Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/14 E. 2021/32 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/132 Esas
KARAR NO:2021/224

DAVA:ALACAK (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/02/2017
KARAR TARİHİ:24/03/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili; müvekkili davacı şirket ile davalı arasında “… Mahallesi, … Caddesi, No: … …/ …” adresinde ve ‘… İli, … ilçesi, … Mahallesi … Köprü mevkiinde kain ve tapuda … parsel sayıda kayıtlı” gayrimenkul üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işleticiliği hususunda 15.05.2013 tarihli ve 5(beş) yıl süreyle geçerli olmak üzere bayilik sözleşmesi ve yine aynı tarihli protokol akdedildiğini, davalı taraf bayilik sözleşmesi ve protokol’e ilave olarak düzenlemiş olduğu ürün alım taahhütnamesi ile; yıllık asgari 3.215 ton beyaz ürünü (kurşunsuz benzin + normal benzin + motorin) davacı …’den almayı, eksik kalan ton üzerinden 14,00-USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, protokolün 12. maddesi ile; davalının bayilik anlaşması taahhütlerinin, mevzuatın herhangi bir hükmünün kısmen ya da tamamen ihlal edilmesi, …’den satın aldığı ürün bedellerini ve hizmet bedellerini vadesinde ödememesi halinde …’in anlaşmayı haklı nedenle fesih hakkını haiz olduğu, anlaşmanın … tarafından feshedilmesi, anlaşma ve eklerinin bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şeklide hareket edilmesi halinde 250.000,00 USD tutarındaki cezai şartın davacı şirkete ödeneceğinin düzenlendiğini, davacı şirketin gönderdiği ihbarname ile davalı tarafın bayilik lisansının yayınlanmamış olması sebebiyle istasyonu hiçbir zaman açmamış olduğunu ve faaliyete geçmediğini gerekçe göstererek sözleşmeyi tek taraflı ve haklı bir biçimde feshettiğini, davalı tarafın müvekkilinden toplam 16.075 ton ürün almayı taahhüt etmiş olmasına rağmen sözleşme süresince hiç ürün almadığını, davalı tarafın eksik ton başına 14,00-USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, söz konusu taahhüt çerçevesinde davacının225.050,00-USD kar kaybı oluştuğunu beyanla, kısmi olarak açılan davada 1.000,00-USD cezai şart ve 1,000,00-USD kar mahrumiyeti alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı yana usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Dava, cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı yanca dava dilekçesi ekinde, taraflar arasında akdolunan 15/05/2013 tarihli standart bayilik sözleşmesi, aynı tarihli protokol ve ürün alım taahhütnamesi ile … Noterliği’nin 07/02/2017 tarihli ve … yevmiye numaralı fesih ihtarnamesi ibraz edilmiştir.
Sunulan dilekçe ve belgeler incelenmiş, ön inceleme duruşması icra edilerek taraf şirketlerin ticari defter ve dayanak kayıtlarını da kapsar şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler tarafından sunulan 12/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; davacı tarafından sunulan defterler üzerinde yapılan incelemede davalı tarafa düzenlenmiş herhangi bir akaryakıt ürün teslimine ait faturaya rastlanılmadığı, davacı tarafın beyanında davalı firmaya herhangi “ariyet” teslimi olmadığı, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde: “Akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik faaliyetlerinin yapılması için lisans alınması zorunludur.’’ hükmünün yer aldığı, …’ya tabi şirketlerde Bayi Lisansı alınmadan Ticari Faaliyete (bayilik) başlanamayacağı tespitlerinde bulunulmuştur. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilince rapora karşı itirazlarını içerir dilekçe sunulmuştur.
Rapora yönelik itirazların değerlendirilmesi noktasında bilirkişi heyetine akaryakıt sektör bilirkişisi de dahil edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 10/09/2018 tarihli ek raporunda sonuç olarak; sektörel olarak; …’dan lisans alınmaksızın, taraflar arasında ticark faaliyetin başlayamayacağı, bu doğrultuda uygulama imkânı kalmayan bayilik sözleşmesi ve ürün alım taahhüdünden kaynaklı kar mahrumiyeti ve cezai şartın da talep edilemeyeceği, mahkemenin cezai şart istenebileceğine karar vermesi durumunda, sözleşmenin 12. maddesi gereğince 250.000,- USD cezai şartın oluşabileceği ve ürün alım taahhütnamesindeki ton başına 14.- USD’nln kar mahrumiyeti mi yoksa cezai şart mı olduğu konusundaki hukuki tavsifi sonrasında, mahkemenin kar kaybı istenebileceğine karar vermesi durumunda, ürün alım taahhütnamesine göre sözleşme süresinde 225.050,- USD kar kaybının oluşabileceği tespitlerinde bulunulmuştur. Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili rapora karşı itirazda bulunmuştur.
…’ya müzekkere yazılarak davalı şirketin davacı şirketle bayilik sözleşmesi imzalama tarihi olan 15/05/2013 tarihi itibariyle bayilik lisansının bulunup bulunmadığı, var ise dağıtıcı tadili yapılıp yapılmadığı, lisansın hangi tarihte ve hangi gerekçeyle sonlandırıldığı ile 15/05/2013 tarihli sözleşmeye istinaden davalı şirket lehine davacı şirket tarafından Kurum nezdinde gerçekleştirilen herhnagi bir işlem veya başvurunun bulunup bulunmadığının bildirilmesi istenilmiş, gelen yazı cevabı ile ek rapora itirazların değerlendirilmesi noktasında ek rapor alınmasına karar verilmiş, akaryakıt sektör bilirkişi tarafından28/03/2019 tarihinde sunulan ek raporda; davacı vekilinin ek raporda bulunan sektörel görüşlerine yapmış olduğu itiraz kapsamında, ek raporda beyan edilen sektörel görüşlerinde değiştirilecek hiçbir bir hususun bulunmadığı, sektörel görüşlerin aynen muhafaza edildiği belirtmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilince itirazda bulunulmuştur.
… cevabının müzekkeremizde bir kısım eksiklikler bulunması nedeniyle yeterli görülmemesi nedeniyle aynı doğrultuda yeniden müzekkere yazılmış, davacı vekilinin sektör bilirkişisinin ek raporuna yönelik itirazlarının ve …’nın 13/05/2019 tarihli yazı cevabının değerlendirilmesi noktasında alınan ve 08/12/2019 tarihinde sunulan ek raporda; …’nın 13.5.2019 tarihli … Sayılı yazısında da belirtildiği üzere; …ne 4.11.2010 tarihinde… numara ile 12 yıl süreyle lisans verildiğini ancak tesisin …A.Ş ünvanlı muhataba devri nedeni ile lisans sahibinin isteği üzerine 18.11.2013 tarihli 36384 sayılı kararla lisansının sonlandırıldığını, davalı şirket adına Kurum nezdinde… numaralı lisans dışında akaryakıt bayilik lisans başvurusu tespit edilmediğini, 15.05.2013 tarihli sözleşme ile davacı şirket tarafından Kurum nezdinde gerçekleştirilen herhangi bir işlem veya başvuru bulunmadığının bilgisi paylaşıldığını, mevcut bilgiler ışığında …’dan bayilik lisansı alınmadığı, davadaki tarafların bulunduğu akaryakıt sektörünün tabi olduğu … mevzuatı gereğince bayilik lisansı alınmadan akaryakıt temin ve satışı yapılamayacağından, taraflar arasında ticari faaliyetin başlaması sözkonusu olamayacağını belirtmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş ve davacı vekili itirazlarını bildirmiştir.
Dosyada alınan kök ve ek bilirkişi raporları mevcut haliyle hüküm kurmaya elverişle görülmediğinden 04/02/2020 tarihli ara karar doğrultusunda yeni oluşturulacak heyet marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişilerden davacı yanın kar mahrumiyeti ve cezai şart istem koşullarının oluşup oluşmadığı ve belirlenen cezai şart miktarının davalının ekonomik olarak mahvına sebep olup olmayacağının tespiti istenilmiş, bilirkişi heyeti tarafından 15/12/2020 tarihinde sunulan, 09/12/2020 tarihli raporda; taraflar arasında akdedilmiş olan 15.05.2013 tarihli standart bayilik sözleşmesinin 5 nolu maddesi ile protokolün 9 nolu maddesinde yer alan hükümler kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin bayilik lisansının alınması ile birlikte hükümlerini doğurmaya başlayacağı, bayilik lisansı alınmadıkça sözleşmenin hükümlerini doğurmaya başlamayacağı, bayilik lisansının alınması için gerekli olan müracaatın davalı bayi tarafından yapılması gerektiğinin kararlaştırıldığı, …’nın 13/05/2019 tarihli yazısı incelendiğinde, davacı ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesinin ve eklerinin 15.05.2013 tarihinde akdedilmesinden sonra, davalı bayinin, bayilik lisansını davacı şirket adına tadil etmediği, davalı bayinin isteği (talebi) üzerine 18.11.2013 tarihli 36384 sayılı kararla lisansın sonlandırıldığı, davalı bayinin yeni bir bayilik lisansı alınması için başvuruda da bulunmadığı, davacının da, bayilik sözleşmesinin 15.05.2013 tarihinde 5 yıl süreli olarak akdedilmesinden sonra, bizzat kendisinin de davalı bayinin lisansının tadili ya da davalı bayi adına yeni bir lisans alınması için başvuruda bulunmadığı anlaşıldığı gibi; davalı bayiden de, lisansının tadili ya da yeni bir lisans alması için başvuruda bulunmasını talep etmediği; davacının, sözleşmeyi feshettiği 07.02.2017 tarihine kadar (yaklaşık 3 yıl 9 ay boyunca) bayilik lisansının alınmasını yönelik olarak hiçbir eylem ve girişimde bulunmadan beklediği, bu durum karşısında, bayilik sözleşmesinin ve eklerinin akdedilmesinden sonra, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ve eklerinin tarafların örtülü anlaşmaları ile sona erdirildiği, bu nedenle de davacını davalıdan, sözleşmede öngörülmüş olan “cezai şart” ile “kar mahrumiyeti tazminatının” (ki bu da aynı zararın tazminine yönelik ikinci bir cezai şart niteliğindedir) tahsilini talebe hak kazanamadığı kanaatine varıldığı, kaldı ki bir an için, bayilik sözleşmesinin ve eklerinin akdedilmesinden sonra bunların tarafların örtülü anlaşmaları İle sona erdirilmediği kabul edilse bile; davacının yaklaşık 3 yıl 9 aylık süre boyunca davalının bayilik lisansı almasına yönelik hiçbir girişimde bulunmamakla ve sözleşmeyi feshedip ilgili cezai şart ile kar mahrumiyeti tazminatının tahsilini talep etmemekle, davalı nezdinde, cezai şart ve kar mahrumiyeti tazminatının tahsilini talep etmeyeceği yönünde haklı bir güven uyandırdığı, dolayısıyla 07.02.2017 tarihinde sözleşmeyi feshedip cezai şart ile kar mahrumiyeti tazminatının tahsilini talep etmesinin çelişki davranış ve MK.md.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması oluşturduğu; bu nedenle de davacının davalıdan, sözleşmede öngörülmüş olan “cezai şart” ile “kar mahrumiyeti tazminatının” (ki bu da aynı konuya ilişkin ikinci bir cezai şart niteliğindedir) tahsilini talebe hak kazanamadığı kanaatine varıldığı, ayrıca 11.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun 8 ila 9’uncu sayfalarında da, bizce de yerinde görülen başka bir takım gerekçelerle; davacının davalıdan, kar mahrumiyete tazminatı ile cezai şartın ödenmesini talebe hak kazanamadığı kanaatine varıldığı, orada belirtilen gerekçelerle de; davacının davalıdan, sözleşmede öngörülmüş olan “cezai şart” ile “kar mahrumiyeti tazminatının” (ki bu da aynı konuya ilişkin ikinci bir cezai şart niteliğindedir) tahsilini talebe hak kazanamadığı kanaatine varıldığı, bir an için taraflar arasındaki sözleşmenin davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle davacı tarafından haklı olarak feshedildiği farz edilse bile; bu durumda kanaatimizce davacının davalıdan sadece sözleşmede kararlaştırılmış olan 250.000 USD’lik cezai şartın tahsilini talebe hak kazanabileceği, aynı zararın tazminine yönelik ikinci bir cezai şart niteliğinden olan kar mahrumiyeti tazminatının tahsilini talebe hak kazanamayacağı belirtilerek nihai olarak davacının davalıdan, taraflar arasındaki sözleşmede (protokolde) öngörülmüş olan cezai şart ve kar mahrumiyeti tazminatının tahsilini talebe hak kazanamadığı tespitlerinde bulunulmuştur. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur. Dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı vekilinin rapora vaki itirazlarını da cevaplandırır şekilde rapor tanzim edilmiş olması nedeniyle itirazlar yerinde görülmemiştir. Dosyada alınan tüm raporlarda kısmi gerekçe farklılıklarıyla birlikte aynı yönde tespit sonucuna ulaşılmış olması nedeniyle bilirkişi raporları Mahkememizce de benimsenmiş, raporların dosya kapsamına ve sözleşme hükümlerine uygun, teknik, ayrıntılı ve gerekçeli olması nedeniyle hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davadaki uyuşmazlığın davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan akaryakıt bayiliği sözleşmesi ve eklerinin davalı bayi tarafından bayilik lisansının alınmaması gerekçesiyle davacı bayilik veren tarafından feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve bu bağlamda davacının fesih nedeniyle davalıdan sözleşmenin eki protokolün 12. maddesinde öngörülen “cezai şart” ile ürün alım taahhütnamesinde öngörülen “kar mahrumiyeti tazminatının” tahsilini talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir. Dosyaya mübrez sözleşme ve eki protokoller incelendiğinde ve hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin bayilik lisansının alınması ile birlikte hükümlerini doğurmaya başlayacağı, bayilik lisansının alınması için gerekli olan müracaatın davalı bayi tarafından yapılması gerektiği, ancak …’nın 13/05/2019 tarihli yazı cevabından anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin olarak davalı bayi tarafından bayilik lisansı alınması noktasında başvuruda bulunulmadığı, davacı tarafından da bayilik lisansı çıkartılması noktasında …’ya yapılmış bir başvurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Sözleşme ilişkisi 15/05/2013 tarihinde başlamışsa da, sözleşme, davacı yanca … Noterliği’nin 07/02/2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmiş ve aynı ihtarname ile cezai şart ve kar mahrumiyeti talebinde bulunulmuştur. Sözleşme hükümlerine ve sektörel uygulamalara göre bayilik lisansı alınmadan bayilik ilişkisinin kurulması ve sözleşmenin fiilen uygulanması mümkün değildir. Bu hususun sözleşme ile amaçlanan ilişki kapsamında taraflarca biliniyor olması gerekmekle, sözleşmenin imza tarihinden fesih tarihine kadar geçen yaklaşık 3 yıl 9 aylık süreçte davalının bayilik lisansı alınması noktasında bir girişiminin olmaması, diğer yandan davacının da davalıdan bu yönde herhangi bir talepte bulunmaması nedeniyle tarafların örtülü anlaşma ile bayilik sözleşmesinin uygulanmaması diğer bir deyişle sona erdirilmesi yönünde irade ortaya koydukları kabul edilmiştir. Bayilik lisansı alınmadığı için taraflar arasında hiç uygulanmamış sözleşme ve eki protokollere ilişkin olarak davacı yanca fesih bildiriminde bulunulması mümkün ise de fesih nedeniyle cezai şart ve düzenleniş şekli itibariyle ikinci bir cezai şart sonucunu doğuran kar mahrumiyeti talebinde bulunulması sözleşme ve fesih tarihlerine nazaran çelişkili davranış yasağına aykırı bulunduğundan her iki yöndeki talebe ilişkin istem koşullarının gerçekleşmediği sonucuna ve vicdani kanaatine varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 126,96-TL’ndan mahsubu ile fazladan yatan ‭67,66-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yanca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu yönde hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
6-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, HMK 341 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/03/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .