Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1046 E. 2021/361 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1046 Esas
KARAR NO:2021/361

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:29/05/2015
KARAR TARİHİ :29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı taraf arasında 02/01/2013 tarihli … projesine ilişkin anahtar teslim inşaat sözleşmesi ve 08/05/2013 tarihli … projesine ilişkin anahtar teslim inşaat sözleşmesi imzalanmış olduğunu, 14/02/2014 tarihinde davalı …tarafından …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesinin taraflarına gönderilerek sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, fesih ihbarı sonrasında taraflar arasında 01/03/2014 tarihli bir protokol imzalanmış olduğunu, bu protokol uyarınca taraflara yüklenen yükümlülükler hariç olmak üzere tarafların karşılıklı olarak hiçbir hak ve alacağının bulunmadığının kararlaştırılmış olduğunu, anılan 01/03/2014 tarihli protokol uyarınca kesin hak ediş hesaplamaları neticesinde 12 numaralı hakediş raporlarının oluşturulmuş olduğunu, bu hakedişe istinaden 28/10/2014 tarihli … numaralı 396.177,59 USD bedelli, 28/10/2014 tarihli … numaralı 344.504,67 EURO bedelli, 28/10/2014 tarihli … numaralı 10.823.533,76-TL bedelli 3 adet faturaya ve bunlar haricinde yapılan diğer hesaplamalar neticesinde ise ilave cephe aydınlatma işleri, vade farkı ve diğer ilave işlere ilişkin olarak da 28/10/2014 tarihli … numaralı 189.043,87-TL bedelli, 27/11/2014 tarihli … numaralı 31.211,56-TL bedelli ve 27/11/2014 tarihli … numaralı 9.029,76-TL bedelli 3 adet daha fatura olmak üzere toplamda 6 adet fatura düzenlenerek davalı borçluya gönderilmiş olduğunu ve yasal süre içerisinde davacı borçlu tarafından bu faturalara itiraz edilmemiş olduğunu ve bu faturalara istinaden alacaklarının 2.592.906,09-TL’lik kısmının ödenmemiş olduğunu, bunun üzerine davalı tarafa 01/12/2014 tarihinde … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek bakiye borcun ödenmesinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine taraflarınca 07/05/2015 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borca itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, davalı tarafından icra takibine haksız olarak yapılan itirazın iptali ile davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ‘uyuşmazlıkların çözümü’ başlıklı bölümün 2.11 maddesi gereği sözleşmeden ve/veya sözleşmenin ifası ile ilgili doğacak tüm uyuşmazlıkların… (…) Tahkim Kuralları kapsamında teşekkül cdecek ve sözleşmedeki tahkim şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacı tarafın yapılan ihtarlara rağmen üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi üzerine 14/02/2014 tarihinde sözleşmeyi haklı olarak feshettiklerini, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, davacı tarafça ilamsız icra takibi kapsamında gönderilen ödeme emrinin dayanaksız olduğunu belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 17/12/2015 tarih ve … Esas, … K. sayılı kararı ile; “HMK 116 ve 117 Maddeleri uyarınca tahkim ilk itirazının kabulü ile, davanın bu nedenle görev yönünden usulden REDDİNE, HMK 20 maddesi uyarınca davacının tahkimde dava açmakta muhtariyetine,” karar verilmiş, karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2017 tarih ve … E., … K. sayılı kararı ile ; “… Mahkemece, davalının 08/05/2013 tarihli sözleşmeyi feshetmesinden sonra tarafların imzaladıkları 01/03/2014 tarihli sözleşme ile gerçekleştirilen imalat bedelleri ve fiyat farklarının ne şekilde ödeneceği kararlaştırıldığı, davacının talebinin feshedilen sözleşmeye dayalı değil, geçerli olarak düzenlenmış protokole dayalı olduğu ve protokolde açıkça bu taahhüdün daha önceki beyan ve anlaşmaları geçersiz kıldığı kabul edildiği, protokolde sadece işçi ve taşeronların proje sahasında yapacakları eylem, gösteri ve toplantılar için tahkim şartı şartı ve ayrıca tahkim sözleşmesi bulunmadığı, feshedilen 08/05/2013 tarihli sözleşmedeki tahkim şartının protokolun uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan bu uyuşmazlıkta geçerli sayılması ve uygulanması mümkün olmadığından tahkim ilk itirazı reddedilip işin esası incelendikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddi doğru olmamış…” gerekçesiyle bozulması üzerine Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan 08/05/2013 tarihli eser sözleşmesinin davalı iş sahibince 14/02/2014 tarihinde feshinden sonra, yine yanlar arasında düzenlenen 01/03/2014 tarihli protokol ile davacı yükleniciye ödenmesi kararlaştırıldığı halde ödenmediği iddia edilen imalât bedeli ve vade farkı alacaklarının tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, taraflar arasında düzenlenen 02/01/2013 ve 08/05/2013 tarihli sözleşmeler, 01/03/2014 tarihli protokol, sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname, tarafların birbirlerine gönderdikleri ihtarnameler, projeye ilişkin bilgi ve belgeler, hakediş bedellerine ilişkin bilgi ve belgeler dosyamız arasına alınmış, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle bilirkişi heyetinden 17/04/2019 tarihli rapor ve 12/05/2020 tarihli ek rapor rapor temin edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden; alacaklı … A Ş. tarafından borçlu … A. Ş. aleyhine cari hesap bakiyesi alacağına istinaden 2.592.906,09-TL asıl alacak, 68.623,21-TL faiz olmak üzere toplam 2.661.529,30-TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; taraflar arasında 02/01/2013 tarihli …projesine ilişkin anahtar teslim inşaat sözleşmesi ve 08/05/2013 tarihli … projesine ilişkin anahtar teslim inşaat sözleşmesi imzalandığı, 14/02/2014 tarihinde davalı … A. Ş. tarafından …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği, sözleşmenin feshinden sonra taraflar arasında 01/03/2014 tarihli protokolün imzalandığı, sözkonusu protokolün birinci paragrafında, yüklenicinin yaptığı imalâtlar karşılığında 12.850.000,00-TL’nin Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ayları vadeli çeklerle ödeneceği, vade farkı olarak da 700.000,00-TL bedelli 14/10/2014 vadeli çekin iş sahibi tarafından yükleniciye verileceğinin kararlaştırıldığı, protokolün ikinci paragrafında gerekli incelemelerin tamamlanmasından sonra nihai alacak borç miktarlarının belirleneceği, tarafların … projesi kapsamında iş bu ibraname ve makbuz tarihi itibariyle ileride yapılacak kesin hesap dışında hiç bir hak ve alacaklarının bulunmadığını kabul ve taahhüt ettikleri, devamında yüklenicinin kesin hesap hakedişi dışında herhangi bir ek hakediş yapılmayacağı, iş bu taahhüdün daha önceki beyan ve anlaşmaları geçersiz kıldığını da kabul ve taahhüt etmiş oldukları anlaşılmıştır. Davacı, anılan protokol uyarınca yapılan kesin hakediş hesaplamaları neticesinde oluştuğunu iddia ettiği alacakları ve vade farkının ödenmemesi üzerine davalı iş sahibi aleyhine yaptığı ilâmsız icra takibine itiraz üzerine itirazın iptâli takibin devamı ve inkâr tazminatı talepli eldeki davayı açmış bulunmaktadır. Bu durumda davalının 08/05/2013 tarihli sözleşmeyi feshetmesinden sonra tarafların imzaladıkları 01/03/2014 tarihli sözleşme ile gerçekleştirilen imalat bedelleri ve fiyat farklarının ne şekilde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının talebinin feshedilen sözleşmeye dayalı değil, geçerli olarak düzenlenmış protokole dayalı olduğu ve protokolde açıkça bu taahhüdün daha önceki beyan ve anlaşmaları geçersiz kıldığı kabul edildiği gözönüne alındığında, taraflar arasındaki ilişkinin 01/03/2014 tarihli protokole dayalı olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Nitekim bu husus Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 14/09/2017 tarih ve 2017/… E., 2017/… K. sayılı bozma ilamında da kabul edilmiş bulunmaktadır. Yargıtay bozma ilamı her ne kadar Mahkememizce usuli yönden verilen red kararı üzerine oluşturulmuş ise de, Yargıtay …. Hukuk Dairesi, bozma ilamında esas yönünden de değerlendirmeler yaparak Mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar vermiş bulunmaktadır. Bu itibarla gerek taraflar arasında yapılan daha önceki sözleşmelerin davalı iş sahibi tarafından feshedilmiş olması, gerek 01/03/2014 tarihli protokol ile taraflar arasındaki daha önceki beyan ve anlaşmaların geçersiz kılınmış olduğunun kabul edilmesi, gerekse Yargıtay bozma ilamındaki kabul gözönüne alınarak taraflar arasındaki ihtilafta 01/03/2014 tarihli protokol hükümleri gereğince değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamı ve taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporları ile, taraflar arasında 01/03/2014 tarihli protokolde tarafların 10. hakediş ve sonraki hakedişlere yönelik (10,11,12,13,14 ıı.olu hakedişler) mutabakat sağlamış oldukları, protokol hükümlerinde gecikmeye yönelik cezai şart bulunmadığı, protokol hükümlerinden de anlaşılacağı üzere öngörülemeyen kesintilerin kesin hakediş akabinde yapılması gerektiği, bu kesintilerin ise işin doğal akışında iş tamamlandıktan sonra net bir şekilde hesaplanacak kesinti niteliğinde olduğu, davacı defter kayıtlarına göre, davalı şirketin takip tarihi itibariyle 2.592,906,09-TL borçlu olduğu, davalı defler kayıtlarına göre; davacının takip tarihi itibariyle 89.315,55-TL alacaklı olduğu, aradaki farkın ihtilaflı davalı şirket kesinti faturasından kaynaklandığı, protokol ile geçersiz kılman sözleşme hükümlerine dayanılarak hak iddia edilemeyeceği yönündeki davacı iddiasının kabulü halinde; davacı şirket asıl alacağının 2.592.906,09 TL, işlemiş faiz alacağının talep gibi 68.623,21-TL olacağı tespit edilmiştir. Bu itibarla eldeki davada taraflar arasında düzenlenen 01/03/2014 tarihli protokol hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerektiği, bu protokol hükümlerine göre davacı tarafın hakediş alacaklarını davalıdan talep etme hakkı bulunduğu, protokolde cezai şarta yönelik bir hüküm bulunmadığı, davacının talep edebileceği hakediş bedeli ile işlemiş faizinin bilirkişi raporları ile de takip talebindeki miktarlar ile aynı miktarda olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacı tarafın icra takibindeki alacak miktarı kadar davalıdan alacaklı olduğu, davalının borcu ödediğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunmadığı dikkate alınarak açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu 67/2. maddesi icra inkâr tazminatını düzenlemektedir. Bu maddeye göre, borçlu itirazında haksız görülürse davacı tarafından açıkça talep edilmiş olması şartıyla icra inkâr tazminatına hükmedilecektir. Borçlunun itirazında haklı veya haksız olması ise alacağın likit(belirli) olup olmamasına bağlıdır. Eğer alacak likit(belirli) ise borçlu itirazında haksızdır; alacak likit(belirli) değilse borçlu itirazında haklıdır. Borçlunun inkâr tazminatına mahküm edilebilmesi için onun ödeme emrine kötü niyetle itiraz etmiş olması şart değildir. İtirazının haksızlığına karar verilen borçlu, iyi niyetle itiraz etmiş olsa bile, icra inkâr tazminatına mahküm edilecektir. Eldeki dosyada, davacı alacaklı tarafından taraflar arasındaki 01/03/2014 tarihli protokol ve cari hesaba dayalı alacak isteminde bulunulmuş, icra takibi başlatılmadan önce de borcun ödenmesi için noter aracılığıyla borcun ödenmesi için ihtarname gönderilmiştir. Bu durumda davalı/borçlu alacağın miktarını bilmektedir, yani icra takibi başlatıldığı sırada ne kadar bir borç miktarını alacaklıya vermesi gerektiğini bilmektedir. Bu itibarla alacak likit(belirli) bulunmaktadır. Bu nedenle kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1- Davacı tarafça açılan davanın KABULÜ ile; davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİNE, takibin takip talebinde belirtilen şartlar üzerinden DEVAMINA,
2- İİK 67/2. maddesi gereğince alacak miktarı üzerinden % 20 oranında belirlenen 532.305,86-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 181.809,06-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 32.144,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 149.664,44-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan 32.144,62-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan ve 27,70-TL başvurma harcı, 392,70-TL müzekkere ve davetiye posta masrafı ile 4.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.920,40-TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 117.732,53-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde YARGITAY temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/04/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır