Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/34 E. 2019/395 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/34 Esas
KARAR NO : 2019/395
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/01/2016
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket uluslararası nakliyat işi ile uğraşmakta olup iştigal ettiği iş sebebiyle şirket bünyesinde nakliyat işlemlerinde kullanmak amacıyla araç(TIR) bulunduğunu müvekkili şirket araçlarını yola çıkmadığı sürelerde tır otoparklarında tuttuğunu, yine böyle bir işlem sırasında 14.07.2015 tarihinde, … adresinde bulunan… parkına … plakalı… model çekici ve … plakalı tırsan … model tenteli mavi römorkun anahtarı şirket şöförü tarafından otopark görevlisine bırakıldığını daha sonra davalı şahıs tarafından park edilmek maksadıyla aracın anahtarı alındığını ve davalı tarafından araç alıkonulduğunu, müvekkili yetkilisi olduğu şirkete ait tırın davalı şahıs tarafından çalındığını bir gün sonra fark ettiğini ve derhal harekete geçerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkili aleyhine davalı vekilleri tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 2 adet 2.500 Euro bedelli senede mahsus takip başlatıldığını, davalı tarafından müvekkile ait … plakalı çekici ve … plakalı römorka ait aracın çalındığım, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, araçların geri alınması için davalıya 1.000 Euro ve 2 adet 2.500 Euro değerinde senet teslim edildiğini ve araçların geri alındığını, taraflar arasında borç doğuracak hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, müvekkilin senetleri zorda kaldığı için verdiğini belirterek icra takibine konu senetler sebebiyle müvekkillerinin borcunun bulunmadığının tespitine, takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, konulan haciz ve yakalama şerhlerinin kaldırılmasına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiaları tamamen haksız ve kötü niyetli olup, davanın reddini talep ettiğini, öncelikle dava ve takip konusu senetler, borcuna karşılık davacı … tarafından, müvekkile, şahitler huzurunda bizzat doldurularak ve imzalanarak verildiğini söz konusu senetlerin zorla alındığı iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın, senetlerin verilme sebebi olarak anlattığı olay da kesinlikle doğru olmadığını, tarafların müşterek tanıdıkları olan ve lastik işi İle iştigal eden …isimli şahıs, şoförünün iş yerinin önüne park etmiş olduğu … plakalı aracı, anahtarlarını bizzat kendisi müvekkiline vererek, aracı müsait başka bir yere çekmesini rica etmiş, müvekkilide aracı müsait bir yere çekerek anahtarlarını da yine …’in söylemesi ile, bütün şoförlerin araçların anahtarlarım bıraktığı, güvenlik kulübesindeki çekmeceye bıraktığını, müvekkil sadece lastik işi yapan ve tır şoförlüğü olmayan, … isimli şahsa yardımcı olduğunu, davacı tarafın aracın alıkonulduğuna ilişkin iddiası tamamen gerçek dışı olduğu, davacı tarafından, muhtemelen müvekkiline olan borcunu ödememek amacıyla, sanki araca müvekkil tarafından el konulmuş gibi, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyası ile müvekkil hakkında takipsizlik karan verildiğini, sonuç olarak senetlerin borcuna karşılık davacı … tarafından verildiğini, araçların alıkonulduğuna dair iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkil hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararı verdiğini belirterek davanın reddine, davacı tarafın %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlığın davalının takibe konu ettiği senet bakımından yukarıda davacının iddialarının ispatı, iddiaların yerinde olup olmadığı ve menfi tespit talebinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmış olduğu tespiti yapılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasında takibe konu edilen 16.10.2015 tediye tarihli 2.500,00 Euro tutarlı ve 17.11.2015 tediye tarihli 2.500,00 Euro tutarlı iki adet senetle ilgili herhangi bir kayda raslanmadığı, sanık …’nin hırsızlık eylemini alacağını tahsil amacına yönelik olduğu iddiasına dayandığı, alacak olup olmadığı maddi hukukun konusu ise de sanığın eylemi alacaklı olduğu düşüncesi nedeni ile gerçekleştirdiği anlaşıldığından sanığın TCK 114/1-b gereğince ve indirim yapılarak 100 gün adli para cezası (2.000 TL) ile cezalandırılmasına hükmedildiği ve kararın 03.05.2018 tarihinde kesinleştiği görüldüğü, davacılar …Şti. ve … ile Davalı … arasındaki menfi tespit davası ile ilgili okarak davacı şirketin ticari defter ve belgeleri ile dava dosyası içerisinde yer alan bilgi ve belgeleri incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında ticari defterlere yansımış herhangi bir borç alacak ilişkisi ile icra takibine konu senetlere müstenit ilişkinin tespit edilemediği kanaat ve sonucuna varmıştır.
Taraflar arasında iddia ve savunmaya konu edilen Bakırköy …Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas,…Karar ve 03.05.2018 kesinleşme tarihli ilamında mahkeme tarafından “Katılanın şirketine ait tırı şoförün …Tır Parkının içerisine Lastikçi …’in önüne park ettiğini ve aracın anahtarını bekçiye bıraktığını söylediğini. 15/07/2015 günü aracı bulunduğu yerden almak için gittiğinde aracın garajda bulunmadığını gördüğünü, daha lastikçi …’e sorduklarında dükkanının önünü kapatması nedeniyle sanık olan …’den tırı dükkanının önünden çekmesini istediğini ancak daha sonra ne yaptığını bilmediğini beyan etmesi ve sanık ile yapılan görülen telefon görüşmesine kendisine olan borcundan dolayı borcunu ödemesi halinde tırı getireceğini belirttiği ancak sanık ile doğrudan ticari ilişkisi olmadığını, kendisinin zararı olduğu ve bu nedenle sanığın talebi doğrultusunda kendisine senetler gönderdiğini ancak tırını halen teslim alamadığından şikayetinin devam ettiğini, sanığın ise tırı belirtildiği şekilde Lastikçi …’in talebi üzerine dükkanın çektiğini ve daha sonra anahtarı her zamanki gibi güvenliğin çekmecesine bıraktığını ancak katılanın kendisinin alacağını ödememek amaçlı kendisine bu şekilde suçlamada bulunduğunu suçsuz olduğunu belirtmiş ise de yapılan yargılamada ve tüm dosya kapsamına göre sanığın hırsızlık eylemini alacağını tahsil amacına yönelik olduğu iddisına dayandığı, alacak olup olmadığı maddi hukukun konusu ise de sanığın eylemi alacaklı olduğu düşüncesi nedeni ile gerçekleştirdiği” kabulüyle davalı hakkında mahkumiyet karar verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/19710, Karar No: 2017/3684 sayılı ilamında; ” 818 sayılı BK.’nun (6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi) “ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretine haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir. Hukuk hakiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti, gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091 K.)” içtihadına yer verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, iddia ve savunma, davacı ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu oluşturulan rapor ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş ilamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından takibe konu edilen senet tanzim tarihinin 30.07.2015 olması, davalı hakkında mahkumiyete dair ceza ilamı konu suç tarihinin 15.07.2015 olması dikkate alınığında; ceza yargılamasında verilen mahkumiyet kararındaki davalı tarafından davacıya ait tırların alıkonulduğu yönündeki kabulle mahkememiz bağlı olup takibe konu senedin tarihler itibariyle davalının ikrahı sonucu tanzim edildiğinin kabulü gerektiği, davalının tacir olmaması ve defter tutma yükümlülüğü altında bulunmamasına karşın bu senedin davacı tarafça davalının zararına karşılık olarak düzenlendiği savunmasıyla senedin illetten mücerretlik ilkesinin davalı tarafından yapılan bu savunmanın vasıflı ikrar mahiyetinde olup davalının nasıl zarara uğradığı ve zararın miktarı konusunda ispat mükellefiyeti davalıya geçmiş olmasına karşın (Misal; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No : 2017/4389, Karar No: 2018/725, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/12459, Karar No : 2017/252, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/20248, Karar No : 2015/15569 sayılı ilamları) davalının bu yönde bir ispatının dosya kapsamında bulunmuyor oluşu nedenleriyle davacının davasını ispat ettiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Tazminat talebi bakımından ise; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3293, Karar No: 2016/5651 sayılı ilamında “Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 7.12.2011 sayılı ve 2011/13-576 E. 2011/747 K ve 20.03.2013 gün ve E:2012/19-778, K: 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.” içtihadına yer verilmiştir. Davalının ceza yargılamasında hırsızlık suçundan mahkumiyet ilamındaki kabule göre taraflar arasında ticari ilişki olmaması ve mahkememizce de senedin davacıdan ikrah yoluyla alındığının kabulü nedenleriyle davacının davalının kötüniyetini ispat ettiği kanaatine varılarak şartları oluşan tazminat talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-Davacının davalıya İstanbul … İcra Müdürlüğü … nolu takip bakımından borçlu olmadığının TESPİTİNE, takibin İPTALİNE,
3-Davaya ve takibe konu alacağın (16.523,04 TL) %20’ı tutarında kötü niyet tazminatı olan 3.304,60 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının İİK md. 72/5 uyarınca davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.128,69 TL harçtan peşin alınan 282,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 846,51 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 846,51 TL harcın davalıdan tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 41,05 TL, bilirkişi ücreti 600,00 TL, posta gideri 88,50 TL olmak üzere toplam 729,55 TL’nin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, , kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR