Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/533 E. 2018/562 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/533 Esas
KARAR NO : 2018/562
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2016
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketle aralarında 20/04/2015 tarihinde imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi gereğince davalı şirketten elektirik enerjisi satın aldığını, davalının sözleşmenin imzalandığı günden Nisan 2016 tarihine kadar düzenlemiş olduğu faturaların neredeyse tamamına kayıp-kaçak, iletim sistemi kullanım, dağıtım, PSH ve sayaç okuma bedellerini yansıtmış olduğunu, her ne kadar gerek davalı, gerekse diğer dağıtım ve tedarik şirketleri, EPDK tarafından 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Parakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”e istinaden kayıp-kaçak bedelini müşterilere yansıtmakta olsalar da tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. Maddesinde, EPDK’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediğini, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevinin enerjinin sahibi olan davacıya ait olduğunu, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve herhangi hizmetin karşılığında ne bedele ödediğini bilmesinin hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … sayılı kararında kayıp kaçak bedelinin abonelerden tahsil edilemeyeceğinin açık bir şekilde kabul edilmiş olduğunu ve yine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20.10.2014 tarih … nolu ve 03.11.2014 tarih … nolu kararında kayıp kaçak iletim dağıtım PSH ve PSH sayaç okuma bedellerinin abonelerden tahsil edilemeyeceğinin açık bir şekilde belirtilmiş olduğunu ifade ederek, 25.06.2015 31.03.2016 dönemleri arasında davalı şirket tarafından düzenlenen elektrik faturalarında tahsil edilen 25.250.00 TL kayıp kaçak iletim sistemi kullanımı dağıtım PSH ve sayaç okuma bedellerinin dava tarihinden itibaren bankaların kısa vadeli kredilere uyguladıkları avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kanun ve Kurul Kararları uyarınca sadece mevzuat gereği aracılık ettiği bu bedeller ile ilgili olarak müvekkil şirketlere husumet yönetilmesinin hatalı olduğunu ve müvekkil şirketler ile ilgili olarak Pasif Husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın iadesini talep ettiği bedellerin tamamen EPDK mevzuatına göre tahakkuk ettirildiğini, söz konusu bedelleri belirlemek üzere alınan Kurul Kararı’nın kurumun bir düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı niteliğe sahip olduğunu, müvekkil şirketin kurumum kararını uygulamasının yasal bir zorunluluk olduğunu, davacı tarafından talep edilen tüm bedellerin zaman aşımına uğradığını dava konusuna ilişkin olarak 17.06.2016 tarihli Resmi Gazetede 6719 Sayılı Kanun’un yayımlamış olduğunu ve bu kanun uyarınca söz konusu bedellerin talep edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca bu bedellerin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye, tarifelere ve tarafların iradesine uygun olduğunu, müvekkilinin ilgili mevzuat uyarınca sözleşme yaptığı firmalardan tahsil etmek ve daha sonrasında da ilgili Dağıtım Şirketi’ne, kamu kurum ve kuruluşlarına aktarmak zorunda olduğu bu bedeller nedeniyle kendisine dava yönetilmesinin hukuka uyarlı olmadığını, ayrıca taraflar arasında sözleşme özgürlüğü kapsamında sözleşme akdedilmiş olduğu, müvekkil şirket tarafından verilen fiyat teklifi davacıya daha cazip geldiği için davacının söz konusu sözleşmeyi dağıtım şirketi ile değil müvekkil şirketle yapmış olduğunu, buna ilaveten davacının söz konusu fatura içeriklerine TTK 21. Madde kapsamında itiraz etmemiş olduğunu belirterek, davanın … A.Ş ve … A.Ş’ye ihbarına ve davanın tüm istemleri ile birlikte reddine ve ayrıca yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi incelemesinde özetle; kaçak elektrik enerjisi bedelinin tüm tüketicilere yansıtılmasının hukuka uygunluğunun ileri sürülmesinin, olanaksız olduğu, kayıp kaçak bedelleri dışında faturaya yansıtılan diğer bedellerin alınmasının 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde EPDK’nın yasal mevzuatına uygun olduğu bu mevzuat değiştirilmedikçe kayıp kaçak bedeli dışındaki bedellerin tahsil edilebileceği, ancak kayıp kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı zira; özellikle alacak gerilim hatlarının iyi işletilmemesinden dolayı meydana gelen teknik kayıpların bir türlü istenilen düzeye indirilememesi ve buna ek olarak kaçak olarak kullanılan elektrik enerjisinin fiili kullanıcısı ve hukuki abonesinden değil tüm dürüst kullanıcılardan tahsil edildiği, oysa hatların iyi işletilmesi ve kaçağın önlenmesinin dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğu, buna rağmen 16/07/29745 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun rapor içeriğinde açıklanan maddeleri ile kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılmasının yasal kılındığı, bu kararın… Hukuk Dairesi’nin 29/12/2016 gün… E. … Karar sayılı ilamı ile tescillendiği, buna ilaveten; anayasa Mahkemesi’nin 09.12.2016 tarih ve 29913 sayılı resmi gazetede yayımlanan … sayılı kararında; 6639 sayılı Kanun’un 18. Maddesiyle 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 18. Maddesinde tüketicilerden kayıp kaçak bedeli alınacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yer almadığından kayıp kaçak bedeli alınmasına yönelik Anayasa’ya aykırılık iddialarının dava konusu kural kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı ve dolayısıyla dava konusu kuralın Anayasa’nın 2. 48. Ve 167. Maddelerine aykırı olmadığı ve iptal talebinin reddinin gerektiği, ayrıca kuralın anayasa’nın 138. Ve 172. Maddeleriyle ilgisinin görülmediğine karar verildiği, dolayısıyla EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu bedellerin tahsil edilmesinin 6719 Sayılı Kanunun 20. Maddesi uyarınca kurumun düzenleyici işlemlerine EPDK Tarifelerine uygun olduğu, sonuç olarak 17/06/2016 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6719 sayılı kanunun 21 maddesi 6446 sayılı kanunun 17. Maddesine 10. Fıkra olarak eklenen 17/06/2016 tarihinden sonra 26. Maddesi de 6446 sayılı kanuna geçici madde olarak eklenen 20. Maddeyi öngören 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından davacı tarafın ödediği kayıp kaçak PSH sayaç okuma iletim ve dağıtım bedellerini geri isteyemeyeceği, mahkeme masrafları vekalet ücreti v.s diğer hususlarla ilgili kararların Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu sonuç kanaatine varmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taraflar arasındaki elektrik abonelik sözleşmesi gereğince davacı tarafça kullanılan elektriğe ait faturalarda kayıp-kaçak bedeli olarak gösterilen bedelin haksız olarak tahakkuk ettirildiği ve tahsil edildiği belirtilen bedelin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Kayıp – kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 21.05.2014 tarih ve … Esas …Karar sayılı kararı ile Anayasa’ nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karışlamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre, kayıp – kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’ na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallarına uyan abonelerden tahsil yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karışılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinden vazgeçilmez unsuru olduğundan, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’ un 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanun’ un 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altında fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri karşısında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; “Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir. Ayrıca 6719 sayılı Kanun’ un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ na eklenen Geçici 19. maddede de; “Bu maddeye ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanun’ a aykırı olmayan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.” ve Geçici 20. madde de, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp – kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, Tüketici Hakem Heyetleri’ nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanun’ un 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp – kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Somut olayımızda da dava tarihi itibariyle 21.05.2014 tarih,… E.-… K. sayılı HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu, daha sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesine eklenen 10.bent ve 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde ile Geçici 20. Madde düzenlemesi nedeniyle davamızın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı’na karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … E.- … K. sayılı kararı doğrultusunda davacının davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olduğu anlaşıldığından mahkememizce davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdirine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No :…, Karar No : … ve 14.06.2017 tarihli kararında ” Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Buna göre mahkemece, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-) Bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve… E.-… K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ve Dairemizin istikrar kazanmış yerleşik içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemiş olması da doğru görülmemiştir.” içtihadına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve E.: …, K.: … sayılı Kararında ise; 6719 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. Maddesine eklenen 10. fıkra hükmünün anayasaya aykırı olduğuna dair iptal kararı verilmiş olmasına karşın geçici 20. Maddenin iptal edilmemiş olması bu sebeple davalı şirketin EPDK tarafından tespit edilen tarifeye uyma zorunluluğu ve davacının dava açmadaki haklılık durumu nazara alınarak yukarıdaki gerekçelerle karar oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- 6719 Sayılı Kanunun 26. Maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20. Maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 1.725,82 TL harçtan peşin alınan 431,21 TL’den mahsubu ile eksik kalan 1.294,61TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3–Davacı tarafça yapılan 1.582,90 TL yargılama giderinin ( 34,25 TL başvuru harcı, 431,20 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 122,50 TL posta/tebligat gideri ) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT ye göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR