Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/617 E. 2020/97 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/617 Esas
KARAR NO : 2020/97

DAVA : Alacak (Sözleşmeden Kaynaklanan Elektrik Kayıp Kaçak Bedeli vb. )
DAVA TARİHİ : 25/05/2016
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememizde açılmış bulunan davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … abone 080.01.85.00.00 işletme kodu ile davalı… A.Ş’den elektrik satın almaya başladığını; 2013 yılının 3. Ayından itibaren elektrik faturalarının…AŞ’den gelmeye başladığını, bu şirketin ünvan değişikliği ile …AŞ olduğunu; müvekkili şirketin … AŞ ile 05.12.2013 tarihinde … Sözleşmesi imzalayarak … müşteri no… sözleşme hesabı no …tesisat no ile davalıdan elektrik alımına devam ettiğini; müvekkili şirketin …AŞ ile 10.12.2014 tarihinde … Satış Sözleşmesi imzalayarak … müşteri no … sözleşme hesabı no … tesisat no ile davalıdan elektrik alımına devam ettiğini; Ana dağıtım şirketlerinin davalılar … A.Ş ve … AŞ olduğunu, diğer davalıların tahakkuk ve tahsilatlar yaptıklarını; Davalıların elektrik faturaları içinde haksız ve hukuka aykırı tahakkuk ve tahsilatlar yaptıklarını, bu nedenler ile müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen “Kayıp kaçak, İletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım, Perakende Satış Hizmeti, Sayaç Okuma” bedellerinin ve bu bedeller üzerinden oransal olarak alınan “KDV, Belediye Tüketim Vergisi, Enerji Fonu, TRT Payı ve diğer” bedellerin tespiti ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davalıdan 1000,00 TL olmak üzere toplam 4000,00 TL nin tahsil tarihinden itibaren avans faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zaman aşımına uğradığını, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, husumet ve yargı yolu itirazlarının bulunduğunu, dava konusu edilen bedellerin EPDK tarifeleri ve yönetmelikleri kapsamında alındığını, haksız ve hukuka aykırı olmadığını, 6446 Sayılı Kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ve geçici 20. Maddesi ile eklenen hükümlerin 17 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle müvekkili şirket yönünden tefrikini, zaman aşımına uğradığını, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, yargı yolu itirazlarının bulunduğunu, dava konusu edilen bedellerin EPDK tarifeleri ve yönetmelikleri kapsamında alındığını, haksız ve hukuka aykırı olmadığını, 6446 Sayılı Kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ve geçici 20. Maddesi ile eklenen hükümlerin 17 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle müvekkili şirket yönünden tefrikini, yetki itirazları bulunduğunu, zaman aşımına uğradığını, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, görev yargı yolu itirazlarının bulunduğunu, dava konusu edilen bedellerin EPDK tarifeleri ve yönetmelikleri kapsamında alındığını, haksız ve hukuka aykırı olmadığını, 6446 Sayılı Kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ve geçici 20. Maddesi ile eklenen hükümlerin 17 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış, ilgili sözleşme ve kayıtlar celp edilmiş, uzman bilirkişi Prof. Dr. … (Elektrik Müh. Böl. Baş.)’dav rapor ve ek rapor alınmıştır.
Uzman bilirkişi 06.02.2018 tarihli raporunda sonuç olarak; denetime elverişli rapor hazırlanabilmesi için eksik belge kayıtların temin edilmesi gerektiğini belirtmiş, bunun üzerine eksik kayıt ve belgelerin celbi için müzekkereler yazılmış, bilirkişice istenen kayıt ve belgeler celp edilmiştir.
Uzman bilirkişi 14.11.2019 tarihli ek raporunda özetle; Davacının gereksinim duyduğu elektrik enerjisini söz konusu süreçte ilgili mevzuat çerçevesinde davalı şirketlerden tedarik ettiğini; 6719 sayılı kanun değişikliği olmasaydı, davacının davalılardan talep ettiği miktarda alacaklı olacağını; ancak sonuç olarak bağlayıcı nitelikteki bu yasal hükümlere ve en son yargı içtihatlarına göre, 6719 sayılı kanun kapsamında yapılan tespitlerde, dava konusu edilen abonelik adına tahakkuk edilmiş bedellerin incelenmesinde, yapılan uygulamanın EPDK tarifeleri ile örtüştüğünü, dolayısıyla, dava konusu bedeller ve kesintilerin davalı dağıtım ve perakende satış şirketlerince davacıdan tahsil edilmesinin 6719 Sayılı Kanunun 20. Maddesi uyarınca EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ve tarifelerine uygun olduğunu ve bu nedenle davalıların söz konusu kesintileri yapmasında bir edim ifasına dayalı sebepsiz zenginleşme durumunun bulunmadığını, bu durumda da iade yükümünün de söz konusu olamayacağını belirtmiştir.

G E R E K Ç E :
Dava; Davalılar tarafından, davacıdan elektrik faturalarında tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerinin ve kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
Dava, Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile muhabere yoluyla 25.05.2016 tarihinde açılmış ve harcı yatırılmış, mahkememiz esasına kaydı ise 07.06.2016 tarihinde yapılmıştır.
Davacı taraf, davalılar tarafından, elektrik faturalarında tahsil edilen “Kayıp kaçak, İletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım, Perakende Satış Hizmeti, Sayaç Okuma” bedellerinin ve bu bedeller üzerinden oransal olarak alınan “KDV, Belediye Tüketim Vergisi, Enerji Fonu, TRT Payı ve diğer” kesintilerin haksız ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iadesini talep etmektedir.
Öncelikli olarak, dava şartları, ilk itiraz, zaman aşımı itirazı, husumet itirazı ve tefrik taleplerinin değerlendirilmesi gerekmiştir. Buna göre;
Davalı tarafların görev yargı yolu itirazının yerinde olmadığı, yerleşik yargıtay uygulamasına göre adli yargının görevli olduğu,
Davalı …A.Ş’nin yetki itirazının yerinde olmadığı, zira cevap dilekçesinin iki haftalık cevap süresi dolduktan sonra verildiği dolayısı ile yetki itirazının da süresinde yapılmadığı, Yetki ilk itirazının 6100 sayılı HMK’nın 19. Maddesine uygun olmadığı,
Davalıların, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin savunma ve itirazın yerinde olmadığı, zira tüm bedellerin uzman bilirkişi tarafından bile ayrıntılı inceleme ile tespit edilebildiği, bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği,
Davanın bazı davalılar tarafından tefriki taleplerinin yerinde olmadığı,
Tüm davalıların davacıya elektrik enerjisi satışında dağıtım ve satış aşamalarında yer aldıkları, husumet itirazlarının yerinde olmadığı,
Faturaların tahsil tarihleri değerlendirildiğinde, dava konusu talepler yönünden 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı, zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı, değerlendirilmiş işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmet bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın “Vergi Ödevi” başlıklı 73 üncü maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli uygulamasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kararları ve tebliğleri ile belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK’nın 331 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Tüm bu nedenlerle, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin de davalılardan tahsiline hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 68,31 TL.’den mahsubu ile arta kalan 13,91 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine,
Davacı taraftan alınan 54,40 TL peşin harç bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 250,00 TL posta giderleri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 1.083,50 yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
7-HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe çıkartılmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda, miktar yönünden kesin olmak üzere karar verildi.

Katip Hakim