Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/910 E. 2021/342 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/910 Esas
KARAR NO:2021/342 Karar

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/12/2012
KARAR TARİHİ:26/04/2021

Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 17.06.2009 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin … İli, … İlçesi , … mevkii, … … ada, … parselde yapımını üstlendiği hafriyat , dolgu, beton ve demir kısmı malzemeli kalıp yapılması , malzemeli izolasyon işinin bu sözleşme ile taşeron davalıya şartnamede belirtilen şartlarda devredildiğini, sözleşmenin 4.maddesinde proje teslim süresinin ruhsat tarihinden itibaren 130 gün olarak kabul edildiğini, sözleşmede gecikme halinde günlük 100.000 TL gecikme cezasının belirtildiğini ,taraflar arasında imzalanan sözleşme sonrasında izalosyan işlerinin yapımının alt işveren sıfatı ile davalı tarafından yüklenici ……şirketine verildiğini, yüklenicinin verilen işi süresinde yerine getirmediği halde hak ediş bedelerini talep ettiğini, gecikme cezasının davacı tarafa ödenmesi için ihtarname gönderildiğini ancak davalının cevap vermediğini beyan ederek taşeron sözleşmesinin 5.maddesi gereğince kararlaştırılan gecikme cezası alacağından şimdilik 2.000 TL ‘nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı yan vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin yetki itirazında bulunarak davaya bakmakta … Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, esasa ilişkin ise davalının alt taşeron sıfatıyla yüklenmiş olduğu işleri teslim tarihinden 7 gün önce tamamlandığını ve teslim ettiğini bu hususun davacının SGK … Müdürlüğü’ne vaki yazılı talepleri ile kesin olduğunun dikkate alınarak gecikme olmadığının kabulü ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
GÖREVSİZLİK KARARI:
Dosyamızın … Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/11/2013 gün ve … Esas-… Karar sayılı Yetkisizlik kararı sonucunda davacı yanca yasal süresi içerisinde yapılan başvuru üzerine mahkememize geldiği anlaşılmıştır.
BOZMA ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, 03/11/2014 tarih ve …/… Esas-…/… Karar sayılı kararının, Yargıtay 15. H.D.’nin, 29/06/2016 tarih ve 2016/… Esas ve 2016/… Karar sayılı bozma kararından önce yapılan yargılaması sonucu; “… Davacı yan talebinde davalı ile olan eser sözleşmesi nedeniyle eserin zamanında tamamlanmaması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan gecikme cezasını talep etmektedir. Sözleşmenin yapıldığı tarih işin 130 gün olarak belirlenen tamamlanma süresi davacı yanca bilinebilir durumdadır.Ancak davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır.Davalı yan da cevaplarında davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olamayacağını savunmuştur.Bu haliyle dosya değerlendirildiğinde davacı yanca kendi iddiası doğrultusunda gecikilen gün sayısı ve bu güne takabül eden ceza miktarı bellidir.Bu hali ile davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirme imkanı yoktur.Davacıya alacağını belirlemesi yönünde ve beyanda bulunmak üzere önel de verilmiş ancak davacı davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi konusunda ısrarcı olmuş ve dava miktarını belirlememiş ve harcını da ikmal etmemiştir. Dava belirsiz alacak davası olarak açılabilecek davalardan olmadığından bu şekilde kısmi bir miktar ile ikame edilmesinde davacının hukuki değil ancak maddi yararı soz konusudur.HMK.maddi değil hukuki yararı korumayı hedef almıştır. Bu nedenle açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE, … ” ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
BOZMA İLAMI
Mahkememizce verilen, 03/11/2014 tarih ve 2014/… Esas-2041/… Karar sayılı kararının, Yargıtay 15. H.D.’nin, 29/06/2016 tarih ve 2016/… Esas ve 2016/… Karar sayılı bozma kararı ile; “… Dava konusu somut olayda işin ne zaman teslim edildiği, gecikme olup olmadığı ve gecikme var ise gecikilen gün sayısı hususlarının tartışmalı olduğu değerlendirildiğinde alacağın belirli ve tartışmasız olduğu, davacının kısmi dava açmakta ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutmakta hukuki yararının bulunmadığı kabul edilemez. Öyleyse mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 109/1. maddesinde öngörülen kısmi dava şartlarının oluştuğu kabul edilerek davaya bakılıp sonuçlandırılması gerekirken hukuki yarar yokluğundan reddi yasaya aykırıdır. Kararın bu yönden davacı yararına bozulması gerekirken bu hususun gözden kaçırılarak kararın onanması doğru olmamış, davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde bulunarak Dairemiz onama ilâmının kaldırılıp yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 02.10.2015 tarih ve 2015-…Esas, 2015-… Karar sayılı onama ilâmının kısmen kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA …” gerekçesiyle bozulmuş, dosya yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkememize gönderilmiş, mahkememizce, bozma sonrası tensip tutanağı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saatiyle birlikte taraflara tebliğ edilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA;
Mahkememizce yapılan 19/12/2016 tarihli celsede, usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri,Yargıtay 15. H.D.’nin, 29/06/2016 tarih ve 2016/… Esas ve 2016/… Karar sayılı bozma ilamı mündericatı, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2013 gün ve 2012/… Esas-2013/… Karar sayılı Yetkisizlik kararı, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/… Esas-2012/… Karar sayılı dosya mündericatı, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinin belirlenen tarihte ifa edilmemesi nedeni ile sözleşmede belirlenen gecikme cezasının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış alacak davasıdır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 15/03/2019 tarihli kök bilirkişi raporunda özetle; “…. Taraflar arasında imzalanmış olan, 17.06-2009 tarihli sözleşmenin, işin süresi başlıklı 4. Maddesinde, inşaatın süresinin sözleşme, proje teslim ve ruhsat tarihinden itibaren 130 gün olarak belirtildiği, dolayısıyla, tarafımızca işin başlama tarihi olarak sözleşme imzalanma tarihi olan 17/06/2009 tarihinin kabul edilebileceği, fakat, davacı tarafın iddia ettiği gecikme bedelinin hesaplanabilmesi için, işin başlangıç tarihinin yanında bir de bitim tarihinin bilinmesi gerektiği, fakat dosya içerisinde sunulmuş belgelerden işin bitim tarihini ispatlar nitelikte bir belgeye rastlanamadığı, dolayısıyla işin tamamlanma süresi hesaplanamadığı, işin tamamlanma süresinin elde bulunan deliller ve belgelerin yetersizliğinden hesaplanamaması neticesinde de, taraflar arasında imzalanmış olan 17.06.2009 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde belirtilmiş olan günlük 1.000 TL’lik gecikme bedeli ile gecikme süresi çarpılarak toplam gecikme cezasına ulaşılamadığı, toplam gecikme cezasının besaplanabilmesi için işin bitiş tarihini ispatlar nitelikte bir belgenin dava dosyasına sunulması gerektiği, öte yandan davalı vekili önceki dilekçelerinde işin süresinin 130 gün değil, davacı ile …arasında imzalanmış olan sözleşmede belirtilmiş olan 180 gün olduğunun söylendiği, ancak bilinmektedir ki sözleşmeler, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulduğu, dolayısıyla davacı ile dava dışı üçüncü bir firma olan …arasında imzalanmış olan sözleşmenin, davalı ile davacı arasında kararlaştırılma olan iş süresini etkiler bir niteliğe sahip olmadığı, celp edilen Belgeler ve Hesaplama sonucu: Davalı vekilinin, … SGK’daki Taşeronluk işi ile ilgili açılış ve kapanış bildirim tarihlerine dayanarak 180 günde bitirilmesi gereken işin öngörülen tarihten önce tamamlandığını iddia ettiği, davacı vekilinin ise; SGK kayıtlarının işin teslimi açısından delil teşkil etmeyip, sadece kadrolu işçi çalıştırmak için işçiye ihtiyaç kalmadığının göstergesi olduğunu, işin tesliminin yapı denetim firması tarafından kabul tutanağı hazırlanarak yapıldığını iddia ettiğini, … Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından Mahkemeye gönderilen 19.02.2018 tarihli yazı ve eki belgelere göre; Asıl işveren dava dışı …San ve Tic. A.Ş. tarafından SGK … Sigorta Müdürlüğü’ne verilen 16.06.2009 tarih, … sayılı dilekçe ile, “… işyeri sicil numarası kayıtlı işyerlerinde 16.06.2009 tarihinden itibaren … Tic. Ltd. Şti.’nin taşeron olarak işe başlayacağı, 17.12.2009 Tarih ve … sayılı dilekçe ile; “… sicil numarasında kayıtlı taşeron … Tic. Ltd. Şti. ile 09.12.2009 tarihi İtibariyle işlerini bitirdikleri, dosyanın kapatılması için gerekli işlemlerin yapılması, Davacı şirket tarafından SGK … Sigorta Müdürlüğü’ne verilen 16.06.2009 tarih, … sayılı dilekçe ile, “… işyeri sicil numarasına kayıtlı işyerlerinde 16.06.2009 tarihinden itibaren … Tic. Ltd. Şti.’nin taşeron olarak İşe başlayacağı, 17.12.2009 Tarih, … sayılı dilekçe ile; “… sicil numarasında kayıtlı taşeron … Tic. Ltd. Şti. ile 09.12.2003 tarihi itibariyle işlerini bitirdikleri, aynı tarih, … sayılı dilekçe ile “… numarasında kayıtlı taşeronluk işlerinin 09.12.2009 tarihi itibariyle sona erdiği, dosyanın kapatılarak, İşverene verilmek üzere borcu yoktur yazısının verilmesi, Davalı şirket tarafından SGK … Sigorta Müdürlüğü’ne verilen 16,06.2009 tarih, … sayılı dilekçe ile, “… işyeri sicil numarası kayıtlı olan …. Ltd. Ştı’nin 16.06.2009 tarihinden itibaren taşeron olarak İşe başlayacakları,17,12,2009 Tarih, … sayılı dilekçe ile; “… sicil numorasında kayıtlı taşeronluk işlerinin 09.12.2009 tarihi itibariyle sona erdiği, dosyanın kapatılarak, işverene verilmek üzere borcu yoktur yazısının verilmesinin bildirildiği, Davalının iddia ettiği şekilde; SGK’ya bildirilen taşeronluk işi açılış ve kapanış tarihleri dikkate alındığında; işin (09.12.2009-16.06.2009) 176 günde bitirildiği sonucuna varılacağı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. Maddesinde işin süresi 130 gün olarak belirlendiğinden, gecikme süresinin 46 gün, dolayısıyla gecikme cezasının (46 gün x 1.000 TL) 46.000,- TL olacak olup, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, Davacı şirketçe keşide edilen …. Noterliği’nin 24.08.2012 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi davalının sözleşmede yazılı adresine gönderilerek, tebliğden itibaren 7 gün içinde tebliğ tarihine kadar işlemiş gecikme cezasının ödenmesi ihtar edilmiş ise de; ihtarnamenin 01.09.2012 tarihinde tebliğ merciine iade edildiği, aynı nedenle keşide edilen …. Noterliği’nin 07.11.2012 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi davalı şirketin cevap dilekçesinde yer alan adresine gönderilmiş ise de, ihtarnamede tebliğ şerhinin bulunmadığı, bu nedenle, davacı talebine göre faiz hesabı yapılamadığı, sonuç itibariyle de; Taraflar arasında imzalanmış olan 17.06.2009 tarihli sözleşmenin işin başlangıç tarihi olarak kabul edilebileceği, ancak işin bitiş tarihine ilişkin olarak dosyada herhangi bir belge bulunmaması sebebiyle bu tarihin saptanamadığı, Davacı ile dava dışı …arasında imzalanmış olan sözleşmede kararlaştırılmış olan 180 günlük iş süresinin davalıyı bağlamadığı, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmeye konu işin süresinin 130 gün olduğu, Davalının iddia elliği şekilde; SGK’ya bildirilen taşeronluk işi açılış ve kapanış tarihleri dikkate alındığında: işin 176 günde bitirildiği sonucuna varılacağı, bu durumda gecikme cezasının 46.000,- TL olacağı, İhtarnamede tebliğ şerhi bulunmadığından faiz hesabının yapılamadığı …” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti kök raporuna ilişkin olarak yapılan beyan ve itirazlar sonucu mahkememizin 18/11/2019 tarihli celsesinde, dosyanın raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdii ile davacı ve davalı yanların itirazları da irdelenmek suretiyle ayrıntılı ek rapor alınmasına karar verilmiş ve dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, Bilirkişi heyeti tarafından iş bu kerre 20/12/2019 tarihli ek rapor tanzim edilerek dosyaya ibraz edilmiş olup, ek bilirkişi heyeti raporunun incelenmesinde özetle de; “…Davacı ile …arasında imzalanmış olan sözleşmeye konu iş, davacı ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşmede belirtilen iş kalemlerinden oluşuyor olsa da, bu iki sözleşmenin tamamen farklı sözleşmeler olduğu, Kök raporda belirttiğimiz, davacı ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşme süresinin 180 değil 130 gün olduğu kanaatimizde herhangi bir değişiklik olmadığı, SGK’ya bildirilen taşeronluk kapanış tarihinin, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü’nün, 04.02.2011 tarih, B.13.2.SGK.0.10.03.00/73-031-72 sayı ve ‘ilişiksizlik Belgesi’ konulu genelgesi gereği iş bitim tarihi olarak alınması gerektiği, Sayın Mahkeme tarafından, SGK kapanış tarihinin iş bitim tarihi olarak kabul edilmesi halinde; gecikilen gün sayısının 39 gün olduğu, Hesaplanan 39 günlük gecikmeye göre, toplam gecikme bedelinin, taraflar arasında imzalanmış olan 16.06.2009 tarihli sözleşmenin 5 numaralı maddesi gereği 39.000 TL, 12.11.2012 ihtarname tebliğ tarihi itibariyle faizinin 18.529,33 TL olacağı, Sözleşmenin 5. maddesi ile taşerona gecikme için 15 gün opsiyon tanındığının kabulü halinde; aynı verilere göre hesaplama yapıldığında gecikme bedelinin 24.000,- TL, faizinin ise 11.402,67 TL olacağı, Sayın mahkemece; işin bitim tarihinin en erken … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/187 E sayılı dosyasına sunulan 29.11.2011 tarihli bilirkişi raporundan sunulan 1 sayfalık belgeye göre belirtildiği üzere 06.10.2010 tarihi olarak belirlenmesi gerektiği kanaati hasıl olursa; gecikilen gün sayısının 340 gün olduğu, Hesaplanan 340 günlük gecikmeye göre, toplam gecikme bedelinin, taraflar arasında imzalanmış olan 16.06.2009 tarihli sözleşmenin 5 numaralı maddesi gereği 340.000 TL, 12.11.2012 ihtarname tebliğ tarihi itibariyle faizinin 106.835,56 TL olacağı, Sözleşmenin 5. maddesi ile taşerona gecikme için 15 gün opsiyon tanındığının kabulü halinde; aynı verilere göre hesaplama yapıldığında gecikme bedelinin 325.000,- TL, faizinin İse 102.122,22 TL olacağı…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından verilen 04/09/2020 tarihli “müddeabihin arttırılmasına ilişkin dilekçemizin sunumudur” konulu dilekçe ile dava değerinin 78.000,00 TL arttırıldığı ve toplam dava değerinin 80.000,00 TL’ye çıkartıldığı ve harcının da yatırıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca her ne kadar kısa kararda, “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere” denilmiş ise de; karar Yargıtay bozma ilamından sonra verildiğinden ve temyiz yolu açık olduğundan, maddi hatanın da her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan, kısa karardaki “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere” yazılan kısmın “Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere” olarak düzeltilmesi gerektiği anlaşılmakla, takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur.
Sonuç olarak, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, eser sözleşmesinin belirlenen tarihte ifa edilmemesi nedeni ile sözleşmede belirlenen gecikme cezasının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış alacak davası olduğu, bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız içerisine katıldığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alındığı, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan teknik tespitler bakımından ayrıntılı, gerekçeli ve birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunun anlaşıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacı ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşme süresinin 130 gün olduğu, SGK’ya bildirilen taşeronluk kapanış tarihinin, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü’nün, 04.02.2011 tarih, B.13.2.SGK.0.10.03.00/73-031-72 sayı ve ‘ilişiksizlik Belgesi’ konulu genelgesi gereği iş bitim tarihi olarak alınması gerektiği, bu kapsamda da gecikilen gün sayısının 39 gün olduğu, ancak taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5. maddesi ile taşerona (davalıya) gecikme için 15 gün opsiyon tanınması gerektiği ve böylece gecikme bedelinin 24.000,00- TL olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın kısmen kabulüne, 24.000,00 TL’nin 19/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin isteminin de reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-24.000,00 TL’nin 19/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.639,44 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 29,70 TL ve talep artırım sonrası alınan 1.335,00 TL olmak üzere toplam: 1.364,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 270,74 TL harcın davalıdan alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 21,15 TL, posta gideri 307,00 TL bilirkişi ücreti gideri 1.500,00 TL olmak üzere toplam: 1.828,15 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre yapılan hesaplamaya göre 456,25 TL kısmının davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı yan davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 4.080,00 TL maktu ücreti vekaletin davalıdan alınıp, davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davalı yan davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 8.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya ÖDENMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2021