Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/437 E. 2021/531 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/437 Esas
KARAR NO:2021/531 Karar

DAVA:Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:11/05/2017
KARAR TARİHİ:05/07/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, …. Şti.’den satın almış olduğu hamur dökme makinasının davalı sigorta şirketi ile sigorta sözleşmesi yapıldığını, akabinde davalı tarafın sigorta güvencesi altında bulunan makinenin … nakli ve indirme esnasında makinenin sol tarafı üzerine düştüğünü makinede hasarlar meydana geldiğini bununla ilgili olarak üretici firma ile iletişim kurulduğunu toplam onarım ve parça 7.785 Euro makinenin değer kaybı 2.250 Euro olarak hesaplandığını, müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki sigorta sözleşmesinden dolayı bu hasarın davalı tarafça giderilmesi amacıyla sigorta şirketi ile iletişime geçildiğini, E-mail üzerinden gerekli bildirimlerin yapıldığını, davalı tarafın müvekkilin zararının giderilmesi yönünde herhangi bir adım atmadığını, bu bağlamda makine tamir edilmediği için müvekkili şirketin üretimde bulunamadığı ve binlerce Euro kazan kaybı yaşadığını davalı tarafla müvekkili arasında sigorta sözleşmesi kurulmuş olduğunu bu zararların davalı sigorta şirketi tarafından giderilmesi gerekirken davalı taraf bu yönde herhangi bir adım atmamış olduğunu ve müvekkilinin zararının artmasına sebep olduğunu, bundan dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı ve baki kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilin uğramış olduğu 1.000 Euro zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu dava konusunun, … … taşıması 2 nolu davalı şirket tarafından yapılan emtianın hasarlandığı iddiası ile hak sahibi olduğu iddia eden davacının müvekkili şirketlere açmış olduğu tazminat davası olduğunu, söz konusu dava uluslararası bir taşımayı ihtiva ettiğinden iş bu ihtilafın çözümünde Türkiye’nin 07/12/1995 tarihli ve 3939 sayılı kanunla takılmayı uygun bulduğu ve 31/10/1995 tarihinden itibaren de protokole taraf olduğu Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR konvansiyonu) hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacı tarafından sunulan belgelere göre davaya konu makina 09/07/2015 tarihinde teslim edildiğini dava ise 11/05/2017 tarihinde açıldığını “CMR konvansiyonu’nun 32. Maddesine göre; alacağın malın tesliminden itibaren 1 yıllık süre içerisinde zaman aşımına uğrayacağı, bu sebeple davanın zamanaşımına uğradığını, Davacı tarafın taşıyıcının mesuliyet sigortacısı olduğu gerekçesi ile müvekkillerinden ….’ye de iş bu davayı yönelttiğini, ancak müvekkili şirketin 21/06/2008 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Sigorta ve Reasürans … Yönetmeliği’ne tabi bir sigorta ve Reasürans Brokeri olduğunu, Sigorta ve Reasürans Brokerlerinin, sigortacılık kanununda ifade ediliği üzere sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek sigorta sözleşmelerin akdiden önceki hazırlık çalışmalarını yürüten ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi olduğunu dolayısıyla yönetmelik gereği sigorta tazminatı dahi ödemesi yasak olan müvekkilli … Sigorta’ya, klasik bir mesuliyet yahut mal sigortacısıymış gibi husumet yöneltilemeyeceğini bu sebeple bu yönden davanın husumetten reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak malın hasarlanmasının sebeninin hatalı ambalajlama olduğunu hasarın sebebi malın uluslararası taşımaya uygun ambalajlanmaması olduğunu CMR 17/4-b gereği davanın reddinin gerektiğini kesinlikle ikrar kabul edilmemek kaydı ile bir an için müvekkilin hasar sebebiyle sorumlu olduğunu düşünülse dahi, Hasarda taşıyıcıya rücu meblağı CMR hükümlerine göre hesaplanmasının gerektiğini, davanın reddini yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, beyan dilekçeleri, cevabi yazı içerikleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev ve yetki şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu anlaşılmış olduğundan yargılamaya devam olunmuştur.
Dava hukuki niteliği itibariyle, CMR hükümlerine tabi uluslararası taşıma sırasında meydana gelen emtia hasarı nedeniyle, davacı tarafından, taşıyıcı ve onun CMR sorumluluk sigortacısına karşı açılmış tazminat davasıdır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, celbi talep olunan tüm belge ve kayıtlar getirtilerek dosyamız arasına katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve mahkemizin 24/12/2018 tarihli celsesinde verilen ara karar ile; taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.
Bilirkişiler, Müjdat Mandal (Taşıma CMR uzmanı) ile Makine Mühendisi Prof. Dr. … tarafından tanzim edilerek mahkememize ibraz olunan, 28/02/2020 tarihli kök raporunun incelenmesinde özetle; “Somut olayda … … karayolu ile yapılan emtia-eşya taşıması olması nedeniyle, “Eşyaların Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR Konvansiyonu)” kapsamında olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığa konu davada özellikle taşıyıcının sorumluluğu bakımından CMR Konvansiyonu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekeceği, CMR Konvansiyonu 1. Maddesi gereğince, anılan sözleşme, yükleme yeri ile teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olması halinde, tarafların ikametgahı ve milletine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her sözleşme için uygulanacağı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri yürürlükte ise de, uluslararası taşımalar için yürürlüğe giren ve bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR Konvansiyonu’nun öncelikli olarak uygulanması gerekeceği, ancak Konvansiyonda yer almayan bazı hükümler yönünden iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacağı da Sayın Mahkemelin takdirinde olmak üzere değerlendirilmekte olduğu;
CMR Madde 8’de:
1-Yükü teslim aldığı sırada taşımacı şunları kontrol edecektir;
a)Parça sayısı ve bunların üzerindeki marka ve numaralar bakımından sevk mektubundaki beyanların doğruluğu,
b)Yükün ve bunların ambalajının görünürdeki durumu.
2.Taşımacı bu maddenin 1’inci paragrafında belirtilen beyanları kontrol etmek için gerekli makul araçlardan yoksun ise, sevk mektubuna çekincesini gerekçesi İle birlikte yazacaktır. Aynı şekilde yükün ve ambalajların görünürdeki durumu ile İle ilgili yazacağı çekincenin gerekçelerini de belirtecektir.
CMR Konvansiyonu Madde 17/1’de öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıyıcı emtia-eşyanın kendisine teslim edildiği andan, gönderilene teslim edildiği ana kadar geçen süre içinde oluşabilecek kayıp, hasar veya gecikmeden sorumludur, hükümlerin havi olduğu görülmektedir.
CMR Madde 23/1’de; İşbu anlaşma hükümleri gereğince taşıyıcı, eşyanın kısmen veya tamamen ziya uğramasından dolayı tazminat ödemekle yükümlü tutulursa bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamanki değerine göre hesaplanır, hükmünün yer aldığı,
CMR Madde 23/2′ de; Malın kıymeti ticaret borsası fiyatına göre saptanır. Eğer ne ticaret borsası ne de geçerli piyasa fiyatı mevcutsa tespit, aynı cins ve kalitedeki malların normal kıymetine göre yapılacağınının hükme bağlandığı,
CMR Madde 25 atfı ile hasar zararında tazminat sınırı CMR 23/3 Maddesi: Tazminat, hasarlı ağırlığının kilogram başına 8,33 Özel Çekme Hakkı (SDR) hesap birimini aşamayacağı hükmündedir, konvansiyonun ilgili hükmü çerçevesinde, taşımacının hata ve kusurundan kaynaklanan hasar, kayıp ve zayi durumlarında, tazminat brüt beher zayi veya hasarlı emtia için 8,33 SDR hesap birimi İle sınırlı sorumluluk kapsamına alınmıştır.
Mevcut Yargıtay kararlarına göre; Özel Çekme Hakkı (SDR) hesaplamasının TCMB gösterge niteliğindeki kuru esas alınarak hesap edilmesi gerekmektedir.
CMR Madde 25/1′ de hasar durumunda taşımacı, yükün madde 23 paragraf, 1,2,3 ve 4 gereğince belirlerle değerine göre hesaplanmış kıymetten düşme karşılığı olan bedeli öder.
CMR madde 32/1’de; Bu anlaşma gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl İçinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda bu süre üç yıldır, hükümlerine havidir şeklinde mevzuat hükümlerinden bahsedildiği,
Sonuç olarak da; Uyuşmazlığa konu davada CMR konvansiyon hükümleri uygulama alanı bulacağı, davalıların zamanaşımı itirazlarının CMR Md. 32/1 hükmü çerçevesinde Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, somut olayda 2 numaralı davalı taşıyıcı … Firmasının taşıdığı emtia- eşyaya karşı özen borcunu göstermeyerek edimini ifa etmediği, meydana gelen hasar nedeniyle nihai hata ve kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği, somut olay bakımından meydana gelen kısmi hasarda öncelikle 2 numaralı davalı taşıyıcının, CMR m.8/1-a,b ile CMR m.17/1 atfı ile ile CMR m.25/1 hükmü uyarınca hata ve kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği, ancak meydana gelen hasar ile ilgili, emtia- eşyada yapılan onarım masraf vb. Sarfların bilinmesine gereksinim olduğu, bu bilgilerin dosyaya sunulması halinde yeniden yapılacak inceleme ve tespitlere göre Ek rapor sunulabileceği, 1 numaralı davalı … …… AŞ.’ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği husunun sayın Mahkeme takdirinde olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Taraflarca, bilirkişi heyeti kök raporuna ilişkin olarak sunulan beyan ve itirazlar sonucu, mahkememizin 28/09/2020 tarihli celsesinde; 1 nolu ara karar ile; “Davacı vekiline bilirkşi heyet raporunun sonuç ve kanaat kısmının 4/a bendinde yer alan tutara ilişkin beyanda bulunmak ve varsa belge sunmak üzere 1 aylık süre verilmesine” 2 nolu ara karar ile de; “1 nolu ara karar gereği yerine geldiğinde, Dosyanın raporu düzenleyen heyete tevdii ile öncelikle taraf beyan ve itirazları ayrı ayrı irdelenmek ve ayrıca davacı yanın varsa uğradığı zarar miktarının da tespit edilerek ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine, ek rapor gelidğinde taraflara tebliğine” şeklinde ara kararlar kurulduğu, dosyanın celse arasında bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından iş bu kerre 14/12/2020 tarihli ek raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği, ek raporun incelenmesinde özetle de; “Somut olayda, 2 numaralı davalı taşıyıcı … firmasının taşıdığı emtia-eşyaya karşı özen borcunu göstermeyerek edimini ifa etme, meydana gelen hasar nedeniyle nihai hata ve kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği, ancak meydana gelen hasar ile ilgili, emtia-eşyada yapılan onarım vb. sarfların bilinmesine gereksinim olduğu, bu bilgilerin dosyaya sunulması halinde yeniden yapılacak inceleme ve tespitlere göre Ek rapor sunulabileceği, 1 No.lu davalı …A.Ş. yönünden pasif husumet itirazının incelenmediği savına ilişkin olarak; Uzmanlık alanlarının Lojistik ve Taşımayı içerdiği gözetildiğinde, Sigorta Brokerliğinin yetkisi alanına giren hususların uzmanlık alanları dışında kaldığı; Taraflar arası ihtilaf konusu olan emtia-eşyanın taşıyıcı tarafından alıcısına 09.07.2015 tarihinde teslim edildiği, dava ise 11.05.2017 tarihinde açıldığı, CMR Konvansiyonu 32. Maddesine göre, malın tesliminden itibaren 1 yılda zamanaşımına uğrayacağı, dolayısıyla davanın zamanaşımına uğradığı savı incelendiğinde de; “CMR m.32/l; Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süreç üç yıldır. a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren…” hükmüne havi olduğu, davaların bir yıl içerisinde açılması gerekeceğinin hükme bağlandığı, ancak bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafindan bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda bu sürecin üç yıla çıkartılmış olduğu, uyuşmazlığa konu davada; CMR m. 29 uyarınca hasarın, taşımacının kendi kötü hareketinden meydana geldiğinin dosya kapsamında tespit edilemediği, ancak davalı taşıyıcının talebinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarının incelenmesinde de, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli oldukları anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 13/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değeri ıslah edilmiş ve ıslah harcı da yatırılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, CMR hükümlerine tabi uluslararası taşıma sırasında meydana gelen emtia hasarı nedeniyle, davacı tarafından, taşıyıcı ve onun CMR sorumluluk sigortacısına karşı açılmış tazminat davası olduğu, bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, celbi talep olunan tüm belge ve kayıtların getirtilerek dosyamız arasına katıldığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alındığı, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduklarının anlaşıldığı, bu bağlamda, davalılardan …. Yönünden yapılan değerlendirmede; hukukumuzda Brokerlik kurumunu düzenleyen başlı başına bir yasa olmamakla birlikte, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun “Tanımlar” madde başlıklı 2/1-d bendinde Broker’in; “Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi” olarak tanımlandığı, ayrıca 29368 sayılı 27.05.2015 tarihli RG’de yayınlanarak yürürlüğe giren, “Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği”nin, “Tanımlar ve kısaltmalar” madde başlıklı 3. Maddesinde de; Broker’in; “5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde tanımlanan gerçek veya tüzel kişi sigorta ve/veya reasürans brokerini” şeklinde tanımlandığı, adı geçen, Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği’nin “Faaliyete İlişkin Hükümler” ana madde başlıklı 3. Bölümünün 15 vd. maddelerinde brokerlerin, yetki ve sorumluluk ile faaliyet alanlarının düzenlediği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede de; davalı ….’nin broker olarak, yönetmelikte de bahsedildiği gibi sigortalıya en iyi sigorta poliçesini düzenlemesi için aracılık ettiği, sigorta tazminatı veya avans ödeyemeceğinin açık olduğu, bu bakımdan da iş bu davalının davada, taraf sıfatının ve sorumluluğunun da bulunmadığı anlaşıldığından, hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; diğer davalı, … Nak. Tic. A.Ş. yönünden yapılan değerlendirmede ise; CMR Konvansiyonu’nun 32/1-a maddesi uyarınca, kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, zamanaşımı süresinin teslim tarihinden itibaren 1 yıl olduğu, aynı Konvansiyon’un 32/2. maddesine göre yazılı istemin, taşımacının bu istemi geri çevirmesine kadar zaman limitini erteleyeceği, somut uyuşmazlıkta da teslimin 09/07/2015 tarihinde gerçekleştiği, eksper raporunun da 27/07/2015 tarihinde tanzim edildiği, davacının dava tarihinden önce herhangi bir ihtarının bulunmadığı ve ayrıca TBK’nın 153 veya 154. maddeleri uyarınca başkaca bir zamanaşımı süresinin durmasını veya kesilmesini gerektirecek bir durumunun da bulunmadığı ve ayrıca CMR madde 32/1’de yer alan; “… Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda bu süre üç yıldır” şeklindeki düzenleme kapsamında değerlendirme yapıldığında da, alınan bilirkişi raporundaki; “uyuşmazlığa konu davada; CMR md. 29 uyarınca hasarın, taşımacının kendi kötü hareketinden meydana geldiğinin dosya kapsamında tespit edilemediği” şeklindeki tespit ve tüm dosya kapsamına ibraz olunan belge ve kayıtlardan, davalının somut olayda, bilerek kötü hareketinden veya kötü hareket olarak kabul edilecek şekilde ağır kusurunun da bahsedilemeyeceği ve bu hususun da davacı tarafça usule uygun delillerle ispat edilemediği anlaşıldığından, 3 yıllık zaman aşımı süresinin de somut olayda uygulanamayacağı ve davanın da 11/05/2017 tarihinde, yani 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından, davalı … Nak. Tic. A.Ş. yönünden açılan davanın da iş bu gerekçelerle zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan …. yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE ,
2-Diğer davalı … Nak. Tic. A.Ş. yönünden açılan davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 66,61 TL harcın mahsubu ile arta kalan 7,31 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Yapılan masrafların davacı yan üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalılardan …. davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp iş bu davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalılardan … davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp iş bu davalıya VERİLMESİNE,
7-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
8-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/07/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸