Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/474 E. 2020/202 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/474
KARAR NO : 2020/202

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/04/2013
KARAR TARİHİ : 09/03/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’un sahibi olduğu … plakalı aracın Davalı…’ın sevk ve idaresindeyken 03/02/2013 tarihinde oturmakta olduğu …Mahallesine geldiğini, mahallede tanıdıkları olan …, …, … ve müvekkillerinin müteveffa çocuğu …’yi gelin sizi arabamla gezdireyim diyerek araca aldığını, davalının trafikte tehlikeli hareketler yaptığını, aracı hızlı sürdüğünü, birçok defa kaza yapmaktan son anda kurtulduğunu, mütevveffanın ve araca binen diğer çocukların korktuğunu ve araçtan inmek istediklerini, ancak davalının madem bindiniz artık inemezsiniz diyerek aracı kilitlediğini, kaza saatine kadar bir kaldırıma çarptığını ve lastiğinin patladığını, lastiğini tamir ettirerek yola devam ettiğini, en sonunda davalı sürücünün … Lisesi önü Horhor girişinde bulunan korkuluklara, duvara ve ağaçlara çarpmak suretiyle müvekkillerinin çocuğunun ölümüne, diğer kişilerin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, olay sonrasında sürücü davalı hakkında İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan dava açıldığını, bu dosyadaki tanık anlatımları, şüpheli ifadesi, adli tıp raporu ve mobese kayıtlarının davalının açık ve tam kusuruna delalet ettiğini, müvekkillerinin henüz 15 yaşında olan çocuklarının vefat ettiğini, davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu, ruhsat sahibi davalının da müteselsil sorumlu olduğunu, yine davalı sigorta şirketinin de sigorta poliçesi kapsamında (manevi tazminat isteminden davalı sigorta şirketi sorumlu değildir) müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu, davalı sigorta tarafından müvekkillerine 18.715 TL maddi tazminat ödediklerini, bu tutaran olayın özellikleri, müteveffanın ve müvekkillerinin yaşı gözetildiğinde fevkale düşük olduğunun aşikar olduğunu, davanın kabulüne, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her bir davacı için ayrı yarı 75.000 TL olmak üzere toplam 150.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, (manevi tazminat istemlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu olmadığını), ileride arttırılmak üzere şimdilik 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulüne, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … plakalı aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, aracın … A.Ş. … nolu kasko sigorta poliçesine, sigorta kapsamında davalı araç sahibine ödenecek bedel üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A :
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğini, bu nedenle öncelikle görevsizlik itirazında bulunduklarını, müvekkil şirket tarafından davalılara ödeme yapıldığını, müvekkil şirket aleyhine açılan davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasını istediklerini beyan etmiştir.
Davalı… cevap dilekçesinde özetle; Muris ve arabada bulunan diğer kişilerin arkadaşı olduğunu, zaman zaman birlikte arabayla gezdiklerini, söz konusu kazada …’nın vefat ettiğini, kendisinin de yaralandığını, İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının 16/07/2013 tarihli duruşmasında olayın oluş şeklini anlattığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davanın reddine, davanın kabulüne karar verilecek ise de belirttiği sebeplerden dolayı uygun tazminat miktarlarının belirlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar tarafından ödenmesine karar verilmesini istediğini beyan etmiştir.

DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İş bu dava dosyası, İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememize gelmiş olup, dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan esasına geçilmiştir.
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı dosyası mündericatı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Davaya konu somut olayda, davalı …’un araç maliki (işleten), davalı …’ın sürücü ve diğer davalı … A.Ş.’nin de, kazaya karışan davalı …’a ait aracın, kaza tarihi itibariyle ZMMS sigorta şirketi olduğu anlaşıldı.
Dava, davacılar desteğinin ölümü nedeni ile Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin… Esas-… Karar sayılı dosyasının incelemesinde; davacı …’nin katılan, davacılar murisi …’nin Maktul, Davalı…’ın sanık olduğu, sanık… hakkında, taksirle bir kişinin ölüme ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan dolayı kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın, 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, verilen kararın temyiz sonucu kesinleştiği anlaşıldı.
Mahkememizce toplanmasına karar verilen tüm delillerin toplanmasına müteakiben, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf, davacıların destekten yoksun kalma maddi tazminatı ile manevi tazminat talep edip edemeyecekleri ve edebilecek iseler miktarının ne olduğu ile davalıların sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır.
Bu bağlamda, dosyanın görevsizlikle geldiği İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan aktüerya bilirkişisi raporunun incelenmesinde özetle; “… Dava konusu kaza nedeniyle davacıların maddi zararının davacı … yönünden 32.402,00 TL, diğer davacı … yönünden ise 35.318,00 TL olduğu, davalı … A.Ş. Tarafından davacılara ödenen tazminat ile güncellenmiş yasal faiz tutarı toplamının 20.981,00 TL olduğu, bu miktarın davacılar lehine hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi halinde davacıların nihai ve gerçek maddi zararının toplam 51.739,00 TL olduğu, manevi zarar konusunda taktirin mahkemeye ait olduğu…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davacılar vekili tarafından görevsiz mahkemeye hitaben sunulan bila tarihli dilekçe ile, 5.000,00 TL olarak bildirilen dava değeri, 46.739,00 TL arttırılmak suretiyle 51.739,00 TL ye yükseltilmiş ve harcı da yatırılarak makbuzu dosyaya ibraz edilmiştir.
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmesine ve dosyanın mahkememize gönderilmesine müteakiben mahkememizce, görevsiz mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunun denetlenmiş ve raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmış ve bunun üzerine mahkememizin 26/02/2018 tarihli celsesinde verilen ara kararla dosya, aktüerya hesabı yapılması ve rapor alınması amacıyla nitelikli hesaplamalar konusunda uzman (aktüerya) hesap bilirkişisine tevdii edilmiş ve yeninden rapor alınmıştır.
Aktüerya bilirkişi tarafından hazırlanarak mahkememize sunulan, 24/04/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde, özetle de; “Davalı sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce davacılar… ve …’ye yapılan ödemelerin, ödemenin yapıldığı tarihten, raporun tanzim edildiği tarihe kadar geçen süre içerisindeki yasal faizi ile birlikte ulaştığı değerin hesaplandığı ve bu miktarın toplam tazminat tutarından tenzil edildiği, bu haliyle de davacılara yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre davacıların maddi zararları arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu, …’nin nihai ve gerçek maddi zararının 73.802,10 TL olduğu, …’nin nihai ve gerçek maddi zararının da 71.332,24 TL olduğu, faizin ise davalılar… ve … açısından kaza tarihi olan 03/02/2013 tarihi, diğer davalı … A.Ş. yönünden ise 28/03/2013 tarihi olduğu ve faiz türünün de yasal faiz olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunun denetlenmesinde, raporun hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından, hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekili belirsiz alacak talebini, bilirkişi raporu doğrultusunda 18/05/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile … yönünden 73.802,10 TL, … yönünden ise 71.332,24 TL olmak üzere toplam 145.134,34 TL’ye yükseltmiş ve harcını da yatırarak makbuzunu dosyaya ibraz etmiştir.
Dava, davacılar desteğinin ölümü nedeni ile Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin olarak;
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK’nın “1-ölüm ve bedensel zararlar” “a-ölüm” madde başlıklı 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3. maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 10/02/2020 Tarih ve 2018/4938 Esas-2020/952 Karar sayılı kararı).
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre; trafik kazası sonucu ölen destek, somut olayımızda olduğu gibi, kaza tarihinde 18 yaş altında ise, kaza nedeniyle ölmeseydi, 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği, ana ve babasına destek olacağı ve yine, ileri ki yaşlarda büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı, gelirinin bir kısmını da ana ve babasına ayıracağı kabul edilmektedir (Örnek içtihat için bknz. Yargıtay 17. H.D. 04/04/2019 Tarih ve 2016/9681 Esas-2019/4095 Karar sayılı kararı).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmekte haklı ve hukuki yararlarının bulunduğu, mahkememizce bilirkişiden alınan ve hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşılan bilirkişi raporu ile davacıların nihai ve gerçek maddi zararlarının tespit edildiği, bu haliyle de davacı …’nin nihai ve gerçek maddi zararının 73.802,10 TL, diğer davacı …’nin nihai ve gerçek maddi zararının ise 71.332,24 TL olduğunun anlaşıldığı, davalı yanlarca her ne kadar davacının görevsiz mahkemede davasını ıslah ettiği ve bir dava içinde sadece bir kez talebini artırabileceği ve mahkememize hitaben sunulan ıslah dilekçesine veya talep arttırım dilekçesine muvafakat etmedikleri beyan edilmiş ise de, davacılar tarafından açılan davanın, HMK 107. maddesi gereği açılan belirsiz alacak davası olduğu ve bu haliyle de, belirsiz alacak davalarında ilki belirli hale getirme, ikincisi ıslah olmak üzere iki kez dilekçe verilmesi önünde her hangi bir engel olmadığı anlaşıldığından, davalıların bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiş ve yargılamaya devam olunarak, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacıların Manevi tazminat istemine ilişkin olarak;
Manevi zarar kavramı; hukuka aykırı bir fiil sonucu kişinin şahıs varlığında (kişisel değerlerinde) uğradığı kayıpları ifade eder. Başka bir deyişle manevi zarar, kişinin duygusal dengesini bozan, yaşama sevincini ve keyfini azaltan, panik, korku, dehşet, yas, öfke, iğrenme, elem, küçük düşme, utanç duyma, moralsizlik, tedirginlik, ümitsizlik, yalnızlık hissi, aşağılık hissi, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygusal sarsıntılar ve fiziksel acılardır. (BAL, Özlem, Türk İş Hukukunda Manevi Tazminat, Ankara 2010, s.1-3.)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi gereğince hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Duyulan üzüntünün, çekilen elem ve ızdırabın parasal bir değer ile ifade edilmesi mümkün olmadığı için manevi zararın bir miktar para ile giderilebileceğini söylemek de mümkün değildir. Ancak haksız fiilden doğan bedeni ve ruhi ızdıraplar için bir miktar tazminata hükmedilmesi en azından bu ızdırapların hafifletilmesine yardım edebilir. (TUZTAŞ, Hüseyin, Trafik Kazalarından Doğan Cismani Zararlar ve Tazminat Davaları, http://www…..org)
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 6098 sayılı B.K.’nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, T.M.K’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. (Yargıtay 17. H.D. 27/12/2016 tarih, 2014/13109 Esas-2016/11967 Karar sayılı Kararı, Yargıtay 17. H.D. 13/02/2017 tarih ve 2014/18240 Esas-2017/1349 Karar sayılı kararı, Yargıtay 4. H.D. 27/12/2016 tarih, 2016/4703 Esas,2016/6597 Karar sayılı Kararı)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde de; davacıların murisi …’nin ölüm tarihinde 14 yaşında olması, davacıların ölenin anne ve babası olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davacıların murisinin kusursuz, davalı araç sürücüsü…ın tam kusurlu olması hususları da dikkate alınarak, duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, TBK’nın 56. maddesindeki özel haller de dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Vekalet ücretine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ise;
Somut olayda davacılar, ihtiyari dava arkadaşı konumundadırlar.
İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri diğerinden bağımsız olarak hareket eder. (TBK 57-58) Böyle olunca da, ihtiyari dava arkadaşı konumunda olan davacıların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak, birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu hususu dikkate alınarak (Yargıtay 17. H.D. 2016/8372 Esas-2019/3247 Karar sayılı kararı) her biri yönünden kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına göre ayrı ayrı vekalet ücretine ve yine davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğinden, aleyhlerine reddolunan manevi tazminatlar için, davalı… lehine her bir davacı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine (Yargıtay 17. H.D. 20/02/2017 tarih ve 2016/7234 Esas-2017/1659 Karar sayılı kararı) hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların maddi tazminat davasının KABULÜ ile; davacı … yönünden 73.802,10 TL ve davacı … yönünden de 71,332,24 TL olmak üzere toplam 145.134,34 TL nin davalılar… ve … açısından kaza tarihi olan 03/02/2013 tarihinden diğer davalı … A.Ş. yönünden ise 28/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
2-Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; davacı … yönünden 40.000 TL ve Davacı … yönünden de 40.000 TL olmak üzere toplam 80.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar… ve … tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Alınması gereken 15.379,00 TL nispi karar ve ilam harcından; peşin ve ıslah ile alınan toplam 1.413,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.966,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA, (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 9.914,07 TL’lik kısmından sorumlu olmasına), davacılar tarafından peşinen yatırılan 1.413,00 TL’ nin davalılardan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,
5-Davacının yapmış olduğu, başvuru harcı 24,30 TL, posta gideri 475,25 TL, bilirkişi ücreti gideri 700,00 TL olmak üzere toplam: 1.199,55 TL yargılama masrafının davanın kabul edilen miktarına göre; 915,00 TL kısmının davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, (davalı … A.Ş ‘nin bu miktarın 589,26 TL’lik kısmından sorumludur), geri kalan masrafın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı … maddi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.394,26 TL vekalet ücretinin davalılardan müşteken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı … maddi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.073,16 TL vekalet ücretinin davalılardan müşteken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı … manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul miktarı ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve…’dan alınarak davacı …’ye VERİLMESİNE,
9-Davacı … manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul miktarı ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve…’dan alınarak davacı …’ye VERİLMESİNE,
10-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında davalı… kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red miktarı ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı…’a VERİLMESİNE,
11-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında davalı… kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red miktarı ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı…’a VERİLMESİNE,
12-Taraflarca yatırılan bakiye avansın karar kesinleştiğinde İADESİNE,
13-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili ve davalı… vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip

Hakim