Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2016/888 Esas
KARAR NO:2021/377 Karar
DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/09/2016
KARAR TARİHİ:17/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 10.01.2011 tarihli gayrimenkul değerleme konulu sözleşme imzalandığını, iş bu sözleşme çerçevesinde ; davalı tarafından … İli, … İlçesi, … Mah… ada , … parsel sayılı gayrimenkul değerlemesi yapıldığı ve ekspertiz raporu ile bu gayrimenkulün değerinin 180.000.-TL olduğunun tespit edildiğini, espertiz raporuna istinaden müvekkilinin şirket müşterisi ……şirketine 13.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi çerçevesinde kredi kullandırıldığı ve gayrimenkul üzerine 450.000.-TL değerinde ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin davalı tarafın değerlemesine güvenerek kredi kullandırdığını, dava dışı borçlu tarafından borcun ödenmemesi üzerine, borçlu ve ipotek borçlusu …’e ….Noterliğinin 21.11.2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcun ödenmesine ilişkin bildirim yapıldığını, borcun ödenmesi üzerine ipotek borçlusu aleyhine ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, ….İcra Müdürlüğü tarafından yaptırılan kıymet takdiri raporunda gayrimenkulün değerinin 84.000.-TL olarak tespit edildiğini, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yapılan 30.05.2014 tarihli satış ile ipotek gayrimenkul 45.000.-TL bedelle alacağa mahsuben müvekkili tarafından satın alındığını, müvekkilinin kredi borçlularından 324.184,87 TL alacağı bulunduğunu, davalı tarafından düzenlenen ekspertiz raporunun kusurlu olması sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek; davanın kabulü ile müvekkilinin uğradığı şimdilik 5.000.-TL zararın faiziyle birlikte tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden dava ön koşulları bulunmadığından dava şartı yokluğu itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davanın sözleşmeden kaynaklanan maddi tazminat isteminden ibaret olduğu, bunun için sözleşmenin taraflardan birinin gördüğü zararın açık ve net bir biçimde izahı gerektiği, davacının böyle bir açıklamada bulunmadığını ve sadece 5.000,00 TL tazminatın tahsilini istediğini, asıl kredi borçlusu yönünden takibin semeresiz kalıp aciz vesikasına bağlanması halinde kusuru bulunması durumunda müvekkiline müracaat edilebileceği kredi işlemlerinde diğer istihbarı işlemler nedeniyle bankanın kendi hatasını müvekkiline yükleyemeyeceğini belirterek, açılan davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dosyaları mündericatı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … A.Ş. Tarafından 11/02/2013 tarihinde dava dışı 3. Kişiler … Ltd. Şti. (borçlu) İle … (İpotek Veren) hakkında, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile Tahsilde Tekerrür Olmamak kaydıyla 6 örnek ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, ipoteğin paraya çevrildiği, taşınmazın 45.000,00 TL’ye satıldığı, davacı yanca 11/07/2014 tarihinde Kesin Rehin Açığı Belgesi alındığı ve en son işlem tarihinin 06/08/2014 tarihi olduğu anlaşıldı.
Yine dosyamız mündericatında UYAP sureti yer alan, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde de, yine davacı … A.Ş. Tarafından 11/02/2013 tarihinde dava dışı 3. Kişiler … … Şti. İle … hakkında, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi takip dosyası ile Tahsilde Tekerrür Olmamak kaydıyla 7 örnek İlamsız İcra takibi başlatıldığı, takip alacağının sonrasında dava dışı … A.Ş.’ye temlik edildiği, dosyadan 02/04/2018 tarihinde T…. Şti. Adına kayıtlı araç üzerine icrai haciz, 01/08/2019 tarihinde …’in adresinde yapılan icrai haciz sonrası bir kısım menkul mallar üzerine haciz, 02/08/2019 tarihinde …’e ait araçlar üzerine icrai haciz ve 29/10/2020 tarihinde de … adına kayıtlı 6 adet taşınmaz kaydına icrai haciz işlemleri uygulandığı ve dosyanın halen derdest olduğu anlaşıldı.
Dava, davacı … A.Ş. ile davalı … … A.Ş. arasında imzalanan 10/01/2011 tarihli sözleşmesi uyarınca davalı tarafça hazırlanan ekspertiz raporunun taşınmazın gerçek değerini yansıtmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle davacı yanın dava dışı kredi borçlusu ile olan kredi ilişkisi çerçevesinde zarara uğrayıp uğramadığı bu zarardan tek başına davalı şirketin sorumlu olup olmadığı gayrimenkul değerlemesinde davalı şirketin usulüne uygun değerleme yapıp yapmadığı davacı bankanında kredi kullandırımına ilişkin genel bankacılık mevzuatı ve uygulamasına göre dava dışı borçlu ile ilgili yeterli araştırma ve istihbarat yapıp yapmadığı hususlarında dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilerek mahkememize sunulan 17/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle de; “… Davacı bankanın, ipotek konusu yapılan gayrimenkulun gerçek (el değiştirme) değerini bildiği ve/veya bilebilecek durumda olduğu, zira bu değerin, taşınmazın satışı sırasında satış değeri olarak (72.000 TL) resmi senede yazıldığı ve bankanın bu el değiştirmeyi (satın almayı) zaten finanse ederek alım satım işlemine aracılık ettiği ve aym anda da bu taşınmaz üzerine ipotek tesis ettiği, bu resmi senede kayıtlı el değiştirme değeri ile örtiişen-o değere yakın 82.000 TL özerinden bir kredilendirme de yaptığı, kullandırılan kredi tutarının icra mahkemesince söz konusu ipotekli gayrimenkul için takdir ettiği 86,250 TL tutarından daha düşük bir tutar olduğu, bu nedenle, davacı bankaca ipotek alınmış gayrimenkule davalı değerleme şirket tarafından yüksek bir ekspertiz değeri (180.000 TL) takdir edilmiş olsa bile (bu husus tarafımızca değerlendirilmemiş olup gayrimenkul bilirkişisi tarafından değerlendirilecek ve ayrıca raporla alınacaktır), bu durumun, bankanın kredi tahsisi ve kredilendirme miktarı üzerinde doğrudan bir etkisinin olmadığı, kredi kullandıran davacı banka açısından gerçek değeri bilinen/bilinebilir durumda olan ve o değere de yakın kredi kullandırılan bir taşınmazın ekspertiz değerinin yanıltıcı olduğundan bahisle kredi zararının doğduğunun kabulünün güç olduğu, ipotekli taşınmazın takyidatlı olduğu, üzerinde intifa hakkı bulunduğu, bu durumun davalı değerleme şirketince yapılan gösterildiği, taraflar arasında yapılan sözleşmede bu nitelikteki gayrimenkul lerin ekspertizinin yapılmamasının düzenlendiği, satışı güç olarak raporlanan bir gayrimenkulun değerinin azlığı yada çokluğunun öneminin ikincil bir değerde olduğu, davacı bankanın kullandırdığı krediden kaynaklanan zararının, değerlemesini arzu etmediğini bir sözleşme şartı olarak da düzenlediği takyidatlı bir gayrimenkul den kaynaklandığını ifade etmenin güç olduğu, bankaların, gerek satışındaki güçlük, gerekse piyasa ederinin oluşmasındaki riskler ve değer azaltıcı da olabilen etkileri nedeni ile intifa haklı, takyidatlı, hisseli vb. gayrimenkul lerin teminata alınmasını ya arzu etmedikleri ve /veya bu nitelikteki gayri menkulleri ek- munzam teminat adı altında ve astl teminatı (alınmış olan diğer esas teminatları)destekleyici /tamamlayıcı nitelikte ikincil bir teminat olarak aldıklarının bilindiği, teminatın Tali Niteliği ve Sadece Teminata kredi verilmeyeceği, verilen kredilerin asıl geri ödeme kaynağının işletmenin faaliyetlerinden yarattığı /yaratacağı serbest fonların olduğu, teminatın ancak talî /ikincil bir ödeme kaynağı olarak kredi lend irmede düşünülebileceği ilkesinin temel kredi kabullerinden birisi olduğu, davacı bankanın kredilendirme işlemi ile ilgili olarak ipoteğin yanısıra başka teminatlar da aldığı (şahis kefalet ve bono üzerine aval) dikkkate alınarak ve dosyadaki veriler ışığında, dava dışı işletmeye kullandırılan kredinin geri dönmemiş olmasından kaynaklı banka zararının oluşmasında, değerleme şirketinin yaptığı değerlemenin, oluşan banka zararı ile doğrudan illiyet bağının bulunmadığı, öte yandan davacı bankanın dava dışı işletmeye yönelik yaptığı kredilendirmenin bir istihbarat ve mali bünye analizine dayanıp dayanmadığı, dayanmakta ise nasıl bir analize dayandığı, davacı bankanın dava dışı işletmeye yönelik yaptığı kredilendirmenin nasıl bir kredi tahsis kararına dayandığı» bu kararda teminat olarak söz konusu gayrimenkulun istenip istenmediği, istenmiş ise munzam ek /ikincil bir teminat olarak istenip istenmediği ve kredi tahsis kararında takyidatlı gayrimenkulün munzam/ ikincil teminat olma özelliğinin dikkate alınıp alınmadığı yönünde bir değerlendirme, sayın mahkemenin iki ara kararı ile de istemiş olmasına rağmen, dosyaya buna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge davacı tarafça sunulmadığından, bilirkişiliğimizce de bu yönde bir değerlendirme yapılamadığı…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davaya konu somut olayda taraflar arasındaki ihtilaf, davacı bankanın davaya konu taşınmazın rayiç değeri nedeniyle teminatta açığa düşmesinde davalı şirketin ekspertiz sözleşmesi nedeni ile sorumlu tutulup tutulamayacağı ve ekspertiz sözleşmesinin ihlal edilmesi ile uygun illiyet bağı içerisinde davacı bankanın talep edebileceği bir zararının söz konusu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu kapsamda somut olay incelendiğinde de;
Mahkememizce görülüp karar bağlanan davanın, davacı … A.Ş. ile davalı … … A.Ş. arasında imzalanan 10/01/2011 tarihli sözleşmesi uyarınca davalı tarafça hazırlanan ekspertiz raporunun taşınmazın gerçek değerini yansıtmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, davacı bankanın, dava dışı şirket ve şahsa kredi kullandırdığı, bu kredileri teminat altına almak için dava dışı 3. Kişi …’e ait taşınmaz üzerinde ipotek tesis ettirdiği, kredinin kullandırılması aşamasında ipotek verilen taşınmazın değerinin tespitinin yapılması bakımından davalı şirket ile ekspertiz hizmet sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketçe taşınmazların değerinin tespit edildiği, davacının kullandırdığı kredilerin kredi borcu sorumluları tarafından ödenmediği, davalının değerleme hizmeti verdiği taşınmazın icra kanalıyla satıldığının dosya kapsamıyla sabit olduğu, davacının somut olay sebebiyle talep edebileceği zarar miktarı, kredi alacağı bulunması, kredi borçlularından tahsil edilememesi ve alacak miktarını geçmemesi kaydıyla, taşınmazın değerleme tarihindeki gerçek değeri ile davalının belirlediği bedel arasındaki fark kadar olduğunun kabulü gerekeceği, ancak salt taşınmazın düşük bedelle satılmasının davacının zararının doğduğunu göstermeyeceği, burada üzerinde durulması gereken hususun davacının kredi alacağının tahsil olanağının kalmaması halinde doğduğunun kabulü gerektiği, nitekim bu hususun Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/03/2019 tarih 2019/1325 Esas 2019/3912 Karar sayılı ilamında; “… davacı banka hatalı ekspertiz raporu nedeniyle uğradığı zararı, davalı eksperden talep edebilmesi için öncelikle teminat olarak alınan ipoteği paraya çevirmesi ve satıştan sonra ödenmeyen bir alacağının kalması halinde bunun için kesin veya geçici rehin açığı belgesi (İİK m.152, 150/f) alınması, ayrıca asıl borçlu hakkında tüm takip yolları tüketilmesine rağmen, tahsil edilemeyen bakiye alacak için aciz vesikası alınması (İİK m.105) zorunludur. Zira ödenmeyen kredi borcunun, rehin paraya çevrilerek veya asıl borçludan tahsili halinde, eldeki davanın konusuz kalacağı açıktır. Bu nedenle, asıl borçlu hakkında aciz vesikası ve rehin açığı belgesi alındıktan sonra eldeki davaya devam edilmesinde davacının hukuki yararının olduğu kabul edilmelidir.” şeklinde ifade edildiği, ancak somut olayda dosyamız mündericatında UYAP sureti yer alan, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … A.Ş. Tarafından 11/02/2013 tarihinde dava dışı 3. Kişiler … …. Ltd. Şti. İle … hakkında, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi takip dosyası ile Tahsilde Tekerrür Olmamak kaydıyla 7 örnek İlamsız İcra takibi başlatıldığı, takip alacağının sonrasında dava dışı … A.Ş.’ye temlik edildiği, dosyadan 02/04/2018 tarihinde …. Ltd. Şti. Adına kayıtlı araç üzerine icrai haciz, 01/08/2019 tarihinde …’in adresinde yapılan icrai haciz sonrası bir kısım menkul mallar üzerine haciz, 02/08/2019 tarihinde …’e ait araçlar üzerine icrai haciz ve 29/10/2020 tarihinde de … adına kayıtlı 6 adet taşınmaz kaydına icrai haciz işlemleri uygulandığı ve dosyanın halen derdest olduğu, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacı bankanın alacağa tam olarak kavuşamama halleri gibi henüz zararı doğuran olaylar gerçekleşmeden, daha doğru ifade ile zararın doğup doğmayacağı belli olmadan salt değerlemenin yanlış yapıldığından bahisle zararın doğduğunun kabulünün doğru olmadığı, davacı bankanın alacağı temlik ettiği de göz önünde tutularak …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında dosya kapanmadığından temlik alanın alacağını alma ihtimalinin bulunduğu ve bu nedenle davanın açıldığı 23/12/2011 tarihi itibari ile davacı bankanın doğmuş bir zararının bulunmadığı ve icra dosyası kapanmadığından davacı bankanın zararının icra dosyasından tamamlayıp tamamlayamayacağının anlaşılamadığı yani bu aşamada davanın erken açıldığı ve davacı bankanın dosyadaki alacağını temlik ettiği de göz önünde bulundurarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL ret harcının peşin alınan 85,39 TL kısmından mahsubu 26,09 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde yanlara İADESİNE,
6-…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair; davacı ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/05/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır