Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/518 E. 2021/814 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/518
KARAR NO:2021/814

DAVA :Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ:11/05/2016
KARAR TARİHİ:18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin 29/03/2013 tarihinde davalı şirketin ortakları ile şirket hisselerinin devri hususunda anlaştığını ve aynı sözleşme ile davalı şirketin %17’şer oranında hissedarı olduklarını, davalı şirketin belirtilen tarihteki unvanının … A.Ş. olduğunu, yine sözleşme tarihindeki ortaklarının …, …, …, … ve … olduğunu, 29/03/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi neticesinde, şirketin yeni ortakları müvekkilleri ile halihazırda şirket yönetim kurulu ve tek hissedar olan … ve … olduğunu, sözleşme mukabilinde müvekkillerinin uzunca bir süre şirket yetkilileri ile görüştüğünü ve ancak şirket hisselerinin şirket pay defterine kaydını bir türlü sağlayamadığını, bunun üzerine taraflarınca … 40. Noterliği’nin 08/03/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirkete ve şirket yönetim kurulu başkanı olan …’a, müvekkillerine usulüne uygun olarak devredilmiş bulunan hisselerin pay defterine kaydı için müracaat edildiğini, ihtarnamenin 10/03/2016 tarihinde usulüne uygun olarak davalı şirkete ve şirket yönetim kurulu başkanına tebliğ edildiğini, ancak bir aydan fazla süre geçmesine rağmen taleplerinin karşılanmadığını ve bu konuda kendilerine bir bildirim de yapılmadığını, hisse senetlerinin nama yazılı ya da hamiline yazılı hisse senetleri olmayıp çıplak hisse denilen hisseler olduğunu ve bu hisselerin devrinin artık yazılı şekilde yapılabilmekte olduğunu, esas taleplerinin mahkememizce reddedilmesi halinde, şirketin dava tarihindeki hisse bedellerinin tespiti ile müvekkillerinin mahrum kalacağı karın hesaplanarak müvekkillerine ödenmesi ve davalıların bu miktar oranında sebepsiz zenginleştikleri aşikar olduğundan söz konusu miktarın tespit edilerek müvekkillerine ödenmesi gerektiğini belirterek; davalılardan … adına kayıtlı davalı şirket hisselerinin %17’sinin müvekkili … adına, %17’sinin ise müvekkili … adına hükmen tesciline karar verilmesini, bu tescil işlemlerinin sözleşme tarihi olan 29/03/2013 tarihinden itibaren hüküm ifade edeceğinin tespitine karar verilmesini, tescil taleplerinin kabul edilmemesi halinde, davalılar …, …, …, … ve …’dan belirsiz alacak talebi olarak ve daha sonra arttırılmak üzere 10.000,00’er TL’nin müştereken ve müteselsilen 29/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmayacağını, davacı tarafından sunulan sözleşme başlıklı metin dışında sunulacak herhangi bir yazılı delile muvafakat etmediklerini, ilgili sözleşmenin konu başlığının altında açıkça “Bu Sözleşme; bazı işlemlerin hızlandırılabilmesi için … olarak imza altına alınmıştır.(… A.Ş. Hisse devir sözleşmesidir.)” denildiğinden ve hisse devri bedeli dahi yazılmadığından, iş bu sözleşmenin hisse devir sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceğini, davacılar vekilinin, mahkemeyi yanıltacak biçimde ticari ilişkinin içeriği hakkında bilgi vermediğini, davacıların ve dava dışı …’ın, dava dışı …’ndan … Mh., … Sk., 414 Pafta, 1716 Ada, 28 …, … / … adresinde bulunan gayrimenkulü kiraladığını ve kira bedelini aylar boyunca ödeyemediklerini, davacıların müvekkili şirket ortaklarına kiralanan yerde ortak bir işletme açılması için teklif götürdüklerini, müvekkili şirketin teklifi, hali hazırda mevcut olan müvekkili şirket olarak yeni bir kira sözleşmesine taraf olmayı kabul ettiklerini, bu nedenle müvekkili şirketten hisse satın almaları gerektiğini, tapu kaydına uygun olarak ilgili gayrimenkulün okul ve yurt olarak faaliyete geçirilmesi için sermaye koymaları, davacılar adına ödenen kira borçlarının elde edilecek kar payından mahsup edilmesi koşulları ile kabul ettiğini, müvekkillerinin, önce davacılar adına ve hesabına oluşmuş ve ödenmemiş kira borcunu ödediğini, daha önce temerrüte düşmüş bir kira sözleşmesine taraf olmak istemediği için dava dışı … ile müvekkili şirket arasında yeni bir kira sözleşmesi akdedildiğini, bu sırada davacıların, oluşan avukatlık ücretlerine, noter masraflarına hiçbir suretle katılmadığını, müvekkillerinin bu süreçten rahatsızlık duyarak davacılar ile bir araya geldiğini, müvekkillerine yaptırılan haksız ödemeler ardından davacıların, zaten aylardır kira bedeli ödeyerek nakitlerini tükettiklerini, hisse devrine ayıracak nakit bir yana; işletmenin faaliyete geçmesi için gereken sermayeyi dahi sağlamalarının mümkün olmadığını, hatta adlarına ve hesaplarına ödenen kira bedelini dahi geri ödeyemeyeceklerini beyan ettiklerini ve adeta müvekkillerini ortada bıraktıklarını, müvekkillerinin yüklü krediler kullanarak, sermaye sağlayarak ilgili gayrimenkulü okul haline getirdiğini ve faaliyete soktuğunu, bu nedenle davacıların herhangi bir alacak talebinde bulunmalarının olağan olmadığını, müvekkillerinin kar amacı güden özel bir hukuk tüzel kişisi olduğu düşünüldüğünde, davacıların bir karşılık ödemek sureti ile hisse sahibi olacağına hiç şüphe olmadığını, bu şekilde ticari ilişkinin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğuna da şüphe olmadığını, akdin ifasını talep hakkının kendi borcunu ifa eden veya sözleşmeye uygun ifayı teklif eden şahısta olacağının açık olduğunu, ancak davacının ne kendi ediminden söz ettiğini; ne de edimini ifa edeceğini belirttiğini, davacı tarafların, iddialarını ispatlar bir delil dahi sunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 29/03/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi gereği şirket ortağı olduklarından bahisle, davacıların şirket ortaklıklarının hükmen tescili; bu talebin reddi halinde terditli olarak belirsiz alacak talebine ilişkindir.
Mahkememizce, dosya kapsamına sunulan 29/03/2013 tarihli hisse devri sözleşmesi incelenmiş, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları dosyamız arasına alınmış, taraflarca sunulan beyan ve deliller değerlendirilmiş, bilirkişi heyetinden 21/11/2018 tarihli kök ve 03/02/2020 tarihli ek rapor temin edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, davacılar ile davalılar arasında 29/03/2013 tarihli bir hisse devri sözleşmesi yapıldığı, söz konusu hisse devri sözleşmesi ile davalı şirket hisselerinin % 17’sinin ayrı ayrı her iki davacıya devredildiğinin kararlaştırılmasına rağmen söz konusu hisse devirlerinin davalı şirket yönetim kurulu tarafından şirket pay defterine kayıt edilmediği, bu anlamda davacıların resmi anlamda şirkette pay sahibi olamadıkları, davalı şirket yönetim kuruluna ve payı devreden kişilere gönderilen ihtarnameye rağmen payların devredilmediği, devredilen anonim şirket hisselerinin hamiline veya nama yazılı hisseler olmaması nedeniyle çıplak pay niteliğinde bulundukları, çıplak payın devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olması nedeniyle yazılı bir sözleşmenin yeterli olduğu, bu anlamda 29/03/2013 tarihli hisse devir sözleşmesinin pay devrini sağlayacak nitelikte bir sözleşme olduğu, sözleşmede payı devredenler ile devralanların pay oranlarının yazılı olduğu, ayrıca payı devredenlerin, hisselerin tamamının değerini nakden ve haricen almış olduklarını açıkça belirtilmesi nedeniyle davacıların kendi edimlerini yerine getirmediklerini ileri sürülmesinin söz konusu olmadığı, her ne kadar her bir payın hangi bedel üzerinden devredildiği sözleşmede yazılı değilse de, payı devredenler tarafından pay bedelinin tamamen alınmış olduğunun kabul edilmesi nedeniyle sözleşmede pay bedelinin yazılı olmadığı hususunun ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığı, sözleşme ile son ortaklık yapısının belirlenmesi, bundan sonra payı devredenlerin(eski ortakların) başkalarıyla herhangi bir devir sözleşmesi yapamayacağının kararlaştırılmış olması dikkate alındığında sözleşmenin her açıdan geçerli ve tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu sonucuna varılmış, bu anlamda davacı tarafın pay defterine kayıt talebinin yerinde olduğu değerlendirilerek açılan davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar tarafından açılan davanın KABULÜNE, 29/03/2013 tarihli sözleşme dikkate alınarak, bu tarih itibariyle davacı …’ın % 17, davacı …’nun % 17 oranında davalı … A. Ş.’nde pay sahibi olduklarının TESPİTİNE, bu hususun davalı şirket pay defterine KAYIT EDİLMESİNE,
2- Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 341,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 282,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
4- Davacılar tarafından yapılan ve başvurma harcı 29,20-TL, bilirkişi ücreti 2.250,00-TL ve posta ve tebligat gideri 597,10-TL olmak üzere toplam 2.876,30-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden kara tarihi AAÜT gereğince belirlenen 4.080,00-TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır