Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/523 E. 2019/979 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/523
KARAR NO : 2019/979

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tesisatçı olarak davalıya 2014 yılından bu tesisat işleri yaptığını, faturalarını da keserek davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirketin ödemelerini aksatması üzerine keşide edilen ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine giriştikeri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin davacı yana herhangi bir borcu olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

G E R E K Ç E /
Dava, davacı tarafından davalı yana verildiği iddia olunan tesisat hizmeti bedellerinin karşılığı düzenlenen fatura alacağından doğan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bu bağlamda dava konusu somut olaya ilişkin olarak tüm deliller toplanmış, İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının bir sureti getirtilerek dosyamız arasına alınmış, Davacının İşletme Esasına Göre tutmuş olduğu defter ve vergi beyannameleri ile dava konusu alacağın dayanağı olan …-… tarafından tanzim edilen fatura suretleri dosyamız arasına katılmış ve toplanan tüm kayıtlar üzerinde bilirkişi bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Aslı, dosyamız ekinde yer alan, İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyanın incelenmesinde; alacaklısının …, borçlusunun …Şti. olduğu, takip dayanağının, borçluya yapılan tesisat bedellerinin karşılığı olarak belirtildiği, takip miktarının, 27.948,30-TL Cari Hesap (Asıl Alacak) ve 744,27-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam; 28.692,57-TL olduğu, borçlu vekilince alacağa, faize ve tüm fer’ilere itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu görüldü.
Dava, davacı tarafından davalı yana verildiği iddia olunan tesisat hizmeti bedellerinin karşılığı düzenlenen fatura alacağından doğan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Türk Ticaret Kanunun 5. maddesi uyarınca; “aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aittir”.
Aynı yasanın 4.maddesinde ise; ticari davalar düzenlenmiş olup, buna göre; “her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda ve yasa maddesinde sayılan yasal düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava olacağı” öngörülmüştür.
Türk Ticaret Kanun’un 11. Maddesinde ise, Ticari İşletme şu şekilde tanımlanmıştır;
“(1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararname ile belirlenir.”
Yine aynı yasanın 12. maddesine göre tacir; “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişidir.”
15.maddesinde ise; “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’un 3/a maddesine göre; “Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler”dir.
Türk Ticaret Kanun’un, gerek 11. gerekse 15. maddesinde öngörülen sınırı belirleyen Bakanlar Kurulu kararı ise, 21.07.2007 yürürlük tarihli, 207/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı olup, söz konusu Bakanlar Kurulu kararı: “Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayicinin ayrımı MADDE 1 – (1) 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından; a) Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) umaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,
Ancak, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla … Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla …Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri, kararlaştırılmıştır.” şeklindedir.
Yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararında, tacir ile esnaf arasındaki sınırın belirlenmesinde gözetilecek değerler yönünden Vergi Usul Kanun’un 177.maddesine atıfta bulunulmuş olmakla dava tarihi itibariyle bahsi geçen yasa maddesindeki düzenleme; “Aşağıda yazılı tüccarlar, I inci sınıfa dahildirler:(1)1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 7.200.000.000 (168.000 TL) lirayı veya satışlarının tutarı 8.640.000.000 (230.000 TL) lirayı aşanlar; 2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 3.600.000.000 (90.000 TL) lirayı aşanlar; 3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (168.000 TL) lirayı aşanlar…” şeklindedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, davacı tarafından davalı yana verildiği iddia olunan tesisat hizmeti bedellerinin karşılığı düzenlenen fatura alacağından doğan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda dosyamız arasına celp olunan ve davacının, İşletme Esasına Göre tutmuş olduğu defter ve vergi beyannameleri ile dava konusu alacağın dayanağı olan … Tesisat-… tarafından tanzim edilen fatura suretleri incelendiğinde, davacının… Tesisat-… adı altında iş yerinin bulunduğu, tanzim edilen faturaların da… Tesisat-… olarak tanzim edildiği, davacının işletme esasına göre tutmuş olduğu defter ve kayıtlar incelendiğinde de, Türk Ticaret Kanunu ve Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları hakkında Kanunun yukarıda belirtilen ilgili hükümleri ile yapılan atıf uyarınca, davacının, Vergi Usul Kanunu 177. maddesindeki sınırları aşan miktarda gelirinin olmadığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacının… Tesisat isimli iş yerini işlettiği, işletme esasına göre defter tuttuğu, ayrıca dava konusu işin, eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve bu nedenle de T.T.K kapsamında bir işin yapıldığından da bahsedilmesinin mümkün olmayacağı, ve ayrıca tüm dosya kapsamına göre davacının tacir olmadığı ve dava konusu işin de eser sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, davanın, HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. Uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20. maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır