Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/410 E. 2019/1065 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/410 Esas
KARAR NO : 2019/1065

BİRLEŞEN İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
DAVA :TAZMİNAT
DAVA TARİHİ :04.11.2010

BİRLEŞEN İSTANBUL 27. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2011/ 270 ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA :ALACAK
DAVA TARİHİ :07.06.2011
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Taraflar arasında karşılıklı olarak açılan; “Alacak” davalarının birleştirilerek mahkememize yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
ANA DAVADA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı idare ile 14.12.2007 tarihinde … Kompleksi konulu götürü usul anahtar teslimi inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre yüklenici davacının 2 adet okul inşaatını 3.790.000,00 TL bedelle ve 250 günde tamamlamayı yükümlendiğini, yer teslimi 26.12.2007 tarihinde yapılmasına rağmen yerin işgali ve inşaat yapmaya uygun olmaması ve ruhsat eksikliklerinden dolayı işe taahhüt edilen ve kararlaştırılan zamanda başlanamadığını, idareden kaynaklanan nedenlerle işe geç başlanıldığını, bu nedenle idarenin 75 gün ve 61 gün olmak üzere iki kez süre uzatımına giderek işin tamamlanma tarihinin 15.03.2009 tarihi olarak kararlaştırıldığını, 06.04.2009 tarihli son hakediş raporuna göre işin % 86 sının tamamlandığını ancak idarenin 17.02.2010 tarihinde haksız yere akdi tek yanlı olarak feshettiğini ve teminat mektubunu paraya çevirdiğini, işi başka bir yükleniciye verdiğini,hakedişlerinden kesinti yaptığını, bunların iadesi ile zarar ve ziyanları karşılığı tazminata karar verilmesini talep ve dava edilmiştir

BİRLEŞEN İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2010/ 700 ESAS SAYILI DOSYASINDA
Davacı … özel İdaresi (…Valiliği) vekili dava dilekçesinde özetle davalı yüklenicinin işi zamanında tamamlayamaması nedeni ile işin müvekkili idarece tek taraflı olarak feshedildiğini ve teminatın irat kaydedildiğini, kesin teminat miktarının 4735 Sayılı Yasa’ya göre güncellenmiş değeri ile teminat mektubu miktarı arasında güncellemeden kaynaklanan 38.985,68 TL lik fark olduğunu bu farkın kendilerine ödenmesi gerektiğini ayrıca sözleşme gereği fesih tarihine kadar gecikme cezası olarak da 682.550,44 TL nin kendilerine ödenmesi gerektiğini iddia ile tazminat talep edilmiştir.

BİRLEŞEN İSTANBUL 27. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2011/ 270 ESAS SAYILI DOSYASINDA
Davacı … özel İdaresi (… Valiliği) vekili dava dilekçesinde özetle;işin davalı şirket tarafından tamamlanmaması üzerine kalan iş için yeni anlaşma yapılarak dava dışı yeni yükleniciye çok daha yüksek bir fiyatla işin verildiğini ,aradaki fiyat farkının davalının sözleşmeye aykırılığından kaynaklanan nedenlerle sorumluluğunda olduğunu iki ihale arasındaki fiyat farkının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER
Taraflar kendi açtıkları davadaki iddialarını , karşı yanın açtığı davada savunma olarak ileri sürmüş ve yinelemişlerdir.

G E R E K Ç E /
Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır
Somut olayda hukuki ihtilaf; davacının edimini yerine getirip getirmediği, sözleşmenin feshinde davalı idarenin mi yoksa yüklenici davacının mı haklı olduğu, akdin feshinin
haksız fesih olarak yorumlanıp yorumlanamayacağı, bu yoruma göre de tarafların talep ettikleri alacak ve tazminat kalemlerinin yerinde olup olmadığı noktasındadır.
Mahkememizce (Kapatılan İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi) yapılan yargılama sonunda 07.04.2014 gün ve … Esas, …Karar sayılı ilamla; olayda davalı-idare haksız bulunup feshin haksız olduğu sonucuna varılmış ve kimse kendi kusurlu hareketinden fayda sağlayamayacak durumda bulunulduğundan birleşen davalarda davalı idarenin talep ettiği teminat mektubu farkı ile ikinci ihale farkı ile ilgili taleplerin bakımından, asıl davanın ıslah olunan değer üzerinden kısmen kabulü ile birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

B O Z M A /
Mahkememizce verilen kararın davalı-karşı davacı tarafça temyizi üzerine; Yargıtay 15. HD 03/12/2015 tarihli 2014/6438 Esas 2015/6162 Karar sayılı ilamıyla; “…Asıl dava, eser sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle hakedişlerden yapılan kesintinin ve uğranılan zararın giderilmesi istemiyle açılmış, birleşen 2010/700 Esas sayılı davada, kesin teminatın güncellemesinden kaynaklanan fark gecikme cezasının tahsili, birleşen 2011/270 Esas sayılı davasında ise kalan işlerin başka yükleniciye yaptırılmasından doğan iki ihale arasındaki farkın tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Mahkemece asıl davanın ıslah olunan değer üzerinden kısmen kabulü ile birleşen davaların reddine karar verilmiş, karar, davalı ve birleşen davalarda davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 14.12.2007 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davalı iş sahibi, sözleşme konusu okul inşaatının süresinde tamamlanmadığından bahisle 17.02.2010 tarihinde sözleşmeyi feshetmiştir. Davacı yüklenici, feshin haksız olduğunu belirterek asıl davada alacak ve teminatın iadesi isteminde bulunmuş, davalı iş sahibi de birleşen davalarında fesih nedeniyle alacak ve ceza isteminde bulunduğundan davaların değerlendirilebilmesi için feshin haklı olup olmadığının saptanması gereklidir. Mahkemece iki ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ilk raporda feshin haksız olduğu belirtilmiş, 2. raporda ise feshin haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu hali ile her iki rapor arasında önemli derecede çelişki bulunduğu ortadadır. Her ne kadar feshin haklı olup olmadığını değerlendirmek mahkemenin görevinde ise de sözleşme dışı ilave işler yaptırılması, yer teslimi, ruhsat alınması ve teknik bilgilerin verilmesi gibi konularda yüklenicinin süre uzatımına hak kazandığı açıktır. Ancak bu sürenin ne kadar olması gerektiği hususu teknik inceleme ile ortaya çıkacaktır. Bu nedenle mahkemenin raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek nitelikte yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırması ve gerçeğin ortaya çıkarılması zorunludur. Dava tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 284. maddesinde gerçeğin ortaya çıkması için uygun görürse mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği belirtildiği gibi, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesinde de mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yaptırılabileceği hükmü getirilmiştir
O halde mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi gereğince yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, idarenin sebebiyet verdiği ve ilave işler nedeniyle yükleniciye verilmesi gereken süre uzatımını tespit ettirmek ve dosyadaki tarafların tüm karşılıklı yazışmalarının incelenerek inşaatın gelmiş olduğu seviye belirlenerek, tarafların rapora yönelik teknik ve hukuki itirazlarının da dayanakları gösterilmek suretiyle karşılanmak suretiyle gecikmede tarafların kusurlu olup olmadıkları veya ortak kusur durumu tartışılarak, idarenin fesihte haklı olması durumunda, birleşen davalardaki istemleri gözetilerek “birleşen İstanbul 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/270 Esas sayılı dosyasındaki davayla ilgili olarak dava konusu işle ilgili ilk yüklenici …Şti. ile yapılan sözleşmenin dayanağı olan ihalenin tüm evrakları ile ihaleye katılan diğer taliplilerin tekliflerini de ihtiva eden ihale dosyası getirtilip öncelikle iş artışı da dikkate alınarak ilk yüklenicinin gerçekleştirdiği imalât ve arta kalan imalât tespit ettirilip, bu miktarlarda güncelleme yapılmaksızın kalan imalâtın ilk ihalede yüklenici … Şti.’den sonraki en düşük teklifi veren
şirket ve şahsa verilmiş olması halinde ödenmesi gereken bedel (kaçan fırsat) hesaplattırılıp 17.07.2010 fesih tarihinden itibaren dava dışı ikinci yükleniciye kalan işin verildiği ihalenin makul süre içerisinde yapılıp yapılmadığı, ikmâl inşaatının yaptırıldığı ikinci ihale ile birinci ihalenin aynı özellikleri taşıyıp taşımadığı, özellikle imalâtın konusu ve niteliklerinin farklı olup olmadığı ve bu husustaki yüklenici itirazları incelettirilip ikinci ihalenin makul süre içinde ve ilk ihale ile aynı koşul ve özelliklerde yapılması halinde olması gereken bedel hesaplattırılarak, bulunacak rakamın kaçırılan fırsat olarak ilk ihalede yükleniciden sonra en düşük fiyatı veren teklif sahibine iş verilmiş olması halinde kalan işlerin tamamlattırılması için ödenmesi gereken bedel arasındaki farkın menfi zarar olarak” hesaplatmak, kesin teminatın güncellenmiş bedelini, gecikme tazminatı talebini ise feshedilemeyecek süreye göre hesaplamak ve böylece toplam alacağı saptanarak hüküm altına almak, fesihte idarenin haksız olması veya ortak kusur durumunda ise şimdiki gibi hüküm kurmaktan ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile verilen karar bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 15.H.D.’nin bozma ilamına uyulmuştur.
Sözleşme, şartname, hakedişler, metrajlar,raporlar ile tarafların toplanmasını talep ettikleri tüm delilleri gekirtilerek mahallinde keşif yapılmak sureti ile tarafların gerek ana davada ve gerekse birleşen davalarda iddia ve savunmaları irdelenmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda, mahkememizce yeniden oluşturulan uzman bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılıp, ayrıntılı, denetime ve hüküm tesisine elverişli rapor alınmıştır.
Bozma öncesi yargılamada, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 1. Kök Raporda; Davacı şirket ile davalı idare arasında 14/12/2007 tarihinde … Kompleksi okul inşaatları için götürü bedel türü sözleşme yapıldığı, buna göre iki adet okul inşaatının anahtar teslim işinin 3.790.000,00 TL + KDV keşif bedeli ile 250 takvim gününde bitirmeyi davacı – yüklenicinin kabul ettiği ve davacının bu iş nedeniyle 228.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubunu davalı idareye teslim ettiği, yer tesliminin 26/12/2007 tarihli tutanakla yapıldığı, yer tesliminden sonra 04/01/2008 tarihli dilekçe ile davacının ihale dökümanları ekinde verilen arazi kotları ile mevcut arazi kotlarının aynı olmadığını , ayrıca inşaat alanının işe başlamaya uygun olmadığını , ruhsat eksikliği ve çeşitli işgalcilerin varlığı gibi nedenlerden dolayı işe başlayamadığını ilgili idareye bildirmiş ve bu konuda belediyelerle yazışmalar yapılmıştır.Yazışma cevaplarından anlaşıldığı üzere yüklenicinin bildirdiği işe engel haller davalı – birleşen davalarda davacı idarenin de kabulündedir.Buna rağmen ilk hak ediş yer tesliminden kırk dokuz gün sonra yapılmıştır.Dosyadaki belgeler incelendiğinde yüklenicinin bir yandan iş yaptığı bir yandan da ruhsat , işgal , arazi kotlarındaki farklılıktan dolayı oluşan sorunların çözümü ile uğraştığı ve bu nedenle idare tarafından kendilerine iki kez süre uzatımı verildiği görülmüştür.Yüklenicinin yer tesliminde kendisine taahhüt edilen şekilde bir inşaat alanı verilmemesine rağmen işe başlayarak riski üstlendiği ve süre uzatımlarından sonra iş bitim tarihi olan 15/03/2009 tarihine kadar işin % 86 ‘sını tamamladığı görülmektedir.İşveren idare ise bir yıl bekleyip fesih yapıp sözleşme cezası uygulamayı tercih etmiştir.İki yüz elli gün normal süresi olan bir işin gecikme cezasının bir yıllık hesaplanması hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi somut olaya da uygun görülmemiştir.Bu kanaatleri içeren ilk bilirkişi raporu işin tamamlanmamasında tamamen davalı idareyi kusurlu bulmuştur.Tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenerek alınan ek raporda davalı idarenin sözleşme gereklerine uygun olarak inşaat alanını teslim edemediği, sözleşme feshinin son hak ediş tarihinden yaklaşık bir yıl sonra yapmasının izaha muhtaç bir konu olduğu, kalan iş bedelinin KDV hariç 554.463,08 TL olduğu, sözleşmenin haksız feshedilmiş olmasına karar verilmesi durumunda kesintiler toplamının tamamlanmamış iş miktarın uygun bir miktara geldiği beyan edilmiştir. Tarafların bilirkişi raporuna itirazları ve raporun yeterince açık olmaması nedeniyle farklı bir heyetten aynı konuda yeniden rapor talep edilmiştir. İkinci kök raporda teknik kanaat olarak idarenin anahtar teslim yapım şeklindeki ihaleye çıkmadan önce işi yapılacak yerin her türlü sorundan arınmış hukuki ve idari tüm sorunları çözmüş olarak ve ruhsatı almış olarak yer teslim yapılması gerekmekte iken ihaleden sonra ortaya çıkan ve dosyada yazılı delillerle ispatlanmış duruma göre arazinin sözleşmede teknik şartnamedeki koşulları ile mevcut koşullarının farklı olduğu , arazi üzerinde işgaller olduğu , ruhsatın alınmadan işin verildiği bu hali ile gecikmenin davacı yükleniciden değil davalı idareden kaynaklandığı teknik kanaat olarak belirtilmiştir. İnşaat sektöründe ve kamu ihalelerinde tamamlanmayan işlerin miktarı % 80 ‘den az ise genel uygulamanın işi aynı firmaya tamamlatmak yolunda olduğu somut olayda % 13,68 oranında eksik iş bulunmasına rağmen davalı idarenin eksik iş bedelinin iki katına bedelle işi başka bir firmaya tamamlatmaya çalıştığı görülmüştür. Yapılan iş süresince iş programının gerisinde kalmayı gerektirecek ana hususlar davalı idarenin kusurundan kaynaklanmıştır. Buna rağmen 16/09/2009 tarihli tutanakta iş programının gerisinde kaldığı ve yeterli faaliyet olmadığı konusunda idare bir tutanak düzenlemiş ancak bu tutanakta yüklenicinin veya temsilcisinin hazır bulunmadığı görülmüştür. Eksik görülen işlerin bir listesi tutulmadığı gibi bunlar için gerekli olan sürede tespit edilmemiştir. Sonuç olarak davacı–yüklenicinin sözleşmeye uygun olarak işlere başladığı, davalı–idarenin ihale öncesinde yer işgallerini kaldırmadığı, ihale edilen yapının ruhsatlarını almadığı, yükleniciye kusurlu olarak yer teslim ettiği, idarenin keşif kalemlerini hesaplamada eksiklikler yaptığı ve bu nedenle keşif artışı yapmak zorunda kaldığı , davalı idarenin ruhsatsız bina inşaatı yaptırması sebebiyle davalı–yüklenici firmanın alt yapı tesisat bağlantılarını yapamaması nedeniyle verilen süre uzatımı anlaşılabilir olmadığı, verilen süre uzatımlarının bu nedenle yeterli olup olmadığının belirlenemediği, tüm bunlara rağmen davacı–yüklenici firmanın işin % 86 ‘sını tamamladığı belirtilmiştir.
Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda da; iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesinde sözleşmeye aykırı davranan yanın davalı idare olduğu belirtilmiştir. Bu haliyle her iki rapor uyum içerisindedir. Gerek bozma öncesinde alınan ilk raporda ve son raporda, gerekse bozma sonrası yeniden oluşturulan uzman bilirkişi kurulundan alınan raporda tüm bilirkişiler sözleşmenin kuruluşundan itibaren sözleşmeye aykırı davranan tarafın davalı–idare olduğu konusunda hem fikirdir. Davalı–idare ikiyüz elli takvim günü içerisinde bitirilmesini talep ettiği inşaat alanının teknik sorunlarını çözmeden yükleniciye doğru teknik bilgiler vermeden sözleşmeyi yapmış ve yeri teslim etmiştir. Yeri teslim alan yüklenici inşaat alanında işe başlamak istediğinde teknik olarak kendisine verilen kotlardan farklı kotlarla karşılaşmıştır. Bu durum inşaat sektörü açısından oldukça önemli bir durumdur. Bununla da kalmayıp inşaat alanında işgalcilerin varlığı nedeniyle çalışabilir bir saha teslim almamıştır. En önemlisi inşaatın ruhsatı da yoktur. İşgalcilerin tahliyesi, ruhsatın alınması , kotlarla ilgili yeniden teknik çalışmaların yapılması buna göre inşaatın yeniden şekillenmesi iş uzatım sürelerini raporda da değinildiği üzere aşacak hususlardır. Buna rağmen yüklenici – davacı işi bitirme gayreti ile sorunların tamamen çözülmesi beklemeden işe başlamış ve elinde olmayan nedenlerle iş uzamış bulunmaktadır. Her iki raporda da bu husus belirtildiği halde bunun sonuçlarının davacı–yüklenici aleyhine değerlendirilmesi mahkememizce hem yasaya hem de somut olaya uygun bulunmamıştır. Yüklenici sözleşmesi bir eser sözleşmesi olup, her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir ve somut olaydaki sorumluluklar kusursuz sorumluluk halleri olmayıp, kusura dayalı sorumluluklardır. Kusurun olduğu yerde kusurdan yararlanılarak elde edilebilecek bir tazminat bulunmamaktadır. Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere; mevcut arazi kotları ile ihale dosyasındaki CD”‘de yer alan kotların uyuşmaması, inşaat yapılacak arazide tecavüz ve işgallerin bulunması, ruhsat alınmaması gibi sebeplerle, işe başlama süresinin uzadığı, bu gecikmeler nedeniyle de davacı yana ek süre verildiği, verilen ek sürelerin engellerin nitelikleri de dikkate alındığında, bu engeller bakımından yeterli olup olmadığının tesbitinin mümkün olmayıp, bu hususun isbatı bakımından davalı tarafça bir delil de sunulamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı yanın kendi kusurlu hareketi nedeniyle oluşan fiili durumda akdi feshetmesi bir sözleşmeye aykırılık olarak görülmüştür. Bu nedenle ve uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama ve alınan uzman bilirkişi kurulu raporu dikkate alınarak; davalı–idarenin yaptığı 107.761,46 TL ‘lik hak ediş kesintisi, 21.138,36 TL ‘lik ilave iş ve fiyat farkı teminat bedeli ile 228.000,00 TL ‘lik irat kaydedilen kesin teminat mektubu bedeli toplamı olan 357.224,83 TL ‘lik kesintileri haksız yaptığı ve davacının bu bedelleri yaptığı ve tamamladığı işler nedeniyle ödemek zorunda bulunmadığı halde hak edişlerinden kesildiği anlaşılmış ve ıslah dilekçesi de dikkate alınarak bu miktar üzerinden ana davada davacının davası kısmen kabul edilmiş, dava dilekçesinde davacının talep ettiği HMK.134 maddesi uyarınca somutlaştırılamayan ve ıslah da edilemeyen diğer maddi zararları nedeniyle talep edilen 500,00 TL ‘lik bedel hakkında dava reddedilerek bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-ANA DAVADA
(1)-Ana davanın KISMEN KABULÜNE, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak 357.224,83 TL ‘nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine , 10.000,00 TL kısmına dava tarihinden itibaren ve 357.214,83 TL ‘lik kısmına da ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
(2)-Davacının ıslah etmediği ve ispatlanamayan 500,00 TL ‘lik tazminat isteminin REDDİNE,
(3)-Alınması gereken 24.402,03 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 5.906,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 18.495,63 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 5.906,40 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, (bozma öncesi verilen kararla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla)
(4)-Davacı tarafından yapılan 17,15 TL başvurma harcı parası, 238,00 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 7.400,00 TL bilirkişi ücreti, 304,50 TL keşif harcı olmak üzere toplam; 7.959,65 TL yargılama masrafının davanın kabul edilen miktarına göre hesaplanan 7.948,52 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
(5)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen yönüyle hesap ve takdir edilen 27.383,48 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
(6)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın reddedilen yönüyle hesap ve takdir edilen 500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,

B-BİRLEŞEN DAVADA:
(1)-Birleşen İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/700 Esas sayılı dosyasında açılan davanın kanıtlamadığından REDDİNE,
(2)-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 10.714,85 TL’ den mahsubu ile 44,40 TL’ nin HAZİNEYE İRAT KAYDINA, fazla yatırılan 10.670,45 TL’ nin ise karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı kuruma ÖDENMESİNE (bozma öncesi verilen kararla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
(3)-Yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
(4)-Davalı şirket tarafından yapılan 5,00 TL davetiye posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE
(5)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 42.811,44 TL vekalet ücretinin davacı kurumdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,

C-BİRLEŞEN DAVADA:
(1)-Birleşen İstanbul 27.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/270 Esas sayılı dosyasında açılan davanın kanıtlamadığından REDDİNE
(2)-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 9.734,70 TL’ den mahsubu ile 44,40 TL’ nin HAZİNEYE İRAT KAYDINA, fazla yatırılan 9.690,30 TL’ nin ise karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı kuruma ÖDENMESİNE (bozma öncesi verilen kararla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
(3)-Yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
(4)-Davalı şirket tarafından yapılan 6,00 TL davetiye posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE
(5)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 40.171,34 TL vekalet ücretinin davacı kurumdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
D-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avasından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgililerine İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan … Üye … Üye … Katip …