Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/452 E. 2018/1216 K. 17.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/452 Esas
KARAR NO : 2018/1216
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/04/2016
KARAR TARİHİ: 17/12/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacı şirket ve ddavalı borçlu arasında 12/10/2015 tarihli kart satış sözleşmesi imzalandığı, davacı şirket tarafından üye kuruluşlar vasıtası ile müşteri şirket personeline elektronik ödeme kartı ile yemek yeme olanağı sağladığı sistem hizmet ve bu hizmetin bedelinin ödenmesine ilişkin şartlar kart satış sözleşmesinin konusunu oluşturduğunu, işbu davanın konusunu oluşturan alacağın belirtilen sözleşmeden doğan alacaklara ilişkin kesilmiş faturalardan kaynaklandığını, davacı şirketin tüm sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen borcun ödenmemesi sonucunda alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirket borca ve yetkiye itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçlu vekilinin sözleşmede bulunan imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığı yönündeki iddialarının HMK md. 211. Uyarınca imzasını inkar eden tarafın isticvap davetiyesiile isticvap edilmesini gerektirdiğini, yapılacak inceleme neticesinde bu iddiaların doğru olmadığının sabit olacağını, davalının borcu olmadığına dair beyanlarının kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı borçlu ile davacı şirket arasında sözleşmeye dayanan bir ticari ilişki olduğunu, cari hesap ekstresi bakiye bedellerinin ödenmediği ve alacakların muaccel olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde alacağın tespit edileceğini, bu sebeple sayın mahkeme huzurunda işbu itirazın iptali davasını açma zarureti hasıl olduğunu, beyan ve iddia ederek borçlu davalı tarafından İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin aylık %3 sözleşme faizi ve ferileri ile beraber davamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
S A V U N M A /
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlık davacının davalı hakkında cari hesaba dayalı başlatmış olduğu takipte davacının alacaklı olup olmadığı esas nokta olmakla birlikte davalının taraflar arasında sözleşme ilişkisi ve verilmiş bir hizmet olup olmadığı noktasında da ispat yükü genel hükümlere dairesinde davacıya ait olduğundan uyuşmazlık kapsamında bu hususun da değerlendirilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce alınan 10/10/2018 tarihli bilirkişi raporu özetle; verilen inceleme gününde davacı ihtilafa ilişkin usulüne ilişkin tutulmuş defter kayıtlarını ibraz ettiğini, davacının defterlerine göre 15/10/2015 tarihli faturanın alacak kaydedildiği, faturanın ödenmediği ve davacının davalıdan 4.,312-TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalının kanuni defterlerini incelemeye ibraz edemediğini, ek süre istediğini, ancak verilen süre kesin süre olduğu için ayrıca defterleri incelenemediğini, incelemede ihtilaf konusu hizmeti almadığına ilişkin adres değişiklik, personel listesi, yemek hizmetleri aldığı firmaların fatura ve fişlerini sunduğunu, dosyanın içeriği gereği olarak, davacının ibraz ettiği defter kayıtlarının dayanağı olan, sözleşmenin ıslak imzalı aslı, ilgili faturanın tebliği, hizmet konusu yemek kartlarının teslim makbuzu, kartların kullanım lokasyonuna ilişkin belgeler talep edildiğini, bunların yerinde inceleme yetkisi ile sonradan sunulması ile sözleşmenin ıslak imzalı aslının bulunmadığı, yemek kartlarının davalı şirketin 11/08/2014 tarihinde ayrıldığı eski adresi olan …adresinde teslim edildiği, alıcı olarak matbu makbuzda … isimli şahısın gösterildiği, teslim imzasını ise … ya da … isimli şahısın attığı, her iki şahsın davalı şirket ortak ya da personelleri arasında bulunmadığı görüldüğünü, davacı tarafından düzenlenen 15/10/2015 tarihli faturanın kargo ile yollandığı, davacının Kargo firmasından aldığı bilgiye göre firmanın adresten taşınmış olduğu, faturaların müvekkili şirkete 27/10/2015 tarihinde geri iade edilmiş olduğu anlaşıldığını, yemek kartlarının kullanıldığı lokasyonlar incelendiğinde, davalı şirketin faaliyet adresinden uzak lokasyonlarda, muhkamelen 1 ya da 2 kişi tarafından çoğunlukla market alış verişinde kullanıldığının görüldüğünü, davalı şirketin eski adresinde olduğu dönemde ve yeni adresinde yemek hizmeti aldığı firmaların fatura ve fişleri görüldüğünü, yapılan tespit sonucunda davacının ıslak imzalı sözleşme sunamaması, yemek kartlarının davalı şirkete teslim edildiğine dair makbuz sunamaması, borçlandırıcı nitelikteki faturanındavalının 11/08/2014 tarihinde ayrıldığı adresinden bila tebliğ dönmesi, davalıya geçerli fatura tebligatının yapılamaması, yemek kartı harcamalarının davalı şirketle ilgisi olmayan lokasyonlarda yapılması, davalı şirketin 2015/Ekim döneminde yemek harcama belgelerinin olması karşısında, davacının davalıyı borçlandıracak hizmeti ve faturayı davacıya teslim etmediği sonucuna varıldığı bildirilerek rapor sunulmuştur.
Mahkememizce alınan 25/05/2018 tarihli imza incelemesine dair raporda özetle; Ticket Restaurant antetli 12/10/2015 tarihinde …Şti. Adına düzenlenmiş kart satış sözleşmesi fotokopisindeki…Şti.’ne atfen atılı imzaların …’in el ürünü olduğu bildirilerek rapor sunulmuştur.
Fatura ile ilgili olarak; Dosyada davalı tarafında kesilmiş bir fatura bulunmaktadır. Faturanın taraf lehine delil teşkil edebilmesi için Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No: …, Karar No: … sayılı ilamında da belirtildiği gibi “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.(Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.” Taraflar arasında bir hukuki ilişki olup olmadığı veya fatura uyuşmazlık konusu değildir, davalı tarafından faturaya konu malların kendilerine teslim edilmediği iddiası bulunmaktadır.
Dosyada sureti mevcut 530181 seri nolu fatura incelendiğinde faturanın takipten önce davalıya tebliğ edildiğine dair bir evrak bulunmamaktadır. Faturanın davalı aleyhine karine oluşturabilmesi için kendisine tebliğinin yanında yukarıda yer verdiğimiz açıklamalar doğrultusunda bir sözleşme ilişkisi de bulunması gereklidir. Dosya fotokopisi mevcut sözleşmede yer alan imza davalı tarafından inkar olunmakla mahkememizce imza incelemesi konusunda bilirkişi incelemesi yapılmış ancak bilirkişi sözleşme aslı dosyamıza ibraz olunmadığından fotokopi sözleşme üzerinde inceleme yapabilmiş, taraflar da sözleşme aslının kendilerinde olmadığını beyan etmişlerdir. Yargıtay HGK’nun 16.03.2005 günlü ve 2005/13-80 esas ve 2005/149 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, aslı ibraz edilmeyip fotokopisi sunulan ve diğer tarafça kabul edilmeyen fotokopi belge üzerinde imza ve yazı incelemesi yapılamayacağı gibi, yapılmış olsa bile bu rapora itibar edilemez. Yine Yargıtay HGK’nun 21.04.1993 gün, 15-17/1170 sayılı ilâmı uyarınca, altındaki imzası inkâr olunan fotokopi belge yazılı delil başlangıcı kabul edilerek, tanık dahi dinlenemez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No: 2016/241, Karar No : 2016/13956 sayılı ilamı). Bu nedenle dosyada mevcut imza incelemesine dair bilirkişi raporuna itibar edilememiştir.
Sözleşme ilişkisinin ispatı bakımından sözleşmenin bir şekil şartına tabi olmaması durumunda her türlü delille ispatı mümkün olmakla birlikte HMK md. 200’de yer alan senetle ispat kuralı gereği dava değeri nedeniyle sözleşme ilişkisinin ispatı bakımından tanık dinletilmesi de mümkün değildir. Yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3939, Karar No: 2017/3136 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.” Faturanın davalıya teslimine dair evrak olmayıp sözleşme ilişkisinin ispatı konusunda ticari defter incelemesi yoluyla irdeleme yapılmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı defterleri lehine delil teşkil etmiş ve davacı iddialarının destekler nitelikte kayıtlar bulunuyor ise de mahkememizce davalının icra dairesine yapmış olduğu itirazında aynı zamanda şirket adreslerinin Bakırköy olduğu bu nedenle de icra dairesinin yetkisine itiraz olunduğu görülmekle mahkememizce bu itirazın esas hükümle birlikte değerlendirilmesine karar verilmiş, (Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik mercinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır. (H.G.K. 28.03.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı; H.G.K. 20.11.2002 gün ve 2002/19-900-994 sayılı kararları) HMK md. 10 ve TBK md. 89’da yer alan sözleşme ilişkisinden kaynaklı para borçları için alacaklının ikametgahının yetkili olmasına dair yetki kuralının uygulanma olanağı bulması bakımından öncelikle sözleşme ilişkisinin ispatının gerektiği ancak faturanın tebliğine ve hizmetin ifasına dair evrak ve başka türlü delil olmaması, yazılı sözleşme aslının ibraz edilmeyip fotokopi evrak üzerinde yapılan imza incelmesine itibar edilememesi, defterlerin sözleşme ilişkisi bakımından tek taraflı olarak ispata medar olmaması, davalı tarafından defter ibraz olunmamasının kendi aleyhine sonuç doğurmasının bu dosyada öncelik sözleşme ilişkisinin ispatı ve yetkili icra dairesi olmakla mümkün bulunmaması, icra dairesinin bu durum sonucu yetkisiz olması nedeniyle usulüne uygun başlatılmış bir takip bulunmamakla ve itirazın iptali davasında ön şart olarak usulüne uygun bir icra takibi olması gerekliliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. ( Aynı yönde bkz; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/12504, Karar No: 2017/6971 sayılı ilamı )
Davalı tarafın icra-inkar tazminat talebi bakımından ise davanın reddedilmesinin yanında davacının takip yapmakta İİK md. 67/2 uyarınca kötüniyetli olması gerektiği ancak dosya kapsamı itibariyle davalı tarafça bunun ispat olunamadığı, dava red sebebinin de davacının ispat mükellefiyetinin yerine getirmemesi olması nedenleriyle şartları oluşmayan davalı talebinin reddine karar verilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No : 2016/489, Karar No: 2017/7890 sayılı ilamında da “kötü niyet tazminatı, İİK’nın 67/2.maddesinde hükme bağlanmıştır. İtirazın iptali davasında, davanın reddine karar veren mahkeme, alacaklının haksız ve kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa, alacaklıyı, borçluya red olunan alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum eder. Somut olayda; davacının icra takibinde bulunurken ve dava açarken haksız ve kötüniyetli olduğuna dair bir delil bulunmamaktadır. Anılan nedenle, mahkemece, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.” görüşüne yer verilmiştir. (Aynı yönde bkz; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10213, Karar No: 2017/6005 sayılı ilamı)
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Takip yapmakta davacının kötü niyetli olmadığı kanaatine varıldığından 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince icra-inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına, davalı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 35,90-TL harçtan peşin alınan 75,93-TL’den mahsubu ile artan 40,03-TL’nın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR