Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/268 E. 2019/67 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/268
KARAR NO : 2019/67
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/03/2017
KARAR TARİHİ: 05/02/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılanMenfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve dava dışı …, …Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı … Şirketinde %50’şer oranında hissedar iken, sahip oldukları hisseleri … Noterliği’nin 10/06/2010 tarih ve 11412 sayılı ”hisse devri ve temlik sözleşmesi” ve aynı tarihli ”taahhütname” ile davalılara devrederek şirket ortaklığından ayrıldıklarını, … Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Marmara Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı, 03/11/2014 tarihinde Martel şirketini ”Sahte Belge Kullanma” gerekçesi ile incelemeye almış olduğu ve akabinde vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları kestiğini, İdarenin bu ceza ihbarnamelerine muhatap olan davalılar İstanbul …İcra müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine mevcut kapak hesabı neticesine göre, 63.762,01TL takip başlatıldığını ve bu takibe istinaden başlatılan ödeme emrinden zamanında haberdar olunamadığı için itiraz süresinin kaçırıldığını. Bu sebeplerle takip sonrası menfi tespit davası açma hakkının kullanıldığını, usulüne uygun olarak devrini gerçekleştirdikleri hisseleriyle alakalı olarak hiç bir yetkisi kalmayan müvekkilinin ”yetki olmadığında sorumluluk olmaz” prensibinden hareketle sorumsuzluklarının ortaya çıkacağını, devirden önce tarh ve tahakkuku yapılmamış ve henüz muaccel olmayan bir kamu alacağı için, hisseyi devralan ortak, kamu alacağının muacceliyeti ile alakalı bir def’i ileri süremeyeceğini, kamu borcundan kurtulamayacağını, devir ve taahhüt sözleşmesine ek olarak cezai şart koşulu eklendiğini. Devir sırasında şirkete karşı yapılmış hiç bir takip ve buna bağlı hiç bir borç olmadığını, Müvekkilin devirden kaynaklanan borçlarını tam ve eksiksiz yerine getirdiğinden Cezai şart koşulunun sona erdiğini, İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesinini istiyebileceğini, Menfi Tespit Davasının kabulüne, müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına dava konusu takipte ödeme yapıldığından, müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu takibin, teminatsız veya mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini arz ve talep etmektedir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında tayin edilen %20 oranında teminat bedelinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının teminat bedeline ek olarak gecikmeden doğan zararlarının karşılanması gerektiğini, İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, icra takibinin devamına karar verilmesin, Dava dışı …’in icra takibine konu tüm borçtan ve cezai şart bedelinden sorumlu olduğun, … Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Marmara küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı tarafından 03.11.2014 tarihinde incelemeye alınan dönemin devirden önceki Aralık 2009 – Ocak 2010 – Şubat 2010 – Nisan 2010 – Mayıs 2010 Dönemlerine ilişkin “sahte belge kullanmak” sebebiyle vergi zıyaı ve özel usulsüzlük cezaları kestiğini, Müvekkilleri tarafından davacı ve dava dışı …’ e yönlendirilen … Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Marmara küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı, amme alacağını tahsil amacı ile davacı ve dava dışı …’ e başvurduğunu ancak davacı ve dava dışı … işbu cezalara itiraz edip ve idari dava ikame ettiklerini, İstanbul … Vergi mahkemesi’ nin 17.05.2016 tarih ve …E, …K ve…E,…K sayılı kararları ile itirazların reddine karar verilmiş ve işbu kararların kesinleştiğini, davacı ve dava dışı …’ten tahsil edilemeyen amme alacakları için müvekkillerine başvuran Merter vergi dairesi müdürlüğünce toplamda 25.959,11-TL vergi zıyaı ve özel usulsüzlük cezaları kestiğini, müvekkillerin talebi ile bu cezaların yapılandırıldığını,Taraflar arasında imzalanan taahhütnamenin 2.4. maddesi gereği devrolunan şirket ile ilgili olarak yasalara aykırı işlemlerin mevcut olmadığı davacı ve dava dışı … tarafından taahhüt edildiği, müvekkillerinin, davacı yan aleyhine icra takibi başlatırken dayanakları 10.06.2010 tarihli taahhütname olduğunu, taahhütname gereği şirket ile ilgili olarak yasalara aykırı hiçbir işlemin yapılmadığının bildirildiğin, buna rağmen böyle bir neden ile ortaya çıkabilecek tüm zararların da karşılanacağının taahhüt edildiğini, tamamı ile taahhütnamenin bu hükmüne dayanılarak ve usule ve yasaya uygun biçimde takip başlatıldığını dolayısı ile vergi dairesi ile müvekkiller arasında bir ihtilaf olmayıp, anılan borcu ödemek konusunda asıl sorumlular olan davacı ve dava dışı …’ e 10.06.2010 tarihli taahhütnameye dayanılarak rücu edildiğini, davacının menfi tespit davası gereği, ihtiyati tedbir talep etmeleri, yasal olarak en aşağı %115 teminat yatırmak zorunlulukları ve dahi bu meblağı karşılayabilecek olmaları, cezai şart bedelinin davacı yanın mahvına yol açacak düzeyde olmadığının en açık göstergesi olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerden mütevellit; İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, aksi takdirde usule uygun biçimde icra takip bedelinin tamamı ve ayrıca alacağın %15 in den az olmamak kaydı ile teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasınaı, Huzurdaki davanın reddini, kötü niyetli dava aleyhine alacağın %40 ından az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE YAPILAN NİTELENDİRME VE VARILAN SONUÇ :
Dava; davacı … ile dava dışı …’in …Müdürlüğü’nün… sicil numarasında kayıtlı …Şirketindeki hisselerinin davalılara devri akabinde Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın sahte belge kullanma gerekçesi ile şirkete kesilen vergi ziyaı ve özel usulsüzlük ceza miktarları ve aynı miktarda cezai şartın devir protokolü ve aynı gün düzenlenen taahhütname kapsamında tahsili amacıyla davalılarca başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine yönelik davacı yanca takipten sonra açılan İİK.’nın 72. Maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmış bunun üzerine Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi raporunda özetle; “İcra Takibinin dayanağının ilgili davacı eksi ortakların hisse devrinden önceki ve kendi sorumluluklarının olduğu dönemlerle ilgili olduğu, … Bakanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının ilgili dönemlere ait “Vergi /Ceza İhbarnamelerini” ilgili dönemde “Genel Müdür/Şirket Müdürü” unvanı ile olan …’ın kanuni adresine yapıldığı ve tebligatın Batuhan Demirbaş tarafından alındığı, Vergi Dairesinin ilgili tebligatı Davacı …’ın adresine göndermiş olmasının da ilgili dönemde tebligata konu olan vergi/ceza ihbarnamelerine konu olan işlemlerden …’ın sorumluluğunda olduğu gerekçesiyle yaptığı, Davalıların 6736 sayılı kanun kapsamında müracaat edilen Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay nezdinde süren dava aşamasından vazgeçilerek ilgili kanun kapsamında yapılandırılmasının ve bu kanun kapsamında toplam faydalanan mükelleflerin çoğunluk teşkil ediyor olması göz önünde bulundurulduğunda davalıların yapılandırmadan faydalanmalarının basiretli tacirden beklenen bir davranış olduğu, Bir başka ifadeyle 6736 sayılı kanunda faydalanma neticesinde toplam 42.317,34-TL’lik bir borç yükünden hem şirketi hem de davacılar tarafından verilen taahhütname dikkate alındığında davacının da lehine bir tutum sergilendiği düşünülmelidir. Zira Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay nezdinde davanın kazanılıp-kazanılmaması kesin olmadığı gerçeğinden hareketle, davanın kaybedilmesi durumunda çok daha yüksek bedelin ödeneceği gibi yapılandırma haklarının ortadan kalkacağı göz önünde bulundurulması gerektiği, Davalıların, şirketin eski ortakları olan … ve …’e kendi sorumluluklarının olduğu dönemlerle ilgili olduğundan rücu edebileceği kanaat ve görüşüne varılmış olup takibin yapılandırılmış olan vergi borcu toplamı olan 25.959,11-TL üzerinden yapılabileceği” yönünde raporunu sunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; …Şirketi hisselerinin … Noterliği 10/06/2010 tarih ve … yevmiye numaralı “hisse devri ve temlik sözleşmesi” ile devredildiği, takibe konu alacakların dayanağını teşkil eden vergi cezalarının hisse devrinden önce Aralık 2009-Mayıs 2010 dönemine yönelik inceleme kapsamında davacının sorumluluk döneminde gerçekleşmiş eylemlere yönelik olması, vergi cezalarının iptaline yönelik davalılarca açılan davadan vazgeçilerek lehe düzenleme teşkil eden 6736 sayılı kanun kapsamında borcun yapılandırılmış olmasının basiretli bir tacirden beklenen bir davranış olduğu, yapılandırılan bedel kapsamında davalı alacaklıların asıl alacak olarak istenen 25.919,11 TL üzerinden takip yapmakta haklı olduğu;
Davaya konu takipte cezai şart olarak istenen bedele ilişkin Yargıtay … Hukuk Dairesinin 19/06/2017 tarih … E.K sayılı ilamında; “Cezai şartı düzenleyen TBK.nun 179/1 (BK.nun 158/1). maddesi; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 182/1.(BK.nun 161/1) maddesinde; “Taraflar, cezanın mikarını serbestçe belirleyebilirler.” denilmekte ise de bu serbestlik sınırsız değildir. Maddenin son fıkrasında yer alan; “Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” hükmü gereğince, hakim taraflarca kararlaştırılan cezai şart miktarının fahiş olup olmadığını re’sen incelemek, fahiş ise ceza miktarını tenkis etmekle (indirmekle) görevlidir.
Bir davada, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı; tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, sözleşmenin süresi, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul (adil) ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı esas alınarak belirlenmelidir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur.
Cezai şartın indirilmesini gerektiren hallerde, hakim her şeyden önce alacaklının menfaatini gözönünde tutmalı, menfaatlerin ne dereceye kadar ihlal edildiğini araştırmalı, davalının kusurunun ağırlığını ve tarafların içinde bulunduğu durum gözönünde tutmalıdır. Ceza, alacaklının uğradığı zarar ile ihlal edilen menfaatlerle makul bir surette mütenasip olmalıdır.
Esasen TTK’nun 22. Maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise indirim isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir.” demek suretiyle cezai şart miktarının belirlenmesinde esas alınacak unsurları açıklamıştır. Hisse devriyle aynı gün taraflar arasında düzenlenen “Taahhütname” başlıklı belgeyle “Şirkettin vermesi gereken tüm vergi, ssk vb resmi beyannamelerini verdiğini, şirketin hiçbir vergi, ssk belediye, para cezası ve benzeri gerek resmi kurumlara gerekse yerli, yabancı banka, finans kurumları, gerçek ve tüzel kişilere, üçüncü şahıslara hiçbir borcu bulunmadığını, yasaya aykırı işlemlerinin mevcut olmadığını, şirketin nakdi, gayrinakdi kredilerinin kefaletlerinin, garanti akitlerinin veya üçüncü şahıslara karşı borç doğuracak taahhütlerinin, ciro ve avallerinin olmadığını, böyle bir durum tezahür eder ise, gerek şirketin gerekse devralanların bu durumdan kaynaklanan tüm zarar, ziyanlarını ve ayrıca bu bedelin %100 tutarında cezai şart bedeli ile ilk yazılı bildirimde derhal, nakden ve defaeten ödemeyi” taahhüt ederler şeklinde taahhütte bulunulmuş olmasına karşın davacı borçlunun sorumlu olduğu ve hisse devri ve taahhütnamenin hemen öncesi bir dönemde vergi cezasına sebep olacak şekilde usulsüzlük yapılmış olması ve bu durumun davalılara açıklanmayarak devralan davalıların zarara uğratılmış olması sebebiyle kararlaştırılan ve talep edilen cezai şart miktarının yerinde olduğunun kabulüyle açılan menfi tespit davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bunun yanında davacı tarafın talebi doğrultusunda Mahkememizce icra dosyasına yatacak olan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda İİK 72/3 kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmekle davanın reddine karar verilmiş olması kapsamında İİK 72/4. Maddesinde aranan koşullar gerçekleşmekle reddedilen miktar üzerinden %20 nispetinde hesaplanan inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-İspat olunumayan davanın REDDİNE
2-Reddedilen alacağın %20 si nispetinde hesaplanan 10.383,64-TL tazminatın İİK 72/4 maddesi gereğince davacıdan alınıp davalılara VERİLMESİNE
3-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 1.088,90-TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 1.044,50-TL harcın davacı yana İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 33,00-TL posta ve 4,60 TL vekalet harcı gideri toplam 37,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 7.363,82-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
7-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …