Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/413 E. 2020/178 K. 02.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/413 Esas
KARAR NO : 2020/178

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 03/05/2017
KARAR TARİHİ: 02/03/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında akdedilen nakliye sözleşmesinin 01.10.2016 tarihine kadar yürürlükte kaldığını, müvekkilin edimlerini gereği gibi ifa ettiğini, gerekli araçları edindiğini, sözleşmenin en son 13.04.2016 tarihinde 1 yıllığına uzadığını ancak davalı yanca 01.10.2016 tarihinde haksız ve nedensiz tek taraflı feshedildiğini, edinilen araçların atıl ve çalıştırılamaz durumda kaldığını, sözleşmenin 6 ay 12 günlük süresinden önce feshi nedeniyle mahrum kalınan kazanç ve uğranılan zararların olduğunu belirterek şimdilik mahrum kalınan kazanç ve uğranılan zararların tazminine yönelik 25.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Sözleşmenin müvekkil tarafından, davacının dürüstlük ve iyi niyet kurallarını ihlal etmesi, hakkın kötüye kullanılması yoluyla sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle feshedildiğini, müvekkil şirket nezdinde usulsüzlüklerin tespit edilmesi üzerine soruşturma başlatıldığını, bunun neticesinde davacı bayi tarafından var olmayan masraf kalemlerinin var gibi gösterilmek suretiyle müvekkil şirketten haksız ve kötü niyetli menfaat sağlandığının tespit edildiğini, Mart 2014’e kadar küçük araçla nakliye yapılıyorken 01.03.2014’den itibaren sisteme orta araç olarak kayıt girildiğini böylece davacının aldığı tutarın artırıldığım, 2015 yılı Ekim ayı sonuna kadar 163.654,00 TL fazladan ödeme yapıldığını, bunun şirket iç denetçilerince ortaya konduğunu, her ne kadar anlatılan olay … kontrolündeki hatlarda meydana gelmişse de davacının aynı bölge nakliyecisi olarak … ile beraber hareket ettiğini, davacının da yapılan muvazaalı işleme göz yummak, izin vermek kaydıyla sözleşmeyi ihlal ettiğini, açıkça bir kasttan söz edilemiyor bile olsa kusur ve ihmalin sarih olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE G E R E K Ç E /
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haksız feshinden dolayı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış, taraf ticari defter ve kayıtları inceletilmiş, uzman bilirkişi ve bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporlar alınmıştır.
Taraflar arasında imzalanan ve mahkeme kasasına alınan 31.10.2015 tarihli “Nakliyeci Sözleşmesinde; Tarafların, dosyamız davalısı T… AŞ. ile dosyamız davacısı …’ün (Nakliyeci olarak anılan) olduğu, Nakliyecinin taşıma işini ulaştırma servisinin belirlediği ve onayladığı araçlar ile yapacağı (Md.2), Nakliye işinin eksiksiz ve kusursuz yerine getirilmesi koşuluyla nakliyeciye belirlenen hat ücretinin ödeneceği, ödemelerin 15 günde bir yapılacağı (Md.15), Nakliyecinin sözleşmeye aykırı davranması halinde … A.Ş.’nin hiçbir ihbar ve ihtar gerektirmeksizin sözleşmeyi feshetmek ve cezai şartlan tahsil etmek hakkına sahip olduğu (Md.26), sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl süre ile geçerli olduğu, sözleşmenin sona ereceği tarihten bir ay önce taraflardan birinin yazılı olarak sözleşmenin feshini bildirmediği takdirde sözleşmenin aynı süre ile uzayacağı (Md.27), hükümlerinin imza altına alındığı görülmüştür.
… 19.Noterliğinin 2… tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinde özetle; Davalı vekili, taraflar arasında 31.10.2015 tarihli sözleşme akdedildiğini belirterek ilgili sözleşmenin 26.maddesi uyarınca sözleşmenin 01.10.2016 tarihi itibariyle feshedildiğini bildirilmiştir. Tebliğ mazbatası örneğinin tetkikinde, ihtarnamenin 02.01.2017 tarihinde mahalle muhtarlığına bırakıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından bildirilen tanıklar talimat yolu ile dinlenmiştir.
Davacı tanığı … talimat mahkemesine vermiş olduğu beyanında; ” ben davalı şirketin o dönem bölge müdür yardımcılığını yapmaktaydım davacı en iyi çalıştığımız nakliyecilerdendi. Sözleşmenin yapıldığı dönem de de herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Davacının sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini düşünüyorum, şirket yayın dağıtım hattını belirleyen şirket bölge müdürlüdür. Genel müdürlüğü onayıyla hattın tanımlanması genel müdürlüğünce yapılmaktadır, davacının kendi başına bağımsız destek hattı veya km belirlemesi söz konusu değildir. Şirketin talimatları dışında hiç bir şekilde iş yapılmamaktadır. Fatura düzenlenirken davalı şirketin sistemine tanımlı olduğu için şirket tarafından icmal olunur, nakliyeciye verilir o icmal doğrultusunda da fatura kesilir. Davacı Kayseri, Sivas hatları ile yedek araçta çalışmaktaydı. Alanya hattı ile bir bağlantısı yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davacı tanığı … … talimat mahkemesine vermiş olduğu beyanında; ” Ben de davalı şirkette nakliye sözleşmesi ile çalışmaktaydım, benim sözleşmemde haksız olarak sebep gösterilmeksizin feshedilmiştir. Şirketin yayım dağıtım yapacağı hatları şirketin kendisi belirlemektedir. Bizim kendi kendimize bağımsız hat tayin etme yada km hattı belirleme veya destek hattı belirleme ile ilgimiz yoktur. Nakliyeci olarak 15 gün boyunca hangi hatlara gittiysek şirket ona göre kesmekteydi. Şirketten bize herhangi bir sebep gösterilmeksizin sözleşmemiz feshedilmiştir.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Öncelikle talimat yoluyla davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Talimat vasıtasıyla aldırılan 21.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı defterlerinin usulüne uygun düzenlenmiş olduğu, taraflar arasında 31.10.2015 tarihinde imzalanmış nakliyecilik sözleşmesinin olduğu, davalı yanın 28.12.2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 01.10.2016 tarihinde feshedildiğini davacıya bildirdiği, ancak dosyada sözleşmenin anılan tarihte feshedildiğini gösteren yazılı bir belge olmadığından sözleşmenin 01.10.2016 itibariyle feshedildiğini kabul etmenin sözleşme hükümleri ile örtüşmeyeceği, bu sebeple 31.10.2016 tarihinde sonlanacağı kabul edilen sözleşmenin 31.10.2017 tarihine kadar uzamış olduğunun kabulü gerektiği, sözleşme feshinin 28.12.2016 tarihinde davacıya yazılı olarak bildirildiği hususu göz önünde bulundurulduğunda sözleşmenin 10 ay 3 gün önce feshedildiğinin kabulü gerekeceği, davacının davalı yanla sözleşmede belirtilmiş olan işler dışında da ticari faaliyetlerinin olduğu, davacının günlük ortalama karının 9,97 TL olarak hesaplandığı, sözleşmenin sona ereceği 31.10.2017 tarihinden 310 gün önce feshedilmiş olduğu, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin kabulü halinde talep edilebilecek mahrum kalınan kazanç kaybının 3.090,70 TL (=9,97 TL x 310 Gün) olacağı belirtilmiştir.
Mahkememizce SMMM bilirkisisi … ve Lojistik Uzmanı Bilirkişisi …’den aldırılan 05.04.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; Davalı firmaya ait defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafından davacı firmaya ait hesap hareketleri yevmiye defterlerinde 320 Satıcılar hesabı altında “…” kodlu hesapta diğer firmalarla birlikte takip edilmiş olup, davacı firma cari hesabına “…” kodunun tanımlı olduğu Cari hesap hareketlerinin E-Defter kayıtları üzerinden tetkiki neticesinde; davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların cari hesaba alacak, davacıya yapılan ödemelerin ise cari hesaba borç kaydedildiği, 31.12.2015 dönem sonu itibariyle davacı cari (…) hesabının 101.284,58 TL alacak bakiye verdiği ve bir sonraki yıla devrettiği, 2015 yılı Envanter defterinin 39.sayfasında da davacı cari (…) hesabının aynı tutarda bakiye verdiği, 2016 yılı içerisinde ise cari hesap hareketlerinin 23.12.2016 tarihine kadar devam ettiği ve bu tarih itibariyle davacı cari hesabının kapandığı, davalı kayıtlarında, davacı tarafından düzenlenen en son faturanın …. tarih, … nolu, 1.916,72 TL tutarındaki fatura olduğu, ilgili fatura kaydı açıklamasının “…-… dönemi nakliye bedeli” olarak yer aldığı, 31.12.2016 donem sonu itibariyle davacı cari (…) hesabının bakiye vermediği, kapalı olduğu, 2016 yılı Envanter defterinde yer alan dönem sonu envanter dökümünde de davacı cari (…) hesabının yer almadığı, neticede davalı firma ticari defterlerinde 31.12.2016 itibariyle davacıya ait cari (…) hesabın bakiye vermediği, herhangi bir borç/alacak tutarının yer almadığının tespit edildiği, davacı tarafından davalı adına en son faturanın 30.09.2016 tarihinde düzenlendiği, 21.11. 2018 tarihli bilirkişi raporunda davacı defterlerinin incelenmesi neticesinde sözleşmenin yürürlükte olduğu tarihler arasında günlük ortalama karının 9.97 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 31.10.2015 tarihinde imzalandığı ve aynı tarihte yürürlüğe girdiği, 1 yıl süreli olduğu, sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 1 ay önce taraflardan biri tarafından yazılı olarak feshinin bildirilmediği takdirde sözleşmenin aynı süre ile uzadığı, davalı yanca sözleşmenin 01.10.2016 tarihinde feshedildiğinin 2016 yılı Aralık ayında keşide ettiği ihtarname ile sözlenin 26. Maddesi uyarınca feshedildiğinin bildirildiği, ancak davalı yanca sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini gösteren (davacının sözleşmeye aykırı davrandığına dair) herhangi bir belgenin mevcut olmadığı, bu nedenle sözleşmenin davalı tarafça feshinin haklı bir nedene dayanmadığı, 31.10.2015-30.10.2016 tarihleri arasında geçerli olan sözleşmenin 27. Maddesi gereği bir yıl daha 30.10.2017 tarihine kadar uzadığı, … 19. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 02.01.2017 tarihinde sözleşmenin haksız feshedildiği kabul edildiğinde davacı yanın mahrum kaldığı kazanç tutarının 3.010,94 TL olduğu, en son faturanın düzenlendiği 30.09.2016 sonrası hizmet alınmadığı ve bu tarih itibarı ile sözleşmenin feshinin tarafların ıttılasında olduğunun kabulü halinde ise davacı yanın mahrum kaldığı kazancın 299,10 TL olduğu bildirtilmiştir.
Rapora itirazların değerlendirilmesi noktasında, bilirkişi heyetine Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. … heyete dahil edilmiş ve ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyetinin 27.09.2019 havale tarihli raporlarında; Davacı yanın araçlar için ödemiş olduğu kredi taksitlerinin gelir kalemi olarak değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, davalı tarafın sözleşmenin feshine yönelik ihtarnamesinin tarihinin 28.12.2016 olsa da sözleşmenin 01.10.2016 tarihi itibarı ile feshedilmiş olduğunun bildirildiği ve davacı tarafın da sözleşmenin 01.10.2016 tarihinde feshedilmiş olduğunu kabul ve beyan ettiğini, bu nedenle sözleşmenin fesih tarihinin 01.10.2016 tarihi olduğunu, davalının sözleşmenin feshini haklı kıldığını iddia ettiği sebepleri ispatlayamaması nedeniyle feshin haksız olduğu sonucuna ulaşıldığı, sözleşmenin 31.10 2015 tarihinde 1 yıl süreliğine akdedildiği dikkate alındığında sözleşmenin henüz süresi içinde haksız feshi nedeniyle kazanç kaybının …-… tarih aralığı için hesaplanması gerektiği, davacının mahrum kaldığı kazanç kaybı tutarının 299,10 tl olduğu, başkaca bir zarar kalemi iddiasının da bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Denetime elverişli ve karar vermeye uygun bulunan bilirkişi raporları ve dosya kapsamında toplanan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde;
Taraflar arasındaki “Nakliyeci Sözleşmesi” başlıklı nakliye sözleşmesinin 31.10 2015 tarihinde 1 yıl süreliğine akdedildiği;
Davalı firma tarafından sözleşmenin feshine yönelik keşide edilen ihtarnamenin tarihinin 28.12.2016 olsa da sözleşmenin 01.10.2016 tarihi itibarı ile feshedilmiş olduğunun bildirildiği ve davacı tarafın da sözleşmenin 01.10.2016 tarihinde feshedilmiş olduğunu kabul ve beyan ettiği, bu nedenle sözleşmenin 01.10.2016 tarihinde feshedilmiş olduğu;
Sözleşmenin fesih tarihi konusunda taraflar arasında bir ihtilafında bulunmadığı, ancak davacı tarafça sözleşmenin başlangıç tarihinin 13.04.2009 olduğu, son olarak 13.04.2016 tarihinde sözleşmenin 1 yıl uzadığı beyan edilmiş ise de buna ilişkin dosyaya bir belge, delil sunulmadığından bu beyanlara itibar edilemeyeceği;
Davacı tarafın, haksız fesih nedeniyle mahrum kaldığı kazanç kaybına ilişkin tazminat isteminde bulunduğu, kural olarak bir davada ispat külfetinin davacıda olacağı, ancak sözleşmenin davalı tarafça, davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranışları olduğu iddiası ile sözleşmenin 26. Maddesi uyarınca feshedilmesi karşısında ispat külfeti yer değiştirmekte ve davacının sözleşmeye aykırı davranışlarının ve dolayısı feshin haklı nedenle yapıldığının davalı yanca ispatlanması gerektiği; Davalı yanın fesih ihtarnamesi ve cevap dilekçesinde, davacının, bölge sorumluları dava dışı …’in girdiği bilgilere kayıtsız kalarak ihmal suretiyle kusurlu bulunduğu, usulsüz ücret tahsilinin yapıldığı iddialarında bulunduğu görülmüş ise de usulsüz ücret tahsilinin Alanya hattında yapıldığının belirtilmesi, davacı yanın gerek tanık beyanları gerekse sözleşmenin 13. Maddesi dikkate alındığında Kayseri-Sivas hattında taşıma işi yaptığının belirlenmesi karşısında bu iddiaların yerinde olmadığı dolayısı ile bahsi geçen Alanya hattındaki haksız kazanç ve davalı şirket zararı ile davacının yaptığı taşımacılık faaliyeti arasında bir illiyet bağının bulunmadığı;
Bunlardan dolayı sözleşmenin haklı nedenle yani davacının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle feshedildiğinin davalı yanca ispatlanamadığı; Sözleşmenin davacı yanca haksız olarak feshedildiği;
Sözleşmenin davalı yanca haksız feshi nedeniyle, davacı tarafça, mahrum kalınan kazanç kaybından dolayı tazminat talep edilebileceği;
Sözleşmenin 31.10 2015 tarihinde 1 yıl süreliğine akdedildiği dikkate alındığında sözleşmenin henüz süresi içinde haksız feshi nedeniyle kazanç kaybının 01.10.2016-30.10.2016 tarih aralığı için hesaplanması gerektiği, davacının bu döneme ilişkin mahrum kaldığı kazanç kaybı tutarının 299,10 TL olduğu;
Davacı yanca, sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirebilmek için banka kredisi kullanarak araçlar satın alındığı, ödenen kredi taksitlerinin de giderler hanesinde yer aldığı ve bu taksitlerin de mahrum kalınan kazanç hesabında gelir kalemi olarak değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; kredi taksit ödemelerinin anapara ve faiz ödemelerinden oluştuğu, ödenen kredi taksit tutarlarının gider olarak değerlendirilemeyeceği, davacının her bir kredi taksitindeki faiz tutarı kadar finansman maliyetine katlandığı, bu maliyetin davacının borçlanma stratejisinin bir sonucu olduğu, bu sayede likiditesini muhafaza ederek nakit varlığını başka alanlarda kullanabilme imkanına sahip olduğu, bu nedenle davacı yanın bu talebine itibar edilemeyeceği;
Davacının, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle mahrum kaldığı kazanç kaybı tutarının 299,10 TL olduğu; davacının bu miktar kadar tazminat talebinin ve tarafların her ikisinin de tacir olması karşısında reeskont faizi talebinin yerinde olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 299,10-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL nisbi ilam harcının peşin alınan 426,94 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 372,54 – TL harcın davacı yana iadesine,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 54,40-TL harç parasının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı 31,40-TL ilk masraf, 2.486,00-TL bilirkişi ücreti, 282,50-TL posta gideri ücreti olmak üzere toplam 2.799,90-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 33,50-TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, arta kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1 maddesi gereğince davanın kabul edilen miktarı yönünden hesap ve takdir edilen 299,10-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3 maddesi gereğince davanın reddedilen miktarı yönünden hesap ve takdir edilen 299,10-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından var ise arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2020

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .