Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/426 E. 2019/289 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/426 Esas
KARAR NO : 2019/289
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/05/2017
BİRLEŞEN DAVA(MAHKEMEMİZ 2017/464 ESAS SAYILI DOSYASI)
DAVA TARİHİ : 08/05/2017
KARAR TARİHİ : 02/04/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
AÇILAN DAVA VE İDDİA:
Asıl davada davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davalının sigortalı olan … plakalı araç tarafından 30/04/2016 tarihinde …’a ait … plakalı araca çarpmak suretiyle … ilçesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, temlik edenin aracında oluşan değer kaybının bağımsız eksper tarafından düzenlenen 24/03/2017 tarihli eksper raporuyla tespit edildiğini, davacının aracında en az 1.750,00-TL değer kaybı meydana geldiğini, ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın vidalı paarçalarda yapılan onarım/değişim ile giderilebilen hasar ve kısa süreli kiralık araçlar, taksi, dolmuş, uzun süreli kiralık araçlarda eksper tarafından hesaplanan değer kaybı tutarının % 50 sini aşan taleplerin, tes aracı, koleksiyon ve antika sayılan araçlardaki hasar sebebiyle yapılan değer kaybı taleplerinin istenmesinin önünde herhangi bir engel kalmadığını, mevcut durumda davalının sigortalısının,, davacıyı kusuruyla ve hukuka aykırı bir fiille zarara uğrattığı ve bunu tazminle yükümlü olduğunun açık olduğunu, bu nedenlerle kaza sebebiyle oluşan değer kaybı için 1.750,00-TL ve bunun tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 354,00-TL olmak üzere toplam 2.104,00-TL tutması beklenilen alacağın şimdilik 654,00-TL sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden ve kaza tarihinden, kabul görmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin sigortası olan dava dışı …Şti’ne ait … plakalı aracın 24.12.2015 tarihinde …’a ait … plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı alacağının araç sahibi 3.kişi tarafından müvekkiline temlik edildiğini, müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini, söz konusu değer kaybının eksper tarafından 6.720,00 TL olarak tespit edildiğini, müvekkili tarafından 354,00 TL ekspertiz ücreti ödendiğini, işbu dava ile müvekkilinin temlik alan sıfatıyla değer kaybının davalıdan tahsilinin talep edildiğini, davalı yana ihtarname gönderildiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kaza sebebiyle oluşan değer kaybı için 6.720,00 TL ve bunun tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 354,00 TL olmak üzere toplam: 7.07.4,00 TL alacağın şimdilik 654,00 TL’sinin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekilinin asıl davaya ilişkin cevap dilekçesi özetle; Davayı kabul anlamına gelmemekle … plakalı aracın davalı şirket nezdinde … numaralı trafik sigorta poliçesi ile 01/06/2015-2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı maddi zarar halinde araç başına azami sorumluluk limitinin 29.000,00-TL olduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kusur oranında ve zarar nispetinde olduğunu, masraf ve vekalet ücreti sorumluluğunun da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararın karşılanması amaçlandığını, sigortacının ise poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kımsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı karayolları trafik kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğini, böyle bir halde zorunlu trafik sigortasında sigortacının karşılanmakla yükümlü olduğu zararlar, işletme halinde motorlu aracın neden olduğu kazalarda üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazanın meydana gelmesi ve bu kazada araç işletenin sorumlu bulunması gerektiğini, mevcut kaza sonucu … plakalı araçta oluşan oluşan değer kaybı davacıya temlik edildiğinin belirtildiğini, fakat temlik sözleşmesinin sunulmadığını, her halikarda araç sahibi …’a ihbar edilmesi gerektiğini, davacının değer kaybı ve diğer taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, bu nedenle söz konusu talebin reddi gerektiğini, değer kaybı zararı talebine esas olan satış fiyatının belirlenmesine aracın hasar görmüş olup olmadığı dışında birçok faktör bulunduğunu, araçların satış fiyatının tek bir rakam şeklinde değil bir aralık içinde oluştuğunu, bu nedenlerle davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE YAPILAN NİTELENDİRME VE VARILAN SONUÇ :
Asıl davada talep; davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın 30/04/2016 tarihinde …’a ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle araçta meydana gelen değer kaybı alacağının temlik alan sıfatıyla tazmini istemine ilişkindir. Birleşen davada talep; yine davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın 24/12/2015 tarihinde …’a ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle araçta meydana gelen değer kaybı alacağının temlik alan sıfatıyla tazmini istemine ilişkindir.
Asıl davaya konu …’a ait … plakalı … model… marka …tipinde … m de kamyonete ilişkin aracın tüm tramer kayıtları ve kaza geçmişine ilişkin bilgiler ile somut olaya ilişkin kaza tutanakları, hasar dosya örneği getirtilmiş, kusur ve değer kaybı yönünden uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır. Buna göre;Davalı sigorta şirketi tarafından 01/06/2015-01/06/2016 tarihleri arasında … numaralı ZMMS poliçeli sigortalı … plaka sayılı aracın sürücüsü …nın olayda % 100 oranında kusurlu olduğu, davacıya değer kaybı alacağı temlik edilen … plaka sayılı aracın sürücüsü olayda kusurlu olduğu, araçtaki değer kaybının 750,00-TL olduğu, eksper raporunun reddi gerektiği konusundaki görüşüm belirtilmiş olup davacı tarafından 354,00-TL ekspertiz ücreti ödemiş olup takdirin mahkemeye ait olduğu” bildirilerek rapor sunulmuştur. Davacı vekili asıl davadaki 300,00 TL olan asıl alacak talebini 747,00 TL’ye ıslah etmiş, ıslah dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiştir.
Kök raporda birleşen dosya yönüyle hesaplama yapılmadığından bu kapsamda ek rapor alınmasına karar verilmiş, alınan raporda; “Dava konusu …’a ait … plakalı … model … Marka …TDI tipinde özel otomobilin Hazine Müsteşarlığı tarafından geliştirilen hesaplama formülüne göre hesaplanan değer kaybının 2.930-TL olduğu, yargıtay kararları doğrultusunda bulunan değer kaybının 3.000-TL olduğu, davacının TOBB tarifesi uyarınca talep edebileceği ekspertiz ücretinin 236,00-TL olduğu” bildirilerek rapor sunulmuştur. Davacı vekili birleşen davadaki 300,00 TL olan asıl alacak talebini Hazine Müsteşarlığı tarafından geliştirilen hesaplama formülüne göre tespit edilen 2.930,00 TL’ye ıslah etmiştir. Islah dilekçesi davalı sigorta şirketine tebliğ olunmuş, davalı şirket süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/10017, Karar No: 2016/832 ve 25.1.2016 tarihli kararında “Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, zarar veren taraf, kusuru oranında, gerçek zarardan sorumlu olur. Zarar verenin aracını Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalayan sigorta şirketi de zarar veren ile birlikte zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Dairemiz’in yerleşik uygulamasına göre; trafik kazasında zarar gören aracın hasarı onarılsa dahi onarımdan sonra aracın piyasa rayiç satış fiyatında düşüklük oluşacağı gerçeği karşısında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı, gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan hem zarar veren hem de zorunlu trafik sigortacısı sorumludur. Bu nedenlerle, davalı sigorta şirketlerinin de araç değer kaybından sorumlu olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeyle, belirtilen şekilde hüküm kurulması hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.” görüşüne yer verilmiştir. Aynı Dairenin Esas No:…, Karar No:… sayılı ilamında da ” Yukarıda açıklanan nedenlerle ZMSS şirketi, kaza sonucu meydana gelen gerçek zarardan azami poliçe limitine kadar kusur oranında sorumludur. Araçta meydana gelen değer kaybı da gerçek ve doğrudan zararlardandır.” görüşüne yer verilmiştir.
Asıl davadaki değer kaybı isteminin doğrudan ve gerçek zarar oluşu, davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olması 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesi uyarınca kusur oranında ve davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde sorumluğunun olması sebebiyle değer kaybı bakımından dava ve ıslah dilekçesinde istenilen 747,00 TL üzerinden davanın kabulüne ve ekspertiz ücretine dair 354,00 TL talep bakımından ise TTK 1448/3 maddesi ve bu kapsamda bilirkişilerce TOBB tarifesi uyarınca tespit edilen 236,00-TL yönüyle makul olduğu ve yargılama giderleri faslında değerlendirilmesi gerektiği yönünde karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davadaki değer kaybı isteminin de asıl davadaki aynı gerekçeyle dava dilekçesinde istenilen 300,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Islahla artırılan ve zamanaşımı def’ine uğrayan istem bakımından ise davacı tarafça değer kaybı miktarına dair dava açılmadan önce bağımsız şirketçe ekspertiz yaptırılmış olduğu iddiası olup hatta davada alacak kalemi olarak da bu ekspertiz masrafının da talep edilmiş olması nedeniyle artık davanın açılış tarihi itibariyle zararının objektif olarak davacı tarafça belirlenebilir hale gelmiş bulunduğu ve dava dilekçesinde açıkça toplam değer kaybının 6.720,00 TL olduğunun yazılmış olmasına rağmen talep sonucunda 300,00 TL’nin dava konusu edilmiş olması, bu sebeple de belirsiz alacak davası olarak nitelendirmenin mümkün olmadığı, kısmi dava olarak nitelendirilmesinin usulen yerinde olacağı kanaatine varılmıştır. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2016/22-482, Karar No: 2018/1047 sayılı ilamında ” Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Madde gerekçesinde; “bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmaması ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hallerde yalnızca tespit yahut kısmi edâ ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca edâ davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi edâ ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahip olduğu, hak-arama özgürlüğünün (Any.m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamayacağı, esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her edâ davasının temelinde bir külli tespit unsuru bulunduğu, başka deyimle edâ hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kriterler kabul edilmiştir.
Bu kriterler, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
1-Davacının kendisinden beklenememesi,
2-Bunun olanaksız olması,
3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.
Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır.” kararına yer verilmiştir.
Dava konusu olayımızla aynı mahiyette hasar ve değer kaybına dair tazmin talebini içeren dosyada Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/8382, Karar No: 2017/2508 sayılı kararıyla “dosyanın incelenmesi neticesinde davacının dava dilekçesinde davasını kısmi dava şeklinde açtığının anlaşıldığı, 2918 sayılı Yasanın 109/1. maddesi motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davacının olay tarihi ve ıslah tarihleri dikkate alındığında davalı sigorta yönünden alacağın talebi aşan kısmı yönünden zamanaşımına uğramış olduğu anlaşılmıştır” içtihadına yer verilmiştir. ( Kısmi dava nitelendirilmesiyle ilgili olarak aynı yönde bkz; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/12792, Karar No: 2016/1800 sayılı ilamı )
Birleşen davada davacı vekili 11.01.2019 tarihinde ıslah talebinde bulunarak 2.630,00-TL bakımından harç ikmali yapmış ise de açılan davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi, kaza tarihinin 24.12.2015 olması nedeniyle TBK md. 72/1 ve KYTK md. 109/1 uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımı definin de ıslah talebinin tebliğinden (25.01.2019) itibaren 2 haftalık süre içinde (05.02.2019) bulunulduğu görülmekle 2.630,00-TL bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, ekspertiz ücretine dair 354,00 TL talep bakımından ise TTK 1448/3 maddesi ve bu kapsamda bilirkişilerce TOBB tarifesi uyarınca tespit edilen 236,00-TL yönüyle istemin makul olduğu ve yargılama giderleri faslında değerlendirilmesi gerektiği takdir edilerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm yargılama aşamasında toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları, dosyamızda alınan bilirkişi raporların kül halinde değerlendirilmesi sonucu yukarıdaki gerekçelerle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Asıl Dava yönünden;
1-Davanın KABULÜ ile, 747,00-TL değer kaybı tazminatının temerrüt tarihi olan 25/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Ekspertiz ücretine yönelik talebin 236,00-TL kısmı yönünden kabulüyle yargılama giderleri faslında değerlendirilmesine, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 51,03-TL harçtan peşin ve ıslah olarak alınan 39,04-TL’nin mahsubu ile arta kalan 11,99-TL’ nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin ve ıslah harcı olarak yatırdığı 39,04-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25-TL, bilirkişi ücreti 1.300,00-TL, posta gideri 213,50-TL, ekspertiz ücreti 236,00-TL olmak üzere toplam 1.792,75-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 747,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Birleşen Mahkememiz 2017/464 Esas sayılı Dava yönünden;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 300,00-TL değer kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin ıslahla arttırılan 2.630,00-TL nin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Ekspertiz ücretine yönelik talebin 236,00-TL kısmı yönünden kabulüyle yargılama giderleri faslında değerlendirilmesine, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının peşin ve ıslah olarak alınan 76,40-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 32,00 TL’nin davacıya İADESİNE,
Davacının peşin ve ıslah olarak yatırdığı harçtan 44,40-TL kısmının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25-TL, 22,00-TL posta gideri, ve 236,00-TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 301,25-TL’nin red ve kabul oranına göre 30,85-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, arta kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 300,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.630,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince asıl ve birleşen davalarda dava miktarı veya değeri 4.400 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
e-imza
Hakim
e-imza