Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/308 E. 2019/772 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/308
KARAR NO : 2019/772

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2017
KARAR TARİHİ : 04/11/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 17/06/2014 tarihli ve 3 yıl süreli “… OTOBİL MÜŞTERİ SÖZLEŞMESİ” imzalandığını, sözleşme ile davalı … akaryakıt istasyonlarından Otobil sistemi ile araç tanıma sistemine dahil edilerek akaryakıt almasını sağlamak, müvekkilinin ise ayaryakıt ödemek borcu altına girdiğini, satış bedellerinin teminatı olmak üzere de…Bankası …Şubesi nezdinde müvekkili adına kayıtlı davalıya doğrudan tahsil yetkisi veren kredili hesap açıldığını, bundan ayrı olarak müvekkiline araç tanıma sistemi için “otobil ekipmanı ” adı altında cihazlar teslim edildiğini, davalı tarafça 16.11.2016 tarihli ve 19.335,48 TL bedelli cihaz bedeli açıklamalı fatura düzenlendiğini ve bu faturaya istinaden bu bedelin hiçbir haklı sebep olmaksızın tahsil edildiğini, faturaya karşı …Noterliğinin … yevmiye numara ve 08.12.2016 tarihli ihtarnamesi ile süresi içerisinde itiraz edilerek davalıya iade edildiğini ve yapılan tahsilatın iadesinin ihtar edildiğini, mevcut sözleşme hükümlerine göre davalının bu bedeli tahsil etme hakkının bulunmadığını, açıklanan nedenlerle; davalı tarafından müvekkili adına kayıtlı banka hesabından sözleşmeye aykırı ve haksız olarak yapılan 19.335,48 TL’nin 16.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … A.Ş firması ile imzaladığı Finansal Aracılık Sözleşmesine istinaden üyesi olan müşterilere daha avantajlı fiyatlarla akaryakıt temin ettiğini, bu amaçla davacı ile …Otobil Müşteri Sözleşmesi imzaladığını, müvkekilinin dava dışı … ile imzaladığı sözleşmenin “…” tarafından…Noterliğinin 27.09.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile sözleşmenin süresi sonunda yenilenmeyeceğinin bildirilerek feshedildiğini, davacının sözleşmenin sona ermesi üzerine iade etmekle yükümlü olduğu cihazları süresinde iade etmediğini, davacı tarafın iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

G E R E K Ç E /
Dava, taraflar arasında imzalan sözleşme kapsamında davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen cezai şarta ilişkin bedelin iadesine yönelik Alacak davasıdır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında, akdedilen “Otobil Müşteri Sözleşmesi” ve sözleşme kapsamında tahsil edilen 19.335,48 TL konusunda ihtilaf bulunmamakla birlikte, ihtilaflı olan hususun sözleşmenin feshi koşullarının oluşup oluşmadığı ile tahsil edilen bedelin haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen ve bir sureti dosyamız mündericatında ve UYAP kapsamında bir sureti yer alan “Otobil Müşteri Sözleşmesi” incelendiğinde, sözleşmenin taraflarının, “…. (Tedarikçi)” ve “…A.Ş. (Müşteri)” olduğu, “Sözleşmenin Süresi” madde başlıklı 5. Maddesinin; “İşbu sözleşme imza tarihinden itibaren (3) yıl süre ile geçerlidir. Taraflardan herhangi biri, sözleşme süresinin hitamından en az üç ay önce süresi sonunda yenilenemeyeceğini yazılı olarak karşı tarafa bildirmediği taktirde, sözleşme aynı hüküm ve şartlarla 2’şer (ikişer) yıllık süreler halinde kendiliğinden yenilenecektir.” hükmünü içerdiği, yine sözleşmenin “Fesih” madde başlıklı 7. Maddesinin de; “Taraflardan herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlere uymaması durumunda diğer taraf sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesh etme hakkına sahiptir. Müşterinin bu sözleşmedeki edimlere uymaması veya sözleşmenin zamanından önce ve/veya tek taraflı feshi etmesi durumunda; müşteri, kendisine tahsis edilen otobil ekipmanı başına 200 ABD doları+KDV’yi tedarikçiye öder. Anlaşmanın süresi içinde dolması ve/veya feshini takiben müşteri, otobil ekipmanlarını 15 gün içerisinde iade edecektir.” hükmünü içerdiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, davacı tarafa hitaben gönderilen ve dosyamız ve UYAP kapsamında bir sureti yer alan 15/10/2016 tarihli yazıda özetle; “… firması ile yapılan 30/10/2013 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmenin … tarafından yenilenmeyeceğinin kendilerine bildirildiği, …’in sözleşmeyi sebep belirtmeksizin tek taraflı yenilememesinden dolayı 01/10/2016 tarihinden itibaren yakıt alamayacaklarını, kendilerinin kontrolü dışında oluşan bu durum nedeniyle akaryakıt alımında başka bir firma ile sözleşme yapacak hiçbir müşteriye fesih uygulanmayacağının, ancak müşterilere teslim edilen tüm cihazların hasarsız ve çalışır vaziyette 15/11/2016 günü mesai bitimine kadar şirket merkezinin bulunduğu adrese iadesinin istendiği, ayrıca sözleşmeden doğan yakıt borçlarının vadesinde tahsilatı yapılana ve teslim edilen tüm cihazlar iade edilene mevcut DBS, Teminat Mektubu veya kredi kartlarının iptal etmemeleri, aksi halde sözleşmenin tek taraflı fesih etmiş sayılacakları ve bu durumda fesih bedeli ve sair tüm bedelleri anılan tahsilat sisteminden süresinden önce tahsil etmek zorunda kalacakları” bildirilmiştir.
Dosyamız mündericatında ve UYAP sisteminde bir sureti yer alan “Cihaz İade Formu” incelendiğinde, sözleşme konusu cihazların, davacı tarafça, 21/11/2016 tarihinde teslim edildiği, ancak davalı tarafça, davacıya gönderilen 15/10/2016 tarihli yazı içeriğinde belirtilen sebeplerle ve belirlenen tarihten bir gün sonra yani 16/11/2016 tarihinde fatura düzenleyerek davacı tarafa gönderdiği ve aynı gün davacı hesabından19.335,48 TL’yi tahsil ettiği ve davacı tarafça da faturaya, … Noterliği’nin 08/12/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edildiği ve faturanın iade edildiği anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında imzalan sözleşme kapsamında davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen cezai şarta ilişkin bedelin iadesine yönelik Alacak davasıdır.
Burada kısaca, TBK 179 ve 182. Maddeleri ile Sözleşme Serbestisi İlkesi hakkında bilgi vermek gerekirse;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun;
“Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi” madde başlıklı 179. Maddesi; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmünü;
“Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi” madde başlıklı 182. Maddesi ise; “Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.
Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez.” hükmünü içermektedir.
Sözleşme Serbestisi İlkesi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;
Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenlerler. Bu olanak, Türk Borçlar Kanun’unda öngörülen sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir sonucudur ve bu hak sözleşme hürriyeti prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından da teminat altına alınmıştır.
Sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tipini değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına sahiptirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsamakta olup, Borçlar Hukuku’nun temelini oluşturan bireysel sözleşme, öneri, karşı öneri ve kabul gibi irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşmasının sağlanması, sözleşme hükümlerinin tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, taraflar arasında imzalan sözleşme kapsamında davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen cezai şarta ilişkin bedelin iadesine yönelik alacak davası olduğu, bu kapsamda tüm delillerin toplandığı, mahkememizin 19/02/2019 tarihli ara kararı ile davacı yan ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelmeesi yapılmasına karar verilmişse ise de, mahkememizin 04/11/2019 tarihli celsesinde verilen ara kararla, davanın niteliği, tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde ticari defter ve kayıtların incelenmesinin davanın esasını etkilemeyeceği anlaşıldığından, mahkememizin 19/02/2019 tarihli ara karırından rücu edilmesine karar verildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki yorumu gerektirdiği, taraflar arasında akdedilen dayanak sözleşmedeki cezai şarta ilişkin 7. madde hükmünün TBK’nın 179-182 maddelerinde düzenlenen fesihten doğan zararın giderilmesine yönelik cezai şart niteliğinde olduğu, bu sebeple öncelikle sözleşmenin davacı tarafından haksız sebeple ya da davalı yanca haklı sebeplerle feshinin gerçekleştiğinin ispatlanması gerektiği, oysa ki davacı ile davalı arasında akdedilen Otobil Müşteri sözleşmesinin feshinin, dosya kapsamına ve gönderilen ihtarname içeriklerine göre,dava dışı … firması ile davalı tedarikçi firma arasında akdedilen 30/10/2013 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmenin … tarafından yenilenmeyeceğinin davalı tarafa bildirilmesi ve sözleşmenin yenilememesinden dolayı 01/10/2016 tarihinden itibaren yakıt alınamayacağına bağlı nedenlerle gerçekleşen fiili imkansızlık haline dayandığı, davalı tarafça da bu gerekçe ile sözleşmenin sonlandırılmış olduğu, davacı tarafın sözleşmenin sona ermesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı gibi sözleşme konusu cihazlar da, davacı tarafça, 21/11/2016 tarihinde davalı yana teslim edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, asıl borç ilişkisi olan Otobil Müşteri Sözleşmesi ilişkisinin, dava dışı … firması ile davalı tedarikçi firma arasında akdedilen 30/10/2013 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşmenin … tarafından yenilenmeyeceğinin davalı tarafa bildirilmesi ve sözleşmenin yenilememesinden dolayı 01/10/2016 tarihinden itibaren yakıt alınamayacağına bağlı nedenlerle gerçekleşen fiili imkansızlık nedeniyle sona ermekle, TBK 182/II gereğince cezai şart hükmünün de sona ermiş olacağı bu nedenle davalının sözleşmeden kaynaklı davacıdan cezai şart talep edemeyeceği anlaşıldığından, davacı tarafın dava açmakta haklı ve hukuki yararı da bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-19.355,42 TL’nin 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.320,80 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 330,21 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 990,59 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından yatırılan 330,21 TL harç parasının davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 31,40 TL, posta gideri 122,00 TL olmak üzere toplam:153,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE ,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı yanca yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır