Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/472 E. 2018/486 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/387
KARAR NO : 2018/335
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
KARAR TARİHİ : 25/04/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun dağıtıcı şoförü … 04.03.2011 tarihinde … plakalı kurum aracı ile seyir halinde iken … plakalı araçla çarpışarak maddi hasarlı trafik kazasına maruz kaldığını, kazaya karışan aracın onarım bedeli olan 742,00 TL +KDV tutan meblağı davalı şirketten talep edilmesine rağmen ödenmediğini, anılan kazadan sonra davalı şirket nezdinde hasar dosyası açtırıldığını ve eksper tarafından yapılan hasar tespitine göre 742,00 TL + KDV bedelle yaptırılmasının uygun görüldüğünü, aracın kurum aracı olması , yürütülen hizmetin aciliyeti, zaman ve iş kaybını önlemek amacıyla bahse konu aracın … Başmüdürlüğüne bağlı bakım atölyesinde davalı … şirketinin eksperinin de uygun gördüğü bedelle onarılarak derhal hizmete verildiğini, onarım bedelinin tahsili için davalı … şirketi ile irtibata geçlidiğinde … plakalı araç sürücüsünün suçu kabul etmediği ve trafik kaza tutanağı da olmadığından ödeme yapılamayacağının bildirildiğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 742,00 TL + KDV ‘nin 21.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden dava konusu tazminatın zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak da; müvekkilinin poliçeden kaynaklı araç hasarı halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin kaza tarihinde 17.500.-TL olup, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve zarar nispetinde olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Her ne kadar davacı taraf yukarıda yer alan özette verilen iddialar ile söz konusu davayı açmış ise de daha önce aynı davalıya aynı iddia ve dayanak ile İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, bu davada 13.12.2012 tarihinde görev sebebiyle usulden red kararı verilip kararın 14.04.2016 tarihinde kesinleştiği ancak davacı tarafından 2 hafta içinde başvuru yapılmadığı ve bu sebeple artık bu davanın HMK md. 20 uyarınca açılmamış sayılması müeyyidesi gereği artık açılmamış sayılması sonucuna uğraması ile TMK md. 154 vd. gereği zamanaşımı süresinin kesilmesinin davanın açılmamış sayılması sonucuna uğraması nedeniyle mümkün olmaması, açılmamış sayılan bir davanın zamanaşımını kesememesi, mahkememizde davanın 24.04.2017 tarihinde açılıp davaya konu zararın meydana geldiği kaza tarihinin ise 04.03.2011 tarihi olması, daha önce aynı konu ile ilgili dava açılmış olmakla davacı kurum yetkili amirinin artık kazanın ve zararın meydana geldiğinden haberdar olmadığının söylenemeyeceği, dava dilekçesi davalıya 29.05.2017 tarihinde tebliğ olunup cevap dilekçesi 29.06.2017 tarihinde verilmekle her ne kadar süresinde cevap dilekçesi verilmemiş ise de zamanaşımının ilk itiraz değil bir def’i olması ve bu haliyle cevap süresi içinde öne sürülmesinin zorunlu olmaması, ön inceleme duruşması yapılmadan zamanaşımı def’i öne sürülmekle savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına bu şekilde tabi olmaması hep birlikte değerlendirildiğinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi öngörüldüğünden ve bu süre yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk dava açılış tarihinden işletilse bile dolmuş olduğundan davanın zamanaşımı sebebiyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında da “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK md. 141/1). Süresi içinde cevap dilekçesi vermeyen davalıların ön inceleme aşamasında ileri sürdüğü zamanaşımı def’i savunmanın genişletilmesi niteliğindedir. ” görüşüne yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında da “Maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olan zamanaşımının yargılamanın hangi aşamasında ileri sürülmesi gerektiği konusunda ise gerek eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda gerekse yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Zamanaşımı, kanunda (HUMK m.187, HMK m.116) sınırlı olarak sayılan ilk itirazlardan olmadığından cevap dilekçesi ile ileri sürülme zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk itirazların karşı taraf muvafakat etse bile esasa cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülmesi mümkün değildir. Buna karşın esasa cevap süresi geçirilse bile zamanaşımı def’i ileri sürülebilir. Ne var ki bir savunma aracı olan zamanaşımı def’inin, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülmesi gerekmektedir. Bu ana kadar ileri sürülmeyen zamanaşımı def’inin sonradan ileri sürülmesi savunmanın genişletilmesi niteliğinde olacağından, mahkemece dikkate alınabilmesi davacının itirazı ile karşılaşmaması koşuluna bağlıdır…… Bu yeni düzenlemede, yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi (verilmesi) aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. Savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet davacı ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse davalı yine savunmasını serbestçe(davacının muvafakati aranmaksızın) değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın istisnaları yine maddenin son fıkrasında açıklanmış ve karşı tarafın açık muvafakati ya da ıslah suretiyle iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilebileceği kabul edilmiştir.” içtihadı bulunmaktadır. Olayımızda ise zamanaşımı defi ön inceleme duruşması yapılmadan dilekçelerin teatisi aşamasında davalı tarafça ileri sürülmüş, dava açıldığı ve def’inin öne sürüldüğü tarihte yazılı yargılama usulüne tabi olması sebebiyle HMK md. 141 hükmü uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL ret harcının peşin alınan 31,40 TL kısmından mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifsinin 13/2 maddesine göre hesaplanan 742,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafnıdan yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekili yokluğunda, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2 gereğince 3.560,00 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır