Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/574 E. 2018/455 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/574 Esas
KARAR NO : 2018/455
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/05/2016
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında davacı şirket adına fason imalat yapması konusunda … Noterliği… yevmiye numarasıyla fason sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin bu sözleşmeye göre fason olarak imal edip ambalajlayacağı ilaçları davacı şirketlerin distribütörlerine ayıpsız olarak teslim etme yükümlülüğü bulunduğu, davalı şirket tarafından ambalajlanıp davacı şirketin distribütörlerine teslim edilen ürünlerin ayıplı çıkması nedeniyle bu malların distribütörler tarafından davalı şirkete iade edildiğini, ,iade edilen ürünler için davalı şirketler adına iade faturası düzenlenerek bedellerin davalı şirketin cari hesabına borç kaydediliğini bu faturalarla birlikte davalının cari hesap borcunun 245.175,29TL yr yükselmesi üzerine bu alacağının tahsili amacıyla … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından bu icra takibine hukuk ve usüle aykırı olarak yapılan itiraz üzerine takibin durduruluğunu, neticeten; icra takibine yapılan itirazın iptali ile davalının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 245.175,29TL alacağın takip dosyasındaki faiz ve ferileri ile birlikte ayrıca %20 icra inkar tazminatı ile davacıya ödenmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu yönündeki usül itirazı yanında esasa ilişkin olarak ta davalı şirketin fason imalat sözleşmesine göre üretip davacıya ve distribütörlerine teslim ettiği zirai ilaçların ambalajlarından veya formuüsyonun dan kaynaklanan ayıplar nedeniyle davacı distribütörleri tarafından iade edilen ürünler teslim alınarak bunlardaki ayıplar giderildikten sonra tekrar davacı ve distribütörlerine teslim edildiğini, davacının bu işlem yapılmamış gibi iade faturaları düzenleyerek davalı şirkete tebliğ edip bunların bedelini davalıdan tahsil ederek sebepsiz zenginleşmeye çalıştığını, neticeten bu nedenle haksız açılan davanın reddini talep etmektedir.-
G E R E K Ç E /
Bilirkişi (davacı defter incelemesi) raporuna göre; Davacı cari hesaba dayalı olarak icra takip tarihinde davalıdan 219.152,74 TL alacaklı olduğu,
… Noterliğinin… yevmiye nolu… Üretim sözleşmesi koşullarına göre davalı şirket, üretip davacı veya distribütörlerine teslim etitği zirai ilaçların ambalajlarından veya formülasyonundan kaynaklanan ayıplar nedeniyle davacıya karşı sorumlu olduğu, bu nedenle davacının ayıplı malları iade faturası ile iade etmesi sözleşmeye uygundur. Ancak dosya belgeleri arasında ayıplı olduğu için davacı ve distribütörleri tarafından davalıya iade ettiği ürünlerin miktarını ve tutarını gösteren sevk irsaliyeleri veya sair teslim belgeleri bulunmamaktadır, Davalı taraf savunmalarında”davacı veya distribütörlerine tarafından iade edilen ürünler teslim alınarak bunlardaki ayıplar giderildikten sonra tekrar davacı veya distribütörlerine teslim edildiğini” bildirmesine rağmen buna ilişkin belge sunmamıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi incelemesinde özetle; Dava konusunun; davacının başlatmış olduğu; … İcra Müdürlüğünü’nün… sayılı dosyası ile 245.175,29TL tutarılı faturalar kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptalinden ibaret olduğu, davalının 2015,2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalının davacı yandan 244.893,49TL cari hesap alacağının olduğu, davacı yanın davalı yanı icra takibinden önce temerrüde düşürmediği, yönündeki 5 sahife den ibaret kanaatini belirtilen raporu mahkememize sunmuştur.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir. Tek tarafın ticari defterleri üzerinden yalnızca faturanın tebliği ve itiraz edilmemesi halinde yukarıda yapılan fatura ile ilgili izahatlar doğrultusunda ispatı gündeme gelecektir.
Tüm dosya muhteviyatı, taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen bilirkişi raporları, mübrez deliller doğrultusunda davacı ile davalı arasında belli niteliklere sahip mal imalatına dair sözleşme yapıldığı davalının mal imalı borcunu yüklendiği ancak teslim olunan mallardan bir kısmının ayıplı çıktığı iddiası ile davacı tarafından malların iade olunup iade faturası kesildiği ve bundan dolayı davaya konu icra takibinin davacı tarafından başlatıldığı, davalının ayıbın giderildiğine ve malların teslim edilmek üzere hazır olduğuna dair savunmada bulunmuş olmasına karşın bu savunmanın davacı tarafından kabul görmediği ve mahkememizce bunun delillendirilmesi için davalı tarafa süre verilmesine mukabil davalı tarafça herhangi bir delil ibraz olunmadığı ve ayrıca da davalı tarafından iade faturasına süresinde de itiraz olunmadığı davalı ticari defterlerinde de takibe konu edilen faturaların kayıt gördüğü ve ticari defterlerin birbiriyle fatura ve borç-ödeme bilgisi bakımından uyumlu olduğu, ayıbın giderilmesi iddiası bakımından davalı beyanı ile malın ayıplı imal edildiği davalının ayıbı giderdiklerine dair beyanı ile zımni kabul olarak kabul edilmekle birlikte; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “İş sahibince teslim edilen işteki eksik ve kusurların tesbit ettirilmesinden sonra, işe devam ederek eksik ve kusurları giderdiğini ispat yükü bunu ileri süren yükleniciye aittir. ” içtihadı uyarınca bu ispatın davalı tarafça yapılamadığı, sözleşmedeki edimini gereği gibi ifa etmediği ve ayıp halinde seçimlik hak kullanımı bakımından satılan malın iadesi ile sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı ve davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu ve davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği, ancak temerrüt bakımından bilirkişi rapor doğrultusunda işlemiş faizin talep edilemeyeceği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … ve Karar No : … sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın faturaya dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ), davalı ticari defterlerinde de faturanın kayıt görmesi sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN REDDİ, KISMEN KABULÜ ile,
2-Davalının İzmir… İcra müdürlüğünün… Esas sayılı takibe itirazının asıl alacak bakımından İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak miktarı olan 244.893,49 TL üzerinden aynı faiz oranıyla DEVAMINA, işlemiş faiz alacağı bakımından (422,69 TL) davanın REDDİNE,
3-Kabul edilen alacağın (244.893,49 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 48.978,69 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 16.728,67- TL nisbi ilam harcından peşin alınan 2.960,41-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 13.768,23-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 2.960,41-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 32,55-TL, 2.493,25-TL bilirkişi ücreti, 85,00-TL posta gideri ücreti olmak üzere toplam 2.610,80-TL’nin red ve kabul oranına göre 2.607,80- TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 20.643,61 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
7-Davalının yaptığı 10,60-TL vekalet harcı ve pul gideri yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 0,01-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 422,69.- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır