Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/358 E. 2019/294 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/358 Esas
KARAR NO : 2019/294
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/04/2017
KARAR TARİHİ: 03/04/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında 11/03/2016 tarihli triko tekstil ürünlerinin imalatı konusunda çerçeve İmalat Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, Müvekkil sipariş veren, davalı ise imalatçı olduğunu, Sözleşmeye ve siparişlere dayalı olarak davalı ve davacı arasında cari ilişki tesis edildiğini, bu kapsamda müvekkil tarafından toplam 52.575,00 TL lik çekle, bir kısmı borca karşılık bir kısmı da mevcut siparişlere avans olarak ödeme yapılmış olmasına rağmen, buna mukabil 41.600,00 TL lik mal teslimi gerçekleşmiş, fazla yapılan ödemenin iadesi ise sağlanamadığını, Müvekkil tarafından yapılan toplam 52.575,00 TL tutarındaki ödeme iki adet çekle yapılmış olduğunu, Bu çeklerden ilki 25.10.2016 keşide tarihli 12.575,00 TL bedelli, …Bankası … Şubesi … hesap, … çek numaralı müvekkil tarafından keşide edilen çek olduğunu, Bu çek davalı tarafından banka yoluyla keşide gününde tahsil edildiğini, diğer çekin ise müvekkilin CİRANTA olarak imzasının bulunduğu …bank Keresteciler… Şubesine ait 31.08.2016 keşide tarihli, … çek numaralı, 40.000,00 TL bedelli, Nature! … A.Ş keşideli çek olduğunu, Bu çekin keşideci tarafından keşide gününde ödenmediği için davalı tarafından yazdırılmış olduğunu, Müracaat borçlusu olan müvekkil derhal ödeme yapacağını davalıya bildirmesine rağmen davalının iş bu çeki …bank … Şubesine teminat olarak vermesi ve yazılma sonrası bankadan iade alamamasına dayalı olarak müvekkile teslim edememesi sebebiyle 24.02.2017 tarihine kadar bu çeke dayalı olarak ödeme yapmak mümkün olmadığını, Müvekkilin cari hesap borcu üzerinden hesabı kapama teklifi üzerine davalı, alelacele Bakırköy… Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.02.2017 tarih … D. İş… Karar sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine ihtiyati haciz kararı aldırdığını, Karar, davalı tarafından Bakırköy … İcra Dairesinin … E. Sayılı İhtiyati Haciz dosyasında infaza konulmuş ve bunu haricen öğrenen müvekkil icra baskısı altında ihtiyati haciz kararında belirtilen 40.530, TL yi daha haciz tatbik edilmeden ve takip kesinleşmeden İcra Dairesine ödemek zorunda kalmış olduğunu, İhtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi İçin takip talebi hazırlayan davalı haksız bir kısım taleplerde daha bulunmuş ancak taraflarınca yapılan şikayet sonrası Bakjrköy … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası kapsamında bu çeke dayalı feri alacaklar yönünden takibin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verildiğini. Bu dava derdest olduğunu, sözleşmeye ve sipariş formlarına dayalı olarak verilen toplamda (ihtiyati haciz masrafları hariç) 52.575,00 TL lik avans çeklerinin tamamının ödemesi müvekkil tarafından gerçek cari hesap borcunu aşacak şekilde yapılmış olduğunu, Bu güne kadar davalı tarafından yapılan mal tesliminin miktarı 41.600.TL olduğunu, Sözleşmeye dayalı olarak verilen siparişlerin istenilen kalitede çıkmaması ve eksik teslim edilmesi sebebiyle sonradan verilmesi düşünülen siparişlerde iptal edilmiş olduğunu, yapılan fazla ödemenin iadesi sağlanamadığından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 10.975,00 TL asıl alacak 387,66, TL de işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.362,66 TL lik adi takip talebinde bulunulmuş olduğunu. Davalının süresi içerisinde borca, faize ve alacağın tüm ferilerine itiraz etmesi sonucu 24.03.2017 tarihinde İcra Dairesince takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğunu, sonuç olarak davasının kabulü ile asıl alacak miktarının % 20′ sinden az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini, talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde de bahsettiği gibi davalı alacaklı ile müvekkil firma arasında 11.03,2106 tarihli triko tekstil ürünlerinin imalatı konusunda çerçeve imalat sözleşmesi imzalanmış olduğunu, imalatçı firma olan davalı müvekkil sözleşme çerçevesinde irsaliydi fatura üzerinden imalatı gerçekleştirip davacı alacaklıya teslim etmiş olduğunu, Davacı tarafın dilekçesinde bahsetmiş olduğu ve dilekçe ekinde sunduğu irsaliyesi düzenlenen faturadan anlaşılacağı üzere müvekkil firma imalatta bulunduğu ve teslim ettiği iş karşılığında dava dilekçesinde bahsi geçen ve 31.08.2016 keşide tarihli 40.000.00.TL bedelli Finansbank Merter Şubesine ait müşteri çekini davacı şirketten teslim almış olduğunu, ilerleyen süreçte davacı şirket iş yaptığı 3.şahıslarda bir kısım alacaklarının olduğunu ve bu alacaklarının 2-3 ay kadar gecikmeli olarak kendisine ödeneceğini bu nedenle nakde ihtiyacı olduğunu müvekkilden talep etmesi üzerine; Sahibi bayan olan Davacı şirket ile iyi ilişkileri olan ve uzunca bir süre davacının imalat işini yürüten müvekkil ticari ancak gereğince bu takibe kayıtsız kalmamış ve 10.975.00.TL’ yi nakit olarak davacıya teslim edip karşılığında irsaliyeli faturadan kalan 1.600.00.TL. de üzerine eklenmek sureti ile 25.10.2016 keşide tarihli 12.575.TL bedelli Garanti Bankası Güngören şubesine ait teminat niteliğindeki çeki davacıdan teslim alıp kendi müşterisinde işbu çeki kullanmış olduğunu, Çekin tahsilatı da dekonttan anlaşılacağı üzere 3.şahıs tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu, Davacının iddia ettiği gibi bir mal veya hizmet karşılığı veya bedel olarak davalı müvekkile verilmiş bir çek olmadığını, davacını iddia ettiği gibi bir iş karşılığı olarak verilmiş bir çek olsa idi yapılan işe karşılık 40.000,00 TL bedelli çekte olduğu gibi 12.575,00 TL miktarlı çek içinde yapıla iş ile ilgili olarak sevk irsaliyesinin davacı tarafından dava dosyasına ibraz edilmesi gerekir olacağını böyle bir sevk İrsaliyesi dosyaya ibraz edilmemiş olduğunu, davacının 31.08.2016 keşide tarihli ve 40.000, TL bedelli çek ile ilgili olarak öne sürmüş olduğu iddialar ile direkt ilgili olmamakla birlikte doğru da olmadığını, çeklerin bir ödeme aracı olduğunu, TTK gereğince de barkaya ibrazı karşılığı var ise bu karşılığın ilgili banka tarafından çeki ibraz dene ödenmesi gerekmekte olduğunu, ibraz anında çekin karşılığını olmaması halinde bu durumun banka tarafından çek üzerine yazılmasının gerekmekte olduğunu, bazı durumlarda çeklerin vadesi gelmeden takas amacı ile de banka uhdesinde tutulabilmekte olduğunu, davacı ile Bakırköy 2. İcra hukuk mahkemesinin… E. Sayılı dosyasından görülen davada ara karar gereğince ilgili bankaya müzekkere yazılarak davacının iddialarına doğru olup olmadığı yönünde bir araştırma yapıldığını, bankadan gelen cevabi yazıda çekin … A.Ş nin … numaralı hesabına tanımlı …seri nolu teminat çeki olduğunun beyan edilmiş olduğunu sonuç olarak davayı uzatmaya yönelik talepler olduğunu beyan ederek, davanın reddine, % 20 den aşağı olmamak üzere dava miktarı kadar kötü niyet tazminatına hükmedilmesini cevaben talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlığın davacı tarafından davalıya 52.750,00 TL’lik ödemenin sözleşme kapsamında yapılmış olmasına karşın 41.600,00 TL değerinde mal teslim edildiği, fazlaya ilişkin ödemenin iadesine dair icra takibinin haklı olup olmadı noktasında toplanmış olduğu tespiti yapılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle; 40.000,00 TL’ lik çekin banka nezdinde karşılıksız çıktığı ve akabinde yapılan ihtiyatı haciz sonrasında çek bedelinin davacı tarafça ödenmiş olduğu, 12.575,00 TL’ lik çekin bedelinin de bankadan tahsilatının yapılmış olduğu, Davalının söz konusu çeke karşılık davacı tarafa 10.975,00 TL’ lik bedeli nakten ödediğine dair dosya kapsamında herhangi bir vesaik bulunmadığı, Davalının söz konusu çek ödemesi ile ilgili kalan 10.975,00 TL’ lik bölümün karşılığında mal ve/veya hizmet verildiğine dair bir iddiasının da bulunmadığı, dava konusu alacakla ilgili davalının TBK. m 117 uyarınca mütemerrit olması gerektiği ancak davalının temerrüdüne ilişkin herhangi bir vesaikin bulunmadığı nazara alındığında davalının 01.03.2017 Takip tarihi itibarî ile mütemerrit olduğu, Bu itibarla işlemi faiz tahakkukunun mümkün olmadığı tespit ve mütalaa edildiği, tafsilen arz edilen hususlar nedeniyle, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı yasal defter kayıtlarına göre 01.03.2017 takip tarihî itibari ile davacı asıl alacağının 10.975,00 TL’ si olduğu, davacının takip konusu yaptığı fazla ödemenin davalı taraf vekili tarafından da kabulünün yapılmış olduğu, davalı vekili beyanlarında alınan fazla ödemenin nakden iade edildiğinin ispat edilemediği dikkate alındığında 01.03.2017 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 10.975,00 tl’ si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, davalı tarafın tbk. m 117 uyarınca rapor içeriğinde ayrıntısı verildiği üzere 01.03.2017 takip tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazara alındığında takip tarihi öncesinde işlemiş faiz tahakkukunun mümkün olmadığı, 1.03.2017 tarihli 11.362,66 tl’ lik takip miktarı ile karşılaştırıldığı nda 387,66 tl’ lik fazla talebin söz konusu olduğu. fazlalığın işlemiş faiz talebinden kaynaklandığı, bu itibarla takibin 10.975,00 tl.sı üzerinden devamı ile tarafların tacir ve davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 01.03.2017 takip tarihinden itibaren ispatlanmış davacı asıl alacağı 10.975,00 tl.sına 3095 sayılı kanun 4489 sayılı kanun ile değişik 2.maddesi gereğince t.c merkez bankası tarafından dönemde kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları (01.01.2017 sonrası %9,75) üzerinden basit usulde (3095 sy.k.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı davacı tarafça talep edilen % 20 oranında icra inkar ve davalı tarafça talep edilen % 20 kötüniyet tazminatının sayın mahkemenin takdirinde bulunduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi ek raporunda özetle; mahkememizce bilirkişi incelemesine dair kurulan ara karar incelendiğinde, taraf defterleri üzerinde inceleme için yerinde inceleme yetkisi verildiği, ancak bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, davalı defterlerinin incelenmediği anlaşılmakla dosyanın tekrar bilirkişiye tevdiine, davalı defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi ile inceleme yapılarak, defterlerin mukayeseli bir biçimde değerlendirilmesi,” görevi tevdi edilmiş olduğu, davalı vekilinin yerinde inceleme talebi doğrultusunda davalı vekiline kök rapor aşamasında 16.04.2018 tarihinde [email protected] adresine mail gönderildiği, gönderilen maile rağmen davalı vekilini evraklar hazır edildiğine dair herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, Yine Mahkemenin davalının defterlerinin yerinde incelenmesine ilişkin ara kararı sonrasında yapılan 15.10.2018-28.11.2018 ve 17.01.2019 tarihli mail yazışmalarında evrakların hazır edilmesi sonrasında yerinde inceleme için gün ve saat belirleneceği hususunun açık bir şekilde yazılmış olduğu, davalı vekiline gönderilen son mailde davalı tarafa 21.01.2019 tarihine kadar süre verilmiş olduğu, ancak davalı vekili tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gibi tarafımıza evrakların hazır edildiği hususunda herhangi bir yazılı ve/veya sözlü bildirimde bulunulmadığı. Davalı tarafa iş bu maillerin daha önceden cevap verilen mail adresine gönderilmiş olduğu. davalının iş bu vesaiklere hazır etmediği gibi davalı şirket merkezinde yerinde inceleme yapılabilemesi için tarafımızla yazılı ve/veya sözlü olarak dahî iletişime geçmemiş olduğu davalının gönderilen maillere cevap vermemesi ile yine istenen vesaiklerin inceleme için hazır edilmemesi ile ilgili değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğu bu itibarla kök raporda ki değerlendirmelerin aynen geçerli olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda 12.575,00 TL’lik çekin temait çeki savunmasında davalı bulunmuş ise de senede karşı senetle ispat kuralı gereği senedin teminat seneti olduğunun davalı tarafça ispatı gerekirken davalının bu ispat külfetini yerine getirmemesi, davacı ticari defterleri delil olarak göstermiş aynı zamanda bu şekilde davalı ticari defterlerine de dayanılmış, davalı defter ibrazından kaçınmakla davacı defterleri ve dosyadaki delillerin esas alınması gerektiği, davalının bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını mahkememizce kabul etmiş sayılması ( Aynı yönde bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/2759, Karar No: 2017/5005 sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2014/11-1159 Karar No: 2016/967, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858 , Karar No: 2017/2944 sayılı ilamları ), davacı defter durumu ve bilirkişi tarafından yapılan etspitler doğrultusunda yapılan ödeme ve teslim alınan mallar bakımından 10.975,00 TL fazla ödeme yapıldığı veya davalı tarafça bu değer üzerinden herhangi bir mal teslim edilmediği nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde”kısmen ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir. İşlemiş faiz talebi bakımından takipten önce davalının temerrüte düştüğü ispat olunamadığından bu alacak kalemi bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/7674 ve Karar No: 2014/20655 sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın asıl alacak bakımından tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,
2-Davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak olarak 10.975,00 TL ve faiz üzerinden DEVAMINA, işlemiş faiz talebine dair 387,66 TL bakımından davanın REDDİNE,
3-Kabul edilen alacağın (10.975,00 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 2.195,00 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 749,70 TL nisbi ilam harcından peşin alınan 187,43 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 562,27 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 187,43 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 43,25 TL, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 114,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 957,25 TL’nin red ve kabul oranına göre 924,59 TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 387,66-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR