Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1130 E. 2020/593 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1130 Esas
KARAR NO:2020/593

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:22/12/2017
KARAR TARİHİ:17/11/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan; “İtirazın İptali” davasının yapılan yargılaması sonunda;
DAVA /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin … ‘nde faaliyet göstermekte olup müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirketin davalıya çeşitli tarihlerde gönderdiği mallara ait 2012-2013 yıllarına ait ekte sundukları 132 adet faturanın bedeli olan 124.371,55 TL’nin tahsil edilememesi üzerine taraflarınca …. İcra Müdürlüğünün … Esas numarası ile davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu; Borçlunun icra takibine itiraz ederek, borcunun bulunmadığını, borcun ödendiğini iddia etmiş olduğunu, ekte … imzalı hiçbir hukuki değeri olmayan bir kağıt sunmuş olduğunu, borçlunun bütün iddialarının hukuka, gerçeğe aykırı ve mesnetsiz olduğunu; Müvekkili şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkili şirket müdürünün … olduğunu, …’ın ise şirketi … ile atacağı müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili olduğunu, dolayısıyla …’ ın müvekkil şirket adına düzenlenmiş müstahil fatura ile teslim edilmiş malların bedelini tek başına tahsil hakkı ve yetkisinin kesinlikle olmadığını, işbu sebeple borçlu tarafından icra dosyasına ibraz edilen …’ tarihsiz olarak düzenlendiği, müvekkil şirketin davalıdan hiçbir alacağı olmadığı beyanının hiçbir hukuki geçerliliği olmadığını, işbu alalade tanzim edilmiş Kağıdın alacağı almasını önlemek için borçlu ve …’m kötü niyetiyle sonradan düzenlendiğini, bu kağıdın davayla hiçbir alakası olmadığını, şirketin münferiden temsil yetkisini haiz olmayan …’tek başına böyle bir beyanda bulunma yetkisi olmadığını, şirket kayıtlarında takibe konu faturaların ödediğine dair hiçbir kayıt bulunmadığını, borcunu …’A ödediği iddiası ile icra takibine itiraz eden davalının basiretli tacir gibi davranarak borcunu müvekkili şirketin banka hesap numarasına yatırmak suretiyle veyahut şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili şahsa ödemekte yükümlü olduğunu, TTK/2 uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerektiğini, dolayısıyla tek başına yetkisi olmayan şahsa ödeme yaptığını iddia eden davalının borçtan kurtulamayacağını ve yetkisiz kişiye yapılan ödemenin davacı şirkete yapmış sayılmayacağını; Huzurdaki dava ile aynı konuda olan ve emsal nitelik taşıyan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve …K sayılı kesin kararı, ….Asliye Ticaret mahkemesinin …ESAS ve …K sayılı kesin kararı, …. Asliye ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyalarından davalarının kabulüne dair verilen kesin kararları sayın mahkemeye ekte sunulduğunu; 6098 sayılı Trük Borçlar Kanunu madde 146’da” kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” denilmekte, dolayısıyla borçlunun, alacağın zamanaşımına uğradığı iddialarının da gerçeğe aykırı olup tamamen sayın mahkemeyi yanıltmaya matuf olduğunu bildirerek itirazın iptaline ve takibin 124,371.55TL üzerinden devamına, kötü niyetli davalı/borçlu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmilini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkil şirketin karşı taraf alacaklı şirkete takibe konu olan borcuNUN bulunmadığını, müvekkil şirketin alacaklı şirkete olan tüm borçlarını ödediğini, hiçbir borcu bulunmamakta olduğunu, zira alacaklı görünen şirket parasını almış olmasına rağmen ödemelere dair elimizde ödeme makbuz ve dekontları olmasına rağmen bize ve hal’deki birçok esnafa aynı şekilde icra takibi gönderdiğini, buradaki amacın kanuna karşı hile yaparak müvekkili ve diğer esnaflardan haksız yere tahsilat yapmak olduğunu, ayrıca alacaklının ibraz etmiş olduğu faturalardan da anlaşılacağı üzere çok uzun bir süre geçtiğini, alacağın zaman aşımına uğramış olmasına ve bugüne kadar da bu yönde müracaat yapılmamış olmasına rağmen alacaklının bugün böyle bir talepte bulunmasının kendisinin kötü niyetli ve haksız olduğunu gösterdiğini, müvekkili şirket gibi halde faaliyet ve ticaret yapmakta olan birçok esnafla ilgili olarak da paraları ödemiş olmasına rağmen icra takibi yapıldığını, bunun nedeninin de alacaklının belirtmiş olduğunun tam aksine ödemelerin yapıldığı tarihte şirket müdürü ve yetkilisi olarak görünen …’in hiç kimse tarafından tanınmadığı ve muhatap olmadığı gibi tam tersine haldeki bütün esnaflar … …* ŞTİ.’nin sahibi ve yetkilisi olarak … adındaki şirketin %50 ortağı olan kişiyi bildiğini, tüm esnafların da borçlarını şirketin sahibi ve yetkilisi olarak bildikleri ve gördükleri …”A yaptığını, aynı şekilde …’ında şirketin yetkilisi ve sahibi olarak şirket adına almış olduğu ödemeler sonrasında müvekkiline ve diğer esnaflara da şirket olarak alacaklarının olmadığını belirten yazı, faturalarla ilgili ödemelerin alındığına dair makbuzlar ve cari hesap defterine de yapılan son mutabakatlarla ilgili imzasını da koyarak, alacak verecek ilişkisini teyit eden gerekli belgeleri müvekkil ve diğer esnaflara da verdiğini, … …. Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’ni temsil ve nizama yetkili şirket müdürü olarak gösteren …’ın bu ödemelerin …’a yapıldığı tarihte hiçbir itirazda bulunmadığını, ödemelerin kabul edildiğini, bu tarihte ne müvekkilimize ne de haldeki diğer esnafa …’a yapılan ödeme ve tahsilatlarla ilgili hiçbir itirazı kaydı olmadığını, şimdi ise aradan uzun bir süre geçtikten sonra aynı şirket yetkilisi diğer%50 ortağı olan … ile kendi aralarında problem ve anlaşmazlıklar yaşamaya başladıktan sonra gerek müvekkillerine ve gerekse ticaret yaptıkları diğer hal esnaflarına ödemelerini yapmış olmalarına rağmen icra takibi ve devamına davası açtığını, açılan iş bu dava anlatılan ve yaşananlardan kötü niyetli açıldığı ve gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, zira müvekkili şirketin ve diğer hal esnafının şirketin yetkilisi ve sahibi olarak gördükleri …’a tüm ödemelerini iyi niyetle yaptığını, makbuzların alındığını. yukarıda anlatılan hususlar nedeniyle dava dilekçesinde de göstermiş oldukları faturalarının tarihlerinden de anlaşılacağı üzere müvekkil şirket ile alacaklının arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılı ile ilgili tarihler de 2012 yılı ile ilgili olduğunu, icra müdürlüğüne ve mahkemeye sunulan borcu yoktur yazıları, cari hesap ekstresi ve defterleri ve ödeme makbuzları ile ilgili tarihler 2012 yılı ile ortada olduğunu, buna rağmen alacaklının iş bu ödemelerin hangi tarihte yapıldığının anlaşılamadığını söylemesinin dahi karşı tarafın kötü niyetle iş bu alacağı tahsil etmek istediğinin ortada olduğunu, tam tersine bu durumda alacaklıya ticari ilişkinin ve faturaların kesildiği tarih 2012 yılı olmasına rağmen kendileri niye 5 yıl bekledikten sonra böyle haksız bir ticari takibine başladıklarını sormak gerektiğini, 2012 yılında alacaklı şirketin alacakları …’a makbuz mukabilinde yapılan ödemelerle kapandığını, bunun …’inde …’ında bildiğini, herkes şirketin yetkilisi ve sahibi olarak …”ı gördüğünü, ayrıca bu tarihte Bahriye Şerengin’in de bu yönde zımni de olsa iş bu ödemelerin … tarafından alınmasına muvafakiyeti var olduğunun ortada olduğunu, zira 2012 ve 2013 yılında alacaklı şirketin ticaret yaptığı hiçbir hal esnafının …’in şirket sahibi veya şirket yetkilisi olduğunu bilmediğini bildirerek, davanın reddine, haksız olarak itirazın iptali talebinde bulunduğundan davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına, masraf ve vekalet ücretinin kaşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE/
Dava; İİY’ nin 67 maddesi uyarınca açılmış; “İtirazın İptali” davası niteliğindedir.
Taraf delilleri toplanmış, icra dosyası celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Celp edilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip icra dosyası incelendiğinde; davacı- alacaklı tarafından davalı- borçlu aleyhine 132 adet faturalar dayanak gösterilerek 86,870,36 TL asıl alacak ve 37.501,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 124.371,55 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığı görülmüştür.
Tarafların ticari kayıt ve defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda sunulan 23.11.2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tarafların 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinin tasdiklerini kanuni süresi içerisinde yaptırdığını ve kendisi lehine delil vasfını haiz olduğu; Davacının ticari defterleri incelendiğinde, 100 Kasa hesabında Hizmet Geliri , Verilen Hizmet,Toptan Satış Faturası ,ÇKLN,ortaklar kasa, çek tahsilleri, kredi ödemesi, Perakende Satış ,ortak kasa, avans karşılığı açıklamaları ile kasa giriş kayıtları mevcut olduğu, ayrıca dava dışı …’dan 142,22, … 304,44 TL kasa hesabına giriş kaydı dışında, davalı şirkete ilişkin 30/12/2012 tarihli 506,09 TL tahsilat kaydı dışında kasa hesabında davalıya ilişkin açıklamalı başkaca kayıt olmadığı, 30.12.2012 tarihinde Ortak Kasa açıklaması ile 652.048,11 TL kasaya giriş kaydı yapıldığı, şirketin 2013 yılı açılış kayıtlarında 120.10.01 Huzur Tarım Ürünleri hesabında 68.126,43 TL tutarında davalı borcu olduğu mevcut olup, yevmiye defterinde 2013 yıl sonu kapanış kayıtları incelendiğinde yıl sonu kapanış maddesi fişi olmadığı bu nedenle 2013 yıl sonunda defterlerde davalı borç alacağına ilişkin belirleme yapılmasının mümkün olmadığı; Davalının ticari defterlerinin incelenmesinde; davalıya ait kebir defterinde 320 Satıcılar hesapları incelendiğinde, fatura ve ödemelerin toplu olarak kayıtlandığı, davacıya ilişkin tespite yarar şekilde defterlerde kayıtlanmadığı, 2012 yıl sonu kapanış kayıtlarında Satıcılar hesabının 320 01 01 Yurt İçi Satıcılar 399.357,21 TL olarak kapatıldığı, 2013 yılına ilişkin 320 Satıcılar, 326 Alınan Depozito ve Teminatlar, 329 Diğer Ticari Borçlar hesapları incelendiğinde, girişlerin toplu olarak yapıldığı açıklama mevcut olmadığı, yıl sonu kapanış kayıtlarının toplu olarak kapatıldığı, davacının bakiyesini gösterir kapanış kaydı olmadığı, davalı tarafından aslı gibidir onaylı 2012-2013 yıllarına ait cari hesap dökümü ve makbuz suretlerinin incelenmesinde; 2012 yılında 110 adet 70.467,42 TL tutarında faturanın davacı alacağı olarak girildiği ve karşılığında toplam 72.148,23 TL … ödenen açıklamalı ödeme kayıtlarının borç kaydı mevcut olduğu , 2013 yılında 27 adet 20.117,81 TL tutarında faturanın ve 5.196,62 TL navlun açıklamalı kayıtların davacı alacağı girildiği, karşılığında toplam 25.314,43 TL “… ödenen” açıklamalı ödeme kayıtlarının davalı borç kaydı olarak girilmesi neticesinde borç alacak bakiye kalmadığı, davalının sunmuş olduğu makbuzlar incelendiğinde, 29.05.2013 tarih ve 56 TL tutarındaki makbuz dışındaki diğer makbuzların davalının sunmuş olduğu dökümlerde mevcut olduğu, davalının sunmuş olduğu makbuzların davacının ticari defterlerinde kaydının tespitinin mümkün olmadığı, davalının sunmuş olduğu makbuzların ticari defterlerde ödeme kayıtlarının toplu olarak girmesi nedeniyle tespit edilmesinin mümkün olmadığı, yine makbuzlar incelendiğinde, tüm 2012 yılı makbuzlarının kalan bakiye kısmında 1.680,91 TL ve 2013 yılında kalan bakiye 0 açıklaması mevcut olduğu, sunulan hesap dökümündeki ilgili tarihteki bakiye ile uyumlu olmadığı; Davalı tarafından … Kaşesi ve … isim ve imzasına havi yazıda “2011-2012-2013 ve 2014 yılları arasında … San. ve Tic. Ltd. Şti (… V.N.) yapmış olduğumuz sebze meyve ticaretinden kaynaklı hiçbir alacağım kalmamıştır” açıklamalı yazı sunduğu, dosyada mevcut … ticaret sicil Gazetesi 08.04.2010 tarih ve …. sayılı nüshasında; “… Sicil no lu … … Ltd Şti.’ne ait 02.04.2010 tarihinde tescil edilen esas mukavelesinin, 6. Maddesinde 50.000 TL … ve 50.000 TL … olmak üzere şirket sermayesinin 100.000 TL olduğu, 8. Ve 9. Maddelerinde ilk 20 yıl için … ve …’in şirket müdür seçildiği, … münferit imzası ile …’ın ise …’in atacağı müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları…” hususlarının mevcut olduğu, davacı tarafın takibe konu ettiği tutarda davalıdan alacaklandığı hususun ihtilaflı olmadığını, davacının alacaklandığı tutara ilişkin davacı şirketin tek başına imza yetkisi olmayan ortağı … tarafından düzenlenmiş makbuzlar ile davalının ödeme iddiası mevcut olup, söz konusu makbuzları davacı şirketin kabul etmediği, yine davacı şirket ortağı … tarafından davalıdan hiçbir alacağı kalmadığına dair düzenlenen belge de davacı tarafından kabul edilmediği, davalının ödeme iddiasına ilişkin sunulanlar davacının alacağının ödendiğine ilişkin olup asıl mesele ödemenin şirketi temsile yetkili kişiye yapılıp yapılmadığı hususunda olduğu, esasen makbuzları düzenleyen kişi %50 şirket ortağı olup ,diğer ortak ile müşterek imza ile temsil ve izlem yetkisine havi olduğu, şirket adına işlem yapmaya yetkili olmayan bir kişi olmadığı, ancak davacının makbuz düzenlemeye yetkisi olmadığını bildirdiği, davalının şirket ortağına yapmış olduğu ve buna ilişkin sunmuş olduğu belgelerin kabul edilmemesi halinde takibe konu edilen 86.870,36 TL davalının sorumlu olacağı, aksi durumda davalının sorumlu olmayacağı sonucuna varılacağı; Sonuç olarak, Taraf kayıtları ve dayanak belgelerin incelenmesinde, davacının bildirdiği tutar faturalar sebebiyle her iki tarafın davacının alacaklandığı hususunda kayıt dökümleri sunduğu, davalının sunmuş olduğu ödeme belgelerinin davacıda tespit edilemediği, davalının sunmuş olduğu ödeme belgelerinin davacı şirketin %50 ortağı olan …’a ait olduğu, yine aynı şahıs tarafından davalıdan hiç bir alacak kalmadığına dair düzenlenen yazı ve makbuzların davacı şirket tarafından kabul edilmediği, makbuzları düzenleyenin münferit imza yetkisinin olmadığı bildirilmiş olup müşterek imza ile yetkili ortağın tek başına makbuz düzenleyerek ödeme almış olması karşısında davalının ödeme iddiasının sayın mahkemece kabulü halinde davacının alacağının mevcut olmayacağı, aksi durumda takip konusu 86.870,36 TL alacaklı olacağı sonucuna varılacağına ilişkin değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu görüşü bildirilmiştir.
Taraf itirazlarının değerlendirilmesi noktasında alınan 26.03.2020 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Bilindiği gibi esas olan hususun ödemenin şirkete yapılması olduğu, şirkete yapıldığının kabul edilebilmesi için şirket yetkilisine veya şirketin yetkili kıldığı kişiye ödeme yapılması gerektiği, şirket yetkilisine yapılan ödemenin şirket kaşesi üzerine yetkilinin attığı imza ile şirketi bağlayıcı olarak kabul edileceği, aksinin ispat külfetinin iddia eden tarafa ait olacağı hususunda kanuni düzenlemeler kapsamında takdirin mahkemeye ait olduğu; Şirket yetkilisine yapılmayan ödemelerin kabulünün ancak şirketin yapılan ödemeye icazet verdiğinin tespiti ile mümkün olduğu, bunun yanında şirket tarafından görevlendirilmiş temsilciye yapılan ödemeninde şirkete yapılmış ödeme olarak kabul edileceği; Dava dosyasına ilişkin ticaret sicil kayıtlarına göre davalının ödeme yaptığı şahsın şirket ortağı ve müdürü olmakla birlikte tek başına şirketi temsil ve ilzama muktedir olmadığı, şirketin diğer müdürü ile birlikte müşterek imza ile temsil ve ilzam kararlaştırılmış olduğu; Davalının sunmuş olduğu ödeme belgelerinde şirketin diğer ortağı ve müdürünün imzasının bulunmadığı ve şirketin tek başına yetkilisinin bu ödemeyi kabul etmediği ve ayrıca ödemeyi alan ortağa bu yönde yetki verilmediğini bildirdiği; Şirket kayıtlarında, şirketin, davalının bildirdiği ödemelere olur verdiği ve kayıtlarına aldığı, icazeti olduğu yönünde lehe veya aleyhe kayıtların tutuş şeklinin tespite yarar mahiyette olmadığı, keza davalı şirket defterlerinde de sunulan makbuzların aynı şekilde ödeme bazında kayıtlarda tespitine yarar mahiyette olmadığı; Davalı tarafın işin mahiyeti gereği ticari alışverişte ticari kayıtlarını eksik düzensiz tutmuş olduğu, ayrıca ortağa yapılan ödemelerin İstanbul merkez halinde teamül haline geldiğine dair dosyaya bir delil ve belge sunulmamış olduğu, dosyaya davacı tarafından sunulan emsal kararlarda davacı şirketin …’de davalı dışında satış yaptığı benzer ihtilafları olduğu görülmüş ise de, bu kararlar içeriğinde de davacı şirketin ortağına yapıldığı ihtilafsız ödemeler sebebiyle borcun sonlandığına dair davalı lehine değerlendirme yapılabilecek hususlar tespit edilemediği; Tüm bu hususlardaki nihai değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, ödeme iddialarının kabul edilmesi halinde borcun sonlanacağı, kabul edilmemesi halinde faturalar kapsamında tespit edilen tutardan talebe konu edilen takip dosyasındaki alacak miktarı olan 67.715,50 TL+19.154,86 TL=86,870,36 TL alacaklı olacağı, faiz talebinin TTK 1530/4-a hükmü uyarınca takip talebindeki faiz hususundaki taleple bağlı tarih aralığında hesaplamanın 1530/7 hükmü ve taleple bağlı oranlar kapsamında yapıldığı, buna göre toplam 37.501,22 TL faiz hesaplandığı bildirilmiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporunda inceleme sonucu tespitlerde bulunmuş, nihai değerlendirmeyi mahkememize bırakmıştır.
Bilirkişi rapor ve ek raporu denetime elverişli ve karar vermeye uygun bulunmuştur.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun değerlendirilmesinde;
Taraflar arasında arasında ticari ilişki bulunduğu sabittir. Davacı şirket tarafından davalıya çeşitli tarihlerde gönderdiği mallara ait 2012 yılına ait 107 adet ve 2013 yılına ait 25 adet olmak üzere toplam 132 adet fatura düzenlendiği, fatura konusu malların davalı yana teslim edildiği hususları taraflar arasında çekişme konusu değildir. Davacı tarafça 132 adet faturanın bedeli olan 124.371,55 TL’nin ödenmediği iddiası ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas numarası ile davalı aleyhine icra takibi başlatılmış, davalı borçlu yanın borcun ödendiği ve zaman aşımına uğradığına yönelik itirazları üzerine takip durmuştur. Bunun üzerine iş bu davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davalı yanın ödeme iddialarını kabul etmediğini, ödeme yapıldığı söylenen kişinin şirketi tek başına temsile yetkili olmadığını, iddia olunan ödemelerin şirkete yapılmadığını, alacağın zaman aşımına uğramadığını ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı tarafta, itiraz dilekçesinde belirttiği şekilde aynı mahiyette savunmada bulunmuş, ödemelerin davalı şirket ortağına yapıldığını, bu kişinin şirketi temsil eden kişi olduğunu, ayrıca alacağın zaman aşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Dosyamıza sunulan … ticaret sicil Gazetesi 08.04.2010 tarih ve … sayılı nüshasında; “… Sicil no lu … … Ltd Şti.’ne ait 02.04.2010 tarihinde tescil edilen esas mukavelesinin, 6. Maddesinde 50.000 TL … ve 50.000 TL … olmak üzere şirket sermayesinin 100.000 TL olduğu, 8. Ve 9. Maddelerinde ilk 20 yıl için … ve …’in şirket müdür seçildiği, … münferit imzası ile …’ın ise …’in atacağı müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları…” hususlarının mevcut olduğu görülmüştür.
Bilirkişi rapor ve ek raporunda; Taraf kayıtları ve dayanak belgelerin incelenmesinde, davacının bildirdiği tutar faturalar sebebiyle her iki tarafın davacının alacaklandığı hususunda kayıt dökümleri sunduğu, davalının sunmuş olduğu ödeme belgelerinin davacıda tespit edilemediği, davalının sunmuş olduğu ödeme belgelerinin davacı şirketin %50 ortağı olan …’a ait olduğu, yine aynı şahıs tarafından davalıdan hiç bir alacak kalmadığına dair düzenlenen yazı ve makbuzların davacı şirket tarafından kabul edilmediği, makbuzları düzenleyenin münferit imza yetkisinin olmadığı bildirilmiş olup müşterek imza ile yetkili ortağın tek başına makbuz düzenleyerek ödeme almış olması karşısında davalının ödeme iddiasının sayın mahkemece kabulü halinde davacının alacağının mevcut olmayacağı, aksi durumda davacının takip dosyasındaki alacak miktarı olan 67.715,50 TL+19.154,86 TL=86,870,36 TL alacaklı olacağı, takip tarihi itibarıyla işlemiş faiz talebinin değerlendirilmesinde TTK 1530/4-a hükmü uyarınca takip talebindeki faiz hususundaki taleple bağlı tarih aralığında hesaplamanın 1530/7 hükmü ve taleple bağlı oranlar kapsamında yapıldığı, buna göre toplam 37.501,22 TL faiz hesaplandığı bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından davacı şirketin münferiden temsil ilzam yetkisi bulunmayan ortağı ve şirket müdürü …’a yapılan ödemelerin davacı şirkete yapılmış sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi esas olan hususun ödemenin şirkete yapılmasıdır. Ödemenin şirkete yapıldığının kabul edilebilmesi için şirket yetkilisine veya şirketin yetkili kıldığı kişiye ödeme yapılması gerekmektedir. Şirket yetkilisine yapılan ödemenin şirket kaşesi üzerine yetkilinin attığı imza ile şirketi bağlayıcı olarak kabul edilecektir. Bu durumun aksini ispat külfeti ise iddia eden tarafa aittir. Şirket yetkilisine yapılmayan ödemelerin kabulünün ancak şirketin yapılan ödemeye icazet verdiğinin, ödemenin şirketçe kabul edildiğini tespiti ve ispatı ile mümkün olacaktır. Bunun yanında şirket tarafından görevlendirilmiş temsilciye yapılan ödemeninde şirkete yapılmış ödeme olarak kabul edilecektir.
Somut olayda davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre davalının ödeme yaptığı şahsın şirket ortağı ve müdürü olmakla birlikte tek başına şirketi temsil ve ilzama muktedir olmadığı, şirketin diğer müdürü ile birlikte müşterek imza ile temsil ve ilzam kararlaştırılmış olduğu, bu nedenle alacağı tahsile ve ibraya da yetkisinin olmadığı, davalının sunmuş olduğu ödeme belgelerinde şirketin diğer ortağı ve müdürünün imzasının bulunmadığı ve davacı şirketin tek başına yetkilisinin bu ödemeyi kabul etmediği ve ayrıca ödemeyi alan ortağa bu yönde yetki verilmediğini bildirdiği, bunun aksinin davalı tarafça ispatlar bir delil belge sunulmadığı, Şirket kayıtlarından da, davacı şirketin, davalının bildirdiği ödemelere olur verdiği ve kayıtlarına aldığı, icazeti olduğu yönünde bilirkişi tarafından da bir tespit yapılamadığı, ayrıca ortağa yapılan ödemelerin İstanbul merkez halinde teamül haline geldiğine dair dosyaya bir delil ve belge sunulmamış olduğu, dosyaya davacı tarafından sunulan emsal kararlarda davacı şirketin Hal’de davalı dışında satış yaptığı benzer ihtilafları olduğu görülmüş ise de, bu kararlar içeriğinde de davacı şirketin ortağına yapıldığı ihtilafsız ödemeler sebebiyle borcun sonlandığına dair davalı lehine değerlendirme yapılabilecek bir tespitin bulunmadığı, davalının basiretli tacir gibi davranmadığı anlaşılmakla, şirketi temsil ilzama yetkili olmayan müdür ve ortağa yapılan ödemelerin şirkete yapılmış ve davalı yanın borcunu ödemiş sayılamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı yanca zaman aşımı itirazında da bulunulmuş ise de, bu itiraz ön inceleme aşaması sonunda incelenmiş TBK’nun 146. Maddesi uyarınca dava konusu alacak istemi 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğundan zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler ile davacının icra takip dosyası kapsamında 67.715,50 TL+19.154,86 TL=86,870,36 TL asıl alacağının bulunduğu, temerrüt nedeniyle tarafların tacir olması nedeniyle avans faizi talep edilebileceği, takip tarihine kadar 37.501,22 TL işlemiş faiz talep edilebileceği, ancak davacı tarafın işlemiş faiz talebinin 37.501,19 TL olduğu, taleple bağlı kalınarak bu miktarın esas alınması gerektiği, icra dosyasındaki davacı asıl alacak talebinin de tespit edilen miktarla uyuştuğu, işlemiş faiz talebinin ise tespit edilen miktardan daha düşük olduğu anlaşılmakla davalı yanın icra takibine vaki itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiş, bu nedenle davanın kabulü ile davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 86,870,36 TL asıl alacak, 37.501,19 TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 124.371,55 TL Alacak yönünden İPTALİNE, takibin bu toplam miktar üzerinden ve 86,870,36 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA, alacak likit olduğundan hükmolunan 124.371,55 TL alacağın %20 sine tekabül eden 24.874,31 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya ÖDENMESİNE karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Yukarıda izah edildiği üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE; Davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 86,870,36 TL asıl alacak, 37.501,19 TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 124.371,55 TL Alacak yönünden İPTALİNE, takibin bu toplam miktar üzerinden ve 86,870,36 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
2-Hükmolunan 124.371,55 TL alacağın %20 sine tekabül eden24.874,31 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gereken 8.495,82 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşinen yatırılan 1.502,10 TL’ nin mahsubu ile bakiye 6.993,72 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşin olarak karşılanan 1.502,10 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı parası, 127,20 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 1.058,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’sine göre hesap edilen 15.765,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK 120 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde re’ sen iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza