Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/151 E. 2018/432 K. 14.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/151 Esas
KARAR NO : 2018/432
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2017
KARAR TARİHİ : 14/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; müvekkil şirket ile davalı borçlu şirket arasında Proje Yönetim Danışmanlık hizmeti sunulması amacıyla, 04/09/2015-04/09/2016 tarih aralıklarını kapsayan 1 yıl süreli hizmet sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden müvekkil şirket 04/09/2015 tarihinde davalı şirkete proje yönetim danışmanlık hizmeti sunmaya başladığını, söz konusu hizmet sözleşmesi çerçevesinde müvekkili şirket tarafından davalı şirketin talep ettiği her ay değişkenlik gösteren sayılarda tüm projelere en iyi şekilde danışmanlık yapıldığını, ancak sözleşme çerçevesinde son 4 aya dair faturalar önceki faturalar gibi tebliğ edilmesine rağmen karşı yan tarafından müvekkil şirkete ödeme yapılmamış ve söz konusu faturaların iade edilmediğini, davalı şirkete 28/09/2016 tarihinde … Noterliği … yevmiye nolu ihtardname ile davaya konu taraflarca haksız ve mesnetsiz olarak ödenmemiş faturalar ile ilgili bilgi vermesine ve ödenmesini talep ettiğine dair ihtarının karşılık, davalı şirket tarafından cevaben 13.10.2016 tebliğ tarihli … Noterliği … yevmiye nolu ihtarnamede söz konusu faturaların tarafına iade edildiği belirtildiğini, ilgili faturaların iadesi müvekkil davacı şirkete hiçbir şekilde yapılmadığını, cevaben ihtarnamede de iddiaya delil takip tarihi itibariyle 219.714,27-TL üzerinden devamına ve %20′ den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; alacaklı tarafından başlatılan takip haksız olup, söz konusu ödeme emrine itiraz etme gereğinin doğduğunu, ödeme emrinde belirtildiği gibi müvekkili şirketin alacaklı şirkete 219.714,27-TL borcu bulunmadığını, denildiği takibinin icra müdürlüğü tarafından durdurulduğunu, müvekkili şirket ve davacı tarafın arasında proje yönetimi hizmeti verilmesi üzerine 01.10.2015 tarihinde sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşmenin Proje Yönetim Hizmetleri başlıklı 2.1. Maddesi uyarınca hizmet verme edimini yerine getirecek olan davacı tarafın haftada en az 4 (32 saat ) müşteri proje ekipleri ile birlikte çalışma yükümlülüğü bulunduğunu, davacı tarafındna sözleşme yükümlülüklerine uyuylamış olup, sözleşmenin mayıs 2016 itibariyle müvekkili şirkete gelinmediğini, buna ilişkin olara kMayıs 2016 dan itibaren müvekkili şirketin giriş çıkış kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesini, bu sebeple davacı tarafın bu hususun ispatlanması gerektiğini, müvekkil şirket tarafından izah ettiği üzere davacı taraftan hiç bir hizmet almadığını, sözleşme ihlal edildiğinden haksız ve dayanaksız olarak düzenlenen faturalar iade edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Uyuşmazlık dava konu edilen faturaya dayalı alacağın var olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Fatura ile ilgili olarak; Dosyada davalı tarafında kesilmiş bir fatura bulunmaktadır. Faturanın taraf lehine delil teşkil edebilmesi için Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No: …, Karar No: … sayılı ilamında da belirtildiği gibi “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.(Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.”
Taraflar arasında bir hukuki ilişki olup olmadığı veya fatura uyuşmazlık konusu olmamakla, davalı tarafından faturaya konu danışmalık hizmetinin ifa edilmediği, icra takip dosyasında yer alan fatura incelendiğinde de teslim alan ve teslim eden imza hanelerinin boş olduğu, kargo teslim fişlerinin bir kısmında teslim tarihi okunabilir olmasına karşın bir kısmında ise okunamaması, fatura ekli noter kanalıyla davacı tarafça gönderilen ihtarnameye de davalı tarafça cevabi ihtarname çekilmek suretiyle itiraz olunduğu, bilirkişi tarafından yapılan tespitlerde ise temmuz, ağustos ve eylül ayı faturalarının da davalı kayıtlarında yer aldığı, ancak davalının süresinden sonra iade faturası kestiği tespiti yapılmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No :…sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …sayılı ilamında ” Mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davaya konu 01.10.2010 tarihli faturaya konu alacağın davacı şirket tarafından verilen hangi tarihli hizmetlere ilişkin olduğunun ve bu hizmetlerin gereği gibi yerine getirilip getirilmediğinin tereddüte mahal vermeyecek şekilde davacı yanca ispat edilmesi gereklidir.” içtihadı bulunmaktadır.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda takibe konu faturanın davalıya tebliğ edildiği ancak süresinde faturaya herhangi bir itirazın davalı tarafça yapılmadığı, davacı ticari defterleri delil olarak göstermiş aynı zamanda bu şekilde davalı ticari defterlerine de dayanılmış, davalı defter kayıtlarında da bir kısım faturaların kayıt görmesine karşın davalı savunmasının hizmetin kendisine yapılmadığına yönelik olması her ne kadar faturaya süresine itiraz edilmemiş olması davalı aleyhine bir durum oluşturmakta ise de faturanın gerçeğe uygun tanzimi ve hizmetin verilmesi halinde faturanın karine teşkil etmesi ancak hizmetin verildiğine dair dosyada mübrez delillere göre davacı tarafından yapılmış bir ispat olmaması nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edemediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 1.763,61 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 1.727,71 TL’nin davacı yana İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 22,00-TL posta ve 4,60 TL vekalet harcı gideri toplam 26,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 19.132.86-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır