Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/676 E. 2018/1104 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/676
KARAR NO : 2018/1104
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/06/2016
KARAR TARİHİ: 20/11/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında süregelen bir ticari ilişkinin olduğunu, bu ticari ilişki neticesinde davalının, müvekkiline 9.651,54 TL’lik bir borcunun oluştuğunu, alacağın tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının delil olarak sundğu cari hesap ekstresini ve fatura muhteviyatlarını kabul etmediğini, bu belgelerin icra takibi esnasında taraflarına gönderilmediğini, itirazların kanuna uygun olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf davacının mal satışı nedeni ile alacaklı olup olmadığı ve miktarından ibarettir.
DOSYADA TARTIŞILAN VE ARA KARARLARA GEÇEN USULİ SORUNLAR
1- DAVALI YANIN MAHKEMENİN USULÜNE UYGUN ÖN İNCELEME DURUŞMASI YAPMADIĞI SAVUNMALARI
Davacı takibe itirazın iptalini talep etmiş ve davalı yan da borcun olmadığını savunmuştur. Taraflar hiçbir konuda anlaşma içinde olmadıklarından ve yettki, zamanaşımı gibi ön inceleme duruşmasında çözümü zorunlu ve hadise şeklinde ele alınması gereken itirazlar bulunmadığından ön inceleme duruşmasına davalı yan katılmadığından anlaşmazlığın kısa bir tespiti yapılmıştır. Ön inceleme duruşmasında dilekçelerin özetlenmesi tüm beyanların zapta geçilmesi gibi bir yasal zorunluluk zaten bulunmamaktadır.
2- DAVALI YANIN TAKİBİN USULSÜZLÜĞÜNE İLİŞKİN İTİRAZLARI
Davalı yan önce Bursa İcra Müdürlüğünde takip yapıldığını, yetki itirazı üzerine dosyanın yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü’ne gönderilmeden yeniden İstanbul’da ikinci bir takip yapılması nedeni ile mükerrer ve usulsüz olduğunu savunmuş ise de ;
Takip; Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası il başlamış, davalı yanın yetki itirazı üzerine alacaklının 26.08.2015 tarihli talep dilekçesi ile AYNI DOSYA yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü tevzii bürosuna 31.08.2015 tarihinde intikal ederek … İcra Müdürlüğü’ne kayıt olmuş ve AYNI DOSYA ÜZERİNDEN yine ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı yanın itirazı üzerine takip durduğu nedenle iş bu dava açılmıştır.
Gayet açık ve net olarak ortada usulsüz bir takip olmadığı, yetki prosedürünün uygulandığı ve yetkili icra müdürlüğünce yeniden ödeme emri tebliğ edildiği ve davalı yanın yeniden itirazda bulunduğu görülmekle davalı yanın bu itirazları yerinde olmadığından işin esasına geçilmiştir.
3- DAVANIN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI GİBİ DEĞİL ALACAK DAVASI GİBİ YÜRÜTÜLDÜĞÜ SAVUNMALARI
Davalı yan takip talebinde ekli ve tebliğ edilmemiş hiçbir belgenin itirazın iptali davasında incelenemeyeceğini, bunun ancak alacak davasında mümkün olduğunu, mahkemenin davanın niteliğinde yanılgıya düşerek usulsüz takiple yapılan davada esasa girdiğini savunmuş ve yargılama tarz ve şekline itiraz ettiğini bildirir her aşamada dilekçe sunmuştur.
İtirazın iptali davası aslında alacağın tespiti ve takibin devamını sağlamaya yönelik hem tespit hem de eda davası niteliğini taşıyan özel bir dava olup; yargılama usulü genel anlamda alacak davası ile benzer niteliktedir. Tek özelliği takibe sıkı sıkı bağlı bir dava oluşudur. Bunun anlamı ise alacaklının alacağın sebebi ve miktarı ile bağlı olması gerektiğidir. Alacağın sebebi cari hesap alacağı olarak belirtilmiş olup, takip talebinde sadece cari hesap ekstresi eklidir ( kaldı ki hiç ekli de olmayabilir, dayanak olarak cari hesap alacağı yazılması kafidir) Cari hesap ise doğası gereği fatura ve ödeme belgelerinden oluşan bir muhasebe kaydıdır. Yani cari hesabı faturalar oluşturmaktadır. Bunların itirazın iptali davasında sunulmasının yasal bir engeli bulunmadığı gibi hatta zorunluluğu vardır.
Takip talebine sadece cari hesap ekstresi eklenmiş olması bunun dışında belge eklenmemiş olması itirazın iptali davasında tarafların ticari defter ve kayıtlarını sunmalarına engel bir durum olmadığı gibi bu husus takibin usulsüzlüğü anlamına da gelmemektedir. Konuya ışık tutacağını düşünülen Yargıtay kararında şu şekilde izah edilmiştir :
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi “……Mahkemece, davacının takip dosyasında dayanmadığı belgeye dava dosyasında da dayanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, umre hizmet sözleşmesi gereğince yapılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı takip talebinde borcun sebebini göstermiş olup, İİK 58/5. maddesine göre takip talebinde bulunması gereken hususlardan biri de borcun sebebinin beyan edilmesidir. Takip konusu belgenin aslının veya örneğinin verilmemesi, takip talebinin geçerliliğini etkilemeyecektir. Her ne kadar takip talebine takip dayanağı sözleşme eklenmemiş ise de, açılan itirazın iptali davasında delil olarak bu belge sunulmuştur. Hal böyle olunca, somut olayda takip dosyasında dayanılmayan bir belgenin dava da dayanak olarak gösterilmesi söz konusu değildir. Mahkemece bu yön gözetilerek iddiasının kanıtlanması yönünde davacı delilleri ve davalının karşı delilleri toplanarak işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir…. ” denilmektedir.
Bu nedenle cari hesap ekstresinin takip talebine eklenmesi yeterli olup, cari hesabı oluşturan faturalar ve tarafların dayandığı diğer ticari kayıtların incelenmesi bir usulsüzlük değildir.
4- ESASA İLİŞKİN TARAF TİCARİ KAYITLARI
12/06/2017 tarihli celsede ; ” her iki tarafın ” ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak davacının takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı ve miktarının belirlenmesi şeklinde bilirkişiye görev tanımı gayet açık ve net şekilde yapılarak bilirkişi incelemesi ara kararı oluşturulmuş ve davalı yana da 2015-2017 yıllarına ilişkin kayıtlarını sunması için tebligat yapılmış ancak bila tebliğ iade edilmiştir.
Davacı yan kayıtları incelendiğinde mal satışından kaynaklanan 9.651,54 TL alacak tespit edilmiş ancak ; mal teslimine ilişkin irsaliyelerin imzasız olması nedeni ile mal tesliminin ispata muhtaç kaldığı raporda belirtilmiştir.
Davacı yan ; delil listesinde tarafların ” vergi dairesi kayıtları” nı da delil olarak yazdıklarını bu nedenle BA/ BS formları celbedilerek ek inceleme yapılmasını talep etmiş ve bu talep mahkememizce davacı yanca önceden dayanılan bir delil olması nedeni ile kabul edilmiş ve ayrıca davalı yana inceleme günü tebliğ edilemediği nedenle davalı yanın da ticari defterlerini sunması için vekiline tebligat yapılmıştır.
Tarafların BA / BS formları incelendiğinde davacının faturalarının davalı yanca Vergi İşlemlerine esas olmak üzere beyan edildiği dolayısı ile artık mal teslim edilmedi savunmasının ileri sürülemeyeceği anlaşılmıştır.
Davalı yan bu ek rapordan sonra BA/BS kayıtlarının celbi ile ilgili ara karara itiraz etmiş ve bu terimlerin hukuki terimler olmadığı ve hatta bunların davacı vekili ile mahkeme hakimi tarafından bilinen birer şifre olduğu itirazı gelmiştir.
HMK 281/ 3 madde içeriğine göre “…. MAHKEME GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN GEREKLİ GÖRÜRSE YENİ GÖREVLENDİRECEĞİ BİLİRKİŞİ ARACILIĞI İLE TEKRAR İNCELEME YAPABİLİR… “ düzenlemesi bulunmakla ve davacı yanın BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZI da yasal sürede yapılmış olmakla ; keza bu ara kararın USULSÜZ OLMADIĞINI DESTEKLER OLDUĞU düşünülen
a_ Yargıtay … Hukuk Dairesi ‘nin … Esas ve… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “… davacı şirketin davalı şirkete satışını yaptığı ve bununla ilgili olarak düzenlediği davaya konu faturalarla ilgili olarak davaya konu emtiaların davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyelerinin, emtiaların davalı şirkette kime hangi tarihte teslim edildiğine ilişkin bilgi ve belgelerin davacı şirket tarafından dosyaya ibraz edilememesi nedeniyle davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya mal satıp teslim ettiğini iddia etmiş, davalı ise kendisine mal teslim edilmediğini savunmuştur. Bu durumda somut olay bakımından ispat külfeti davacıda olup mal satıp teslim ettiğini yazılı delillerle kanıtlamak zorundadır. Her ne kadar dosyaya sevk irsaliyesi ve teslim belgesi gibi iddiayı kanıtlamaya elverişli deliller sunulamamış ise de davalı tarafından Vergi Dairesine bildirilen BA/BS formlarında dava konusu faturaların yer aldığı görülmüştür. Dava açıldıktan sonra düzenlenen belgelerde BA/BS formlarının aksi yönde bilgiler olup dava konusu faturaların sonraki belgelerde yer almadığı görülmüş ise de dava açıldıktan sonra yapılan düzeltmelerin bu davanın sonucunu etkilememesi gerektiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davalı tarafından Vergi Dairesine bildirilen BA/BS formlarındaki kayıtlar üzerinde durulup mal tesliminin bu belgeler değerlendirildikten sonra kanıtlanıp kanıtlanamadığı hususu diğer delillerle birlikte tartışılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken sözü edilen deliller üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ..” denilmiştir.
b-) Yargıtay … Hukuk Dairesi … esas … Karar sayılı kararında “…. Davacı dava konusu faturalar kapsamındaki malları teslim almadığını ileri sürmektedir. Bu durumda davalının davacıya mal teslim ettiğini ve bundan dolayı alacaklı olduğunu yazılı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Her ne kadar kararın gerekçesinde davacının defter sunmaması ve ceza soruşturması sırasında polis memuru huzurunda dinlenen… isimli şahsın beyanları mal tesliminin kanıtı olarak değerlendirilmiş ise de, yerel mahkeme gerekçesinde isabet görülmemiştir. Zira, davalı taraf münhasıran davacı defterlerine dayanmadığından davacının defter sunmaması tek başına mal teslimini kanıtlamaya yol açmaz. Öte yandan ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığından… isimli kişinin ceza soruşturması sırasındaki ifadesi de mal teslimini kanıtlamaya yeterli ve elverişli bir beyan olarak kabul edilemez. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda BA ve BS formlarının vergi dairesinden celp edilmesi hususu mahkemenin takdirine bırakılmış olup, mahkemece bu yönler bakımından da araştırma ve inceleme yapılmamıştır…” diyerek hükmü bozmuştur….”
Bu nedenle davalı yanın bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı yan ticari defter ve belgeleri ibrazdan kaçınmış olup, bunun hukuki ve aleyhe sonuçları da dosyada oluşmuş bulunmaktadır.
Vergi Dairesine davacının faturasını beyan edip form dolduran davalının artık faturanın tebliğ edilmediği, malın teslim edilmediği yönündeki savunmasının dinlenebilirliği bulunmamaktadır. Mal teslimi bu nedenle muhasebesel olarak davalının da kabulündedir ki Maliyeye bildirimde bulunmuştur.
Gerek alınan rapor ve ek rapora ve gerekse tüm dosya kapsamına göre alacağın varlık ve miktarı kanıtlanmış bulunmakla davanın kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı yanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.651,64 TL üzerinden aynı zamanda ana alacak olan bu miktara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Faturaya bağlı alacak likit bulunmakla; %20 nispetinde hesaplanan 1.930,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 645,26 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 164,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 480,37 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden peşin ve başvuru harcı toplamı: 194,03 TL, posta gideri 299,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 450,00 TL olmak üzere toplam: 943,03 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK 120.maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …