Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/410 E. 2019/408 K. 13.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/410 Esas
KARAR NO : 2019/408
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/05/2017
KARAR TARİHİ: 13/05/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; trafik kazası sonucunda araç üzerinde ortaya çıkan değer kaybının davalı sigorta şirketinden tahsili talebi olduğunu, dava dışı 3. Kişi …’a ait …plakalı araç tarafından 27/04/2016 tarihinde …’a ait… plakalı araca çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, mevcut kaza sonucu … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı alacağını 3. Kişi … tarafından müvekkili …’a temlik edildiğini, kaza sonucu expertiz işlemleri için 354 TL ücret ödendiğini, exper tarafından değer kaybının 4.400,00 TL olarak tespit edildiğini, hukuka aykırı olarak kusurlu şekilde zarar veren kimsenin bu zararı telafi etmek zorunda olduğunu, kazaya sebebiyet veren tarafa veya somut olayda olduğu gibi sigorta şirketi kaza sebebiyle oluşan her türlü zararı karşılamakla mükellef olduğundan oluşan değer kaybınında tanzim edilmesi gerektiğini, davalıya 07/04/2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini ve 2918 sayılı kanunun 97. Maddesi uyarınca 15 gün içinde yazılı cevap verilmesini veya ihtarnamede belirtilen hesap numarasına yatırılmasını, aksi taktirde her türlü yasal yollara başvurulacağını bildirmiş olduklarını buna rağmen davalı tarafından ihtarnameye herhangi bir cevap verilmedini ve ödeme yapılmadığını bu sebeple dava tutarının karşı taraftan tahsili ile birlikte avans faizi uygulanmasını yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, 27/04/2016 tarihinde meydana gelen kazada müvekkili şirkette bulunan …plaka sayılı aracın davacı yana ait … plakalı çarpması sonucunda davacı yan aracı hasarlanmış ve sö2 konusu kazaya istinaden a meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan değer kaybı bedeli işbu dava ile talep de; haksız ve mesnetsiz olan bu talebin reddi gerekmekte olduğunu, şirketimiz nezdinde araç hasarı tazminatı olarak 2016 T 56001/1 no’lu hasar dosyasından 7.395.86 TL ödeme yapıldığını, sigorta poliçesi hazırlanış tarihi itibari ile sigortalının maddi araç başına sigorta limiti 31.000,00 TL olup, toplam ödeme bedeli olan 7.395.86 TL’lik ödeme düşüldüğünde 23.604,14 TL teminatı kaldığını kabul manpsına gelmemek kaydı ile şirketimiz kalan bu teminat ile sorumlu olduğunu, öncelikli olarak, hasar tarihi dikkate alınarak “Zamanaşımı” hususunun dikkate alıgması gerekmekte olduğunu hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; ilgili talebin teminat limitlerine uygun olarak sigortalımızın kazadaki kusur ve tasar durumuna göre değerlendirilmesi gerekmekte olduğunu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini cevaben talep etmitir.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle;27.04.2016 gönü saat 02.15 sıralarında sürücü Screen ÇINAR yönetimindeki …plakalı ve davalı sigorta şirketine ZMS (trafik) sigorta poliçesi le sigortalı araç ile … mahallesi, 1145 sokağı takiben seyri sırasında 1150 sokak kavşağına geldiğinde, sağından kavşağa giren sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobil ile çarpışmış, olay hasarla sonuçlanmıştır. KUSUR MÜTALAASI : Olay mahalli eşdeğerde iki sokağın oluşturduğu dörtlü, kontrolsuz kavşak olup yollar çift yönlüdür. Vakit gece, hava ve görüş açık, zemin kuru ve meyilsizdir. Kaza yeri krokisinde araçların kavşak içinde çarpıştıkları işaretlenmiştir. Kaza ile ilgili olarak araç sürücüleri tarafından “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” tanzim olunmuş, beyanda bulunulup kroki çizilerek sürücüler tarafından imzalanmıştır. Değer kaybının ZMSS Genel Şartlar ekindeki fomıülasyona göre değer kaybı hesabında ise değişen kaporta akşamı (ön iki çamurluğu, motor kaputu, ön paneli) için toplam çarpan (4) ve şase onarmıı için çarpan (0,7) boyanan 5 parça içio toplam çarpan (5×0.75)= (0 3.75), toplam genel çarpan ise yani Tl+T2+T3*T4 = (4-Kl.7-KJ.75) = 8.45 olur. Değer kaybı 8.45 x 40.000.00 = 3.380.00 TL bulunur. Aracın km değerinin 15.000’den fazla olmasına göre toplam çarpan (T1+T2+T3+-T4)-[(T1+T2+T3+T4) x [(km-15000)/75000)]/2 = 6.39 olur. Buna göre değer kaybı 40.000.00 x 6.39 = 2.556.00 TL olarak bulunur. İki değişik hesaplama yöntemi arasındaki fark ile aracın daha önce iki defa kazaya karışmış olmasına göre değer kaybı için (3.000.00 TL) kabulünün uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Davalı tarafın % 75 kusurlu olmasına göre sorumlu olduğu miktar (2.250.00 TL) olacağı sonucuna varmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/21877 ve Karar No : 2017/4332 sayılı ilamında “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir. ” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/10017, Karar No: 2016/832 ve 25.1.2016 tarihli kararında “Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, zarar veren taraf, kusuru oranında, gerçek zarardan sorumlu olur. Zarar verenin aracını Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalayan sigorta şirketi de zarar veren ile birlikte zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Dairemiz’in yerleşik uygulamasına göre; trafik kazasında zarar gören aracın hasarı onarılsa dahi onarımdan sonra aracın piyasa rayiç satış fiyatında düşüklük oluşacağı gerçeği karşısında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı, gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan hem zarar veren hem de zorunlu trafik sigortacısı sorumludur. Bu nedenlerle, davalı sigorta şirketlerinin de araç değer kaybından sorumlu olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeyle, belirtilen şekilde hüküm kurulması hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/11431, Karar No: 2016/2962sayılı ilamında da ” Yukarıda açıklanan nedenlerle ZMSS şirketi, kaza sonucu meydana gelen gerçek zarardan azami poliçe limitine kadar kusur oranında sorumludur. Araçta meydana gelen değer kaybı da gerçek ve doğrudan zararlardandır.” görüşüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Yargıtay içtihatları doğrultusunda hasar sebebiyle oluşan zararın doğrudan ve gerçek zarar oluşu, araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olması 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesi uyarınca kusur oranında ve davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde davalı tarafın sorumluluk kapsamında kalıyor olması sebebiyle hasar tazminatı bakımından bilirkişilerce hesaplanan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/12792, Karar No: 2016/1800 sayılı ilamında “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109/1. maddesinde, talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinin değişiklik yapılmadan önceki halinde, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz, hükmü yer almakta iken; 01/04/2015 tarihinde kabul edilen ve 11/04/2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi gereğince; bu düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. Kaldı ki eksper raporu mahkemeyi de bağlamaz. Bu durumda mahkemece, ileri sürülüşe göre kısmi dava açılabilmesi mümkün bulunduğundan” içtihadı gereği daha önce davacı tarafça zararın tespitine dair ekspertiz incelemesi yaptırıldığı, bu veriler ışığında davacı nezdinde artık tazminat talebinin belirlenebilir hale geldiği, açılan bu davanın da belirsiz alacak değil kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerektiği nazara alınmış, ıslah talebi davalıya tebliğine rağmen zamanaşımı defi konusunda herhangi bir beyanın olmadığı görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2016/22-482, Karar No: 2018/1047 sayılı ilamında ” Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Madde gerekçesinde; “bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmaması ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hallerde yalnızca tespit yahut kısmi edâ ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca edâ davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi edâ ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahip olduğu, hak-arama özgürlüğünün (Any.m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamayacağı, esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her edâ davasının temelinde bir külli tespit unsuru bulunduğu, başka deyimle edâ hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kriterler kabul edilmiştir.
Bu kriterler, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
1-Davacının kendisinden beklenememesi,
2-Bunun olanaksız olması,
3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.
Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır.” kararına yer verilmiştir.
Dava konusu olayımızla aynı mahiyette hasar ve değer kaybına dair tazmin talebini içeren dosyada Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/8382, Karar No: 2017/2508 sayılı kararıyla “dosyanın incelenmesi neticesinde davacının dava dilekçesinde davasını kısmi dava şeklinde açtığının anlaşıldığı, 2918 sayılı Yasanın 109/1. maddesi motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davacının olay tarihi ve ıslah tarihleri dikkate alındığında davalı sigorta yönünden alacağın talebi aşan kısmı yönünden zamanaşımına uğramış olduğu anlaşılmıştır” içtihadına yer verilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda her ne kadar davacı belirsiz alacak davası olarak davayı nitelendirmiş ise de dava dilekçesinde açıkça 4.400,00 TL olarak değer kaybının ekspertiz şirketi tarafından tespit edildiği ancak 300,00 TL’sinin davaya başlangıçta konu edildiği anlaşılmakla artık belirsiz alacak olarak nitelendirmenin mümkün olmayıp faiz talebi bakımından aşağıdaki şekilde karar verilmiş, ekspertiz ücretine dair 354,00 TL bakımından ise fatura aslının tahkikat aşamasına geçişte mahkememizce verilen kesin süre içinde dosyaya ibraz olunmaması, faturanın sıhhat-i ispatı bakımından mahkememizce yeterli bulunmaması nedeniyle bu kalem bakımında da ispat bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ ile,
2-Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre hesaplanan 2.250,00 TL’nin değer kaybı bedelinin 300,00 TL’sine 02.05.2017 tarihinden itibaren, geri kalan 1.950,00 TL’sine ıslah tarihi olan 28.09.2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, ekspertiz masrafına dair 354,00 TL bakımından ise ispat olunmayan davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 153,70 TL nisbi ilam harcından peşin ve ıslah alınan 64,71 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 88,99 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 64,71 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 11,85 TL, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 183,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 995,55 TL’nin red ve kabul oranına göre 860,21 TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalının yaptığı 7,25 TL vekalet pulu gideri olmak üzere toplam, 7,25 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 0,99 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.250,00- TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 354,00- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2 gereğince 4.400,00 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır