Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/744 E. 2018/545 K. 05.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/744
KARAR NO : 2018/545
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 14/07/2016
KARAR TARİHİ: 05/06/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının iş sözleşmesinde yer alan “Rekabet Yasağı” 7.h.maddesi hükmünü ihlali nedeniyle, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla bir yıllık brüt ücreti olan 18.848.-TL cezai şart tutarının şimdilik 5.000.-TL ‘lik kısmının yasağın ihlal edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden kısmi dava açılamayacağını, esasa ilişkin olarak da haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf davacının davalıya haksız rekabette bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davalının eski işerinde çalışma şekli, ulaşabildiği veya ulaşma imkanı olan şirket bilgileri, yetkileri ve şirketin çalışma prensipleri kapsamında haksız rekabet oluşup oluşmadığının tespiti için tarafların tanıkları dinlenmiştir.
Davacı tanığı Tanık … beyanında “…..Davalı, davacı şirkette bireysel tahsilat sorumlusu olarak görev yapmaktaydı, bireysel tahsilat yöneticilerine aldıkları eğitim sonrası şirket tarafından belirli miktarda müşteri portföyü tanımlanır ve bu portföydeki müşterilerin portföy yönetimi ilgili personele yaptırılır, bu şekilde o portföydeki müşterilerden gecikmiş borç tahsilatları konusunda yeni anlaşmalar yapması beklenir, bu anlaşmaların şirket açısından önemi şu şekildedir.Müşteri portföyümüzdeki bir borçlunun başka bankalardan kaynaklanan ve bize temlik edilmiş borçları ve bu borçları ödeme gücü, tahsilat oranı gibi hususlar aynı borçlu hakkında muhtemel farklı ihalelerde şirketin hangi oranda bir indirim yapacağını ve ihaleye ne şekilde gireceğini belirler bu nedenle bu bilgilerin başka bir varlık yönetimi şirketince bilinmesi ihale şartlarında bir rekabete neden olabilir.Bu anlamda davalı da tahsilat temsilcisi olması nedeniyle bu bilgilere ulaşibilir konumdaydı.Ben davalının şahsen bu bilgiler ile ne şekilde şirketine fayda sağladığını bilemem, ancak davacı şirketteki konumu gereği bunları yapabilecek konumdadır Davalı kesinlikle bir … elamanı değildir, fiyatlama konusunda yetkileri vardır ve biz o konumda çalışanlara tahsilat yöneticisi diyoruz ve bir portföy yöneticisi gözüyle bakıyoruz Bildiğim kadarıyla davalı bireysel müşteri takibi yaptığı için kurumsal nitelikte müşterisi olmadığını düşünüyorum, davalının davacı şirkette bir başka işyerinden geldiğini bilmekle birlikte ne zaman geldiğini ve ne kadar çalıştığını ve nereden geldiğini bilmiyorum…. demiştir.
Davacı tanığı … beyanında “…Davacı şirkette halen çalışmaktayım, davalı da eskiden davacı şirkette tahsilat yöneticisiydi, bir portföyü vardı ve bunu yönetmekteydi, tahmini 1.500 – 2000 civarı bireysel müşterinin bu porftöyde olduğunu tahmin ediyorum, bu şekilde portföyü yöneten bir kişi borçların ödeme güçlerini diğer borçlarını ve özel bilgileri erişip , öğrenebilmektedir ve bunlar aynı işi yapan rakip firmalar açısından girilecek temlik ihalelerinde talip olup olmama konusunda veya verilecek fiyat konusunda önemli bilgilerdir, ayrıca davalının çalıştığım şirkette çalışırken bizimle rakip olan ve şuanda çalıştığı firmanın özel bir bilgisini üst düzey yöneticisine mail yoluyla ilettiğini biliyorum, ancak bu bilgiyi nasıl ilettiğini bilemem…..davalı kesinlikle bir call center elamanı değildir, fiyatlama konusunda yetkileri vardır ve biz o konumda çalışanlara tahsilat yöneticisi diyoruz ve bir portföy yöneticisi gözüyle bakıyoruz Bireysel müşterilerle ilgili bölümde 60 ila 80 kişi arasında kişi çalışmaktaydı, aynı işi yapan elemanlara verilen eğitimden kastımız, şirket içi fiyatlandırma, konuşma tekniği, icra dosyasında yapılması gereken işlemlherle ilgili genel hukuk bilgileri gibi eğitimlerdir, ayrıca şirket dışından da profosyenel eğitimler alınmaktadır, bunlarda genelde tahsilat yetkinliği ile ilgili eğitimlerdir dedi…. demiştir.
Davalı tanığı … beyanında ; “….. Ben davalı ile hemen hemen aynı dönemde ve aynı pozisyonda davacı iş yerinde çalıştım çalıştığımız pozisyon şirketin en alt pozisyonudur bu nedenle şirket bilgisayarında bize açılan bilgiler borçlunun kimlik teyidi ile gerekli olan bilgiler ve ayrıca borçlunun ana para birikmiş faiz borcu ile hangi icra dairesinde takibe uğradığından ibarettir bunun dışında şirket sırrı denilebilecek veya önem arz edecek bir bilgiye bu pozisyonda bir çalışanın ulaşması mümkün değildir.m üşteri ile görüşme esnasında tahsilat temsilcilerine fiyatlama konusunda alt ve üst oran belirlenip bu oranda bir takdir yetkisi tanınmış idi işe ilk girdiğim zamanlarda bu oran esnek iken işten ayrılmama yakın daha kısıtlı bir oran bırakılmıştı bu oranı kullanma konusunda taktir eğer borçlunun üzerinde herhangi bir teminat görülmüyor ise bize bırakılmıştı Davalının çalıştığı dönem müşteri portföyü bireysel borçlar idi bu birimde çalışan herkes bireysel borçlara bakıyordu … ” şeklinde ifade vermiştir.
Davalı tanığı … beyanında “……. Ben davalı ile hemen hemen aynı dönemde ve aynı pozisyonda çalışıyor idim pozisyonumuz gereği bize belirli bir sayıda bireysel müşteri borçlu veriliyor idi bu kişilerin açık kimlik bilgileri ile ana para ve faiz borçlarının miktarlarını bilme yetkilerimiz oluyordu ana para ve faiz üzerinden belli oranda insiyatif kullanma yetkilerimiz vardı bu oranı şirket belirliyordu pozisyonumuz gereği benzer işi yapan başka bir şirkete götürebileceğimiz hiçbir nitelikli bir bilgi bulunmamakta idi …” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanıkların ortak ifadelerinden d anlaşıldığı gibi davalının kısıtlı bir yetki ile ve kendisine portföy olarak bırakılan borçluların borç bilgileri, gelirleri, borcun nasıl tahsil edilebileceği, tahsilat ile ilgili hangi anlaşma durumunda nasıl onuç alınacağına yönelik ve alt ve üst oran üzerinden kısıtlı bir takdir hakkı kullanımı ile anlaşma yapma yetkisi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı yanca sunulan tüm ekran görüntüleri incelendiğinde de tanık anlatımları gibi davalının borçlunun açık kimlik bilgilerine, borç bilgilerine, icra takip bilgilerine ulaşma imkanı bulunmaktadır. Esasen davacı ve aynı işi yapan diğer varlık yönetim şirketlerinin çalışma usulü de aynıdır. Yani davalının pozisyonu gereği şirket iş ve işlemlerine ” yön verme ” ” sır bilgileri edinme” gibi bir imkanı bulunmamaktadır.
Başka bir şirketin çalışma usulü ile ilgili olarak davacı şirkette iken paylaştığı bilgi de resmi bir bilgi olmayıp duyduğuma göre diye başlayan bir yazışmadır. Resmi bir niteliği bulunmamaktadır.
Davacı yanca davalının pozisyonundan çok daha fazla bir bilgiye sahip olduğu ve bu bilgileri yeni işyerinde kullandığı yönünde somut kanıt sunulmamıştır.
Salt iş değiştirmek ve bezer bir işi yapmak haksız rekabet için yeterli bir gerekçe de değildir.
Şirketin ana iştigal konusunda en az yetkiye sahip posizyondaki davalı açısından haksız rekabetin koşulları oluşmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Davacı yan harçtan muaf olmakla harç alınmaına yer olmadığına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …