Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/427 E. 2019/268 K. 01.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/427 Esas
KARAR NO : 2019/268
DAVA : İtirazın İptali (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/04/2016
KARAR TARİHİ: 01/04/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin dava dilekçesini özetle; müvekkili ile davalılar arasında … Noterliğinin 14.02.2006 tarih … yevmiye numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ile belirlenen kira ödeme planındaki kira bedellerinin zamanında ödenmemesi sonucu Finansal Kiralama sözleşmesinin …Noterliğinin 26.11.2008 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih edildiğini, İstanbul … ATM … E. Sayılı dosyası ile sözleşme konusu malların iadesi için dava açıldığını, malların müvekkile iadesi kararı verildiğini akabinde mallar 3. Şahıslara satıldığı elde kalan bedel kiracının borçlarına mahsup edildiğini, mahsup işleminden sonra finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan bakiye borçların ödenmesi için davalı borçlulara … Noterliğinin 28.08.2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine işbu davaya konu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıldığını, borçluların haksız itirazı sonucu takibin durdurulduğunu, borçluların müvekkile karşı borçlarının devam ettiğini, bakiye kalan borcun ödenmemesi üzerine ipotek takibine geçildiğini, borçluların faize yaptıkları itirazın yasla dayanağı olmadığı tarafların tacir olduğu ticari işlerde faiz oranın serbestçe kararlaştırılabileceğini, borçlular müvekkili lehine ipotek kurduğ taşınmazla ilgili sonradan meskeniyet iddiası bulunmasının dayanağı olmadığını, açıklanan nedenlerle davalı borçluların itirazı haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, finansal kiralama sözleşmesi genel şartlarının 48. Maddesi gereğince müvekkili şirket defterlerin yapılacak tetkikat ve bilirkişi incelemesi ile borcun sabit olduğunun ortaya çıkacağını, bu nedenlerle fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydıyla takip tarihi itibariyle 261.457,00-TL kira alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı 08.10.2015 tarihli icra takibine yapılan itirazın iptaline takibin devamına itiraz edilen miktarın %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin cevap dilekçesini özetle; müvekkili ayelhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe mahsus ödeme emri gönderildiğini, icra takibine süresi içinde itiraz edildiğini, icra takibine yapılan itirazda da belirtildiği üzere rehin konulan ve paraya çevrilmesi istenen taşınmazın aile konutu olduğu ve haciz edilemeyeceği paraya çevrilemeyeceği söz konusu evin haline münasip ev olduğu İİK hükümlerine göre haciz edilemeyeceği ve satılamayacağı TMK.194/1 fıkrasına göre rehin edilen aile konutunun haline münasip evin haciz ve paraya çevrilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, davacının uyguladığı faiz oranı borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla TBK 88 ve 120 maddelerine uygun olmadığını, dava konusu malların tamamının davacya teslim edildiği ve davacı tarafından satıldığı ancak bu miktarın davalıların borcundan düşülmediğini, müvekkili …’ in kabul anlamına gelmemek kaydıyla kefil olarak anapara borcu dışında faiz, dava harç ve masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlık taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralamaya Sözleşmesi uyarınca davacının alacaklı olup olmadığı, alacak varsa miktarına dair olduğunun tespiti yapılmış olmakla;
Bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında imzalanan Finansal kiralmaa sözleşmesi ve ekinde yer alan Ödeme tablosunda belirlenen kira ödemelerinin zamanında gerçekleşmemesi üzerine sözleşmenin fesih edildiğini, fesih sonrası malın iadesi için İstanbul … ATM… Esas sayılı dosyasında dava açıldığı ve malın iadesi sağlandıktan sonra 3. Kişilere satışı yapılarak 59.322,03-TL olan satış bedeli davalıların muhtelif borçlarına mahsup edilldikten sonra kalan bakiye Finansal Kiralama borcu ile işlemiş faizlerinin tahsili için borçlular aleyhine …Noterliği 28.08.2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine asil kiracı borçlu şirket ile müşeterek borçlu müteselsil kefil ve aynı zamanda ipotek borçlusu … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün 08.01.2015 tarih… E. Sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, borçluların … Esas sayılı takibe itirazları ile takibin durdurulduğunu, itirazın iptali ve takibin devamı için huzurdaki davanın ikame edildiğini, mahkeme ara kararı gereğince davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde ve yerinde yapılan inceleme sonucunda davacı ticari defter ve kayıtlarının usule uygun olarak tasdiklerinin yaptırıldığı ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye yönelik tüm kayıtların mevzuata uygun olarak kayıt ve izlendiğini, davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda takip 08.01.2015 tarihi itibariyle davalı asıl borçlu şirket tarafından halen ödenmeyen kira borcunun 32.182,00-TL olduğunu, takip 08.01.2015 tarihi itibariyle davacı alacağı 32.182,00-TL kira alacağı + 257.652,62-TL kira alacağına işlemiş yıllık %51 temerrüt faizi toplamı 261.457,00-TL toplam alacak talebinde bulunduğunu, davacı kira alacağı işlemiş faiz alacağı yönünden yapılan tespit ve hesaplama ile toplam 289.834,62-TL alacak hesaplandığını, ancak davacı şirket tarafından yapılan hesaplamadan daha az olmak üzere toplam 261.457,00-TL alacak talebinde bulunduğu ve talebiyle bağlı olduğunu, kira asıl alacağı 32.182,00-TL için takip tarihinden itibaren tahsiline kadar %51 temerrüt faizi ve değişen oranlarda temerrüt faiz talep edilebileceğini, davalıların kira asıl borcuna işlemiş faizine yönelik itirazlarının yerinde olmadığını, davacı tarafından talep edilen %51 temerrüt faizin taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesinin 25/a maddesine uygun olarak tespit ve talep edildiğini, davalıların temerrüt faiz oranına yönelik itirazlarının yerinde olmadığını, diğer hususlardaki iddia ve taleplerin mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiştir.
Her ne kadar davacı taraf aralarında delil sözleşmesi bulunduğu ve yalnızca davacı taraf defter ve kayıtlarına göre değerlendirme yapılması gerektiğine dair beyanda bulunmuş ise de; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/9772, Karar No: 2017/482 sayılı ilamında da belirtildiği üzere ” HMK’nın 193. maddesi ile taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olduğunun” yargıtay yerleşik uygulaması gereği (Aynı yönde Yargıtay11. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3231, Karar No: 2017/5473 sayılı ilamında da “6100 sayılı HMK’nin 193/2. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesine rağmen bu delilin aksi, yine aynı kuvvetteki başka bir delille ispatlanabileceği gibi taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri de geçersizdir. Bir başka deyişle, delil sözleşmesinin varlığı davacı/birleşen davada davalı tarafın yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırmayacağı gibi, ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine de engel teşkil etmeyecektir.” içtihadı bulunmaktadır.) kabulü nedeniyle davalı defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmış;
Talimat bilirkişi raporuna göre; dava dosyasında takip tarihi itibari ile dava alacağının tespit listesinde Borç kısmının toplam 281.628,00-TL olup alacaklı kısmının toplam 249.445,70-TL olduğunu, ancak … Şti.’ nin ….bank şubesine ait raporda 2 adet ödeme olduğunu, bu ödemelerin toplamının 15.000-TL olduğunu, buna göre alacak toplamı 264.445,70-TL olduğunu, buna göre … Şti. Nin … A.Ş.’ ne 17.182,30-TL borcu bulunduğunu belirtmiştir.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Mahkememizce gerek davacı ticari defterleri gerekse de davalı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ve tüm dosya muhteviyatı uyarınca; davalı defterlerinin incelenmesine dair bilirkişi raporunda 2 adet ödeme bulunduğu gerekçesiyle 17.182,30 TL alacak bulunduğuna dair tespit yapılmış ise de dosyaya talimat mahkemesi bilirkişisi tarafından eklenen dekontlar incelendiğinde; 10.000,00 TL meblağlı dekontta alıcı davacı olarak yer almasına karşın 5.000,00 TL’lik dekontta ise alıcı hanesinde açıklama olmaması doğrultusunda bu ödemenin kime yapıldığı ve dayanağının ne olduğunun ispat edilememesi, 10.000,00 TL’lik dekont bakımından ise mahkememizce alınan bilirkişi rapor ve ekindeki döküm incelendiğinde tarih olarak 21.09.2006 işlem tarihi yazılmış ise de 27.09.2006 dekont tarihinin olması, bu durumunda yazım hatası olmasına karşın ilk raporu düzenleyen bilirkişi tarafından yapılan bu ödemenin dikkate alınmış olması, davalı ticari kayıtlarında davacıdan alacaklı olduğuna dair kayıt bulunuyor ise de bunun dayanağının ispat edilememesi ve dahi davalı defterlerinde 281.628,00 TL borç, 249.445,70 TL alacak sonucu bakiye 32.182,30 TL alacak olup mahkememiz tarafından görevlendirilen bilirkişi tarafından da yukarıda yer verilen açıklama gereği ödemenin dikkate alınmış olması nedeniyle asıl alacak miktarı bakımından defterler arasında uyum olduğunun kabulü gerekmesi ve hesaplanan faiz oranı doğrultusunda işlemiş faiz gereği davacının 261.457,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edilmesiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/7674 ve Karar No : 2014/20655 sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (261.457,00 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 52.309,40 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 17.860,13-TL harçtan peşin alınan 3.157,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 14.702,38-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 3.157,75-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 21.637,42-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacının yaptığı ilk masraf 34,25-TL, bilirkişi ücreti 1.400,00-TL, posta gideri 273,25-TL olmak üzere toplam 1707,50-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider/delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır