Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/529 E. 2018/412 K. 08.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/529
KARAR NO : 2018/412
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2017
KARAR TARİHİ : 08/05/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının banka ile dava dışı … … A.Ş arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden … A.Ş’ye nakit ve gayri nakit krediler kullanıldığını, ,işbu davadaki davalılar ise … A.Ş’ye kredi sözleşmesi kapsamında, kullandırılan ve kullandırılacak krediler sebebiyle, imzalanmış olan 250.000,00 TL limitlik kefaletnameler ile müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiklerini, dava dışı … A.Ş ile davacı banka arasında akdediler sözleşmeler kapsamında, kredi borçlusunun davacı bankadan kullanmış olduğu kredilerin geri ödemesinde temerrüde düşüldüğünü ve davacı bankanın davalılara kullandırmış olduğu kredileri tahsil edememesi sebebiyle kredi borçlusunun hesaplarının kat edildiğini, bu kapsamda dava dışı kredi borçlusu ve davalılara hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, davalı borçluların icra takibi kapsamında kendilerine gönderilmiş olan ödeme emrinde yer alan davacı banka alacağına alacağın yargılama gerektirdiği gerekçesi ile kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, davalıların faize yönelik itirazlarında yasal dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, davalıların kötü niyetli olarak temerrüt faiz oranına da haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini ve kefillerin de borca ve faize yönelik işbu itirazları açıkla kanuna aykırı olduğunu itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, davalılardan (kefiller) talep edilen miktar, dava dışı kredi borçlunun davacı bankadan kullanılmış olduğu temerrüt kapsamındaki ödenmeyen kredilerin tamamı değil; davalıların kefalet limiti dahilinde olduğunu iş bu kefalet limiti 250.000,00 TL olup davalılardan fazlası talep edilmediğini bu bakımdan davalıların ana paraya ilişkin itirazlarının mesnetsiz olduğunu iş bu itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından yapılacak yargılama neticesinde de borçluların itirazının tamamen zaman kazanma amacına yönelik olduğunu borcun ve ferilerinin yasal olduğu tespit edileceğini bu durum anlaşıldığında borçluların haksız ve kötü niyetli ve tamamen takibi sürüncemede bırakma maksatlı olduğununu itirazın iptali ve takibin devamı ile birlikte ayrıca borçlular aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini sonuç olarak haksız ve kötü niyetle yapılan itirazların iptali ile takbin devamını, takibin takip tarihi itibariyle, davalı borçlular bakımından 250.000,00 TL alacağın üzerinden takibin devamına, icra takibinin açıldığı tarihten tahsil tarihine kadar geçecek süre için Türk Lirası anapara alacağının üzerinden hesaplanarak %52.50 temerrüt faizi ve % 5 BSMV vergisinin borçludan tahsilini, borçlular üzerinde %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin borçlulardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmektedir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibinin başlatılmasından sonra yaptığı araştırmalar neticesinde 23.01.2012 tarih ve … no.lu genel kredi sözleşmesinin tarafı olan … A.Ş’ye bu sözleşme uyarınca herhangi bir kredi kullandırmadığı ve fakat bu tarihten yaklaşık iki sene sonra müvekkillerinin kefaleti olmaksızın davacı banka ile dava dışı … arasında imzalanan yeni bir kredi sözleşmesi doğrultusunda kredi hesabı açıldığını ve dava dışı … A.Ş ye kredi kullandıdırmış olduğunu öğrendiğini, işte bu yeni kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmemesi nedeniyle, işbu kefalet sözleşmesi yyarınca müvekkilerinin de sorumluluğuna girildiğini, davacı bankanın başka kredi sözleşmeleri üzerinden borçluya kredi kullandırması halinde doğan borçtan, eski kredi sözleşmesinin kefilinin yeni sözleşmelerde imzası yoksa sorumlu tutulamayacağını, 23.01.2012 tarih ve “kefaletname” başlıklı belge, çok açık bir ifade ile 23.01.2012 tarih ve… no.lu genel kredi sözleşmesine bağlandığını ve bu sözleşmenin eki olduğunu belirtmiştir. Ancak;davacı banka ile dava dışı … A.Ş arasında böyle bir sözleşme imzalanmadığını ve dava/takip konusu borç, bu sözleşmeden doğmadığını dolayısıyla müvekkillerinin kefil olduğu sözleşme nedeniyle herhangi bir kredi kullandırılmadığından veya kullandırılan kredi borcu doğmadığından ve borç ilişkisi ortadan kalktığını, fer-i bir sorumluluk doğuran kefalet sözleşmesi de hükümsüz hale geldiğini, sonuç olarak öncelikle; icra dosyasından uygulanan ihtiyati haczin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389 vd. Maddeleri uyarınca durdurulmasını ve şirketin ticari faliyetlerine sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi açısından banka hesaplarına konulan blokerler ile araçların üzerindeki yakalama şerhlerinin kaldırılmasını, müvekkillerinin aleyhinde ikame edilen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun dava olduğunu ve bu davanın reddini, davacı banka aleyhinde %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı banka üzerinde bırakılmasını talep etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf davacının ” takibe konu ettiği ” alacaktan davalı yanın sorumlu olup olmadığı notasındadır.
Davacı ile dava dışı kredi borçlusu ….A.Ş. Arasında 2 ayrı genel kredi sözleşmesi imzalandığı tarafların sunduğu sözleşmelerden anlaşılmaktadır.
1. Nolu sözleşme 23.1.2012 tarihli olup davalılar kefaletname imzalamak sureti ile 250.000 TL limitle kefil olmuşlardır. Kefalet konusu kefaletnamenin 2. Maddesinde açıkça yazıldığı üzere “….23.01.2012 tarih ve … nolu genel kredi sözleşmesi ve bağlı 2 adet eks sözleşmeden ibarettir.
Ancak davacı ile dava dşı şirket arasında imzalanan … nolu sözleşme 12/08/2014 tarihli bir sözleşme olup davalılar bu sözleşmede kefil veya müşterek borçlu değildir.
Davacı yanın hesap kat ihtarı incelendiğinde 2017 yılında kullandırılan kredilerin ödenmemesi nedeni ile ihtarname gönderildiği görülmektedir.
Davacı yan ikinci bir sözleşme yaparak ve 2. GKS için ayrı bir kefaletname alarak yeni bir akdi ilişkiyi aynı borçlu ile ve fakat farklı teminatlarla kurmuş bulunmaktadır.
Dosyamız davalıları ile ilgili olarak kefaletnamelerinde ayrıca ve açıkça K1 nolu sözleşmeye atıf yapılarak sadece K1 nolu sözleşmenin borçlarından sorulu olacakları bağıtlanmıştır.
Davacı yana dava açıldığı tarihten nihai karar verildiği tarihe kadar eğer varsa ilk sözleşmeden kaynaklanan bir kredi kullandırımı ve borç ekstersi sunması için mehil verilmiş ve verilen mehillerde böyle bir kredi kullanımına ilişkin belge sunulmamıştır.
Zaten davacının idddiası ilk kefaletnamenin tüm kredi sözleşmelerini kapsayayacağı noktasındadır.
Oysa açıklanan nedenlerle davacı ayrı ayrı kefaletnameler ve ayrı GKS ler ile tarafların hangi sözleşmelerle sorumlu olacağını bizzat kendisi belirlemiştir. Bu nedenle takibe konu edilen kredi ilişkisinde davalıların kefaleti bulunmadığından açılan dava yerinde değildir.
Taraflar arasında eskiden kalan bir akdi ilişkinin varlığı mevcut olduğundan takibin haksızlığı muhakkak olmakla birlikte kötüniyetli bir takip olduğuna ilişkin ise kanaat edilmediği nedenle davalı yanın kötüniyet tazminatı talebi de yerinde görülmemiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Akdi ilişki mevcut olmakla takibin kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğinden davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine,
3- Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 3.019,38 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 2.983,48 TL harcın davacı yana İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 20.950,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi
Katip
Hakim