Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1040 Esas
KARAR NO : 2019/894
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 30/05/2016
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan; “İstirdat” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyası üzerinden müvekkiline karşı icra takibi yapıldığını, davalının müvekkilinin keşideci olduğu … Bankası Sultanbeyli Şubesine ait 30/01/2016 keşide tarihli 60.000,00 TL bedelli … numaralı çeke dayanarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiğini, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin… D. İş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, alınan ihtiyati haciz kararının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyası üzerinden icraya konu edildiğini, müvekkilinin icra baskısı altında borcu ödediğini, çek üzerinde dava dışı… A.Ş ye ait cironun sahte olduğunu, kaşe ve imzanın… AŞ ye ait olmadığını, anılan çekin dava dışı… şirketinin çalışanının arabasından çalındığını, bu hususta polise gittiklerini, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında kaybolan ve çalınan çeklerin iptali ile ilgili karar verildiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile icra baskısı altında ödediği 81.375,15 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Dava; İcra baskısı altında ödendiği iddia olunan bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
Dava dosyası, İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası örneği, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin…esas sayılı dosyası uyap kayıtları ve ilgili diğer kayıtlar celp edilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde: Davalı tarafından davacının da arasında bulunduğu bir kısım borçlular aleyhine… Bankası … Şubesine ait … seri nolu, 30/01/2016 keşide tarihli, 60.000,00 TL bedelli çek alacağına istinaden 60.000,00 TL çek alacağı, 172,60 TL takip öncesi faiz, 6.000,00 TL tazminat, 180,00 TL komisyon olmak üzere toplamda; 66.352,60 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde;… AŞ tarafından Kıymetli Evrakın Zayii nedeniyle iptali istemine ilişkin dava olduğu, yargılama sonunda … Bankası … Şubesine ait… seri nolu, 30/01/2016 keşide tarihli, 60.000,00 TL bedelli çek dahil 18 adet çek ve senet hakkında zayii nedeniyle iptallerine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda …Bankası … Şubesine ait … seri nolu, 30/01/2016 keşide tarihli, 60.000,00 TL bedelli çekteki… cirosu üzerindeki imzanın… yetkililerine ait olmadığının tespit edildiği görülmüştür.
CBS müzekkere cevaplarının incelenmesinde, çeklerin çalınmasına ilişkin hırsızlık olayı ile ilgili İstanbul CBS … Soruşturma dosyasında yetkisizlik kararı verildiği, Küçükçekmece CBS ye gönderildiği, Küçükçekmece CBS tarafından … soruşturma dosyası ile yetkisizlik kararı ile Bakırköy CBS ye gönderildiği, Bakırköy CBS tarafından… soruşturma dosyası ile tekrar Küçükçekmece CBS ye yetkisizlikle gönderildiği Küçükçekmece CBS nin … Soruşturma numarasını aldığı anlaşılmıştır.
Dava ve icra takibine konu … Bankası … Şubesine ait… seri nolu, 30/01/2016 keşide tarihli, 60.000,00 TL bedelli çekin incelenmesinde; davacının keşideci olduğu, lehtarın… AŞ olduğu,… AŞ den sonra İlke PVC…, … Kapı…, … Ticaret, … Ticaret, …Yapı…, cirolarının bulunduğu, son ciranta-hamilin ise dosyamız davalısı olduğu, 01/06/2016 tarihinde …bank… şubesine ibraz edildiği, çekin imzası tutmadığından takastan iade edildiğinin şerh düşüldüğü görülmüştür.
Davacı tarafça eldeki davamızda; Dava ve takip konusu çekteki kendi keşideci imzasına itiraz edilmemekte, lehtar-ciranta olan… AŞ adına atılan imza ve kaşenin sahte olduğu ve bundan dolayı çekten sorumluluğunun olmadığından bahisle bu çeke ilişkin yapılan icra takip dosyasına ödendiği iddia olunan bedelin istirdatı talep edilmektedir.
6762 sayılı Mülga Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nu da aynı esas benimsemiştir. Çek, Türk Ticaret Kanununun üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. Türk Ticaret Kanununun 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. Türk Ticaret Kanununun üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir
Çek bir kıymetli evraktır. Her kıymetli evrak gibi çek te bir hak içerir ve bu hak çeklerde bir alacak hakkıdır. Çeke bağlanmış olan alacak hakkının istenebilmesi için çekin ibrazı şarttır. Başka bir kişiye devri de ancak çekin devri yoluyla sağlanabilir.
Türk hukukunda çek kıymetli evrak olmasının yanı sıra kambiyo senedi de sayılır ve diğer kambiyo senetleri poliçe ve bono gibi sıkı şekil şartlarına tabidir.
6102 sayılı TTK’nın “ Geçerli Olmayan İmzaların Bulunması” başlıklı 677. maddesi; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan yada adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” şeklinde düzenleme içermektedir.
Bu maddeye göre, bir poliçe, ehliyeti olmayan kimselerin imzalarını ihtiva ederse, sahte imzalar veya gerçekte mevcut olmayan (mevhum) kimselerin imzalarını taşırsa yahut senedi imzalayan kişiler (veya namına imzalanan) açısından herhangi bir sebepten bağlayıcı olmayan imzalar mevcutsa, bütün bu durumlar diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Kambiyo senetlerinde (ticari senetler) “taahhütlerin bağımsızlığı” (imzaların istiklâli) ilkesi caridir. Bu ilke TTK’nın 818. maddesinin yollamasıyla çekler hakkında da uygulanır.
İmzaların bağımsızlığı ilkesi, poliçeye atılan her geçerli imzanın (düzenleyenin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen, poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar; geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların geçersizliği ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası, ödeme yapılmış ise istirdat davası açılmasına olanak tanımaz. Poliçeye imza koyan kişi diğer imzaların geçersiz veya sahte olmasının riskini de taşır. Sahte imza sahibini bağlamaz..
Ticari senetlerde, senedin geçerliliği meselesi ile sorumluluk meselesi birbirinden tamamen ayrıdır. Kanun yapıcı, 677. maddede senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Senetteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Senedin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir (sahte imzayı atan dâhil olmak üzere). Borç yaratmayan imzalar yönünden müracaat kullanılmasına muhatap olmak da söz konusu değildir. Demek oluyor ki bu gibi imzaların varlığı hâlinde bütün riskler geçerli kalan imza sahiplerine kaymaktadır.
TTK’nın 677. maddesi hükmü gereğince, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez .
Yine TTK’nın 790. maddesi “ Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde salahiyetli hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takibederse bu son ciroyu imzalıyan kimse çeki beyaz ciro ile iktisabetmiş sayılır.” düzenlemesine yer vermiş iken; 792. madde ile de “Çek, her hangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 790 nci maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir.” hükmü getirilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, anılan düzenleme ile çekin kaybolması hâlinde çeki elinde bulunduran hamile ancak çeki kötü niyetle iktisap etmesi ya da iktisapta ağır kusuru bulunması hâllerinde geri verme mükellefiyeti getirilmiştir. Bu hâller dışında çeki elinde bulunduran hamil geri verme mükellefiyetinde olmadığı gibi çeki elinde bulundurmasından kaynaklanan yasal haklarını kullanma olanağına da sahiptir.
Mahkemece verilen çekin iptali kararları maddi hukuk anlamında kesin hüküm teşkil etmez. Maddi hukuk yönünden mevcut hukuki durum aynen devam eder. İptal kararı, hakkın varlığına, muhtevasına ve bu hak üzerindeki tasarruf yetkisine tesir etmez .Senedin ziyaının söz konusu olduğu bütün hâllerde, senedi iyiniyetle devralan üçüncü şahısların haklarına iptal kararının hiç bir etkisi olmaz. Senedi iyiniyetle iktisap etmiş bulunan şahsın durumu, iptal kararıyla değişmez. Başka bir deyişle, iyiniyetin korunması esası iptal kararıyla sınırlandırılmamıştır.
Ticari senetteki geçersiz imza sadece imza sahibi yönünden hükümsüzlük sonucu doğurur ve senetteki her imza diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlar. İmzaların bağımsızlığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke gereğince de geçerli imzaların sahipleri başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kendi sorumluluğundan kurtulamazlar. Bu nedenle de somut olayda kendi imzasını inkâr etmeyen keşideci, lehtarın imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamaz. Eş söyleyişle; lehtar imzasının sahte olması hâli, keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Öte yandan; Senedi şeklen düzgün silsileye dayalı olarak ele geçiren davalı hamilin son cirodan önceki cirolardaki imzaların sahte olduğunu bilmesi mümkün olmadığı gibi, böyle bir sorumluluk da kendisine yüklenemez. Senet borçlusu ile senet alacaklısı arasındaki kişisel itiraz ve savunmalar senedi şeklen düzgün ciro silsilesi yolu ile ele geçirmiş olan iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülemez.
Yerleşik Yargıtay uygulaması bu yöndedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2019 tarih ve 2017/19-1636 Esas 2019/319 Karar sayılı kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.11.2015 tarih ve 2015/2045 Esas 2015/15263 Karar sayılı kararı)
Yukarıda açıklanan nedenler ile; imzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince imzası inkâr edilmeyip tartışma konusu yapılmayan davacı (keşideci)’nın davaya konu çekten dolayı sorumlu olduğu kanaatine ulaşılmış, yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.389,69 TL’ den mahsubu ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, fazla yatırılan 1.345,29 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
5-HMK 120 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …