Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/494 E. 2020/574 K. 26.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/494
KARAR NO:2020/574

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/05/2017
KARAR TARİHİ:26/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, davalıya kullandırılan kredilerin geri ödemeleri bakımından temerrüde düşmesi sebebiyle kredi hesaplarının …. Noterliğinin 12.12.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edildiğini, hesap kat ihtarından sonra davalının kredi borçlarını ödemediğini ve temerrüdün devam ettiğini, alacaklarının tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin davacı bankayla ticari kredi ilişkisine girmediğini, davacıya bir borcu olmadığını, nitekim icra dosyasında da kredi sözleşmesinin bulunmadığını, davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, ayrıca kat ihtarına da itiraz etiklerini, davacı tarafın icra takibine konu ettiği hadisede 2001 yılına ait borç dökümünden bahsedildiğini, bugün itibariyle bir an için kredi ilişkisinin varlığı kabul edilse bile zaman aşımına uğradığını, davacı tarafından
…. Noterliğinden gönderilen 12.02.2013 tarih, … yevmiye nolu kat ihtarı ekinde yer alan hesap ekstresinde, 06.08.2003 tarihli geri ödeme açıklamasında, 10.45 TL’nin ödenmiş gibi gösterildiğini, taraflarından böyle bir ödemenin olmadığını, bunun aleyhlerine oluşturulmaya çalışılan kötüniyetli bir kayıt olabileceğini, İcra dosyasını borç doğumunu gösteren herhangi bir onaylı belge ve sözleşmenin ibraz edilmediğini ve davacı yana herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine, davacının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ile cevap dilekçesi ve ekleri, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, cevabi yazı içerikleri, temlikname sureti ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Temlik alan … … A.Ş. vekili tarafından sunulan dilekçe ve eki temlikname doğrultusunda davacı bankanın nakdi alacağına ilişkin davasını adı geçen varlık … şirketine temlik ettiği anlaşılmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan bakiye alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 4.500,00 TL asıl alacak, 5.223,75 TL işlemiş faiz, 261,19 TL BSMV olmak üzere toplam: 9.984,94 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde borca, fer’ilerine ve icra müdürlüğü’nün yetkisine itiraz ederek takibi durdurduğu görülmüştür.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır (YHGK, 28.03.2001 tarih ve 2001/19-267 Esas-2001/311 Karar; 20.03.2002 tarih ve 2002/13-241 Esas-2002/208 Karar, Yargıtay 3. H.D. 26/03/2018 tarih ve 2016/14324 Esas-2018/2929 Karar, Yargıtay 19. H.D. 05/04/2018 tarih ve 2016/17418 Esas-2018/1859 Karar sayılı kararları). Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle de mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S.: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, shf. 101-102), (Y.H.G.K, 27.11.2013 Tarih ve 2013/13-372 Esas-2013/1606 Karar sayılı kararı).
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir.
6100 sayılı HMK’nın 6. md.’sine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde ise, sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmıştır.
6098 sayılı TBK’nın “İfa yeri” madde başlıklı 89. Maddesinde, borcun ifa yeri düzenlenmiş olup, ilgili madde;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.” hükmünü içermektedir.
Davaya konu somut olayda, davacı-alacaklı yanca her ne kadar Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak icra takibi başlatılmış ise de, gerek temlik eden davacı bankaya yazılan müzekkereye ve gerek se temlik alan davacı … şirketine verilen kesin süreye rağmen, Genel Kredi Sözleşmesinin sunulamadığı, temlik eden davacı bankaya yazılan müzekkereye verilen cevapta da, Genel Kredi Sözleşmesine tüm aramalara rağmen ulaşılamadığının bildirildiği, ayrıca davalı yanca da, gerek icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde ve gerek se mahkememize sunulan cevap dilekçesinde, davacı bankayla ticari kredi ilişkisine girilmediğinin, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığının beyan edildiği ve böylece somut olayda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispatlanamadığı anlaşılmış olup, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, HMK’nın 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralının uygulanacağı, ancak aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. Maddesi ve bu maddenin atfıyla 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Ayrıca, itirazın iptali davasının görülebilmesi için icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun olarak başlatılıp, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durdurulmuş olması ve davanın da bir yıllık süre içerisinde açılması gereklidir. Bu koşullar, itirazın iptali davasının zorunlu dava şartlarına ilişkin koşullarıdır.
Sonuç olarak, yapılan yargılama, toplanan deliller, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan bakiye alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı/borçlu tarafından yasal süresi içerisinde, yapılan ilamsız icra takibinin borcun tamamına ve icra müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği, yetkili İcra müdürlüğü’nün adresinin bulunduğu … İcra Müdürlüğü olduğunun bildirildiği, itirazın iptali davasının görülebilmesi için icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun olarak başlatılıp, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durdurulmuş olması ve davanın da bir yıllık süre içerisinde açılmasının gerekli olduğu, bu koşulların, itirazın iptali davasının zorunlu dava şartlarına ilişkin koşullarını oluşturduğu, somut olayda, davacı-alacaklı yanca her ne kadar Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak icra takibi başlatılmış ise de, gerek temlik eden davacı bankaya yazılan müzekkereye ve gerek se temlik alan davacı … şirketine verilen kesin süreye rağmen, Genel Kredi Sözleşmesinin sunulamadığı, temlik eden davacı bankaya yazılan müzekkereye verilen cevapta da, Genel Kredi Sözleşmesine tüm aramalara rağmen ulaşılamadığının bildirildiği, ayrıca davalı yanca da, gerek icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde ve gerek se mahkememize sunulan cevap dilekçesinde, davacı bankayla ticari kredi ilişkisine girilmediğinin, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığının beyan edildiği ve böylece somut olayda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispatlanamadığının anlaşıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, HMK’nın 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralının uygulanacağının, aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. Maddesi ve bu maddenin atfıyla 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesi hükümlerinin uygulanamayacağının anlaşıldığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesine göre de, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirleneceğinin düzenlendiği, 6100 sayılı HMK’nın 6. md.’sine göre de; genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun hüküm altına alındığı ve davalı/borçlunun yerleşim yerinin de İstanbul/Maltepe ve dolayısıyla da yetkili icra müdürlüğünün İstanbul icra dairelerinin yetki alanı dışında kalan … İcra Daireleri olduğu anlaşıldığından, davacı tarafından açılan davanın, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 23,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
6-Aslı dosyamız arasında yer alan, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır