Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/119 E. 2018/968 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/119 Esas
KARAR NO : 2018/968
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/02/2017
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; davalının ortaklık için 100.000-TL istediğini 12.11.2014 tarihinde karşılıklı noter onaylı adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını bunun öncesinde 14.08.2014 tarihli taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davalıya toplam 78.000-TL verdiğini, davalının taahhüt ettiği ayda net 10.000-TL geliri kazanamadığını, davalının sözleşmeyi haksız olarak tek taraflı fethettiğini, kendisine bildirimde bulunmadan ortaklığı sona erdirdiğini, kendisinin aldığı ofis malzemelerinin davalı tarafından götürüldüğünü belirterek 78.000-TL tutarındaki alacağın davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; müvekkilinin 2007 yılından beri vergi mükellefi olup kendi iş yerinde faaliyet gösterdiğini, davacıya herhangi bir taahhütte veya vaatte bulunmadığını, taraflar arasında 26.08.2014 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede belirtilen ödemelerin yapılması halinde müvekkili adına tescilli … markasının %49′ unu davacıya devredileceğinin kararlaştırıldığını, birlikte faaliyet gösterecekleri yere ait 01.09.2014 tarihli kira kontratının birlikte imzalandığını, müvekkilinin sermaye koymak gibi bir borcu bulunmadığını, davacının taahhüt ettiği ödemelerin sadece 40.000-TL sini … markasıyla alakalı olarak müvekkile ödediğini, markanın %49 unun devri için yapılması gereken diğer ödemelerin yapılmadığını, dava dilekçesinde belirtilen diğer ödemelerin ortak hesaba aktarılan ve şirketin masraflarının karşılanması için yapılan ödemeler olduğunu, bunların marka devri için taahhüt edilen miktarlarla ilgisinin bulunmadığını, sözleşme ile taahhüt edilen ödemelerin davacı tarafından yapılmadığın sözleşmenin 7. Maddesinde belirtilen ortaklığın devam şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle ortaklığın 06.05.2015 tarihinde sona erdiğini, yaptığı harcamaları gere talep etmeyeceği beyan, taahhüt ve kabul edildiğini, işyeri kira kontratının da 31.05.2015 tarihinde feshedildiğini, demirbaşların yarısının mecurda bırakıldığını ve 27.05.2015 tarihli tutanak tanzim edildiğini davacının müvekkilden herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Tanık … Beyanında: … ile muhasebe işleri sebebiyle tanışırım, Davacı … hanımı da yine muhasebe işleri sebebiyle tanırım, taraflar arasında yapılan adi ortaklık sözleşmesi hakkında bilgim vardır, bu sözleşme uyarınca vergi dairesi işlemlerini biz yerine getirdik, …hanım ile birlikte sözleşme noter onaylı bir sözleşme olmadığı için vergi dairesi işlemleri bakmıından form doldurup …hanım ile beraber onun imzası ile işlemleri yerine getirdik, benim bilgim vergi dairesi işlemleri ile alakalı idi tarafların sözleşmeye dayalı yükümlülükleri hakkında herhangi bir bilgim bulunmamaktadır,ortaklık hakkında elde edilen gelir bakımından net bir bilgim yoktur, ancak kayıtlara bakmak gereklidir, hatırladığım kadarı ile çok fazla bir karları yoktu, demiştir.
Tanık … Beyanında: … benim arkadaşım olur, davacıyı ise daha önce …dan duymuştum, ben dava konusu olayla ilgili olarak …’nun bana anlattığı kadar bilgi sahibiyim, … bana anlattığı şeklide davacı kendisine gelerek ortaklık kurmak istediğini bana söyledi, ortaklık kurulduktan bir müddet sonra beraber çalıştılar yine duyduğum kadarı ile karşı taraf artık çalışmak istememiş ve ayrılmış ortaklık giderleri konusunda, giderlerinin ortak karşılandığına dair bilgim var ancak bunlar duyduklarımdır, yine arkadaşım …’dan duyduğum karadı ile …’nun fikri olan bir marka ile alakalı ikinci bir sözleşme yapıldığını, biliyorum ben, bunun haricindeki sorular bakımından sözleşmeyi görmediğim için bilgi sahibi değilim, demiştir.
Davacı tanığı … beyanında; “Davacı benim kızımdır. Kendisi … Üniversitesi Psikoloji mezunudur. İngilterede master yıpmıştır. İngiltereden döndüğünde ben kendisine oyun terapisi ile ilgili bir iş yeri açmak istemiştim. Benim Bodrum’da olduğum bir dönemde kızım…’ta “oyun terapisi” isimli bir gruba dahil olmuş, bu grubun amacı da Soma’daki çocuklara terapi vermekti. Bu gruba dahil olduğunda … hanımla tanışmış. Kızım iş yeri açacağını söyleyince kendisi geniş bir portföyü olduğunu söyleyip ortak iş yapmayı teklif etmiş. Ben henüz dönmemiş olduğum için iş adamı olan kuzenim …ile birlikte görüşmesini söyledim. Kızım, … hanım ve… bir araya geldiler. Sonra …bana, … hanımın söylediği şeylerin makul olduğunu, iş ortaklığı yapılabileceğini söylemesi üzerine kızımla bu ortaklık olayına giriştiler. Ortaklık sözleşmesini … hanım kendisi hazırlatmış ve kızımdan 100.000,00 TL talep etmiş, kiralanacak olan iş yerinin de kızım tarafından tutulup dayanıp döşenmesini, zira kızıma ayda 10.000,00 TL aylık geliri taahhüt ettiğini söylemiş. …merkez’in karşısında iş yerini kızım kiraladı, depozitosunu ödedi, İkea’dan dayayıp döşedi ancak kızım beklemeye başladı fakat davalı taahhüdünü yerine getirmedi. Hiçbir gelir elde edilmiyordu. Bu arada iş yerine masraf yapılıyordu. Bunları da kızım yapıyordu. … hanım kızıma … ile fotoğraf çektireceğim, bu sayede o bayanın çervesinden iş sağlayacağım, kasadan 6.000,00 TL ver diye söylemiş ancak kızım bu parayı kendisine vermemiş. Taahhütlerini yerine getiremeyince bizde bu işin olmayacağı kanaati hasıl oldu. Bu arada kızım kendisinden talep edilen 100.000,00 TL’nin hepsini davalıya vermemiştir ancak bir 50.000,00 TL, bir de 15.000,00 TL para vermiştir. Bu paralar elden verilmiştir ve dediğim gibi sair masrafları hep kızım yapmıştır. Ayrıca davalı kendisini ev, düzgün bir aile hayatı olan iki çocuklu bir pedagog olarak tanıtmıştır. Sonradan eşi ile boşanmış olduklarını öğrendik. Lüks bir hayat sürmeye çalışıyordu. Bu davranışları bizde güvensizlik oluşturdu ve kızımdan sürekli olarak ödediği parayı 100.000,00 TL’ye tamamlamasını istiyordu. Bu gerçekleşmeyince ortaklığa son vermek isteyen davalı olmuştur. Kızım ayrıca büroyu döndürmek, masrafları karşılayabilmek için 25.000,00 TL kredi çekmektedir. Halen kredi taksitlerini babası ödemeye devam etmektedir. … hanım bürodaki eşyayı da bir masa, bir koltuk ve bir printer, bir objektifli perde gibi bir kısım eşya dışında alıp götürmüştür. Kendisi ile paramızı geri alabilmek, ortaklığı sonlandırmak amacıyla bizzat 3 kez görüştüm. İlk iki görüşmede taksitle ödeyeceğini beyan edip oyaladı, üçüncü görüşmemizde ise davalı bana küfür etti, …git dedi, eşi de “köylü kızın vermeseydi, ödemiyoruz” diye söyledi. Bu olay nedeniyle de İstinye Karakolunda şikayetim vardır. Ayrıca davalı bayan bana, … Evlerinde oturduğunuz için ve dayısı bu kadar zengin olduğu için senin kızınla ortaklık işine giriştim diye de söylemişti.Kızım sözleşme tarihinde 30 yaşındaydı. Kızım okurken dayısının yanında tekstil işinde asistan olarak çalışmıştır. Bunun dışında bir iş deneyimi olmamıştır. Ben marka devri ile ilgili bir bilgim yoktur. Daha doğrusu duydum, paraların hangi tarihlerde, hangi sözleşme uyarınca verildiğini bilmiyorum. Ancak ilk sözleşmeyi gördüm. Çok basit bir sözleşmeydi. Davalının avukatının hazırladığı söylendi. Kızımın bu olaylar öncesi hiçbir psikolojik rahatsızlığı yoktu. Ancak bu olaylar nedeniyle kendisinden haber alamayıp karakola başvuruda bulunmuştur. Evden ayrılmıştı ve kendisini ofiste kilitlediğini öğrendim ve kızımı gidip aldım.” demiştir.
Bilirkişi raporuna göre; davacı yan 14.08.2014 tarihli sözleşme kapsamında toplam 78.000-TL tutarında davalı yana yapmış olduğunu iddia ettiği ödemeleri işbu dava ile talep etmiş olsa da taraflar arasında imzalanan 14.08.2014 tarihli sözleşmedeki hükümlerin davacı tarafından tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmediğini, yalnızca 14.08.2014 tarihinde davacı tarafından davalıya yapılan 40.000-TL tutarındaki ödemeye ilişkin belgenin dosyaya sunulduğu, 02.12.2014 tarihinde ise davacının kullandığı kredinin 10.000-TL’ sini adi ortaklığa ait hesaba havale ettiğini, adi ortaklığın sonlandırılmasının sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, davalı yana sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin davacı tarafından geri talep edilmesinin yerinde olmadığını, zira bu yönde davacı yanın beyan ve taahhütte bulunduğunu, davalı tarafından davacı yana kazanç taahhüdünde bulunulduğuna ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı belirlenmekle davacı yanın davalıdan alacağının bulunmadığını belirtmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık adi ortaklık gereği davalının hileli davranışları olup olmadığı ve taraflar arasında davacı aleyhine aşırı yararlanma yani gabin olup olmadığı ve ispatına dair bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No : 2016/18805 ve Karar No : 2018/8661 sayılı ilamı) Taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ihtilaf konusu değildir. Mahkememizce ilgili adi ortaklık protokolü celp olunmuş, incelendiğinde davalı … adına tescilli … markasının %49 hissesinin davacıya devir olunacağı, …’a müteaddit ödeme yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Esas No : 2018/2254, Karar No : 2018/11408 sayılı ilamında; “Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiştir. O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), düşüncesizlik veya deneyimsizliğin öğrenildiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.” içtihadına yer verilmiştir.
Her ne kadar yukarıda özeti yapılan açıklamalarla davacı taraf davalının hileli davranışları olduğu ve taraflara arasında davacı aleyhine aşırı yararlanma yani gabin olduğu iddiasıyla sözkonusu dava açılmış ise de tanık beyanlarından davacının annesi olan tanık dışında davacı iddiaları destekler beyan olmaması, davacı annesi olan tanık beyanında da davalının davacıyı hileli davranışta bulunarak aldattığı iddiasının destekler açık bir beyan bulunmaması, ortaklık defter kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde da davalının aşırı faydalanmasına yol açacak düzeyde bir kayıt olduğunun tespit edilememiş olması, adi ortaklığa ortakların yalnızca sermaye değil emek ve fikir katmak suretiyle de katılabilmesi, davalının adi ortaklığa katılım yükümünün … isimli şirketin kullanımı ile ilgili olması ve davacının 78.000,00 TL tutarında adi ortaklık için masraf yapmasının tek başında gabinin varlığı için yeterli olmaması, davacının darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin dosya kapsamıyla ispat olunamaması, davacının sözleşme tarihi itibariyle 29 yaşında olup almış olduğu eğitim, sözleşme serbesti ilkesi nedenleriyle mevcut delil durumuna göre hile iddiası ispat olunamadığından ve gabin iddiasında da subjektif unsur eksikliği nedeniyle de yerinde görülmediğinden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen ve ispat olunamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL harçtan peşin alınan 1.332,05-TL’den mahsubu ile eksik kalan1.296,15-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 23,30-TL posta ve 11,70-TL vekalet harcı ve pul gideri toplam 26,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 8.930,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR