Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/360 E. 2018/772 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/360 Esas
KARAR NO : 2018/772
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2016
KARAR TARİHİ : 18/07/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 03/12/2015 Tarihli dava dilekçesini özetle; Davalı şirket tarafından, müvekkile ait …plaka sayalı aracı ile …seyir halinde iken… sayılı araç ile 27/03/2015 tarihinde çarpışması sonucu hasara uğradığını, hasar ihbarı üzerine sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açıldığını, kaza sonrası kaskodan çekici talebinde bulunmak suretiyle aracın … yetkili servisine teslim edildiğini, aracın kaza tespit tutanağı ile birlikte teslimi üzerine 10 gün içinde yapılıp teslim edileceği bildirilmesine rağmen aylar geçtiğini, ve hala teslim edilmediğini, müvekkiline yazılı hiçbir şeklide açıklama yapmayan sigorta şirketinin haksız yere hasar talebini reddettiğini, müvekkile sözlü olarak; aracın motorunun çalışmasının elektriksel sıkıntısını karşılamayacaklarını, ve aracın beyni solda yer alıyor, kazada sağ tarafta olduğundan elektriksel sıkıntının kaza ile ilgili olmadığından bahisle karşılamayacaklarını dile getirdiklerini, sigorta şirketinin kaza öncesi çalışır vaziyette olan aracı teminat altına aldığına göre aracı çalışır vaziyette teslim etmemesinin haklı bir gerekçesinin olmadığını, davalı sigorta kuruluşunun kanaatlere dayalı olarak ve maddi bir delile yer vermeden hasarı reddettiğini, bu nedenlerle, müvekkilinin yapmış olduğu başvuru talebinin, rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde ihbar ettiği iddiasının, sigorta kuruluşu tarafından kanıtlanamadığını, müvekkilinin kazadan sonra Zeytinburnu Tüketici Hakem Heyetine şikayeti üzerine aracın hasarı için 9.255,92 TL kısmi ödeme yapıldığını, ancak aracın hala serviste hasarlı olarak bulunduğunu, ancak teminat dışı kaldığını iddia ettikleri hasar kısmı için ise bugüne kadar ödeme yapılmadığını, inceleme ile tespit edilen şimdilik 2.000 TL olan hasar bedelinin ödenmesini, 6 aydır araçsız kalan müvekkilinin iş yerine gidip gelirken taksi kullamak zorunda kaldığını,maddi- manevi yıprandığını, bu sebeplerle ki araç kiralayacak gücü olmayan müvekkilin taksilere binmek suretiyle mağduriyetini gidermeye çalıştığını beyan ile, başvuru konusu … plaka sayılı …Marka … model sedan tipli araç için sigorta şirketi tarafından verilen teminatın haksız yere reddedilmesi sebebiyle; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500 TL araç ikame bedeli ve 2.000 TL hasar bedeli olmak üzere 2.500,00 TL maddi alacağın hasar tarihi itibarıyla ticari faizi ile birlikte ödenmesini, uğranılan üzüntü ve sıkıntı nedeniyle 2.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin 26/05/2018 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesini özetle; 27/03/2015 tarihinde meydana gelen ve davacı…’nın aracın da maddi hasara yol açtığı iddia edilen …plakalı aracın müvekkili şirkette 22/04/2014 -2015 vade … sayılı poliçe ile davacı adına kasko sigortalı olduğunu, , dava öncesinde taraflarına hasar başvurusu yapıldığını, ve… numaralı dosya açıldığını, eksper raporuna ilişkin davacıya toplamda dava tarihi olan 09/12/2015 tarihinden önce 03/07/2015 tarihinde 9.255,92 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin iş bu ödemeyi yaparak ilgili hasar dosyasına ilişkin yükümlülüğünü yerine getirdiğinden başkaca yükümlülüğünün kalmadığını, ve borcunu tamamen yerine getirdiğini, iş bu nedenle davanın esastan reddini talep ettiklerini, davacı vekili dilekçesinin bir çok bölümünde aracın sigorta şirketince teslim edilmediğini ifade etmiş ise de müvekkili şirketin bu yönde bir yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunda bulunan tutarı ödediğini ve borcunu yerine getirdiğini, davaya konu kazanın sebep olmadığı elektronik motor arızası için müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu , eksper raporunda da görüleceği üzere hazineye yaptığını ve arızanın iş bu kaza sonucunda beynin zarar görmesinin imkansız olduğunu, davacı yanın manevi tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin eksper raporu ile sorumluluğu olmadığı sabit hasarı yaptırma zararı ödeme veya sigortalı araçları sigortalıya teslim gibi yükümlülüğünün bulunmadığını, manevi tazminat talebinin reddini, haksız davanın müvekkili sigorta şirketi yönünden reddini, aleyhe yargılama giderleri, faiz ve avukatlık ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
01/11/2017 Tarihli Bilirkişi raporuna göre; Davacı …plaka sayılı araç sürücüsü…’nın %70 oranında kusurlu olduğu, Dava dışı… plaka sayılı araç sürücüsü…’ın %30 oranında kusurlu olduğu, 27/03/2015 tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağında tespitlerin …plakalı araçta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu, hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu, 27/03/2015 tarihinde meydana gelen kazadaki darbe etkisi nedeniyle …plaka sayılı aracın elektronik kontrol ünitesi sisteminde arıza meydana gelebileceği, söz konusu aracın arızalı olan … beyin onarımının yapılabileceği, oranım bedelinin serbest piyasa koşullarında KDV Dahil 1.200,00 TL olabileceği, davacının aracı kullanamamaktan doğan zararın 525,00 TL olabileceği, yönünde sonuç ve kanaat bildirilmiştir.
05/02/2018 Tarihli Bilirkişi Ek raporuna göre; Davacı …plaka sayılı araç sürücüsü…’nın %70 oranında kusurlu olduğu, Dava dışı… plaka sayılı araç sürücüsü…’ın %30 oranında kusurlu olduğu,27/03/2015 tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin …plakala araç ta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu, dava konusu araçta değişimi gereken hasarlı parça, malzeme ve işçilik tutarının KDV Dahil 9.255,90 TL olduğu, 27/03/2015 tarihinde meydana gelen kazadaki darbe etkisi nedeniyle arızalanan elektronik kontrol ünitesi sisteminin … onarımının yapılabileceği, onarım bedelinin serbest piyasa koşullarında KDV Dahil 1.200 TL olabileceği, dosya kapsamındaki mevcut bilgi ve belgelere göre davacının aracı kullanamamaktan doğan 525,00 TL olabileceği yönünde sonuç ve kanaat bildirilmiştir.
18/06/2018 Tarihli Bilirkişi raporuna göre; Davacı sürücü…’nın %70 oranında kusurlu olduğu, Dava dışı sürücü…’ın %30 oranında kusurlu olduğu, onarılmamış durumdaki ECU arızası sebebiyle davacı aracının motorunun çalışmadığı söz konusu onarımın 1.180,00 TL karşılığında yapılabileceği, bu bedelin kasko sigortası kapsamında olduğu, onarımın 7 günde tamamlanabileceği, bu süredeki davacının ulaşım kaybının 525-TL olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Görev ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No: … sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No :…, Karar No : … sayılı ilamında ” Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 1-28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” içtihadına yer verilmiştir. ( Aynı yönde; Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No: 2017/10903 sayılı ilamı)
Dosya mahkememize gelmeden önce davacı tarafça İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı ve mahkemece görev sebebiyle ret kararı verildiği ancak görevli mahkemenin yanlış gösterildiği, davanın kasko sigortası ilişkisine dayanması, davacının da tacir olmaması ve tüketici sıfatına sahip olması nedeniyle mahkememiz görevsiz tüketici mahkemesi görevli olduğundan aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, davacı vekili ve davacı asilin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır