Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/975 E. 2020/651 K. 30.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/975
KARAR NO:2020/651

DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:05/10/2016
KARAR TARİHİ:30/11/2020

Davacı yanca mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile 17.07.2015 tarihinde … İli, …-… köy yolunun 2.km’sine geldiğinde karşıdan gelen ve plakası bulunmayan bir aracın müvekkilinin aracına çarpması neticesinde müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu, kazaya sebep olan araç ve sürücüsüne ulaşılamaması nedeniyle müvekkilinin yaralanması sonrasında oluşan maddi zararların tazmini amacıyla davalı şirket aleyhine iş bu davanın açıldığını, yapılan tüm uzlaşma çabalarından sonuç alınamadığını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş görememezlik ve 100,00 TL bakım ve bakıcı giderinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.b maddesine göre trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen ve tamamen azalmasına bağlı giderlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğunu, …’nın sorumluluğunun sona erdiğini, geçici ve sürekli iş göremezlik bakıcı ve bakım giderlerinden müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağını, talep edilen tazminat kalemlerinin teminat dışında kaldığını, davacı adına dava öncesi vekil eden kuruma başvuruda bulunulmuş ise de, trafik kazası tespit tutanağında kazanın tek taraflı olduğunun tespit edilmesi nedeniyle talebin hakkı olarak reddedildiğini, tazminata konu olaya karışan ikinci motorlu aracın varlığının somut delillerle ispat edilemediğini, vekil eden kurum aleyhine hüküm kurulamayacağını, davanın açılmasına sebep olmayan vekil edenin temerrüdü söz konusu olmadığından faiz talebinin kabul edilemeyeceğini belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, ifade tutanakları, jandarma tarafından tutulan tutanak, bilirkişi raporları, adli tıp raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve ayrıca taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla, bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf, davacının kaza nedeni ile sürekli ve geçici iş göremezlik durumunun oluşup oluşmadığı, var ise oranı, davalı yanın kusur durumu ve buna göre talep edebileceği tazminatın ne olduğu, meydana gelen kazaya başka bir aracın sebebiyet verip vermediği, faize hükmedilip edilemeyeceği, edilebilecek ise faiz tarihinin dava tarihi mi yoksa temerrüt tarihi mi olması gerektiği, meydana gelen kazada davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Mahkememizce davacının maluliyet durumunun tespiti amacıyla, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … İhtisas Kurulu’ndan muayene olunarak aldırılan raporda özetle; “davacının yaralanmadan kaynaklı olarak; tüm vücut engellilik oranının % 9 olduğu ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizin 22/06/2020 tarihli celsesinde;
“1-Davalı vekilinin ATK İhtisas Kurulundan rapor alınmasına ilişkin isteminin mahkememizce ATK 2 İhtisas Kurulundan alınan raporun ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından reddine,
2-… SGK’ya müzekkere yazılarak 17/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanan … T.C kimlik nolu davacı …’a rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti ile davacıya ait tüm SGK kayıtlarının birer suretinin mahkememize gönderilmesinin istenilmesine,
3-SGK müzekkere cevabı gelmesine müteakiben dosyanın bir aktüerya , bir kusur ve bir de Adli tıp uzmanı Hekim bilirkişiyşe tevdii ile;
-Kusur bilirkişi tarafından davaya konu somut olayda davacı sürücü … ile kazaya karıştığı beyan olunan ancak tespit edilemeyen araca sürücüsünün kusur oranlarının tespit edilmesine,
-Adli Tıp uzmanı Hekim bilirkişi tarafından davacının bakım ve bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıma ve bakıcıya ihtiyacı varsa süresinin ve gider miktarının ne olacağının tespit edilmesine,
-Aktüerya bilirkişi tarafından davacının uğradığı geçici ve sürekli iş görememezlik zararının tespit edilmesine,
Ve tüm bilirkişiler tarafından yukarıdaki hususlara ilişkin ortak rapor düzenlenmesine” karar verildiği, 2 nolu ara karar gereğinin yerine gelmesine müteakiben dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından, 31/08/2020 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği ve mahkememize ibraz edildiği, raporun incelenmesinde özetle de; “…kazanın tek araçlı mı yoksa iki araçlı mı olarak değerlendirileceği konusundaki kanaatin sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, kazanın tek araçlı olarak kabul edilmesi durumunda yaralanmalı kazanın meydana gelmesinde davacı -sürücü …’un % 75 oranında kusurlu olacağı, kazanın meydana geldiği yoldan sorumlu olan … İl Özel İdaresi’nin % 25 oranında kusurlu olacağı, kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı anlaşılan davacı -sürücü için hesaplanacak tazminat miktarından müterafik kusur indirimi uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanacak ise hangi oranda uygulanacağı kararının mahkemenin takdirinde olduğu, davacının bakıcı gideri ihtiyacı süresinin 2 ay olarak mütalaa olunduğu, kazanın tek taraflı olması halinde davalının sorumluluğunun olmadığı, hesaplamanın kazanın iki araçlı olarak kabul edilmesi durumuna göre davalı … hesabının % 75 oranında kusurlu olduğuna göre yapıldığı, davacıya yapılan geçici iş göremezlik ödemenin tenzil edildiği, yapılan ödeme sonrası davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının kalmadığı, davacının talep edebileceği iş göremezlik zararını 70.623,75 TL olduğu, davacının talep edebileceği bakıcı gideri zararının 1.946,68 TL olduğu…” şeklinde tespitler yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce gerek ATK dan alınan 05/03/2020 tarihli Maluliyet raporu ve gerek se bilirkişi heyetinden alınan kusur ve hesap raporlarının denetlenmesinde, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, maluliyete kusura ve zarara yönelik olarak yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından hükme esas alınmalarına karar verilmiştir.
Davacı yanın bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerini artırarak, sürekli iş görememezlik tazminatı talebini 70.523,75 TL’ye, bakıcı ve bakım giderine ilişkin talebini de 1.846,88 TL’ye çıkartmış olduğu, buna ilişkin harcını da tamamladığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça her ne kadar, Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.b maddesine göre, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen ve tamamen azalmasına bağlı giderlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu ,geçici ve sürekli iş göremezlik bakıcı ve bakım giderlerinden müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağı iddia edilmiş ise de; KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmıştır. Bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Bu doğrultuda poliçenin ve genel şartların tarafı olmayan SGK’yı yasal düzenleme olmaksızın tüm sağlık gideri teminatı kapsamındaki tazminat kalemlerinden sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. Ayrıca sigorta şirketleri tarafından poliçe bazında KTK 98. maddesindeki sayılanlar kapsamında SGK’ya katkı payı aktarımı yapıldığı nazara alındığında, KTK 98. madde kapsamı dışında sağlık giderleri teminatı içinde kalan tazminat kalemlerine ilişkin sigortalıdan alınan prim ücretleri sigorta şirketlerinin uhdesinde kalmaktadır. Bu doğrultuda sigorta şirketlerinin KTK 98. madde dışında kalan sağlık gideri teminatı kapsamındaki geçici iş göremezlik tazminatından poliçe limiti ile sorumluluğu devam edecektir ve ayrıca kaldı ki sağlık giderleri teminatı açıklayan Genel Şartların A.5.b bendinin son cümlesinde, “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesiyle sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğunun sona ermesini KTK’nın 98. maddesine bağlamıştır. Ancak kanun koyucu tarafından yeni Genel Şartlarda ki bu düzenleme doğrultusunda KTK’nın 98.maddesinde değişiklik yapılarak “geçici iş göremezlik tazminatı madde kapsamına alınmadığı, açıkça SGK tarafından karşılanacağı ve Sigorta Şirketleri ve …nın sorumluluğunun sona erdiği” yönünde değişiklik yapılmadığından Genel Şartların A.5.b bendinin son cümlesi kadük kalmıştır/ yürürlüğe girmemiştir. Başka bir ifadeyle halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98. maddesinde, yeni Genel Şartlarda ki sağlık giderleri teminatına ilişkin düzenleme doğrultusunda Sigorta Şirketlerinin ve …nın sorumluluğunun sona ereceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından 98. madde hükmü dışında kalan teminatlar (belgesiz sağlık giderleri, geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı) bakımından sorumlulukları devam edeceğinden, geçici işgörememezlik zararının da davalı şirketin sorumluluğu kapsamı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmış ve davalı tarafın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Yine davalı tarafça her ne kadar, tazminata konu olaya karışan ikinci motorlu aracın varlığının somut delillerle ispat edilemediği iddia edilmiş ise de, gerek dosya mündericatında yer alan kaza tespit tutanağındaki, “…kazaya diğer bir aracın karışmış olabileceği ihtimali değerlendirilerek olay yerinde iki farklı araca ait 1 adet gri renkli sol aynaya ait parça, 1 adet beyaz renkli sol aynaya ait üst parça ve kırık ayna camı tespit edilerek …” şeklindeki tespit, gerek Jandarma tarafından tutulan 17/07/2015 tarihli tutanakta yer alan, “… … 17/07/2015 saat: 15:00 sıralarında … İlçe Jandarma Komutanlığı’na gelerek, olay yerinde yolun sağ tarafında bulunan şarampolde bulduğunu belirttiği gri renkli iç kısmında … ibaresi bulunan otomobil sol ayna koruması olduğu değerlendirilen plastik parça ve iç kısmındaki siyah plastik üzerinde bulunan etikette … Elektrikli … ibaresi bulunan kırık ancak dağılmamış vaziyette bulunan otomobil aynası teslim edilmiştir …” şeklindeki tespit ve gerek se; kazaya karışan araçta yolcu konumunda bulunan …’un, … … Polis Merkezi Amirliği/Suç Araştırma ve Soruşturma Bürosunda verdiği, 07/10/2015 tarihli Müşteki İfade Tutanağında yer alan, “… … plaka sayılı aracımızla … Köyü yakınlarına geldiğimizde Gri renkli plaka, marka ve modelini göremediğim bir araç yolu ortalamış geliyordu, eşim çarpmamak için yol kenarına geçtiği esnada karşıdan gelen aracın bize hafif çarpması neticesinde yol dışına çıktık…” şeklindeki beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde, meydana gelen kazanın davalı yanın iddia ettiği şekilde tek taraflı bir kaza olmadığı, kazanın plakası tespit edilemeyen bir aracın karışması sonucu iki taraflı trafik kazası şeklinde olduğu, davalının yukarıda tespit ve izah edilen deliller karşısında, kazanın tek taraflı olduğuna ilişkin iddiasını aksi yöndeki delillerle ispat edemediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davalı yanın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davalı şirketin müterafik kusura ilişkin savunmasının incelenmesinde ise; gerek davacı asilin … … Polis Merkezi Amirliği/Suç Araştırma ve Soruşturma Bürosunda verdiği, 07/10/2015 tarihli Müşteki İfade Tutanağında yer alan, “… Aracın benim kullandığım araca çarpması neticesinde ben direksiyon hakimiyetini kaybederek yol kenarına takla atarak kaza yaptım ben kaza esnasında araçtan fırlamışım…” şeklindeki beyanı ve gerek se kaza anında araçta yolcu konumunda bulunan …’nun, … İlçe Jandarma Komutanlığında verdiği 20/07/2015 tarihli müşteki ifade alma tutanağında yer alan, “… Aracı dayım olan … kullanıyordu … Arka tarafı bilmiyorum ama ben ve dayım Emniyet Kemeri takmamıştık” şeklindeki beyanı karşısında, davacının kaza sırasında emniyet kemerini takmadığının anlaşıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacının emniyet kemeri takmayarak can güvenliğini tehlikeye attığı ve somut olayda, müterafik kusurunun bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılarak, 6098 sayılı TBK’nın 52 maddesi uyarınca toplam tazminat miktarından, Yargıtay yerleşik uygulamaları gereği %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasına karar verilmiştir.
Ayrıca mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt tarihi 27/05/2016 tarihi olarak tespit edilmiş ise de, davacı yanca dava dilekçesinde, temerrüt tarihi olarak, bilirkişi tarafından belirlenen tarihten daha sonraki bir tarih olan 01/06/2016 tarihi beyan edildiğinden, taleple bağlılık ilkesi gereği temerrüt tarihi olarak, davacının talep ettiği tarih esas alınmıştır.
Davalı Yönünden Vekalet Ücreti ve Yargılama Giderlerine İlişkin Değerlendirme:
Davaya konu somut olayda, her ne kadar davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de; yasal düzenleme gereği; yani TBK’nın 52. maddesinden kaynaklanan takdiri indirimler (müterafik kusur) nedeniyle, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş ve ayrıca yargılama giderleri yönünden de, aynı sebeple taraflar arasında paylaştırmaya gidilememiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası kurulmuştur.
Tüm bu açıklamalar ışığında, taraf ve iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizde açılan davanın, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkin olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türlerinin; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlendiği, bu bağlamda, taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplandığı, kusur ve maluliyet durumu birlikte değerlendirilmek suretiyle alınan aktüer raporu ile de davacının zararının hesaplandığı, ayrıca hükme esas alınan, ATK maluliyet ile Kusur ve Aktüerya raporlarının ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm kurmaya da elverişli olduğu ve hükme esas alınmalarına karar verildiği, davalı tarafça her ne kadar, Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.b maddesine göre trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen ve tamamen azalmasına bağlı giderlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu, geçici ve sürekli iş göremezlik bakıcı ve bakım giderlerinden müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağı iddia edilmiş ise de, yukarıda yazılı gerekçelerle davalı tarafın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmediği, davalı şirketin müterafik kusura ilişkin savunmasının ise, yine yukarıda yazılı gerekçelerle haklı görüldüğü ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi uyarınca, toplam tazminat miktarından, Yargıtay yerleşik uygulamaları gereği %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasına karar verildiği, ayrıca mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt tarihi olarak 27/05/2016 tarihi tespit edilmiş ise de, davacı yanca dava dilekçesinde, temerrüt tarihi olarak, bilirkişi tarafından belirlenen tarihten daha sonraki bir tarih olan 01/06/2016 tarihinin beyan edildiği anlaşıldığından, taleple bağlılık ilkesi gereği temerrüt tarihi olarak, davacının talep ettiği tarihin esas alındığı ve ayrıca davaya konu somut olayda, her ne kadar davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de; yasal düzenleme gereği; yani TBK’nın 52. maddesinden kaynaklanan takdiri indirim nedeniyle, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş ve ayrıca yargılama giderleri yönünden de, aynı sebeple taraflar arasında paylaştırmaya gidilememiş, ancak 100 TL’lik geçici iş göremezlik isteminin reddine karar verildiğinden bu kısım yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin değerlendirme yapılarak, aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
1-70.623,75 TL sürekli iş görememezlik ve 1.946,88 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 72.570,63 TL ye %20 müterafik kusur indirimi yapılması sonucu elde edilen 58.056,51 TL tazminatın 01/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili davacıya VERİLMESİNE,
fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gereken 3.965,80 TL nisbi karar ve ilam harcının peşin ve talep artırımı ile alınan 276,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.689,60 TL harcın davalıdan alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından ilk dava açılırken ve talep artırım sonrası yatırılan 276,20 TL harç parasının davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 29,20 TL, posta gideri 295,80 TL, bilirkişi ücreti gideri 2.100,00 TL ve 687,00 TL Adli Tıp Faturası olmak üzere toplam: 3.112,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 3.106,64 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı yan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 7.307,35 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana VERİLMESİNE,
7-Davalı yan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, ret edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. Maddesi gereğince taktir olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/11/2020

Katip …

Hakim …