Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/578 E. 2018/981 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/578
KARAR NO : 2018/981
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/07/2014
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yurt dışmda bulunan sağlık sigorta şirketlerine Türkiye’de asistanlık ve organizasyon hizmeti veren davalı şirketin işyerinde 17.5.2013 – 20.12.2013 tarihleri arasında çalıştığı,davalı şirketin Libya’da kurulmuş olan …Sigorta Şirketinin Türkiye Temsilciliğini yaptığı ve Türkiye’deki hastanelere bu şirkete sigortalı olan hastaları gönderdiği ve ödeyeceği tutarın % 20’sini komisyon olarak aldığı,Trust şirketinin bu tutan % 10-% 20 oranında indinim yaparak ödediği,davalı şirketin yetkilisi ile davacının arasında yapılan anlaşmada: Trust Şirketinden tahsil edilen komisyon tutarlan,hastanelerden iade faturasıyla alman erken ödeme indirimlerine ilişkin tutarlar ve tüm hastane gelirlerine ilişkin tutarların düşülmesinden sonra kalan miktarın % 30’unun ücret olarak davacıya verilmesi konusunda anlaşma yapıldığı, ancak davacının işe başladığı 17.5.2013 tarihinden itibaren işyerinden ayrıldığı 20.12.2013 tarihine kadar olan süreçte davacı için tahakkuk eden davacının hizmet verdiği sigortalılara ilişkin şirket hesaplarına dahil olan ve olacak “ komisyon ve hastane gelirlerinden,indirim tutarlarından KDV ve Gelir Vergisi düşüldükten sonra kalan net tutarın % 30’unun davacıya ödenmediği açıklanarak,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davacının taleplerine karşı zamanaşımı defi ileri sürüldüğü.davacı ile davalı şirket arasında hizmet sözleşmesi ilişkisi bulunmadığı, davacı tarafından davalı şirkete keşide edilen …Noterliğinin 30.1.2014 tarihli ve… yevmiye sayılı ihtarnamede de kabul ve ikrar edildiği gibi davacı İle davalı şirket arasında hizmet sözleşmesi ilişkisi değil,bir komisyon ilişkisinin mevcut olduğu,bu nedenle huzurdaki dava hakkında görevsizlik karan verilmesi gerektiği ve davanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiği,davacının daha önce çalıştığı … Hastanesi’ndeki görevinden ayrıldığı ve bir süre İşsiz kaldığı daha sonra müvekkili şirket ile anlaştığı ve müvekkili şirketin çalıştığı hastanelerde aracılık yapmaya başladığı,davalı şirketin bu alanda yeni olmasından ve planlanan işlerin ne şekilde yürütüleceği ve ne şekilde gelişeceği bilinmediğinden davacı ile çalışma prensiplerinin ayrıntılı olarak saptanamadığı ve bu nedenle davacının vaatleri dikkate alınarak ilerde kendisine destek olunacağının kararlaştırıldığı, daha sonra gerçekleşen gelişmelerden sonra davacı ile biri araya gelindiği ve şirkete yapılacak olan fiilen ödemelerden sonra vergilerin ve giderlerindüşülmesinde sonra davacıya ödenecek olan miktarın belirlendiği ve bu süreçte davacının işe olan …’nun hesabına: 6.6.2013 tarihinde 2.000,00 TL ,1.7.2013 tarihinde 2.000,00 TL , 16.7.2013 tarihinde2.000,00 TL , 24.7.2013 tarihinde 7.500,00 TL , 7.8.2013 tarihinde ayrı ayrı olmak üzere 5.000,00 TL olarak toplam 10.000,00 Tl, 23.9.2013 tarihinde 8.000,00 TL , 13.12.2013 tarihinde 10.000,00 TL olmak üzere toplam 41.500,00 TL ödendiği,14.11.22014 tarihinde davacıya elden 3.500,00 TL ödendiği ve bu şekilde toplam 45.000,00 TL ödendiği,bunun dışında davacının davalı şirketten hiçbir hak ve alacağının bulunmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Dava iş mahkemesine ikame edilmiş olup ; İş Mahkemisinin verdiği görevsizlik kararında
Taraflarca yapılmış yazılı bir anlaşma bulunmamaktadır, yazılı anlaşma iddiası davalı tarafça da kabul edilmemiştir. Davacı tarafça, harici sözleşme yapıldığını, şirket ortağı aracılığıyla anlaşma sağlandığını beyan ile bu yönde yazışma yapıldığına ilişkin bir kısım kayıt ve deliller sunmuştur. Ancak adı geçen yazışma içeriğinden sözleşmenin kapsam ve içeriği nelerden ibaret olduğu anlaşılmamaktadır…. kayıtlarında da davalı işverene bağlı çalışması görülmemektedir. Sunulan sözleşmede tarafların imzası yoktur. Davacının aynı anda başka şirketlerle de çalışmasının kısıtlandığına yönelik iddia bulunmamaktadır. İşverene tabii kapsam ve içeriği belirli, hizmet unsurlarını taşır ve bu doğrultuda 4857 sayılı yasada tanımını bulan iş ilişkisinden söz etmeyi gerektirir delil de bulunmamaktadır. Taraflar arasında gelirin belirli bir payından tahsis edilmek üzere bağımsız, harici, genel bir sözleşme içeriğine yönelik iddia ve deliller ileri sürülmüştür. Bu nedenle, davacı tarafından yapılan işin niteliği ve davalının iddiaları karşısında, iş sözleşmesinin unsurlarının barındırıldığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu ücretin de niteliği itibariyle iş ilişkisininden doğan ücret olduğu sonucuna da varılamaz. Davalı şirket aynı zamanda tacirdir. Tarafların ileri sürdüğü iddialar ise, ticari nitelikte olup uyuşmazlığın çözümünde görevli ve yetkili mahkeme ticaret mahkemesidir denilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
Görevsiz mahkemede yanların tanıkları dinlenmiştir.
Davacı tanığı … beyanında: “Ben 2013 Mayıs ayından 2013 Aralık ayına kadar davalı şirkette finans direktörü olarak çalışmaktaydım,davacı 2013 senesinde Mayıs ayında başladı, 2013 senesinin Aralık ayına kadar çalışarak bu tarihte işine son verilmiştir, davacı davalı şirkette bütün organizasyonları yönlendiren direktör olarak çalışmaktaydı, bildiğim kadarıyla davacı ile davalı sigorta şirketi arasında iş sözleşmesi yapılacağı yönünde davalı şirket yetkilisi … ile görüşülmüştür, … iş sözleşmesini şu gün,bu gün hazırlayacağım diyerek iş sözleşmesini hazırlamamıştır, bildiğim kadarıyla iş sözleşmesi taraflar arasında imzalanmamıştır, fakat iş sözleşmesi sözlü olarak vardır, davalı şirket yurtdışı sigorta şirketlerinin Türkiye’ye yönlendirdiği hastaların Türkiye’de ilgili hastanelere yönlendiren, organizasyonu yapan bir şirkettir, davacı da bu organizasyonu yöneten kişi direktördür, taraflar arasında bildiğim kadarıyla aylık sabit bir ücret yoktu, gelen hastaların ilgili hastanelere yönlendirilmesi karşılığında yabancı sigorta şirketlerinin o hastaneye yaptıkları ödemelerin belli bir yüzdesinin %30’unu yani vergiler düştükten sonra davacının alacağı yüzde %30 idi, davacı, davalı şirketin daimi işçisi statüsünde çalışmıştır, davalı şirketin bünyesinde davacıya tahsis edilen oda, masa, bilgisayar bulunmaktaydı, davacı hemen her gün işyerine gelmekteydi, emir ve talimatları, yönlendirmeleri davalı şirket tarafından yapılmaktaydı, davacı ilk bu işi yapmaya başladığında 1.5-2 ay kadar işleri şirket sahibinin evinden takip etmiştir, aynı şekilde bende bu süre kadar işleri şirket sahibinin evinden idare etmiştim,bu süre içerisinde davalı şirketi bağımsız bir işyeri bulunmadığından işler şirket sahibinin evinde idare edildiğinden bizler de işlerimizi şirket sahibinin evinden idare ederdik, 2 aylık süreçten sonra şirket bağımsız olarak ofis tuttuğundan işler ofiste yapılmaya başlanmıştır, ben davacıya bir keresinde elden 2.000,00 TL ödendiğine şahit olmuştum, bu ücret kendisine ihtiyaç nedeniyle ödenmiştir, ancak taraflar arasında kararlaştırılan yüzde %30 kapsamında davacıya çalıştığı süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmamıştır, ben şahit olmadım, görmedim,taraflar arasında sözleşme şartları konuşulduğunda hastalardan elde edilecek kazancın %30’unun davacıya ücreti mukabilinde ödeneceği kararlaştırılmıştır, yabancı sigorta şirketi hastayı yönlendirmesi ile birlikte davalı şirkete o hastanın parasının hesabına göndermiş olurdu.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında: ” … Hastanelerinde yönetici olarak çalışmaktayım, davacıyı arkadaşım olması dolayısıyla tanırım, davalı şirketi de biliyorum, biz hastane olarak BMA ile çalışmaktaydık, şirket yetkilisi olarak ben de BMA ile sağlık turizmi ile ilgili olarak yaptığımız iş dolayısıyla görüşüyorduk, bir süre sonra buna davacı da dahil oldu, davacıyı önceden sektörden dolayı tanımaktaydım ancak sonrasında davalı şirketin yetkilileri ile … Hanımla birlikte bizimle iletişime geçti ancak öncesinde de biz davalı şirketle zaten çalışıyorduk, sözleşmemiz vardı, davacının davalı şirketteki pozisyonu akitleri nedir bilmiyorum, iş akdi var mıdır onu da bilmiyorum, sağlık turizmine yönelik davalı şirketle çalıştığımızdan özel sağlık sigortası ile davalı şirket tarafından bize yönlendirilen hastaların sağlık sigortalarının onayları, randevularına ilişkin olarak elektronik ortamda haberleşmekteydik, bizimle iletişim kurardı ancak davalı şirketteki pozisyonu nedir bilmiyorum, ben davalı şirkette çalışmadığımdan davacının davalı şirkette iş akdi var mı bilmiyorum, orada davacı ne kadar çalıştı bilmiyorum, biz … Hanım’la iş sözleşmesi yaptığımızda … Hanım’ın evi home office olarak kullandığını, ayrıca bir ofisi yoktu diye hatırlıyorum, bu nedenlerle iki tarafı da tanıyorum, daha sonra ben home office’e gittiğimde bağımsız ofislerinin olmadığını biliyordum, sonrasında davacı ile davalı şirket arasında bağlılık unsurunun olup olmadığını bilmiyorum, davacıyı sektörden tanıdığımdan ve yönetici olduğundan gerek davalı şirkette çalışmaya başladığı tarihten önce, gerekse bu şirkette çalıştığı dönem içinde dışarıdan gelen başka hastaları hastanemize yönlendirmiyordu, davalı şirketle yaptığımız sözleşme gereğince biz sadece sağlık turizmi için BMA’nın çalıştığı firmaları tek başımıza hastane olarak alamıyorduk, davacının davalı şirketten sonra başka bir firmaya çalışmaya başladıktan sonra bize hasta yönlendirmesi yapmamıştır, ben davacının davalı şirketten parasını alamadığını bu nedenle bu davanın açıldığını biliyorum, ben detayını bilmemekle birlikte taraflardan duyduğum kadarıyla yönlendirilen hasta ya göre kazanılan ücretin belli bir yüzdesinin ödeneceği şeklinde anlaşmaları olduğunu taraflardan duymuştum, bundan dolayı anlaşmazlıklar oldu, ben davacıya ödeme yapıldı mı bilmiyorum, ancak tarafları uzlaştırmak için çalıştığımızda rakamlar konusunda anlaşamadıklarını biliyorum.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında: “…senesinin Aralık ayından 2014 senesinin Eylül ayına kadar davalı şirkette operasyon müdürü olarak çalıştım, ben davacı ile yaklaşık 15-20 kadar birlikte çalışma olanağımız oldu, davacı ağırlıklı olarak ofiste değil kendi evinden çalışıyordu, Davalı şirketin anlaşmalı olduğu hastaneler vardı, davalı şirketin anlaşmalı olduğu kurumlarla hastaneler arasındaki ilişkiyi sağlamaktadır, şirket patronu … Hanım ile davacı arasında yapılan şifahi görüşmede davacının yaptığı işler karşılığında bir komisyon alacağı kararlaştırılmış, ancak davacının daha sonra bu komisyonu beğenmediği hatta şirkete ortak olmak istediği yönünde düşüncesi vardı, ben davacı ile … hanım arasındaki konuşmaya şahit olduğumdan bu hususu bilmekteyim, davacıya ödenen aylık sabit bir ücret yoktu, taraflar arasında yazılı ve sözlü iş sözleşmesi yoktu, davalı şirket 2013 senesinin Kasım ya da Aralık ayında Mecidiyeköy’deki binasına taşındı, şirket bünyesinde davacıya tahsis edilen oda, masa, sandalye, bilgisayar, telefon yoktu, davacı işleri kendi evinden idare ederdi, davacının davalı şirketle arasında bir bağımlılık unsuru yoktu, davacı istese davalı ile aynı işi yapan başka şirketlere de aracılık işi yapardı, ben davacıya ne şekilde ödeme yapıldığından haberdar değilim ancak ödeme yapıldığını biliyorum, bunu bana … hanım söylemiştir, ancak miktarını, aylık ödenip ödenmediğini bilemiyorum, muhtelemen banka aracılığı ile ödeniyordur, davacı ile şirket sahibi … hanımın davacıya yapılacak ödemelerde yapılacak işin belli bir yüzdesinin komisyon olarak davacıya ödenmesi şeklinde şifahi olarak görüştüklerini biliyorum, bu hususu da bana … hanım söylemiştir, ben Beşiktaş’taki ofiste fiili olarak çalışmadım,…’taki ofis şirket sahibi …Hanımı’ın homeofisiydi.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yanların ticari kayıtları incelendiğinde davalı yanın değişik tarihlerde davacı yana 45.000,00 TL ödeme yaptığı görülmektedir.
Tarafların imzalarını taşıyan bir sözleşme bulunmamaktadır. Yani davacı yanın … şirketinden tahsil edilen komisyon tutarları ve hastane gelirlerinin giderler vergiler düşüldükten sonra % 30 unun davacıya verileceğine ilişkin bir sözleşme de bulunmamaktadır. Tanıkl beyanları ile de böyle bir sonuca varılamamaktadır. Önceki yapılan ödemeler % 30 luk bir komisyon alacağına tekabül etmemektedir. Davalının yasayı/ vergi yükümlülüklerini dolanmak ve hileli gelir elde etmek amaçlı olarak doğrudan davacının eşi hesabına yaptığı ödemeler ticari hayatın gereklerine ve yasalara aykırı olup bu ödemeler de % 30 luk bir anlaşmanın varlığına delil kabul edilmemiştir.Bu nedenle davacının alacağı kanıtlanablir ve hesap edilebilir bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL ret harcından peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 305,65 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.400,00 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …