Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/485 E. 2018/948 K. 15.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/485 Esas
KARAR NO : 2018/948
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/05/2017
KARAR TARİHİ: 15/10/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Müvekkili şirkete …nolu Birleşik Ürün Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş.’ ye ait fabrikanın su soğutma kulesinde davalı şirket tarafından yapılan tadilat esnasında yangın çıktığını ve müvekkili şirket sigortalısına ait fabrikada zarar meydana geldiğini, sigortalıya ait su soğutma kulesinin davalı şirketin işçileri tarafından yapılan tadilat esnasında kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlarla neticesinde yandığı ve zarar gördüğü 20.01.2016 tarihli ön ekspertiz raporunda görüldüğünü, davalı şirket müvekkili şirket sigortalısının fabrikasında meydana gelen yangından dolayı oluşan bu zarardan sorumlu olduğunu, meydana gelen bu zarar nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalı …A.Ş.’ ye 11.198,92-TL tazminat ödediğini, rücu alacağının tazmini için davalı şirket aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girildiğini, 11.198,92-TL davalının asıl alacak ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 364,50-TL faiz olmak üzere toplam 11.563,42-TL meblağ ile borcun ferilerine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; Müvekkili şirket 1997 yılından beri ticari faaliyetini devam ettiren yurt içi ve yurt dışında birçok projede yer aldığını referansları kuvvetli bir firma olduğunu, müvekkili şirketin hiçbir kusuru olmaksızın ve müvekkili şirkete hiçbir kusur atfedilemeyecek şekilde 12.01.2016 tarihinde iş yerinde yangın meydana geldiğini, 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununa göre işveren çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu, müvekkili şirket kendisine tevdi edilen işleri yaparken kendi sorumluluk alanında dahi olmayan ve olay yerinde müvekkili şirketin iş alanıyla ilgili olmayan bir alanda bulunan plastik malzemelerin kaynak yapımı sırasında çıkan kıvılcımla alev alması sonucu olduğunu, bu nedenlerle davalı tarafından İstanbul …İcra müdürlüğünde müvekkile karşı haksız olarak açılan … Esas sayılı takibe itiraz ettiğini, bu nedenlerle davanın reddini, icra inkar tazminatı talebinin reddini, takibin durulması kararının devamını, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişitr.
G E R E K Ç E /
Bilirkişi raporuna göre; …Şti. Adlı yüklenici firma, çalışanları tarafından yapılan kaynak çalışmalarında yangın önleyici güvenlik tedbirlerini almadıkları için dikkatsiz ve tedbirsizlik açısından yangına sebebiyet verdiklerinden ve oluşan maddi zarardan sorumlu olduğunu, …A.Ş. Adlı işveren firmanın yangının meydana gelişinde bir sorumluluğu olmamakla beraber, gerekli önlemler alınmadan ısıl işlemin yapılmasına müsaade etmeyebilir ve ikaz görevini yerine getirebilirdi, meydana gelen bu zararlar nedeniyle … Tarafından …A.Ş.adlı firmaya ödenmiş olan 11.198,92-TL tazminat ve yasal faizi …Şti.’ den rücu edilebileceğini belirtmiştir.
Açılan davada uyuşmazlık davacı … şirketinin meydana gelen zarar sebebiyle dava dışı sigortalıya yapmış olduğu tazminat ödemesini davalıya rücu edip edemeyeceği ve davalının kusuru olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No: …, Karar No:… sayılı ilamında “Davacı işbu davasını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472 maddesinde düzenlenen halefiyet hakkına dayanarak açtığına göre, dava dışı sigortalının davalıya karşı öne sürebileceği tüm haklarına halef bulunduğundan”görüşü ve mevzuat gereği sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketi sigortalı yerine geçerek onun haklarına halef olmakta ve ödemiş olduğu tazminat miktarını zarara sebebiyet verene karşı kusuru oranında rücu edip zarar miktarını ondan isteyebilme hakkına sahip olmaktadır. TTK’nun 1472. maddesi gereğince sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve halefiyet ilkesi gereğince rücu davası açabilir.
Dosyada mevcut bilirkişi raporunda davalının çalışanları tarafından yapılan (… işlem) kaynak çalışmalarında yangın önleyici güvenlik tedbirlerini almadıkları için yangının meydana gelmesinde sorumlu olduklarının tespit edilmiş olması ve TTK md. 1472 uyarınca ödeme yapan sigorta şirketinin halefiyet ilkesi gereği rucü etme hakkı olduğu kanaatine varılmakla davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … ve Karar No :… sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, davacı taraf sigorta şirketi olup zarar tespiti işleminin eksper vasıtasıyla yapılmış olması sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davalının İstanbul …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3- Kabul edilen alacağın (11.198,92 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 2.239,78 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 789,90-TL harçtan peşin alınan 139,66-TL harcın mahsubu ile bakiye 650,24-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 139,66-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25-TL, bilirkişi ücreti 2.700,00-TL, posta gideri 154,50-TL olmak üzere toplam 2.897,75-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacı tarafa VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR