Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/635 E. 2018/256 K. 03.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/635 Esas
KARAR NO : 2018/256
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/01/2013
KARAR TARİHİ : 03/04/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat.davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili Mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … plakalı … markalı bir araç alımında davalının… şubesinden araç kredisi kullanıldığını, davalının anlaşmalı olduğu …Şirketine kasko sigortası …5 nolu poliçe ile yaptırıldığını, sigortanın başlangıç tarihi araç rehni sözleşmesi ile aynı tarih olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sözleşmeye aykırı ve kusurlu davranışı nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu 25.000-TL tutarındaki maddi zararının ihtarname ile davalıya ödeme için verilen süre sonundan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; kasko sigortasını yenileme yükümlülüğü kredi kullanana yani huzurdaki davayı açmtığı bulunan davacıya ait iken, kasko sigortasını yenilemenin bankanın yükümlülüğü olduğunu ileri sürerek dava etmesinin açıkça kötü niyetli olduğunu, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır
Somut olayda hukuki ihtilaf davacının zararını davalı bankadan talep edip edemeyeceği noktasındadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 24.800,00-TL Nin 06/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin verilen…esas… karar sayılı ilamımızın davalı tarafça temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 07/02/2017 gün ve … esas … karar sayılı ilamı ile; (… Davacı vekili; müvekkilinin … plakalı … markalı bir araç alımında davalının …şubesinden araç kredisi kullandığını, davalının anlaşmalı olduğu … Şirketi’ne kasko sigortasının … nolu poliçe ile yaptırıldığını, poliçe hitamında davalının poliçeyi yenilettirmesi gerekirken yeniletmediğini, bu arada aracın kaza yaptığını, müvekkilinin kasko poliçe korumasından davalının sözleşmeye aykırı ve kusurlu davranışı nedeniyle yararlanamadığını beyanla müvekkilinin uğramış olduğu 25.000 TL tutarındaki maddi zararının ihtarname ile davalıya ödeme için verilen süre sonundan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; kasko sigortasını yenileme yükümlülüğünün krediyi kullanan davacıya ait olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava dışı …A.Ş’nin davalı banka ile 2011 yılında yenilenecek ve yenilenmeyecek sigorta poliçelerini listeler olarak takip ettiklerini, davalının davacının sözleşmesi ile ilgili poliçeyi “yenilenecek poliçeler” listesinde göndermesi gereken zamandan 1 ay önce gönderdiğini, bu nedenle liste geldiğinde sürenin dolmasına 2 ay kaldığı için işlem yapılamadığını, ancak bir ay sonra gönderilmesi gereken listede olması gerektiğini, davalının ertesi ay ise bu poliçeyi listeye almadığını ve bu nedenle de yenileme işleminin yapılamadığını, sözleşmede poliçe düzenlenmesi ve prim borcu kredi borçlusu davacının sorumluluğunda olarak düzenlenmiş ise de davalının sigorta sözleşmesini yaptırdığını, prim borcunu da davacının hesabından tahsil ettiğini, erken verilen yenileme listesinde bankanın poliçeyi yenilemek istediği hususundaki iradesini ortaya koyduğunu, yenilememe nedeni ile oluşan zarardan bu nedenle sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taşıt kredisiyle bağlantılı araç sigorta poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı bankadan kullanılan krediyle araç satın alınmış olup, sigorta poliçesi yenilenmeyip araç hasara uğramıştır. Davalı banka, davacı tarafından araç sigortasının yenilenme başvurusu yapılmadığı gerekçesiyle, sigorta poliçesini yenilemediğini savunmuştur. Kredi sözleşmesi nedeniyle araç sigortası yapılmasındaki amaç, banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, araç maliki kredi kullananın da bunda menfaati olduğu kuşkusuzdur. 17.01.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigorta Uygulamaları Yönetmeliği 6/2 maddesi kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunu ise kredi kuruluşuna yüklemiştir. Sigorta poliçesini yenileme yükümlülüğü kredi kullanan davacı tarafa ait ise de, bankanın da yenilemeye ilişkin bildirim yapma suretiyle kredi kullananı bilgilendirmesi asgari özen yükümlülüğünün sonucudur. Kredi kullananın da sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etmesi gerekir. Bu nedenle sigortanın yenilenmemesinde tarafların müterafik kusurunun olup olmadığı hususları üzerinde de durulmadan eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmeyip kararın davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA…) oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Uyulan bozma ilamı doğrultusunda tarafların sigortanın yenilenmemesi ile müterafik kusurlarının olup olmadığı hususları bakımından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış, bilirkişi kurulunca davalı yanın %75 ve davacı yanın %25 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir.
Yanlar arasında ticari nitelikli genel kredi sözleşmesi kapsamında taşıt kredisi kullandırılarak davacının taşıt satın aldığı, davalının da bu taşıt üzerinde rehin hakkının bulunduğu ve ayrıca dava dışı sigorta şirketine kasko sigortası yaptırıldığı ,bu sigorta poliçesinin 1 yıllık olduğu ve süre bitiminde yenilenmediği ve sigorta poliçesi süresinin bitiminden 10 gün sonra hasara uğrayıp pert-total kabul edilecek şekilde hasara uğradığı hususları çekişme konusu değildir. Çekişmeli olan husus ; poliçenin yenilenmesi sorumluluğunun davalı bankada olup olmadığı, yenilenmeyen poliçe nedeniyle oluşan hasardan davalının sorumlu olup olmadığı hususudur.
Dava dışı Sigorta Şirketi olan …A.Ş. 08/01/2014 tarihli cevabi yazılarında; davalı banka ile 2011 yılında yenilenecek ve yenilenmeyecek sigorta poliçelerini listeler olarak takip ettiklerini, davalının davacının sözleşmesi ile ilgili poliçeyi ” yenilenecek poliçeler” listesinde göndermesi gereken zamandan 1 ay önce gönderdiğini, bu nedenle liste geldiğinde sürenin dolmasına 2 ay kaldığı için işlem yapılamadığını, ancak bir ay sonra gönderilmesi gereken listede olması gerektiğini, davalının ertesi ay ise bu poliçeyi listeye almadığını ve bu nedenle de yenileme işleminin yapılamadığını bildirmiştir. Sözleşme ve ekleri, poliçe, poliçenin ilk yapılış kayıtları kapsamında ve ilgili sigorta şirketinden konu ile ilgili belgeler getirtilerek, bozma öncesinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bililirkişi heyeti raporunda ;sözleşmede poliçe düzenlenmesi ve prim borcu kredi borçlusu davacının sorumluluğunda olarak düzenlenmiş ise de, davalının sigorta sözleşmesini yaptırdığı, prim borcunu da davacının hesabından tahsil ettiğini, erken verilen yenileme listesinde bankanın poliçeyi yenilemek istediği hususundaki iradesini ortaya koyduğunu, yenilememe nedeni ile oluşan zarardan bu nedenle sorumlu olduğunu, aracın pert total sayılması gerektiği ve sovtaj düşüldükten sonra geriye kalan gerçek zarar miktarının 24.800,00 TL olduğu, zararın tahsili için gönderilen ihtarname, tebliği ve verilen önel dikkate alındığında temerrüdün 06/10/2012 tarihinde oluştuğu görüşü bildirilmiştir.
Kredi sözleşmelerinde kredi borcunun geri ödenmesi kredi veren finans kuruluşu açısından önemlidir. Bu husus kefalet, rehin, ipotek, hayat sigortası vb. koruma amaçlı hukuki işlemler ile garanti almaya çalışılmaktadır. Taşıt kredisinde de finansman sağlanarak satın alınan taşıt üzerinde bankaca rehin tesis edilmiştir. Menkul rehninde genel kural rehin verilen menkulün rehin alanın zilyetliğinde tutulmasıdır. Ancak kredi sözleşmelerinde uygulama rehin konusunun sigorta ettirilerek menfaatlerin korunmasıdır. Sigorta hem kredi borçlusunun hem de kredi alacaklısının menfaatine bir hukuki işlemdir. Somut olayda bu gereklilik sözleşmesel olarak davacının sorumluluğuna bırakılmış gibi düzenleme yapılmış ise de; ilk sigorta sözleşmesini davalı banka yaptırmış ve primi de müşterisi olan davacının hesabından çekerek ödemiştir. Mahkememizcede uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere; kredi sözleşmesi nedeniyle araç sigortası yapılmasındaki amaç, banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, araç maliki kredi kullananın da bunda menfaati olduğu kuşkusuzdur. 17.01.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigorta Uygulamaları Yönetmeliği 6/2 maddesi kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunu ise kredi kuruluşuna yüklemiştir. Sigorta poliçesini yenileme yükümlülüğü kredi kullanan davacı tarafa ait ise de, bankanın da yenilemeye ilişkin bildirim yapma suretiyle kredi kullananı bilgilendirmesi asgari özen yükümlülüğünün sonucudur. Kredi kullananın da sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etmesi gerekir. Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda gösterilen müterafik kusur durumu dosya kapsamına ve uyulan Yargıtay bozma ilamına göre yerinde görülmüş, açıklanan bu sebeplerle davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıda şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 18.600,00 TL alacağın 06/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 1.270,57-TL nisbi ilam harcından peşin alınan 426,95-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 843,62-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 426,95-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacının yaptığı ilk masraf 34,55-TL, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 237,20-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.771,75-TL’nin red ve kabul oranına göre 1.318,18-TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.232,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı 27,45-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 07,02-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2 maddesi gereğince hesaplanan 2.180,00- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Başkan