Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/321 E. 2019/674 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/321 Esas
KARAR NO: 2019/674

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 04/04/2017
KARAR TARİHİ: 07/10/2019

Davacı- temlik eden tarafından mahkememize açılan; “İtirazın İptali” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili 04/04/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili banka tarafından … Şti ile aralarında kredi sözleşmesi akdettiklerini, davalının kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attığını, borcun ödenmemesi üzerine 30/04/2015 tarihinde hesabın kat edilerek … Noterliği vasıtasıyla… yevmiye numaralı ihtarnamenin çekildiğini, ihtarnameye rağmen ödenmeye borca istanden İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini, işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu, yetki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, reddi gerektiğini,alacağın muaccel olup banka kayıtları ile sabit olduğunu, talep edilen temerrüt faizinin yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu,borçlu tarafından yapılan itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu, borçlu hakkında alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek; davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili 15/05/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, tacir olmayıp gerçek kişi olduğunu, takibe dayanak kredi sözleşmesindeki yetki sözleşmesinin müvekkili yönünden geçersiz olduğunu, genel yetki kuralı gereği borçlunun yerleşim yeri olan Küçükçekmece icra dairesinin yetkili olduğunu, öncelikle yetki itirazı yönünden karar verilmesi gerektiğini, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin kefil sıfatı ile sözleşmenin yalnızca … yazısı ile kimlik numarasını ve adresini yazdığını, geri kalan kısmın banka görevlisi tarafından doldurulduğunu, kat ihtarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmeden takibe geçildiğini belirterek, icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın yetki yönünden reddine , esas yönünden reddine karar verilmesini, % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama devam ederken … A.Ş vekili tarafından dava konusu icra takip dosyasında alağınının müvekkili şirket tarafından temlik alındığına dair beyan dilekçesi ile ekinde temlik sözleşmesi sunmuştur. … A.Ş dosyamıza temlik alan davacı olarak eklenmiş, davacı … Bankası A.Ş ninde davacı kaydı temlik veren olarak düzeltilmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağının tahsili için asıl borçlu ve kefiller aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı kefil tarafından yapılan itirazın iptali davasıdır.
Celp edilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde: Davacı- alacaklı tarafından, davalı borçlu ile birlikte, dava dışı … Şti’ nin ve …’ ın aleyhine 19,573,98 TL üzerinden icra takibine başlandığı, ödeme emrinin davalı borçluya 02/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun takibe 03/09/2015 tarihinde yasal süresi içerisinde itirazda bulunduğu anlaşılmıştır.
İcra takibine dayanak genel kredi ve teminat sözleşmesinin incelenmesinde; dava dışı … Şti’ ne 26/09/2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile 200.000,00 TL miktarlı kredi kullandırıldığı, davalının sözleşmede müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatı ile adının geçtiği görülmüştür.
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığına ilişkin itirazın-savunmanın değerlendirilmesine; İcra dosyasında ödeme emrine itirazı 03/09/2015 tarihinde yapıldığı, davanın 04/04/2017 tarihinde açıldığı, 1 yıllık sürenin dolduğu, ancak ödeme emrine itiraz dilekçesinin davacı alacaklı tarafa tebliğe çıkarılmadığı, aksinin de davalı borçlu tarafça iddia ve ispat edilmediği anlaşılmakla yerleşik yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacı alacaklı tarafın itirazı dava tarihi itibarıyla öğrendiği ve dolayısı ile davanın süresinde olduğu kabul edilmiş, itiraza-savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalı borçlunun icra takibinde icra dairesinin yetkisine itirazının değerlendirilmesinde; Taraflar arasındaki sözleşmenin 13.2 maddesinde İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri ile bankanın Genel Müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığı, yine bu mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılınmasının kanunen yetkili kılınmış mahkemelerin ve icra dairelerinin yetkisini kaldırmadığı hükme bağlanmıştır. HMK’nun 17.maddesi uyarınca taraflar bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Dolayısıyla bu şekilde yetki sözleşmesi yapılması HMK’nun 17.maddesine aykırı değildir. Öte yandan TTK’nun 7. maddesindeki teselsül karinesi uyarınca tacirler arasındaki yetki sözleşmesi tacir olmayan davalı kefilleri de bağlar, dolayısı ile İstanbul … İcra Dairesinde takip yapılablir. Bu nedenle davalı borçlu tarafça icra dairesinin yetkisine dair yapılan itiraza da itibar edilmemiş ve davanın esasasen incelenmesine geçilmiştir.
Davalı vekilince, akit ve tanzim edilen kredi sözleşmesindeki kefil bilgilerinin yer aldığı kısımdaki … yazısı ile kimlik numarası, adres bilgileri ve imzanın müvekkili tarafından yazılmış olduğu, geri kalan kısmın banka görevlisi tarafından doldurulduğu, dolayısı ile kefalet sözleşmesinin geçersizliği ileri sürülmüştür.
İleri sürülen savunmaya istinaden yazı incelemesine ilişkin bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, davalının imza ve yazı asıllarını havi belge asılları celp edilmiş, aynı şekilde davalının yazı ve imza örnekleri huzurda alınmış akabinde dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi Prof. Dr…. tarafından tanzim edilen raporda özetle: İnceleme konusu belgedeki…’ a atfen yazılmış yazılardan … yazısının mevcut karşılaştırma belgelerindeki …’ a ait yazılara ayrı ayrı kıyasla; grafolojik tanı unsurları bakımından davalının eli ürünü olduğu, …’ a atfen yazılan diğer yazıların ise davalının eli ürünü olmadığının saptandığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen ve 26/09/2012 tarihinde imzalanan sözleşmeyi davalı müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı alacaklı esas borçlu ve davalı ile birlikte dava dışı kefil aleyhinde 22/07/2015 tarihinde icra takibi başlatılmıştır.
6098 Sayılı TBK 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme tarihine göre uygulanması gereken ve kefalette şekil şartını düzenleyen TBK 583 madde hükmüne göre kefillerin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz. Geçerli bir kefalet sözleşmesinin ne şekilde kurulacağını açıklayan bu madde hükmüne göre, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefaletin tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır.”
Alınan uzman bilirkişi raporuna göre, icra takibine dayanak davalının kefaletine ilişkin sözleşmede, davalının “kefaletten dolayı sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil ibaresini” kendi el yazısı ile yazmadığı tespit edildiğinden, TBK nun 583. maddesine göre davalı borçlunun kefaletinin geçerli olmadığı, geçerli olmayan kefaletten dolayı davalının icra takibindeki borçtan sorumlu olmadığı ve takibe itirazın bu sebepten yerinde olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça haksız takip nedeniyle tazminat talebinde bulunulmuş ise de; İ.İK’nın 67/2. maddesi düzenlemesine göre, alacaklı taraf aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde haksız çıkması ve kötü niyetli olması ve ayrıca talebin olması şartlarının birlikte bulunması gerekmekte olup davacı- alacaklı tarafın takipte kötüniyetli olduğu davalı borçlu tarafça ispat edilemediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE
3-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 236,44 TL’ den mahsubu ile hesaplanan bakiye 192,04 TL harç parasının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgililerine İADESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Katip Hakim