin gereği ifa edilmediği ya da sözleşmeye aykırılıktan ziyade hırsızlık eylemi iddiasına dayandırdığı ve buna dayalı olarak da savcılık soruşturmasına olayın konu edildiği, bu nedenle de dava dayanağı olan sigortalı ile davalı arasındaki ilişki bakımından mahkememiz görevsiz olduğundan davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, verilen davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır